hesabın var mı? giriş yap

  • aynı adam:

    -rohan gondor koalisyonu bu ülkeyi krize sokar. sauron yiyor ama ekonomimiz de bir yandan büyüyor.

  • yunan mitolojisini merak ediyorsan dinlersin, kızılderili soykırımını merak ediyorsan dinlersin, ingiliz edebiyatına meraklıysan dinlersin, büyük iskender'in hayatını öğrenmek istiyorsan dinlersin, kırım savaşı'nın atmosferini yaşamak istiyorsan dinlersin, ikinci dünya savaşı'ndaki the blitz ataklarını merak ediyorsan dinlersin, idamına dakikalar kalmış bir mahkumun gözünden dünyaya bakmak istiyorsan yine dinlersin. iron maiden'da her numara mevcut.

    bu grubun en sevdiğim özelliklerinden birisi de tarihi süreçlerin işlendiği şarkılar üretmiş olması. müziğe yaptıkları katkıyı dile getirmeye gerek yok zaten; benden önce sayfalarca yazılmış. ben bu entaride alışılmışın dışında kalan bir yönünden bahsedeceğim.

    iron maiden boş bir grup değildir. aşk ve acı çekme gibi basmakalıp temalar haricinde birçok tarihi konuyu şarkılarında yer edindirmiş bir gruptur. tarih, sanat ve din hakkında birçok şarkı yapmış iron maiden. kimi zaman eleştiri yaptığı, kimi zaman çeyrek asırlık tarihi 7 dakikaya sığdırdığı, kimi zaman da upuzun şiirlerin temasını dinleyiciye aktardığı örnekler mevcut. bu örneklerin hepsine teker teker bakalım:

    rime of the ancient mariner: 1797 yılında yazılan 626 mısralık bir şiiri 13 dakikalık şarkıda harika bir biçimde anlatmışlar. şarkının içindeki yükselme ve alçalmaları şiirin temasına uygun bir biçimde yerleştirmişler. neredeyse şiirin gidişiatını engelleyen en ufak bir detayı bile eksik bırakmamışlar. yaşlı denizcinin hikayesini düğün davetlisine anlatmasını, geminin antartika'da mahsur kalmasını, yaşlı denizcinin albatros'u öldürmesini, bu gereksiz cinayetten sonra tayfanın yaşlı denizciyi suçlaması gibi detayların hepsi tek tek işlenmiş. herhangi bir ingiliz edebiyatı hocasının anlatabileceğinden daha iyi bir şekilde anlatılmış şiirin konusu. 10 dakikadan uzun olup da sıkmayan sayılı şarkılardan birisidir bu.

    alexander the great: büyük iskender'in küçük asya seferi sekiz dakikada anlatılmış. iskender'in doğumu, iskender'in babasının iskender'deki potansiyeli keşfetmesi, tahta geçişi, pers ordularını darmaduman edişi, sefer sırasındaki önemli savaşların sonuçlarını, helenistik dönemin yükselişe geçişi ve büyük iskender'in gordion düğümünü nasıl kestiği detaylarına yer verilmiş. (dipnot olarak geçelim, büyük iskender'in minor asia seferi esnasında fethedemediği bir şehrin hikayesini şurada anlatmıştım: (bkz: #101953721)

    şarkının en sevdiğim bölümü ise helenizmin yükselişe geçtiğini anlatan şu bölüm:

    hellenism he spread far and wide
    the macedonian learned mind
    their culture was a western way of life
    he paved the way for christianity

    flight of icarus: girit'teki esaret hayatından kurtulmak isteyen icarus'un hikayesi. babasının tavsiyelerine kulak asmayan icarus'un balmumu ve kuş tüylerinden imal edilmiş kanatlarla kaçmaya çalışmaları; icarus'un güneşe çok yakın uçtuğu için balmumunun erimesi ve kaçış hikayesinin fiyasko ile souçlanması. bu hikaye şarkının nakaratında daha da anlam kazanıyor:

    fly, on your way, like an eagle
    fly as high as the sun
    on your way, like an eagle
    fly as high as the sun

    the trooper: bu seferki konumuz ise kırım savaşı. heyecanlananlar için belirtelim; şarkının herhangi bi yerinde osmanlı devleti geçmiyor. şarkı 1854 yılındaki balaklava şavaşı'nı anlatıyor. (bkz: charge of the light brigade). şarkının içindeki rusya vurgusu ise oldukça belirgin:

    the horse he sweats with fear, we break to run
    the mighty roar of the russian guns
    and as we race towards the human wall
    the screams of pain as my comrades fall

    run to the hills: belki de iron maiden'ın en cesur hareketlerinden birisi bu şarkı. kızılderili soykırımı konusunu işlemek şarkılarının belki de yayılacağı en büyük pazar için hoş bir durum olmasa gerek. bu şarkı, beyaz adamın amerika işgalini hem kızılderili hem de işgalci atlı birlikler perspektifinden anlatıyor. kızılderiler: "deniz aşırı ülkelerden beyaz adam geldi, bize acı ve ızdırap getirdi, kabilemizi öldürdü" diyor. işgalci birliklerin perspektifi ise kızılderilileri inlerine kadar kovalamaları. şarkının sonu ise daha da felaket; viski ve altın takası ile gençleri köleleştirme, yaşlıları ise yok etme üzerine.

    aces high: ikinci dünya savaşında ingiliz halkının moralini kırmak için nazi uçakları hitler'in emriyle her gece ingiltere'yi bombalamaya başlamıştı. nazi uçakları ufukta görülür görülmez sirenler çalıyor. halk sığınaklara koşuyor. uçaksavalar, nazi uçaklarının geçeceği bölgeye konumlandırılıyor. ingiliz pilotlar motorları çalıştırıp uçakları uçuracak ve ülkelerini nazi uçaklarından koruyacak. koş, uçmak içi yaşa, yaşamak için uç. blitz'in tüm aksiyonu bu şarkı içinde mevcut. hatta şarkının konser versiyonları, winston churchill'in "we shall never surrender" konuşmasından alınan kısa bir kesitle başlıyor.

  • + whatsapp'ın var mı?
    - var.
    + numaranı alabilir miyim?
    - 1732
    + ee, gerisi?
    - sure 17. ayet 32.
    + ne??
    - zinaya yaklaşmayın. çünkü o pek çirkindir..
    + sen yaz o zaman 587
    -o ne?
    + sure 5 ayet 87
    -ne ki o?
    + allahın helal kıldığı şeyleri haram kılmayın...
    -öp beni şapşal

  • benim bu.
    ancak tipine göre. eğer kanımın kaynadığı bir tipse kati suretle almam, tipini beğenmediysem de sağır, dilsiz taklidi yapar basmam.
    geçen bir amca gördüm seve seve bastım akbili, parasını vermeye kalktı amca dedim sana da bir metro ısmarlayamayacaksak, güldü ben de güldüm. güzel şeyler bunlar, vatandaşlık duyguları uyandırdı bende tabii sonra geçti.

  • standart geyiktir bu mahalle arası bankerleri. 91 gram altını kuyumcuya bir insan neden verir ki? kaybolmasın falan diye değil bırakın bu işleri. işletmek için verilir sonra da böyle olur işte. minimal çiftlik bank.

  • 1 mayıs 1932 tarihinde hopewell, new jersey de bulunan evlerinde charles lindbergh ve anne lindbergh in ilk çocukları olan charles augustus lindbergh jr ın kaçırılması sonucu gerçekleşen olaydır.

    yapılan araştırmalar sonucu charles augustus lindbergh jr canlı ele geçirilememiş, kaçırılışından yaklaşık bir ay sonra evlerinin yakınında cesedi bulunmuştur. kaçırılma davası cinayet davasına dönüşünce daha da sıkılaştırılan araştırmalar en başta sonuç vermediyse de 1935 yılında bruno richard hauptmann isimli alman marangoz olayın faili olarak tutuklanmış ve 3 nisan 1936 da idam edilmiştir.

    günümüzde yapılacak bir soruşturma neticesinde, birinci derece şüpheli konuma düşeceği halde lindbergh kidnapping sırasında ne anne lindbergh ne de charles lindbergh zanlı olarak görülmüştür. üstünkörü alınan ifadeleri yeterli görülmüş ve bir daha ifade alınılmasına gerek görülmemiş. üstüne üstlük kendisinin oğlunun kaçırılış soruşturmasını, hiç bir kriminal deneyimi ya da eğitimi olmadığı halde yönetmesine izin verilmiş, fbiı olabildiğince araştırmanın dışında tutmuş ve tüm mantıklı çözüm önerilerini geri çevirmiştir. olayın resmi olarak çözülmesinin hemen ardından günümüze değin charles lindberg açıklayamadığı ve de açıklamaktan kaçındığı (kendisi ya evde bulunan diğer kişilerden kimsenin parmak izinin olay yerinde bulunmaması, eve neden geç geldiğini hiç bir zaman açıklayamamsı, gösterdiği aşırı tepkiler, ve de soruşturmayı sürekli baltalaması) nedenler yüzünden asıl zanlı olarak görülmüştür. sosyal statüsü ve kahraman olarak lanse edilmesi * onu eleştiri oklarından kurtarmıştır.