• mercury rev sevenler bunu da sevdi. zaten deserters songs turnesinde mercury revin alt grubuydular. biraz daha gurultuculer yalniz. yanilmiyorsam tek albumleri var, the curved glass. eot.
  • milattan once 100 yillarinda ohio da yasamis kizilderili medeniyeti.
  • milattan önce 500-200 yılları arasında kuzey amerika'da yaşamış yerli halk. tek bir bölgede değil, geniş alanlara yayılıp yaşamışlardır. birbirinden uzaklara serpilmiş olan bu halklar yine de iletişimi kesmemişlerdir. "hopewell exchange system" diye bilinen ticaret yollarından oluşan kendi networklerini kurmuşlardır. bu sayede amerika'da halen yaşayan birçok kültürde etkileri görülmekte.
  • ms 2. yüzyıl civarında, bugünkü ohio eyaleti sınırlarında, küçük de olsa, ilk amerikan tarım toplumunu oluşturmuş medeniyet. benzer büyüklük ve yapıdaki toplumlar mezopotamya civarında mö 9000 yıllarında kurulmuştur.
  • mö 100 ve ms 500 yılları arasında yaşayan kızılderili medeniyeti. amerika'nın kuzey kesimlerinde yaşamışlar ve takas, ticaret, egzotik malzemelerin imalatını ve ticaretini yaparak hayatlarını sürdürmüşler. fakat bu medeniyetin nasıl bir anda yok olduğuna dair araştırmalar yıllardır sürüyordu. sonunda bulunmuş.

    hopewell halkının bugünlere kadar gelen torunlarının dinlediği bazı efsanelere bakalım;

    "miami’dekiler, gökyüzünde uçan ve nehre düşmeden önce karaya bir taş atan boynuzlu bir yılandan bahsediyor"

    "shawnee’dekiler, ormanları yıkma gücüne sahip bir 'gökyüzü panterinden' söz eder. ottawa, güneş’in gökten düştüğü bir günü anlatır"

    gökyüzünde bir yılan: bugün anlıyoruz bu aslında bir kuyruklu yıldız ya da bir asteroit. yapılan çalışmalar hopewell halkının yaşadığı yerlerde o dönem 11 tane hava patlaması kaydetmiş. diyeceksiniz ki nasıl anlamışlar bunu? ani ve aşırı ısı patlamasına maruz kalan arazide kömür tabakaları oluşur. buradan anlamışlar. kömür tabakalarına rastlamışlar. ayrıca nadir bir element olan platine de rastlamışlar. fakat bilim insanları yine tatmin olmamışlar. çünkü platin volkanik patlamalarda da meydana gelebilir. araştırmalar daha da derinleşmiş ve sonunda başka bir nadir element olan iridyuma rastlamışlar ve bingo! bunlara ek olarak bir de pallasite adı verilen göktaşı parçalarına dair izler tespit etmişler ve hopewell medeniyetinin tarihten silinmesinin nedeninin kozmik bir olay olduğu kesinleşmiş.

    gerçekten de bir göktaşı atmosfere girdiğinde bir yılanı andırabilir. arkasında upuzun bir iz bırakır ve patlar. nükleer bir bomba gibi. etrafa bir sürü taş yağar. tam bir kaos. 1500 yıl önce yaşasaydınız siz de bunun bir yılan olduğuna ya da gerçekten güneş'in gökten düştüğüne inanabilirdiniz.

    o zamanın bilimsel bilgisi bu kadar işte. bilimsel olarak gelişmeseydik eğer ve hopewell halkından bir birey olsaydık (başka medeniyetlerde başka hikayeler oluşur); gerçekten de gökyüzünde bir yılanın belirdiğini ve kuyruğuyla ya da artık neresiyle atabilecekse karaya bir taş attığını ya da güneş'in gökten düştüğünü dinleyecek ve bunun böyle olduğunu sanacaktık. hatta şu zamanlarda belki de güneş'in tekrar gökten düşmemesi için her yıl ona adaklar adayacaktık. güneş tutulmalarında korkacak (bunun ne olduğunu bilmeyecektik çünkü), güneş düşmesin diye türlü türlü ayinler düzenleyecektik. bazı hayvanlara kutsallık atfedecek (mesela yılan, panter?), medeniyetimizi bu hayvan figürleriyle süsleyecektik.

    yani demem o ki; bilmediğimiz ne varsa onu kutsallaştıracaktık. tarihin ilk çağlarından beri bir anlamlandırma çabası içerisindeyiz. kimi bu nefsini felsefe ile doyurmaya çalışırken, kimi hayal gücü ile dolduruyor. kimileri de bilim ile...

    hatta şu anda bile yeni yeni (60-70 yıl?) evrenin aslında simülasyon olduğu ve bir yaratıcının aslında bizi yarattığı ve izlediği (burada yaratıcı gelişmiş bir toplum olabilir) konuşuluyor, hatta buna inanılıyor.

    ezcümle neyi açıklayamıyorsak ona sarılıyoruz ve onun hakkında hikayeler oluşturuyor, sonra da ona inanmaya başlıyoruz.

    neyse konu konuyu açtı kendi kendime düşünürken. buraya kadar okuyan çıkar mı emin değilim *son bir sözle bitiriyorum.

    american gods adlı kitaptan uyarlama bir dizi vardı. orada sanırım odin'in bir sözü vardı tam cümleyi hatırlamıyorum ama ana fikri aşağı yukarı aynı;

    "yeni insanlar bize inanmayı bıraktılar ve artık biz yok oluyoruz. yeni tanrılar oluşuyor. (teknoloji, ekran tanrısı gibi yeni tanrılar vardı) insan neye inanırsa onu var eder..."

    bu muhteşem tespit üzerine de başka söz söyleyemem zaten. ancak düşünürüm...

    kaynak
hesabın var mı? giriş yap