hesabın var mı? giriş yap

  • iyi kötü kahve damak tadı geliştirmiş biriyseniz normal şartlarda asla tercih etmeyeceğiniz bir kahvedir. kötü kahveden kaçınmak için çok çaba harcamamak gerektiğini düşünür james hoffman (the world atlas of coffee kitabının yazarı ve ödüllü barista). nitelikli kahveyi takdir etmek için kötü kahveye ihtiyaç duyarız hatta. tek içtiğimiz nitelikli kahve olunca artık “nitelikli” dediğimiz şey standart haline gelir. bu da bizi hiçbir şeyi beğenmeyen burnu havada bir insan yapma riski taşır. kim böyle bir insanın şikayetlerini uzun uzadıya dinlemek ister ki? özetle iyi kahve bulamayınca vasat olanla yetinmek gerekir. kabul edelim ki restoranlar, havaalanları gibi bir çok yerde iyi kahve bulunmaz. ben de başka alternatif olmadığında kötü kahveyi hatırlamak adına arada starbucks'tan alışveriş yapmaktan ve çekirdek satın almaktan gocunmam.

    starbucks çekirdeklerinin tamamına yakını fazla kavrulmuştur. bu çekirdeklere dikkat ettiyseniz yüzeylerinin parlak olduğunu görürsünüz. bu parlaklık, yeşil çekirdeklerde doğal olarak katı şekilde bulunan yağ bileşenlerinin sıvıya dönmesi ve kavurma sırasındaki fazla gelişme sonucu çekirdek yüzeyini ele geçirmesiyle oluşur. bu parlaklık 3 şeyi ifade eder:

    1) çekirdekteki kompleks aromaları (eğer var ise) oluşturan yağ ve asit bileşenlerinin tamamına yakını kavurma sırasında yanmış ve kaybolmuştur. nitelikli bir fincan imkansıza yakındır.

    2) bu fazla gelişme (kavurma) ister istemez kahvenize yanık bir tad verecektir. bu tad kömür hissiyle kendini gösterir.

    3) çekirdekler bir şekilde tazeliğini korumuştur. zira bir süre sonra bayatlamayla o yüzeydeki yağ da kurur ve kaybolur ama 1. sonuç sebebiyle 3. sonuç çok anlamlı değildir.

    peki starbucks ve diğer zincirler bu kötü sonucu neden ısrarla pazarlar? bunun da birkaç nedeni var. ilki starbucks düşük puanlı ve düşük rakımda yetişmiş vasat çekirdekler kullanır. tonlarca ve tonlarca yeşil çekirdek tedarik eden bir firma, iyi çekirdek alacağı bir maliyet senaryosuna asla girmez. bu çekirdekler aroma yoksunudur. kötü oldukları açık kavurmalarda daha da belirginleşir ve bunu tüketiciye satamaz. kahve çok iyi de olsa çok kötü de olsa bu kadar koyu kavrulunca tadlar eşitlenir. zira ikisi de yanmıştır. bu durumda starbucks kötü kahvesinin kötü olduğunu koyu kavurarak gizlemektedir. ikinci bir diğer sebep koyu kavrumlarda tutarlılığı sağlamak daha düşük maliyetli ve kolaydır. tutarlılık bu zincirler için her şeydir. kahve bir tarım ürünü olduğu için ürün niteliği iklime, toprağa ve bir çok değişkene bağlı olarak her sene değişir. tüketiciye aynı ürünü sunmak için bunun telafisi şarttır. bu yüzden arkadaşlar her kahveyi kömüre çevirerek tutarlılığı sağlarlar. son sebep: amerikalıların büyük kısmının tek bildiği kahve dark roast’tur. damak tadları buna kalibredir ve iyi kahve olarak bu kömürsü kahveyi bilirler. bu damak tadını dünyaya da başarıyla yaymaktadırlar. bu da zincir kahvecilerin işlerini çok kolaylaştırır. aslında bu işin içinde olan herkes bilir ki dark roast pişmanlıktır.

    yine de starbucks kahvesini (kendim öğüteceksem) granül kahveye tercih ederim. biraz kalın öğüterek ve demleme sıcaklığını düşürerek yoklukta içebileceğiniz bir kahveye dönüştürebilirsiniz. fakat bu çekirdekler nitelikli olmanın çok uzağında. en efektif sonucu ince öğüterek türk kahvesinde alabilirsiniz. beklentiyi yüksek tutmazsanız standart bir türk kahvesinin tazesini içmiş olursunuz.. sonuç olarak biraz özenli demlerseniz içilebilir seviyenin sınırlarında gezen bir fincan elde edebilirsiniz.

    bu nitelikli kahve dediğin şeye nasıl ulaşacağız derseniz bu video ve kanal bu konuda detaylı bilgiler paylaşmakta.

  • epicfail: adam levine'den nefret ediyorum. behati'yi elimden aldı.
    siri: hangi elinden, sağ elinden mi sol elinden mi?

  • pers imparatorluğu
    ahameniş imparatorluğu olarak da bilinen büyük cyrus ( keyhüsrev) tarafından kurulan krallık , iran'dan orta asya, mısır'a ve anadolu'ya kadar uzanıyordu. büyük cyrus imparatorluğu sadece kurmakla kalmadı ayrıca en iyi dönemini de yaşattı. ikinci darius zamanında kral yolu yapıldı*. itfaiyecilik ve postacılık sistemi geliştirildi. persler ile yunanlılar zaman içinde komşu oldular. persler yunanlıları iyice boyunduruk altına almak istiyordu. yıllarca bu iki uygarlık arasında savaşlar meydana geldi. maraton, salamis, termofil bunlar iki uygarlık arasındaki önemli savaşlar olarak tarihe geçti. persler başta kuruldukları coğrafya olmak üzere yunan kültürünü de etkiledi.

    han hanedanı
    mö 206'da kurulan çin'in han hanedanı 400 yıldan fazla sürdü ve çin'den vietnam ve kore'ye genişledi.

    emevi halifeliği
    hz. muhammed'in ms 632'de ölümünün ardından kurulan devasa emevi hanedanlığı imparatorluk tarihinin en büyüklerinden biriydi. sahip oldukları topraklar 4 milyon mil kareyi aşmıştı.

    moğol imparatorluğu
    tarihteki en büyük bitişik kara imparatorluklarından biri olan moğol imparatorluğu , ms 13. ve 14. yüzyıllarda yayıldı. orta asya'daki bir göçebe kabileler topluluğundan doğdu ve yüksekliği orta asya'dan orta avrupa'ya ve japonya denizi'ne kadar uzandı. imparatorluğun en tanınmış lideri, imparatorluğu ms 1206'da kuran cengiz han'dı.

    osmanlı imparatorluğu
    kurucusu osman bey'dir. ondan sonra başa geçen sultan orhan döneminde teşkilatlanma çalışmaları başlamıştır. bu dönem rumeli 'ye ( güney balkan) başarılı seferler düzenledi ve toprak kazanıldı. iskan politikasının uygulaması, toprak paylaşımı ve üretim, ilk vezir atamaları bu dönem oldu. birinci murat zamanında haçlılara karşı başarılı savaşlar verildi ve balkanlarda ki egemenlik güçlendirildi. yıldırım beyazıt timur ile yaptığı ankara savaşını kaybetti. bu yenilgiden sonra fetret dönemi ve iç karışıklıklar başladı. bu 11 yıl süren kargaşayı birinci mehmet sonlandırdı. 1453 yılında fatih sultan mehmet (ıı. mehmet) zamanında constantiopolis ( istanbul) fethedildi. bu fetihle sadece bir şehir fethedilmedi, bir imparatorluk'ta sona erdi. ilk çağ sona erdi orta çağ başladı. bu fetihle bir devlet imparatorluğa dönüştü. yavuz sultan selim döneminde mısır alındı ve halifelik bu fetih ile osmanlı hanedanına geçti. kanunî sultan dönemi (15. yy) en geniş sınırlara ulaşıldı. osmanlı devleti 20. yy'ın başlarında yıkıldı. üç kıtaya hükmeden sayılı imparatorluklardan biri oldu. güneydoğu avrupa, batı asya ve kuzey afrikayı içeren bir sınıra sahipti. osmanlı imparatorluğu fethettiği yerlerdeki halkları etkilemiştir ve hala da günümüzde etkileri devam etmektedir.

    ispanyol imparatorluğu
    1700'lerin sonlarında yani imparatorluk zirve yıllarında, 5,3 milyon mil kareden oluşuyordu ve muazzam ekonomik ve askeri güce sahipti. cesur ve gözüpek denizcileri sayesinde deniz aşırı yerlerde topraklar ve sömürgeler elde ettiler.

    rus imparatorluğu
    en geniş haliyle, 1895'te rus imparatorluğu 8,9 milyon mil kareye ulaştı. büyüklüğü ve etkisi nedeniyle imparatorluk, napolyon'un avrupa'yı fethini durdurmada ayrılmaz bir rol oynamıştı.

    ingiliz imparatorluğu
    en geniş haliyle, 20. yüzyılın başlarında, britanya imparatorluğu gezegenin yaklaşık dörtte birini oluşturuyordu. sömürgeleştirdiği bölgelerin çoğu o zamandan beri bağımsızlık kazandı. hatta bu imparatorluk için "güneşin batmadığı imparatorluk" denmiştir.

    roma uygarlığı
    roma, belki de antik çağın en dikat çeken uygarlığıdır. çok geniş topraklara sahip olmuş olan bu medeniyet her dönem insanını etkilemeyi başarmıştır. sınırları hemen hemen bütün avrupa, kuzey afrika'nın tamamı, anadolu'nun tüm toprakları ile beraber mezopotamya ve arap yarımadasının bir bölümünü kapsıyordu. bu uygarlığın etkileri günümüze kadar ulaşmıştır ve hem askeri başarıları hem de yönetim biçimi ile insanları günümüzde etkilemeye devam etmektedir.

    *sardes'den (şimdiki izmir) iran içlerine kadar.

  • öncelikle saygılar..

    özellikle mutfakta kullanım için piyasada yeterince bıçak çeşidi var ama her bıçak mutfakta kullanım için uygun değildir. örneğin sırf içeriğinde vanadyum olduğu için bir dünya para vererek aldığınız bıçak tuzlu suda sizi rezil edebilir ve paranızı çöpe atabilirsiniz. bunun yerine itilip kakılan, yüzüne bakılmayan düşük karbon oranlarına sahip 440 a çeliğinden yapılan ve piyasada görece çok daha ucuz olan bıçaklar dalgıçlar için en ideal bıçaktır. sağlam bir keskinlik için düşünülen çelik 52100 olurken genel itibariyle karbon miktarı düşük olan bıçaklar eli yeni bıçak tutanlar için daha pragmatiktir.

    evet bıçak konusunda bu girişi yaptıktan sonra sıra kurallarımıza geldi. bir numaralı kural bıçak eşittir çeliktir ve çelik eşittir demir ve karbon bileşimidir.

    kural 2: çeliklerin tamamı karbon içerir ve karbon miktarı çeliğin sertlik ve dayanıklılık derecesini ayarlar. karbon çelik olan bıçaklar daha keskin olurlar ve bilemeye uygundurlar. fakat çabuk paslanırlar. asitli ürünlerde lekelenirler. bu sebeple daha dikkatli kullanılmalıdır.

    kural 3: herkes için uygun bir bıçak yoktur. evde meyve ve sebze doğrarken işinize yarayacak olan oluklu santoku bıçağı iken et doğrarken kullanacağınız bıçak klasik şef bıçağı ya da kasap bıçağı olabilir. burada dikkati çekilen nokta piyasada şef bıçağı diye satılan bıçakların içerisindeki elementler birbirinden farklılık gösterir. örneğin japon bicaklari daha yumusak celikten uretildiginden bilendiğinde istenen verim alamayabilirsiniz ya da karbon oranı yüksek şef bıçağını bir kere kullandığınızda “-ben şef bıçağı kullandım hiç beğenmedim” demek tecrübesizliktir. 52100 çeliğinden üretilen şef bıçağını kullandığınızda bu bıçak ile traş olmak, ağda yapmak, denize girmek ve uyumak isteyebilirsiniz.

    kural 4: titanyum ve seramik bıçaklar her ne kadar ürün çeşitliliği sağlasalar da çeliğimiz bizim herşeyimiz. çeliğimize sahip çıkıyoruz.

    kural 5: çeliğimizdeki karbon miktarını belirledik ama bunun yanında esneklik ve aşınma direnci, paslanmayı engelleme gibi ek özellikler istersek aşağıda sıralayacağım ek elementleri bilmek gerekiyor. bunlar:

    krom. aşınmayı önlüyor, bu bizim için önemli. unutmadan çeliğimizde en az %13 krom varsa bu çeliğe paslanmaz çelik diyoruz.
    manganez: çeliğimizin yapıtaşını düzenler. yani güç kazandırır.
    nikel: dayanıklılık sağlar.
    silikon: imalat aşamasında ekleniyormuş. ben pek tercih etmesemde çeliğin mikro yapısı için önemli olduğu söylenmekte.
    vanadyum:insanoğlu olarak valyria çeliğine en yaklaştığımız an..
    karbon: çelik, karbon miktarının artmasıyla sertlik ve dayanım önemli ölçüde artar demiştik. % 0.8 karbona kadar çekme gerilmesi ve akma sınırı değeri artar. yani bu değerden sonra kırılganlık artar, karbon miktarının artması aynı zamanda sünekliği, dövülebilirliği, derin çekilebilirliği ve kaynak kabiliyetini düşürür. yüksek karbonlu çeliklerin ısıl işleminde çatlama riski de fazladır. örneğin 420 numaralı çelik düşük karbon ihtiva eder çünkü karbon oranı 0.50% den azdır, oldukça yumuşaktır ve iyi keskinlik sağlamaz çoğunlukla dalgıç bıçaklarının yapımında kullanılır paslanmaya karşı çok dirençlidir. geniş maksat kullanım bıçakları için iyi bir seçimdir. 440-c numaralı çelik teknolojinin bizlere armağanıdır. çok iyidir, çok hoştur.

    yukarıda bıçağımızın çeliğini tanıdık ama şimdi dikkat edeceğimiz diğer noktalara gelelim.

    piyasada set halinde satılan bıçaklardan kesinlikle satın almıyorsunuz.

    görmediğiniz, daha önce dokunmadığınız bir bıçağı internetten almamanız şiddetle önerilir.

    alacağınız bıçağın özelliğini bilmeden önce ne için alacağınızı düşünün. bıçağın ağırlığı, keskinliği ve esnekliği sizin için ne kadar önemli? bunları belirledikten sonra bıçak setinizi oluşturmaya başlayın.

    elinizin yapısı nasıl? evet şimdi gözlerinizi ellerinizden çekip tekrar bu yazıyı okumaya başladınıza göre bahsettiğim şey hakkında hiçbir fikriniz yok. elinizin yapısı dediğimizde bıçağın ağırlığı sizin için ne ifade ediyor? ağır bıçak keskinlik ama kol yorgunluğu iken hafif bıçak ise fazla güç sarfiyatı demektir.

    bazen bıçaklarda denge noktasından bahsediliyor fakat ben pek ciddiye almıyorum. denge noktası hep aynı büyüklükteki bir ürünü kesmek için önemli olabilirken; kavrama oranı çok daha önemli benim için.

    kavramak için bıçağı nasıl tutacağımızı bilmemiz gerekir. uygun kavrama yöntemini bilmiyorsanız elinize şimdi mutfağa gidip bir bıçak alın. elinize aldığınız bıçak şef bıçağı ise bıçağın namlusunu kavrayarak başparmağınızı bıçağın ağzı ile sapının birleşme yerinin bir yüzüne yerleştiriyorsun. orta, serçe ve yüzük parmağın ile bıçağın diğer yüzünü kavrıyorsun. işaret parmağımız boşta mı kaldı? işte asıl gücümüzü bu parmağımızdan alacağımız için ağız kısmına (bilezik) baskılıyoruz. bu tutuş şekli bizim bıçağımızdaki maksimim kontrolümüzü sağlıyor.

  • gezi'de dolar 1.70'den 1.90'a çıktı diye anamızdan girdiniz, bacımızdan çıktınız. şimdi 3.25, nerden başlayalım küfretmeye? o zamanlar kimse doların yükselmesi ekonomi için çok iyidir, çok de güzeldir geyiği yapmıyordu. ne oldu ha? ne oldu?

    ekonominin içine ettiniz mutlu musunuz akpliler?

  • dayı'nın "kızıma bir şey yapma kenan" derken ne kastettiği anlaşıldı. adam behlül beyler.