ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
6 dil bilen harvard mezunu oscar ödüllü güzel kız
-
öğretmen olmadığı için türk annelerine yaranması zordur.
- anne bak bu natalie portman, evlenecem onla.
- ismet hanım'ın teyze kızı var zehra, eli yüzü düzgün öğretmen kız, bir de onu gör...
- ama anne...
- itiraz etme soyka!!! z for zehra...
yaran fıkralar
-
cezayirli bir aile fransa'ya göç etmişler. çocukları da okula yeni başlamış. derste hocası sormuş
-yavrum, senin adın ne?
+mahmut hocam.
- olur mu canım, sen fransa'dasın. senin adın artık jean fransuva olacak.
çocuk hınk mınk derken kabul etmiş yeni adını.
okuldan sonra eve gelmiş. annesi mahmuuut! mahmuuuuut! diye seslenmiş. cevap yok.
-oğlum bu ne hal, niye cevap vermiyorsun?
+ anne benim adım fransuva artık. öğretmen koydu adımı.
çocuğun anası bunu bi güzel haşlamış.
akşam babasına da fransuva benim adım deyince. babası daha fena haşlamış.
neyse, ertesi gün gitmiş okula. hocası sormuş:
-fransuva bu ne hal, her tarafın mosmor olmuş.
+sormayın hocam, akşam iki arabın saldırısına maruz kaldım.
hepsiburada'da 1 tl'ye satılan bilgisayar
-
hemen fiyat alarmı butonuna tıkladığım bilgisayar. fiyat düşünce haber verecekler.
ricardo quaresma
-
kendisine bir q7 hediye edilmesinden sonra sabancı da dia için bir ramazan paketi hazırlatmış.
pdf uzantılı cv oluşturamamak
bülent kayabaş
-
bülent kayabaş'ın anılarından...
'pendik tiyatrosu' adlı bir girişimde bulunmuştuk genç arkadaşlarla beraber. 1967'de, kemal'le ilk kez orada tanışıp samimi olduk.
paramız yoktu beş kuruşsuz dönemlerimizdi. geceleri yemek yedikten sonra, parasızlıktan çay bahçesine filan da gidemiyoruz. sabahı bekliyoruz fırınlar açılsın diye. fırından ekmek alıyoruz. o zamanlar ortalık o kadar sakin ki; manav domatesini biberini yerinde bırakıp gidiyor geceleri. biz de o domateslerden alıp tuza banarak yiyoruz. öyle geçiyor günler.
provalar oldu, oyunlar başladı derken biz hâlâ, devamlı domates alıyoruz aynı tezgâhtan; ama bayağı alıyoruz yani. "alıyoruz" dediğim, düpedüz çalıyoruz! yıllar sonra o kemal sunal, ben bülent kayabaş olduktan sonra, bu anıyı anlattık birbirimize. çok güldük, hüzünlendik, derken düştük kemal'le pendik yollarına, domateslerini çaldığımız o adamı bulmaya. bulduk da. tabii bu arada bayağı ünlü olmuşuz artık.
"vaaay!" dedi adam, "ne arıyorsunuz siz burada?"
"yahu mehmet amca" dedik, "biz böyle böyle, aşağı yukarı iki günde bir senin kasalarından domatesleri çalar, tuza banar yerdik."
adam durdu durdu, bir ağlamaya başladı ki sorma. "ne oldu amca?" dedik. "siz," dedi. "nasıl bana söylemezsiniz? siz bana neden gelmezsiniz? ben size ne domatesi, her gün yemek verirdim!" diye ağlıyor. biz ağlıyoruz, adam ağlıyor.
o zamanki insanların değeri, havanın, suyun, deniz kenarının tadı, her şey bir başkaydı. beş kuruşsuz da olsak, başka hiçbir sorun aklımızda yer etmezdi o dönemlerde.
yaran diyaloglar
-
olay çalıştığım kurumda vuku bulmuştur.
çalıştığım yerde güler yüzlü efendi bir çocuk var, bir gün baya keyifli gördüm onu, baktım herkese baklava dağıtıyor. ulan dedim ben bu gülüşü nerede görsem tanırım kesin dedim bu pezevengin çocuğu oluyor, baba oluyor..
baktım tıngır bıngır elinde baklavayla bana doğru geliyor. o sırıtıyor ben daha çok sırıtıyorum, geldi yanıma;
- abi merhaba
- merhaba güzel kardeşim ( omuzlarından vuruyorum )
- buyur abi sevinç baklavası
- kız mı oğlam mı lan ( baklava ağızımda, konuşmasına fırsat vermeden )
- nasıl abi anlamadım ( şaşkın şaşkın bana bakıyor )
* 5 saniye süren birbirimize karşı boş bakışlardan sonra
- nerde görsem bu gülüşü tanırım, araba mı ev mi aldın lan fırlama ( bozuntuya vermeden, sırıta sırata )
- yok abi ne arabası ne evi, nerede bu pahalılıkta
- e niçin bu baklava
- boşanıyorum abi onun mutluluğu
* önce bir dumura uğradım, ne oluyoruz ya dedim
- bir kaç saniye sessizlikten sonra ağzımda baklava, üzgün üzgün hayırlısı olsun kardeşim ve sessizlik..
sonra anladım ki bu gülüşleri nerede görsem tanımıyormuşum.
sabah gazetesinin kuponla verdiği müzik seti
-
bu müzik setini taşıyabilmek için eşinden dostundan araba alıp gelenler bile olmuştu yaysat bayiine.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
bugün akşam eve gidiyorum dolmuşta son yolcu bi bayan ve ben kaldık bende inmedim ,şöför ben ve kız dolmuş istikametinde dolanıp duruyoruz . şöförde durmadan dikizden tip tip bakıp duruyo dedim kesin kıza bi bok yapacak bu godoş. en son bana "yeğenim sen nerde inecektin" dedi. bende dayı sen hayırdır bi tek ben inmeyecem bayanda var ona neden sormuyorsun? dedim. adam bayan zaten benimle dedi kadına baktım gülüyo lann meğer karı yolluymuş benim inmemi bekliyolarmış, bende gavat gibi karıyı bekliyorum frown ifade simgesi dayı beni sağda indirrdi, eve fazladan 5km yürüdüm .:(((
alexander milosevic
-
lucas ontiveroya messi diyen dallamaların hakkında atıp tuttuğu genç.
hatta bruma c.ronaldo
ontivero messi idi..
vay amunuza koysun sizin beşiktaşlı abartması
galatasaylı aklı başındaki kardeşlerimden özür dileyerek edit : abi mal mısınız amunakoyum ontiveroyu biz mi abarttık diyorlar abi yemin ediyorum inkara yeni bir boyut kazandırdınız..abi isterseniz bi tokat maçına bakın ya messi diyen mi dersin agüero diyen mi geleceğimizi garanti altına aldık mı diyen vallaha şaşırıyor insan..
ha beşiktaş abartmıyor mu abartıyoruz ama böyle inkar yok bizde serdar özkan'ı yıldız mı yapmadık; necip'i lampard mı yapmadık?? yaptık hem de en âlâsını yaptık..ama inkar etmedik...
beşiktaş'ın boynu bükük gariban gibi kalması
-
ben aksine cok karda oldugumuzu dusunuyorum. asil siz uzulun lan.
biz oyuncu satip, para kazanarak yine 3. olucaz. para verseydik yine 3. olacaktik.
bence biz kardayiz panpalar.
63. grammy ödülleri
-
her ikisi de yılın en iyi pop albümü kategorisinde yarışan future nostalgia* ve folklore* albümlerinden yılın en iyi albümü folklore olurken, future nostalgia en iyi pop albümü oluyor. peki genel anlamda en iyi albüm folklore ise nasıl en iyi pop albümü de o olmuyor?
tanım: kafamı kurcalayan ödül töreni.
türkiye'nin suriye'ye 49 ton silah satması
-
"siz kalkacaksınız, 'türkiye'den suriye'ye silah gönderiliyor, silah yardımı yapılıyor' diyeceksiniz. ayıptır." recep tayyip erdoğan, 1 eylül 2012
"ne yazık ki suriyelilerle ilgili hiçbir şey yapmayanlar türkiye ve suriye'ye yardım etmeye çalışan diğer ülkeleri suçluyor." ahmet davutoğlu, 25 ocak 2013
"suriye'ye silah vermedik." recep tayyip erdoğan, 30 ocak 2013
"suriye'ye sadece insani yardım yapıyoruz." recep tayyip erdoğan, 31 ocak 2013
"muhaliflere silah yardımı yapmıyoruz." recep tayyip erdoğan, 10 mayıs 2013
"suriyeli mültecilerin insani yardıma ihtiyacı var. biz de yardımlarımızı daha da artırma kararı aldık." ahmet davutoğlu, 6 eylül 2013
"suriye'ye jandarma eşliğinde silah gönderildiği' asılsız iddia." muammer güler, 27 kasım 2013
yukarıdakileri uç uca eklediğinizde buradan suriye'ye yol oluyor.
49 ton silah tam da işte o yol üzerinden suriye'ye gönderilmiştir.