hesabın var mı? giriş yap

  • bir tek benim başıma mı geldiğini merak ettiğim olay. bim'e girdiğimde daima kasalar boş oluyor zira kasiyerler birçok işle ilgileniyorlar, ürün yerleştirme vesaire. o sırada siz boş olan kasalardan birine yönelirsiniz ve ekseriyetle kasiyer sizi diğer kasaya çağırarak ''buyrun böyle alayım.'' der.

    hayır %50 şansım var zaten neden hiçbir zaman tutturamıyorum ya da işin ucunda bir ibnelik mi var bilemedim.

  • (bkz: almanya bizi kıskanıyor)

    şaka gibi durum, 60-70 sene önce versay anlaşmasını, tazminatları, bilim insanlarının dünyaya göçünü yaşamış almanya mı burası?

    adamlar köpek gibi çalışarak dünya sanayisinin, avrupa ticaretinin tepesine çıktı.
    araştırılması, üzerine tezler yazılması gereken konu.

    dünyayı ne abd, ne ingiltere, ne çin ne de rusya yönetsin, verin almanlara çiçek gibi yaşayalım.

  • eskiden devlet baba derdik saygı gösterirdik. hoş hala saygıda kusur etmiyoruz ama devlet artık iyice beleşçi arkadaşa, hatta hayırsız evlada döndü.

    beleşçi arkadaş örneğinden gidelim;

    1 telefon alıyorsun devlet gelip kanka 1 tane de bana al diyor,

    1 araba alıyorsun hacı 2 tane de bana alsana diyor,

    1 paket sigara almaya gidiyorsun, 4 paket de bana al diyor.

    maaşı alıp eve geliyorsun, bilader sen bu ay iyi kazandın maaşından bir yüzde 30 bana versene diyor.

    sizin cebinizden yiyor, içiyor, geziyor, evinizde kalıyor, hatta it kopuk arkadaşlarını getirip sizin evde yatırıyor. yetmiyor, kardeş bunları da yedirelim diyor.(bkz: mülteciler)

    kendisi ticaret yapıyor. parayı tahsil edemeyince; kanka şu kadar zararım var sen ödesene diyor. (bkz: kayıp kaçak bedeli)

    bankalardan, tefecilerden borç para alıyor. sizi kefil gösteriyor. (bkz: dış borç, cari açık vs..)

    bilader, sen ne iş yapıyorsun, bana ne faydan var diye soruyorsun. kanka ben senin can ve mal güvenliğini koruyorum, biliyorsun çevrem geniş, gücüm kuvvetim yerinde diyor. aradan zaman geçiyor, sokakta serseriler önünüzü kesip paranızı gasp ediyor, ağzınızı burnunuzu kırıyor (bkz: ışıd eylemleri)(bkz: pkk saldırıları) vs........

    bilader niye yardım etmedin bak ne hale geldim diyorsunuz, kanka ben o ara karısını döven yan komşuyu ayırıyordum yetişemedim diyor. (bkz: suriye iç savaşı) (bkz: filistin saldırıları) vs. .................. hatta komşunun çocuklarını da getirdim, evde dayak yiyorlardı bunlar da sende kalsın sen bakarsın diyor. çocuklar sonra evi kırıp döküyor.

    bilader bıktım artık böyle yapma diyorsunuz. arkanızdan demedik laf bırakmıyor. (bkz: fetöcü, vatan haini, çapulcu, ayyaş, nankör vb.) ama evden de çıkmıyor.

    ısrar ediyorsunuz, artık sana para vermeyeceğim diyorsunuz. üzerinize yürüyor, sizi dövüyor. (bkz: icra takipleri, vergi borçları, eylemcilere dayak,vs.....)

    anlayamıyorum nedir bu bilader. aynı şeylerin çeyreğini, örnekte olduğu gibi bir arkadaşınız yapmaya kalksa kafayı yersiniz. devlet olunca çaresiz kalıyoruz.

    keşke devlet bizi kaz gibi yolmak yerine, bizim de insan olduğumuzu ve biz var olduğumuz için kendisinin de var olabildiğini idrak etse. herkese saygılar.

    edit: imla. uyarıda bulunan arkadaşlara teşekkürler.

  • ön edit: arkadaşlar destekleriniz ve iyi dilekleriniz için çok teşekkür ederiz. elif'in annesi olayın açıklamasını şu şekilde iletmemi istedi:
    “olay, kadıköy kızıltoprak'taki florence nightingale hastanesi'nde 11.06.2021 tarihinde gerçekleşti. kızımın ayağındaki aşil tendonu gerginliğinden dolayı bel mr'ı istendi. önce, mr çekimi için kızımla birlikte mr odasına girdik fakat uyanık halde mr çekilemediği için anestezili çekim istendi. bir hafta sonra tekrar abimle birlikte hastaneye gittik. elif'i bayıltıp içeri aldılar. ben de içeri girmek istedim fakat anestezili çekime alamayacaklarını söylediler. süreç beklenenin 2 katı sürdü. mr kapısının önünde bilgi almaya çalıştık fakat bizi kapıda beklettiler. kızım bize haber dahi verilmeden müşahede odasına alınmış, eli ve kolu sargılı haldeydi. kızımı o halde görünce tansiyonum düştü ve baygınlık geçirdim. bize sadece ufak tefek yanıklar olduğunu söylediler. sargılar açıldığında elif'in başparmağı kemiği gözükene kadar yanmış, orta parmağı ve kolunda da yanıklar vardı. bir anne olarak o an yaşadığım acının tarifi yoktur. bu olayın neden gerçekleştiğine dair bize hiçbir şekilde açıklama yapılmadı. bizi bir odaya çıkardılar ve saatlerce orada beklettiler. ısrarlı taleplerimiz sonucunda odaya gelen doktor “biz de ne olduğunu anlamadık, allah beterinden korusun” deyip gitti. epikriz raporunu istedik, vermediler. mr ödemesini yapmak için gittiğimizde ücret almadılar. hastaneden çıkarken vale parası bile almadılar. amaçları bizi apar topar hastaneden göndermekti.

    bunun üzerine aynı gün karakola gidip şikayette bulunduk. polis eşliğinde haydarpaşa numune hastanesi'ne gittik ve orada 2. ve 3. derece yanık olduğunu öğrendik. ardından kartal lütfi kırdar yanık hastanesi'ne gittik ve kızıma müdahale yapıldı.

    kızım iki ameliyata girdi, ikisinde de doku nakli yapıldı. parmaktaki hasarın ciddiyetini ilk anda hiç anlayamamıştık. ameliyatlardan sonra anladık ki baş parmağın tendonları yandığı için işlevini tamamen kaybetmiş.

    hastane bu olayla ilgili hiçbir sorumluluk kabul etmediği gibi bize bugüne kadar bir açıklama da yapmadı. biz ne öğrendiysek savcılık bilirkişi raporundan öğrendik. raporda bahsedilen sorun, mr makinesine uyumlu olmayan bir materyal kullanımı olduğu yönünde.

    yaklaşık bir senedir ameliyatlar, psikolojik problemler ve hukuki süreçle uğraşıyoruz. eminim herkes hemfikirdir ki, evlat acısının hiçbir maddi karşılığı yok. haberlerdeki fotoğrafları görünce olayın ne kadar ciddi ve acı olduğu anlaşılıyordur zaten. bizim tek istediğimiz sürecin adil bir şekilde sonuçlanması, gerçek sorumluların cezalandırılması ve hepsinden önemlisi elif'imin bu süreci en az hasarla atlatabilmesi, bedenen ve ruhen sağlığına kavuşabilmesi. bizim canımız çok yandı başka canlar yanmasın”

    ön edit 2: mr makinesine uyumlu olmayan metaryel diye bahsedilen şey mr cihazına uygun olmayan oksimetre kablosuymuş.
    ek olarak, birçok arkadaş çocuğun üstünde metalik bir nesne olabileceğinden bahsetmiş ancak çocuğun üstünde hiçbir metal nesne yokmuş. sadece tshirt ve tayt varmış. saç tokasına kadar herşey kontrol edilmiş. hatta anne ve dayısı da kızı teslim ederken üstündeki metal eşyaları ve cep telefonlarını kabindeki odada bırakmışlar.

    ——

    komşumun dünyalar tatlısı kızı elif'i florence nightingale hastanesinde mr çekimi sırasında cihazın içinde unutup yaktılar arkadaşlar. bu rezaletin duyurulmasını istiyorum çünkü çocuğun baş parmağı ne yazık ki hayatı boyunca engelli kalacak. hastane yönetimi ise olayı örtbas edip aileye ne maddi ne manevi hiçbir şekilde destek olmadı.

    detaylar için:

    https://www.cumhuriyet.com.tr/…rda-yaktilar-1941309

    https://www.ntv.com.tr/…iasi,mg0bmi8qm0mrolw7k-r4ya