hesabın var mı? giriş yap

  • dokunmadan surata attırarak uyandırma teknolojisine sahip metro otobüslerine binilse gerçekleşmeyecek durumdur.

  • öğretmen: oğlum sen okuldan sonra çalışıyormuşsun, kolay gelsin, bir sıkıntın olursa haberim olsun. ne iş yapıyorsun?

    çalışan öğrenci: inşaatta çalışıyorum hocam.

    yanındaki öğrenci: iyi mala vurur hocam.

    öğretmen: belli oluyor doymamışsın.

  • benim.

    evet, 35ime kadar olamadım, istedim de olamadım.

    30umda evlendim, 33ümde eşim ilk hamileliğinde düşük yaptı, sebebi tetrapiloidi idi. kendi derdimi bıraktım, eşime destek olmaya çalıştım, kayıp onun için daha dramatikti çünkü, ve o iyiyse ben iyiydim.

    34ümde eşim ikinci kez hamile kaldı, yine düşük yaptı. bu sefer de sebebi turner sendromu idi. eşim bu kez daha da derinlere düşüyor, bense onu yukarı çekmek için daha da güçlü asılıyordum. kendi derdime dert bile diyemiyordum.

    35imde üçüncü kez hamile kaldığında, 6ncı hafta ile 14üncü hafta arası her hafta doktora gitmek zorunda hissettik kendimizi ve gittik. aman bebeğimize bişey olmasın korkusuyla 2 ay geçirdik. ve orada anladım ben bu işin psikopatlık olduğunu. haftalık gitsen günlük, günlük gitsen saatlik, her dakika bilmek ister insan bebeğinin durumunu, e sürekli karnında ultrason probuyla da gezemez ya insan.. deli işi resmen.

    derken 14üncü hafta tam rahatladık diyorduk ki, bir gece ansızın eşimin kanaması oldu, derhal doktoru aradık, durumu söyledik, hocam gitti mi yine diyemedik. hoca sabaha kadar tekrarlarsa direkt arayın, değilse sabah hastanede bakalım dedi. sabahı zor ettik, uyuyamadık.
    sabah gittiğimizde kontroller sonrasında previa olduğunu öğrendik.
    10 hafta eşim yemek ve tuvalet dışında hiç kalkmadan yattı. bu sürede elimden ne geliyorsa yaptım eşim ve doğmamış çocuğum için. şükür onu da atlattık.

    en nihayetinde oğlumu aldım kucağıma 35imde.

    daha önce baba olamadım. olmak istedim, ama olamadım.

    sözün özü, hayatın kendi planı var, sizin ne istediğinizin ya da ne zaman istediğinizin gram önemi yok. olacak olan, zamanı geldiğinde oluyor, ne 1 gün önce, ne 1 nefes sonra.

    o yüzden, olamamak üzerinden eksiklik ya da güçsüzlük çıkarımı yapmaya kalkan varsa, kendi eksikliklerini kapatmak için başka argümanlara yönelebilir. zira hayatın planı gün gelir kendisini de sınar, belli olmaz o işler.

  • insanlar haklı olarak bu meyvenin fiyatındaki tuhaf dalgalanmayı anlayamıyorlar. aynı gün iki marketin birinde 5 lira, diğerinde 10 lira. hatta aynı markette 2 hafta üst üste fiyatlarda 2 kat fark var.

    neden?

    dilim döndüğünce :
    1) menşei : aldığınız avokadonun fiyatını ilk sırada etkileyen şey menşeidir. türkiye'deki marketlerde hem ithal hem yerli avokado satılıyor. ithal avokadoların çoğunluğu kenya avokadosudur. bunların da ucuz olsun diye maalesef kalitesizleridir. ülkemizde bilhassa akdeniz bölgesinde avokado yetiştirilmektedir, üstelik çok farklı cinslerde ve iyi ürünler yetiştiriliyor. bu yüzden size ilk tavsiyem ürünün menşeine bakıp, yerli olanı tercih etmenizdir.

    2) cinsi : avokadonun 500'ten fazla cinsi vardır ama yaygın olarak tarımı yapılan yaklaşık 20 türü vardır. elbette her birinin besin değeri, kullanım alanları ve gramajına göre ekonomik değerleri farklıdır. türkiye'de en fazla fuerte, hass ve lamb hass üretilir ve satılır. en azından yaygın türleri nasıl ayırd edeceğinizi gösteren şu küçük şemayı buraya koyuyorum, faydası olur : görsel

    3) boyutu : avokado aslında her meyve gibi kiloyla ithal edilir ve çoğunlukla kiloyla satılır. ancak bizim gibi bazı ülkelerde taneyle satılıyor. bu yüzden boyut arttıkça fiyatı artar. aynı şekilde küçüldükçe de fiyatı azalmalıdır. ne farkeder demeyin : aynı kasada bile %50 kadar gramaj farkı olabiliyor. %50 daha küçük meyveyi aynı fiyata alıyorsunuz.

    4) hasat dönemi : türkiye'de en fazla üretilen fuerte cinsi avokadonun hasadı kasım ve aralık aylarında başlar, sonra da baharda yerini hass cinsi avokadolara bırakır. bu yüzden doğal olarak kasım-mayıs arası avokadolar daha ucuz, yazın daha pahalıdır.

    türkiye'de henüz tam olarak tüketicisi ve piyasası oturmadığı için, marketler maalesef bu tür bilgi eksikliklerinden ciddi kar elde ediyorlar.

    özetle : çok ucuz diye gördüğünüz avokado büyük ihtimalle düşük kaliteli ve ithal avokadodur. dün çok ucuzdu nasıl bugün 2 katına çıktı dediğiniz avokado da marketlerin elindeki ithal avokado bitince satın aldığı yerli ve daha kaliteli avokadodur. umarım faydası olmuştur.

  • kadın çığlık atarak “telefonu alsana” dediğine göre konu gene aynı.
    yalanarak milletin karısını, kızını çekip, sağda solda yayınlıyorlar ve yetkili hiç kimse bundan rahatsız olmuyor.

    sadece oy kaygısı vs değil bu kadar göz yumulması.

  • bu virüse inanmayan pezevenkler. şu yaşanan kapanmalar, insanların işsiz kalması, ölümlerin artışı... hepsi sizin sorumluluğunuzdur. hepsine siz sebep oldunuz. olmaya da devam ediyorsunuz.

    avustralya, g. kore, japonya, tayvan örneklerine bakın. insanlar önlemlerini toplu şekilde aldığında hiç bir sorun olmadan normal yaşantısına devam ediyor. ama o maske var ya maske. sanki ırzınıza geçiyorlar. sanki bir yerlerinize sokun diyorlar. namusunuzu ondan daha az korursunuz. sanki özellikle bir yerden bu hastalık yayılsın diye finans alıyorsunuz. bu kadar boş beyinler olamaz çünkü. sanki caddede fosur fosur sigara içmeden duramıyorsunuz. sanki o sıçtığımın sigarası ağzınıza girip mikrobunuzu milletin suratına suratına üflediğinizde size para veriyorlar. bu kadar mal millet başka yerde yoktur. okumuşundan okumamışına kadar.

  • - ne okumuştun sen oğlum?
    + bilg. tekn. ve prog. amca
    - hee 2 yıllık mı?
    + he 2 yıllık
    - bizim oğlanın bilgisayara virüs girmiş ne yapcaz onu?
    + temizlenmesi lazım
    - sana getirsek de bir baksan
    + ben bilmem amca onu 4 yıllık okuyanlar temizler.

  • son zamanlarda bu kadar mantıklı söz pek duymamıştım. 3 katlı binaları üniversite , 3+1 daireleri fakülte veya sınıf ilan eden eğitim pazarlamacılar inşallah bir an evvel defolup giderler.

  • o değil de normal hızda konuşan, diksiyonu aksansız; bildiğin normal düz genç insan siyasetçi gördüm ilk defa ülkede. tarif edemedim kelimeyle, bünye alışık değil.

    toplantıda gerekirse atarım diye lipton getirip, olaylar kopunca millete fırlatmak nasıl bir tepki şeklidir lan shshdh. başarılı. approved.

    derhal bir kaç yıl ülke yönettirilsin.