ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ekşi sözlük'ün şaka maka 30'luk teyze kaynaması
-
30'lulara teyze diyen liselilerin sayısının da azımsanmayacak kadar çok olduğunu gösterir.
elon musk'ın atatürk tweet'i
-
hala pr çalışması, beğeni alınca aktı, cingöz recai diyen, aşağılık kompleksinden kurtulamamış insanların olduğunu bize gösteren nefis twit.
işin ilginci adamın milyarlarca dolar serveti var, istese tüm dünyada üretebildiğinden fazla iş bağlayabilecek potansiyeli var, uzaya uydu göndermiş, sen daha iyi fikri olmadığını ve twitterdan atatürk yazarak pr yaptığı söylüyorsun. haklısın tabii.
büyük oyunu bozdunuz, tebrikler.
her sabah duş alıyor kahvemi içiyorum
-
her sabah komşumuz bay adams'ın çim biçme makinesinin sesiyle uyanmamla birlikte gerçekleştirdiğim eylemdir...
lanet olası ihtiyar bir günde çimleri biçmesen ne olur sanki !!!
ince düşünen insan
-
ben.
mesela buraya 'ben' yazarken bile acaba egoist bi tavır olur mu lan diye düşünüp tereddütte kaldım, mesela bu açıklamayı yapınca da aynı şüpheye düştüm.
detaylı, yoğun, ince ve çok düşünen bir insan olmak demek zeki bir insan olmak demek değil tabi. kendimden biliyorum.
beşiktaş
-
takımın trabzonspor hakkında tek bir entrym yokken beni bu başlığa yazmaya iten şey nedir bilmiyorum.
ersun hoca takımın başına geçmiş, takım ligde ve avrupada iyi sonuçlar alıyoruz, iki maç kazanınca tüm trabzonsporlularda olduğu gibi erken gelen "lan acaba bu sene şampiyon olur muyuz?" düşüncesi, sırada beşiktaş maçı, hakederek kaybediyoruz, "en azından beşiktaşa yenildik" tesellisi hakim oluyor. biz olamazsak siz olun şampiyon, daha şimdiden hakettiniz. ruhunuz güzel, takımınız güzel, kaleciniz forvetiniz güzel, teknik direktörünüz şahane, bi tek başkanı çözemedim ama diğerlerinden iyidir kanaatimce.
ruşen amcanın oğlu sedat'ın güzel ve başarılı nişanlısı gibisin beşiktaş, herkes taktir ediyor, ben sedat'ı kıskanıyorum..
definecilik
-
defineci olmadığı halde hikayeleri duyup iştahlananların da kerizlenmesine yol açan bir iştir bu bazen. definecilik üzerine dönen bir yığın dolandırıcılık vardır. örneğin, bir köyde yaşıyorsunuz ve tarlanız var. yabancı birileri gelir kapınıza. size bir takım haritalar gösterir. haritaya göre sizin tarlanızda define gömülüdür. tek yapmanız gereken bu kişilere kazmaları için müsade etmenizdir. bu adamlar sizden para istememektedir. tek istedikleri izninizdir. öyle ya ne kaybedersiniz ki? bu noktada siz hemen iştahlanıp kazın derseniz zokayı yutmuşsunuz demektir. bir gece tarlaya gidilir. gözününüz önünde kazı başlar. yarım saat sonra cillop gibi bir kadın heykeli çıkar. allah derler yaşadık, biz satalım senle bölüşelim konuştuğumuz gibi yarı yarıya. hatta derler, bunun çıktığı yerde daha gerisi de vardır. 3 gün sonra sattık diye gelirler elinize bir kaç bin lira para tutuştururlar ve her gece kazmaya devam ederler. artık suç ortağı olmuşsunuzdur. hem bunun korkusuyla hem de açgözlülükle kazmayın diyemezsiniz. bir kaç hafta sonra size derler ki aşağıda daha fazlası var ama çıkarmak için alet edevat teknolojik ekipman gerekiyor. sen bize bir 30 bin lira ver, zaten büyük defineyi bulunca paylaşacağız. işte bu noktada evini arabasını satan ve hatta bankadan kredi çekip bu adamlara verenler var. tabi parayı aldıktan sonra geri gelen olmaz. o anda anlarsınız ki ilk çıkan heykeli kapınıza gelmeden önce bu adamlar gömmüştür tarlanıza. değeri de 50 tl yapmayan alçı bir heykeldir. taklaya gelmişsinizdir. polise de gidemezsiniz. ne diyeceksiniz? biz izinsiz definecilik yaptık, şimdi beni taklaya getirdiler ve kaçtılar mı?
ulysses s. grant
-
general grant.
asker kökenli ender amerikan başkanlarından biridir.
asıl adı ulyses s. grant değil hiram ulysses grant'dir. mustafa kemal'in aslında kemal ismini sonradan alıp isminin değişmesi gibi kendi ismi de değişikliğe uğramıştır. 17 yaşında west point askeri akademisine girmesi için kendisine referans* olan bir kongre üyesinin kart hamili yakinimdir yazıp ismini yanlışlıkla gerçek ismi yerine ulysses s. grant olarak yazması sonucu adı ulysses s. grant oluvermiştir. kaderin bir cilvesi işte; "s" hiç bir anlama gelmese de, ulysses'in "u" ile yan yana gelince us, united states, uncle sam gibi çıkarımlar yapılmıştır. west point'ten mezun olduktan askeri yaşam tarzının kendisi için hiç bir cazibesi olmadığı fikrinden hareketle dört yıllık zorunlu hizmet sonrası istifa etmeyi düşünmüştür. ama edememiştir. amerikan başkanlığına giden yolda kader ağlarını örmüştür bir kere.
abraham lincoln başkanlığındaki union'ın amerikan iç savaşı sırasında başkumandanlığını yapmıştır. daha sonra da amerikan başkanı seçilmiştir. sakallı makallı karizmatik bir duruşu vardır. lincoln filmin de de sık sık görülür zaten. general grant national memorial adlı kuzey amerikanın en büyük dünyanında sayılı büyük mozolelerinden birinde medfundur.
ayrıca türkiye'ye gelen ilk amerikan başkanıdır kendisi. 1878 yılının mart ayında istanbul'a gelerek ikinci abdülhamit`ile görüşmüştür. tabi o zamanlar başkan değildi. başkanlık sonrası dünya turu hayalini gerçekleştirdiği esnada izmir ve istanbul'a uğradı. neyse ki o zamanlar yöneticilerin kültür seviyesi bu kadar kötü değildi de; pr çalışması adı altında rakı şiş kebap çok güzel yine gelecek ben tarzı beyanda bulunup şaklabanlık yapmak durumunda kalmadı adam.
anne replikleri
-
-emraaaah! gel yavrum dondurman soguyor...
euro'nun 2.80 tl olması
-
ön edit: bu entry'nin bu kadar tutmasini beklemiyordum ama destek için çok teşekkür ederim.
(bkz: ben hep 50 liralık euro alıyorum)
aylar sonra gelen edit: vay amk 50 tl ye 22 € aliyormusum o zamanlar. simdi 15€ alabiliyorum. yuruye dur turkiyem euro 4 tl olmadan rahat olmasin yataklarda bizlere.
edit2: 14,6 € alabiliyoruz sözlük patron çıldırdı.
edit3: 12.75 € 'ya düştü sözlük. // 19.04.2017
edit4: 12.09 € 'ya düştü sözlük. // 10.08.2017
edit5: 10.72 €'ya düştü sözlük. // 01.02.2018
edit6: 9.84 €'ya düştü sözlük. //
09.05.2018
edit7: 8.74 €'ya düştü sözlük. //
23.05.2018 normalde bu kadar sık yazmiyorum ama üstün kur artışı yazdırdı sözlük.
edit8: 8.44 €'ya düştü sözlük. //02.08.2018
edit9: 7.3 €'ya düştü sözlük. //12.10.2018
edit10: 7.95 €'ya yükseldik sözlük. // 09.01.2019
edit11: 7.95 €'da sabitledik sözlük. // 19.09.2019
edit12: 7.49 € ile şükürler olsun rahibi bırakmadığımız krizde olan euro kuruna geldik. // 05.01.2020
edit13: 7.05 € ile gördüğüm en yüksek kura dayandı. ne diyeyim - hakkımızda hayırlısı.
23.03.2020
edit14: 6.39 € ile rekorumu yeniledi. konu hakkında bir sürü mesaj alıyorum. sık editlemek istemiyorum çünkü anlık/günlük/haftalık yükselmeleri pek istemiyorum ama şunu bilin döviz konusunda en çok üzülenlerden biriyim.
7.05.202
edit15: 5.67€ ile rekor tazelendi. istikrarlı şekilde düşüyoruz. acaba ne zaman yere çarpacağız.
edit16: 4.81€ ile rekor yinelendi. daha çarpamadik tabana. // 01.06.2021
edit17: 4.51 € ile rekor yine yeniden tazelendi. ne yazık ki hala çarpamadık tabana. çok üzgünüm ama hala güncelliyorum. // 22.10.2021
edit18: 3.42€ ile rekor yine yeniden cıncık gibi tazelendi. // 24.11.2021
edit19: 3.08€ kelimeler kifayetsiz. bir para birimin edit1'den buralara gelmesi inanılmaz üzücü. çok üzgünüm. // 13.12.2021
edit20: 2.75€ iyi para kanka. işin kötüsü herkes şunu biliyor umarım olmaz ama yakında dahada düşecek bu sayı// 19.06.2022
edit21: bu sefer iki farklı kur yazacağım. bence bu bile yorum yapmamamı açıklar.
merkez bankasına göre : 2.33€
akbank'a göre : 2.19€
not: daha önce hep akbank'a göre yazıyordum. // 27.04.2023
edit22: malum kur bu aralar hareketli. hareketin başında not olsun diye notumuzu alalım hemen. ne yazık ki artık türkiyede üç farklı kur oldu.
merkez bankasına göre : 2.18€
akbank'a göre : 1.97€
altınkaynak'a göre : 2.01€
kısa not: altınkaynak'a göre yazmamın nedeni artık nakit olarak alıyorum. altınkaynak kurundan veriyor döviz burosu. // 07.06.2023
edit23: bence iyi haber bankalar ile altınkaynak birbirilerine yaklaşıyor ancak merkez bankası hala uzak.
//23.06.2023
merkez bankasına göre : 1.92€
akbank'a göre : 1.78€
altınkaynak'a göre : 1.81€
edit24: kur yükseliyor bu oldukça kötü bir durum ancak merkez bankası kuru ile altınkaynak kuru aynı yere oturdu. en azından reel bir duruma döndük. bence kötü olan her yazdığımda 10% düşüşler oluşu. bazıları ne zaman bırakacağımı soruyor. bence 1 olunca bırakırım.
//17.10.2023
merkez bankasına göre : 1.70€
akbank'a göre : 1.65€
altınkaynak'a göre: 1.69€
edit25: kur tahminimden hızlı yükseliyor. 31 mart'dan önce ki son iş günü yine güncelleyeceğim. ancak yine banka fiyatları - piyasa ve merkez bankası üçü de farklı kura döndüler. 4 ayda aşağı yukarı 10%'luk bir artış olmuş. gerçekten korkunç.
//22.03.2024
merkez bankasına göre : 1.53€
akbank'a göre : 1.50€
altınkaynak'a göre: 1.54€
akıllı süpürge pişmanlıktır
-
evdeki kediyle arasında bir ilişki var. robotun kendi kendine başlama gibi bir özelliği yok o yüzden bazen iki hafta bile çalıştırmayı unutuyorduk. bunu kedi fark etmiş sanırım üstündeki çalıştırma tuşuna basıyor artık. evimizin bir bireyi gibi oldu robot, bakıyoruz kendi kendine geziyor çünkü kedi çalıştırmış. işi bitince kendi kendini şarj etmeye bırakıyor, toz haznesi dolunca bi değiştirin be yaa sinyali atıyor. sadece temizlediği tozu atıyoruz, geri kalanı kedi ve robot hallediyor.
that sugar film
-
çok bilgilendirici ve eğlenceli belgesel. şeker ve zararları ile ilgili farkındalığınızı artıyor. taş gibi yakışıklı ve saglikli bi abimiz deney icin günlük aldığı kalori miktarını değiştirmeden diyetine gunluk 40 cay kasigi şeker ekliyor. ve sağlığının kısa sürede bundan nasıl etkilendiğini,şekerin her turlusunun nasıl zararlı olduğunu ve bağımlılık oluşturduğunu goruyoruz. bu 40 kaşık şekeri de oturup kaşık kaşık yiyerek almıyor. bizim her gün aldığımız hatta sağlıklı, zararsız sandığımız birkaç gıda urunuyle rahatlıkla almış oluyor.
pek eğlenceli bi klip de var filmden
https://youtu.be/ix-so6ifg_0
yaran inci sözlük entry'leri
-
sene 2008 istanbulda makine mühendisliği okuyorum. okuyanlar bilir makine bölümüne dişi hoca bile sokmazlar. öldürülme tehlikesi var çünkü. abazanlıktan üretebildiğimiz tek şey kaldırgaçlar. askeriyeden farkı yok ortamın, yemeklere şap atsalar yeri yani. okul apışarası kokuyor. ama arkadaş ortamında bir sıkıyorum allahım sanırsın okumaya pavyona gelmişim. derslerde filan yanımıza kons oturtuyoruz. öyle ortamlar var.
uzatmayalım, bir gün dayımla konuşuyorum, paso yalan atıyorum tabi. karı kız alkol uyuşturucu ben sıktıkça dayım tekbir getiriyor telefonda. bizim ki buna inanıp; olm bir yunan misafirim var iş alacağım, onunla gelelim ortama filan sokalım alalım işi dedi. ulan elin yunanı istanbul ortdıbını ne yapsın amk demedim tabi, getir dayı getir buralar fena dedim. yolunacak kaz bulmuşum bırakır mıyım? ben hiç ciddiye almadım ama bu iki hafta sonra aradı, yeğen cuma akşamı oradayız hazırlan. hazırlan dediği de cigara ex karı kız vs vs. dedim ki dayı hazırım, bundan daha hazır olamam, gelin. bir iki de yunanca kelime ezberledim adama şirinlik olsun diye. neyse geldiler, ben tabi ooo adelfos kalosorisma filan ne dediğimi bile bilmiyorum adamı yağlıyorum adam demesin mi ne diyon amk? hoaydaa. meğer bunun yunan dediği izmirde doğmuş büyümüş adı da beşir. dedim yunanistan'ın neresindensin gardaş? hoşgeldin, diye sarıldık yunana. neyse yemek filan yendi birer bira verdim bunlara dedim yavaştan başlayın ortamlar fena, sağlam kafayla çekilmez. sarhoş etmem lazım ki pavyonu gece kulübü diye yedirebileyim. sohbet muhabbet derken bizim yunan, kanka cigara yok mu ya dedi? olmaz mı ya yeter ki isteyin amk müptezelleri diye malı hazırladım. bunlar dayımla mevlana gibi dönmeye başladı cigarayı. plan süper işliyor birer kadehte viski dayadım arkasından. bir yandan hadi hadi viskileri çekin çıkalım diye acele ettiriyorum bir yandan da allahım inşallah ölmezler diye dua ediyorum. 15 dakika sonra kafalar oldu roket, tak diyorum kahkaha atıyorlar. bunlar bana nasıl teşekkür ediyor, olm mal harikaymış, ne kafası varmış zart zurt. dedim siz durun daha hatunlara gidicez o zaman görün.
neyse bunları bindirdim arabaya, sanırım burada ki her istanbullunun bileceği bir mekana geldik.
mekan cıvıl cıvıl. istanbulda ne kadar 40 yaş üstü alkolik varsa orada. tam aranan ortam. masamıza doğru yürüyoruz. oturduk, bir solist var allah günah yazmasın dilberay ondan daha güzel. hoşgeldiniz beyler diye selamladı bizi. dayım diyor ki vay bin solisti de mi tanıyorsun? gibtin mi lan doğru söyle? estağfurullah dayı dedim bize yakışmaz. garson geldi, dedim reyis bunların kafa roket sen masayı doldur.
beş dakikada ne kadar ölüm riski taşıyan meze varsa masaya doldurdular. masada keyifler yerinde ben de kendi halimde eğleniyorum filan masaya bi döndüm, yunan cigaranın etkisiyle masada ne varsa silip süpürüyor. inşallah dedim zehirlenmez. bunlar deliler gibi eğleniyor tam istedikleri ortamı sağladım kendimle gurur duyuyorum, dayım işi alıcak neyse abi bizim yunan tuvalete gitti geldi, dayıma dönüp; erkan abi bir ishal olmuşum allah seni inandırsın zütten işedim. konslar şok. bizim beşir masaya oturdu ardından mekanın güvenlikleri patara kütere bizim yunana bir giriştiler, atatürk böyle zulmetmemiştir yunana. vurmayın herif yunan ülkeyi kötü tanıtıyorsunuz filan bağırıyorum ama kimse duymuyor. olay duruldu abi ne oldu dedim; amk çocuğu pisuvara sıçmış dediler. utançtan yerin dibine girdim, yunan gülüyor.
tabi dayım o arada korkudan ayılmış. durumu, ortamı, rezaleti fark edince; ulan şerefsiz senin getireceğin mekanı gibiyim bu karılar ne lan
diye bağırınca güvenlik bu kez dayıma girişti. ne olmuş lan karılara diyip
dövüyorlar. dedim bari iyi dövün de beni dövecek gücü kalmasın aq
neyse hesabı filan ödetip bizi attılar dışarı. dayım dayağı yiyince ayılmış, kafası yerinde ama yunan hala pert. ölümden ilk kez korktum. bindik arabaya kimse konuşmuyor. arada bir yunanın osuruk sesleri harici çıt yok. abi acil tuvalet bulun dedi bizim beşir. aha dedim sıçtık.
arabayı durdurdum dedim in aşağı amk arabaya sıçma seni denize dökerim. bu kahkaha atayım derken zütü tutamıyor zart zurt bırakıyor.
neyse bunu indirdik ayakta duramıyor dayaktan anası gibilmiş hala gülüyor. sapa bir köşeye çektim dedim şu bahçeye gir duvarın dibine sıç.
dayım arabada kımıldamadan oturuyor, beni nasıl öldüreceğinin planlarını yapıyor bende arabaya yaslanmış beşir'in sıçmasını bekliyorum. 10 dakka 15 dakka derken beşir'den ses yok. dedim bakayım öldü mü bin. bahçeye yaklaştıkça osurma sesleri geliyor. iyi dedim ölmemiş. kafayı bi uzattım bu baya tuvalete oturur gibi oturmuş ama pantolon filan üzerinde. dünyam başıma yıkıldı. geri zekalının kafa nasıl gidikse donu filan sıyırmadan oturup sıçmaya başlamış. kanka hala var da sıçamıyorum diyor. dedim pantolon dolmuş, bi ayağa kalk yer açılsın. dayı dedim beşir böyle böyle yapmış. dayım dedi ki beşir kalkarken pantolonu çorabın içine sok dökülmesin. böyle sükunet olamaz.
beşir kalktı pantolon çorabın içinde şıpıdık şıpıdık yürüyor. ceket meket ne bulduysam serdim koltuğa beşir'i oturttum. arabada bir koku var sanırsın beşir insan yemiş. polis filan çevirse kokudan 50 sene yeriz. bütün camlar açık, öğüre öğüre geldik eve.
nihayetinde beşir işi dayıma verdi
sistem33
edit : okuyun ama şukulamayın rica ediyorum, en beğenilen entry'm olacak yoksa