ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
türk insanının hobi sahibi olmaması
-
önce lümpenlik ardından sınıf bilincinin dini aidiyete tahvili
batıda da sanayi devriminin başlamasının ardından kırsaldan kentlere akın başlar. seri üretimle beraber, zanaatkarlar işçiye dönüşmüş ve gelirleri düşmüştür. şehirlerde, barınma problemi olan, fakir yığınlar birikmeye başlamıştır. artık şehirlerde yeni bir sınıf vardır: işçi sınıfı.
ingiltere'de işçi mahallesi
ingiltere'deki işçiler çok önemli bir talep ile gelirler: çalışma saatlerinin sekiz saat ile sınırlanması.
sekiz saat çalış. sekiz saat dinlen. sekiz saat eğlen
bu, 1. sosyalist enternasyonalin de en önemli talebi olur. firavunun kölelerinden beri en önemli işçi hakkı, boş zamandır. nitekim musa, insanlara şabat gününü müjdelemiştir.
19. yy kapanıp, 20. yy başlar iken, işçiler, çalışma sürelerinin sekiz saat ile sınırlanması için eylemler yapıyordu.
8 saat yürüyüşü
20. yüzyılın başında işçilerin boş zamanı, ideolojilerin kendilerini tanımladığı bir alan haline geldi.
misal nazi almanyası'nda, kraft durch freude (neşeden gelen güç) isimli bir devlet kurumu kurulur. bu kurum, işçiler için tenis kursları düzenlemekte, işyerlerinde işcilere dans ve tiyatro dersleri vermektedir. tahmin edersiniz ki bunların hepsi aslında birer küçük burjuva alışkanlığıdır. ve aslında fakir ve eğitimsiz yığınları, kültürel olarak orta sınıflaştırma çabasıdır.
dans dersi
sscb'nin en ünlü, bas bariton vokali leonid kharitonov, aslında kaynak ustasıdır. işçi korolarından yükselmiş, işçi korosu yetersiz kaldığında ise moskova konservatuarına yönlendirilmiştir.
leonid kharionov
amerika'da ise hollywood iş başındadır. benim ilk aklıma gelen film, piknik. bu filmin yarım saatinde kadrajda bir piknik sepeti vardır ve izleyicilere piknik sepetinin nasıl hazırlanacağı öğretilir. yine ikinci dünya savaşı sonrasındaki amerikan mecmualarına bakarsanız, "tekne almanın püf noktaları" gibi konular görürsünüz. bilal'e anlatılır gibi, sandal alırken nelere bakmalı, sandalla denize açılırken nelere dikkat etmeli, denize açılmadan önce ne gibi hazırlıklar yapılmalı gibi bilgiler yer alır.
piknik
ortadoğu'da ise aslında daha ilginç bir deneyim vardır. israil ve kollektif tarım köyleri olan kibbutzlar.
kibbutz
bu politik aygıtların tümü, aslında o fakir yığınları kültürel olarak orta sınıflaştırma görevini yerine getirmiştir. nitekim, türkiye'de de nazilli dokuma fabrikasının sinema salonu gibi devlet işletmelerinin sosyal tesislerini veya köy enstitülerini bu çerçevede görmek lazım.
ancak türkiye'nin "ırgata mandolin ne gerek" diyerek geri adım atması var.
20. yüzylılın ikinci yarısından sonra, köyden kente başlayan göç, lümpen yığınların oluşmasına neden olmuştur. atölyemde çalışan tornacı. delikanlı erzurum'un köyünden gelmiş. sanayi de zaten kadın çalışmıyor. zaten delikanlının mesai saatleri çok uzun. bağlama kursu gibi bir kültürel ihtiyacı da yok. hobiyi geçtim çok daha temel bir soru var: bu delikanlı karşı cins ile nerede tanışacak? becerebildiği tek şey pazar günü kartal sahiline gidip, sahilde yürüyen kızlara " senin amını bızırını yerim" diye laf atmak.
bunlar önemli farklardır. bir tarafta nazilli dokuma fabrikasında karısını koluna takıp sinemaya giden işçi var. bugün izmir'deki fönlü saçlı cehapeli teyzeler, işte o dokuma fabrikasında karısını koluna takıp sinemaya giden işçilerin kızları.
diğer tarafta ise kocaeli sakarya düzce şeytan üçgeni var. burası da sanayi bölgesi ama çıkardığı profil, sedat peker ve yeğenleri.
***
sınıf bilinci geliştirmeyen adamlar, müslüman oldukları için ezildiklerini savunur olmuşlardı. geldiğimiz noktada ise alamadığınız her sulu boya, her kamp malzemesi, minik berra'nın göz kamaştırıcı mevlidi şerifine gitmektedir.
ama ırgatlık o kadar içimize işlemiş ki, yüzyılın başına baktığımızda, gördüğümüz plaj fotoğraflarındakileri istanbul'un kalburüstü takımı olduğunu düşünüyoruz. gerçekten diğer insanların denize girmesini engelleyen şey, maddi olanaksızlıklar mı yoksa kültürel fark mı? ben bundan o kadar çok emin değilim.
plaj
--- ırgatın mandolin çalması ---
bir işçinin, yaptığı işe kendinden bir şey katabilmesi için aynı zamanda kendisini de yeniden üretebiliyor olması lazım.
alman sanayisi dendiği zaman aklınıza sadece otomotiv geliyorsa yanılıyorsunuz. bunun içinde üretimi gerçekleştirebilmek için kullanılan alet ve edevatlar da yer almakta. würth veya pferd gibi firmaların katologlarını açtığınızda ıncığın cıncığını yapan parça görüyorsunuz. bunlar masaüstünde tasarlanmıyorlar. bu alet ve edevatlar, üretimi yapan, bizzat bu aletleri kullanan ustaların geri bildirimleri ile şekilleniyor.
dolap beygirine çevirdiğiniz adamdan, ne işe kendisinden bir şey katmasını ne de size geri bildirimde bulunmasını bekleyemezsiniz.
edit: badim frombillericay türkiye'deki halk evlerini atladığımı hatırlattı. haklı.
dostoyevski vs kafka
-
"sevgili okuyucular, şimdi siz dinlemek isteseniz de istemeseniz de ben size niçin bir böcek bile olamadığımı anlatmak istiyorum. tüm içtenliğim ve ciddiliğimle söyleyeyim, böcek olmayı bile şiddetle istedim."
yeraltından notlar* - fyodor mihailoviç dostoyevski
"bir sabah tedirgin düşlerden uyanan gregor samsa, devcileyin bir böceğe dönüşmüş buldu kendini."
dönüşüm* - franz kafka
kafaları aynı çalışan ama dilleri farklı dönen, benzer acıların içinde debelenen ama bu acıları farklı açılardan anlatan iki yazarın karşılaştırması. ikisi de toplumdan, insanlardan, düzenden ve bunların çarpıklıklarından şikayetçi ve genel bir değişikliğin/düzelmenin mümkün olmadığının farkında olduklarından bu şikeyetlerini kişisel isyanlarla dile getiriyorlar. biri tüm bu çarpıklıklardan kurtulmak için böceğe dönüşmeyi arzularken, diğeri bu dönüşümün nasıl bir çarpıklıkla sonuçlanabileceğini anlatmış.
büyük un imparatorluğu
-
anlar, amamlar inşaa etmiş, büyük bir ükümdarlıktır.
erdoğan'ın istanbul'da 45 günde 39 miting yapması
-
kaynak hürriyet: https://i.vgy.me/hcjrdx.jpg
http://www.hurriyet.com.tr/…-yeni-kampanya-41207903
bir ülkenin cumhurbaşkanı ülkeyi yönetmek yerine neden ilçe ilçe gezip miting yapar? onun işi miting yapmak mı? ülke zaten ekonomik olarak zor durumda değil mi? bununla ilgilenmek yerine neden tüm mesaisini istanbul'a ayırıyor? binali yıldırım ne iş yapar?
the new shadow
-
tolkien'in yüzüklerin efendisi'ni bitirdikten sonra hazırlığına başladığı ancak çok az (yaklaşık 13 sayfa) yazıp yarıda bıraktığı kitabıdır. kitap lotr'un devamı niteliğinde olarak düşünülmüştü. sauron'un düşüşünden yaklaşık 100 yıl sonrasını anlatmaktadır.
kitap gondor'un 4. çağı'nda geçecekti. o zamanlarda aragorn'un oğlu eldarion hüküm sürüyordu. kitapta karanlık ağaç (dark tree) ve iki yeni karakter vardı; saelon ve borlas.
yüzük savaşı bu zamanda gondor halkı için artık masal gibidir. çocukken tanık olanlar için ise bir hayal gibi geliyordu.
kitapta borlas ve sealon anduin'in bahçesinde sohbet ediyor. borlas insanın kalbinde kötülüğün sonsuza dek düşmeyen bir "kara ağaç" olduğundan bahseder. ikisi insanlarda giderek artan huzursuzluğu ve nereye varacağını konuşur.
sealon herumor isminden bahseder ve borlas'a gece karanlığında kendisine katılıp katılmayacağını sorar...
sanırım yeni gölge olarak bahsedilen; herumor idi. kendisi gondor'da melkor ve sauron'a tapılan bir tarikat kurmuştu.
tolkien kitap hakkında şunu demiştir: "bu kitaba başladım ama moral bozucu ve uğursuz oldu, insanlar hakkında yazdığım için, onların en üzücü özelliğini de yazmam lazım. o da, iyi bir şeye hızlı doyum sağlamaları. bu yüzden gondor halkı barış zamanında huzursuz ve hoşnutsuz olacaktı. aragorn'dan soyundan gelenler denethor gibi ya da ondan kötü olacaklardı. erken de olsa gizli ve şeytani bir tarikatın etrafında devrimci bir kumpasın yükseldiğini fark ettim. gondor'lu çocuklar ork olmaca oynuyor ve etraflarına zarar veriyorlardı.
bir komplo ve onun bozulması hakkında bir gerilim yazabilirdim ama sadece o olurdu. yapmaya değmez." demiştir.
anhedoni
-
kişinin daha önce zevk aldığı etkinliklerden zevk almaması durumudur.. depresyonla moral bozukluğunu ayırdığı için önemlidir.. anhedoni bir depresyon belirtisidir, hastalar kendini anlatırken "hiçbir şey yapmak istemiyorum" dediklerinde aslında bunu kastederler, tanı için de çok belirgin bir ölçüttür.
29 mayıs 2018 peugeot rezaleti
-
olayın yıl dönümünde entryi artık güncelliği kalmadı ilgili firma da kendine çeki düzen verdi diyerek siliyorum. tüm dostlara sevgiler.
karınca
-
bunlarla ilgili bir kitap okumuştum. bunların bir türü var, ormanda ne kadar başıboş böceğe denk gelirlerse onları topluyorlar yaprak maprak taşıttırıyorlar, ne kadar angarya iş varsa kitliyorlar. hatta bazılarını resmen eğitip çiftçi yapıyorlarmış. toprak kazdırıyorlar çiftçisin hesabı. sonra discovery' de belgeseline denk gelmiştim. bazı başıboş böcekler bunları görünce aynen yolunu değiştiriyordu.
anksiyete
-
çok dakikalık kaygı duruşu.
hdr
-
ks. high dynamic range . hdr resimler ve normal rgb resimler arasindaki fark resimlerin icinde barindirdiklari bilgi miktarlaridir. hdr resimler normal resim bilgisinin yaninda yuksek isik bilgisini de icinde saklar. hdr resimler kullanarak sahnede hic isik kullanmadan son derece gercekci ciktilar elde edilebilir. bu formattaki resimler sahnede kullanildiklarinda dogru yansima ve dogru isiklandirma sonucunu verirler.