hesabın var mı? giriş yap

  • umarım alemin kerizi bir tek ben değilimdir. konu ne olursa olsun. ( siyasi, futbol, türk kızı/erkeği, troll'lemelerini devre dışı bırakarak konuşuyorum ) bir başlık altında ciddi bir şekilde dönen tartışmada taraf olamıyorum. ilk girilen entry'yi okuyorum ve direkt "e yani, adam %100 haklı" diyorum. karşıt görüşteki yazıyı okuyorum. bu kez de tıpkı bir yavşak gibi, derhal ilk entry'nin sahibi yazarı satıyorum. "he lan, bu doğru söylüyor, diğeri bok yesin aq" diyorum. böyle böyle yazılanların hepsini okuyorum. ve evet. hepiniz haklısınız lan :/

    yani bu nasıl iş ben anlamadım. ruhumdaki gevşeklikten mi kaynaklanıyor. çok mu iyi niyetliyim yoksa. "yazık ya o da üzülmesin, tamam lan tamam o da haklı :/" diye mi düşünüyorum. bilmiyorum. sanırım benden kaynaklı bir tutarsızlık bu. o yüzden nerede bir gürültülü tartışma var, derhal damlıyorum başlığa. içiniz rahat olsun. en az 1 şukela oyunuz cepte. yazılanların hepsine artı oy veriyorum. herkes haklı abi napayım :/

  • edit: 3 yil sonra bir guncelleme yapma ihtiyaci hissettim. bu 3 yilda sagolsun bir cok eksici arkadas mesaj atarak fikir aldi, soru sordu, elimden geldigince yardimci olmaya calistim. su an sektor degistirdim (sinema sektoruyle alakali, kamera isik kablo ve ozellikle enerji sistemleri, inside information isterseniz buyrun gene kapim acik) ama tabi yillarin tecrubesi var, o yuzden klima sektorunde son 3 yilda tavsiyelerimizde bir degisiklik oldumu bakalim.

    oncelikle bir kac arkadas sormustu, ben mitsubishi heavyde calistim, tayland'daki fabrikasina da gittim, avrupadaki "neredeyse" tum dagitim merkezlerine ve bayilerine de. farkettiyseniz buna ragmen birinci sirama hep daikini koydum, hala da daikin birinci siradadir. daikinin biricin sirada olmasinin en buyuk sebebi bu ise ciddi arge ayirmasidir. hem sogutucu sistemlerinin mekanik, elektronik ve yazilimsal kismi olsun hem de sogutucu kimyasallari olsun bir cok konuda sektoru arkasindan surukler. ardindan mitsubishi heavyi koymustum, tabi icinde oldugumdan dolayi ve belkide biraz gonul bagi, ancak ikinci siraya mitsubishi electrici cikarmak zorundayim cunku ozellikle covid sonrasi kompresor ve kondenser serpantinlerinde buyuk iyilestirmeler ve gelistirmeler yaptilar, bi klimanin en kritik parcalarindan olan bu ikisi icin efektik calisma yasamlarini daikinin kicinin dibine dayadilar. uzulerek soylemeliyim ki m. heavy geride kaldi. ama hala 3ncu siradadir cunku ne kadar arge ve gelistirmeler konusunda digerleri kadar aktif olmasada parca kalitesinden odun vermeyen bir uretim anlayisi vardir ve ara/son kalite kontrolleri kusursuza yakin isler.

    simdi bi daha okuyunca carrier'i fazla gommusum asagida, belkide disli bi rakip olduklari icindir lol. ama listede biraz uste tasinmasi gerektigini dusunuyorum cunku ozellikle eski bayilerimden duyduklarim ozellikle avrupa marketinde carrierin guzel yatirimlar yaptigi ve garanti suresi icinde sikinti yasayan urun oranlarinda ciddi dususler oldugunu bir cok defa duydum. o yuzden carrieri de onerilenler listesine dahil ediyorum, tabi ufak bir dipnotla, turkiyedeki yedek parca ve teknik servis kalitesini incelemek ve arastirmak kaidesiyle. ben isin bu kismina cok hakim degilim malesef o yuzden yorum yapmak istemem.

    son olarak listeye baymaki da eklemek istiyorum cunku turkiyede sektorun icinden cok saygi duydugum ve piyasanin kurdu diyebilecegim bir kac kisiden cok guzel yorumlar duydum, hem uretim kalite kontrol kalitesi hem de parcalarin efektik omru konusunda. bu arada bu kisilerin hicbiri baymaktan falan degil, gene rakiplerden, ama ona ragmen ovgulerini hic esirgemediler. ben de ufak market arastirmalari yapmis oldugum icin baymaki da onerilen listeme ekliyorum.

    son olarak, gene ve gene tekrarliyorum, allahini seven defansa gelsin, nolur arkadaslar romalilar, lg samsung falan ciksi ciksi urunlerle, 100 yil garanti yanina televizyon vs tatli tatli "yalan dolan" sadece kagit ustunde guzel gozuken promosyonlarla kafanizi celen markalardan uzak durun. tek tek saymicam siz anladiniz, google'a "en iyi klima markalari" yada "best ac units" yazdiginizda hep bir agizdan yazilmis gibi duran butun o "reklamsiz/bagimsiz" review inceleme yapan sitelerin, youtuberlarin tek bir agizdan soyledigi markalardan kacin. zaten ozellikle su son 5 senede youtuberlarin eyvallah dedigi her urunun tam tersini aliyorum lol, guvenilir mi bilader heryeri reklam para ve cikar kokan bu tiki conconlara, yapmayin hic etmeyin zar zor kazandiginiz uc kurus paranizi. hep dedigim bisey var, hatta daha yeni buradan mesajlastigimiz bir arkadasa da dedim, gerekirse bu yaz ter icinde kopek gibi piserek beklerim, uc bes daha biriktirip adam akilli bi marka alirim. tabi sictigim memleketinde bu sene 20 olan seneye 40 o yuzden simdi cebinde para olana da alma demek istemiyorum ama anladiniz iste siz beni, az girin forumlara reddite eksiye sikayetvara trustpilota, 5 yildiz alanlari degil her zaman 1 2 yildiz olanlari okuyun, asil ordan guzel bilgiler cikar.

    neyse cok uzattim, hepinize saygi ve sevgiler, serin kalin guzel kalin, gorusuruz.

    orji entry: acilin sektorden bildiriyorum. dunyada top 3 klima uretici bir firmada calisiyorum. oncelikle samsung, lg, carrier falan geciniz efenim. biz bu firmalara sektorde tier-2 deriz. total performans, kullanim omru, kullanici kolayligi, teknik servis, yedek parca, vs olarak puanlari "mediocre" dir, yani orta seviye, bazi modelleri vasat hatta.

    midea, arcelik, vestel, vs. bunlar a/c ve chiller sektorune yandan dahil olmus ve tier-3 dedigimiz markalardir. isin know-how'i ve inovasyonu yoktur. tier-1 gelistirir piyasaya surer, piyasadan iyi tepki gelir, sonra bu tier-2 tier-3 diye dalga dalga yayilir. urunu cakarlar ozelligi cakarlar parcayi cakarlar, cakar oglu cakarlar yani. ama hem urunlerin omru kisadir hem de bi sikinti ciktiginda elinize verirler.

    dunyada klima sektorunun top 3 markasi sirasiyla: "daikin", "mitsubishi electric", "mitsubishi heavy industries"dir. bilmeyen icin soyliyim mitsubishi electric ve heavy industries isimleri ve kokenleri ayni olmasina, hatta ve hatta baska sektorlerde beraber ortak olmalarina ragmen klima ve sogutucu sektorunde olumune rakiptir.

    klima japon isidir, japon markasindan baska klima alinmaz. bakin fujitsu general'dan bahsetmedim, illa butce dahilinde alim yapacaksaniz gidin fujitsu general alin, o da fena degildir.

    ama illa ben klima alicam, omurluk olsun, saglam olsun, harhar calissin bana misin demesin, teknik servisi yilan gibi olsun, tum modern ve klasik ozellikleri barindirsin diyorsaniz onerim ya daikin'dir yada mitsubishi heavy industries. daikin ismi turkiyede pek duyulmadiginda hehe daikin ne ya tarzi coluk cocugun agzina pelesenk olmustur ama bilmedikleri sey dunya residential air conditioner satis rakamlarinda daikin'in ikinci siradakine 2 kat fark atmis olmasidir. daikin ayrica kendi refrigerantini da uretebilecek, gelistirebilecek ve bu konuda kimyasal argesi bulunan bir firmadir, yani sogutma ve isitma performans degerleri tum rakiplerinden ustundur. mitsubishi heavy industries ise saglam komponent yapmasiyla bilinir. yani urunun icindeki tum parcalar taylandda uretilir ve parca kalitesi olarak top-notchdur bir numaradir.

    yukarida adini gecirdigim firmalar haricinde ise ne duyuyorsaniz kosa kosa uzaklasin. yok toshiba, yok viessman, bunlar zamaninin iyi firmalari ancak suan sektorun utanc kaynaklaridirlar. yok ben 10 senedir kullaniyorum memnunum, yok kaynimlar 2 tane aldi pufur pufur, geciniz efendim. o diger adi sani duyulmamis telaffuz bile edemediginiz markalar cin malidir. cin de yapilmamis olsa bile en kritik komponentleri cin malidir ve cin malininda en dandik olanidir. cunku klima dediginiz urun kapasitesine ve serisine gore degismekle birlikte average ve best-seller bir modelde 100-130 euro arasi uretim maliyeti olan ve ureticiden son kullaniciya araya 4-5 el degisiminin, aracinin girdigi bir sektordur. o yuzden piyasaya bu urun 350-400 euroya duser. top markalar fiyatta rekabet edemezler cunku zaten kaliteli urunun fiyatini dusurebilecekleri nokta bellidir. ama bu adi sani duyulmamis markalar ve tier-2 tier-3 firmalar fiyatta kapisabilmek icin her turlu parca eskitme ve parca basina maliyet dusurme islerine girisirler ve en kolay cozumde ucuz parcayla uretip "sikinti cikacak" cihaz yuzdesine oynamaktir.

    blah blah, ne konustum be, olay uretime kadar kaydidasdasdadadsac

    neyse, uzun lafin kisasi arkadaslar, paraniz cop olsun keyfiniz pic olsun istemiyorsaniz gidin daikin yada mitsubishi heavy industries alin. eyyorlamam bu kadar, cheers.

  • dünya edebiyatının en iyi on romanını seçmek çok zordur. birçok eleştirmenin ve okurun listesi farklıdır doğal olarak. ancak hemen şunu da belirteyim: en iyi on romanı seçmek aslında dünyadaki tüm romanları okumadan karara bağlanabilecek bir şey değildir. ama tüm romanları okumanın imkansız olduğu düşünülmeli ve eleştirirken bunun göz önünde bulundurulması naçizane tavsiyemdir. ayrıca begeni meselesinin göreceliliğine de deginmeme gerek oldugunu düşünmüyorum bile..

    1- don kişot : cervantes
    klasik bir seçimle başladım ama gerçekten de don kişot, dünyanın en iyi romanı bence de. hem karakterlerinin ölümsüzlüğü, tekniğinin mükemmelliği, döneminin edebiyatını ve durumunu hicvedişi ve hem de roman türünün yolunu açması bakımından birinciliği fazlasıyla hak ediyor.

    2- anna karenina : tolstoy
    tolstoy'un bu romanı birçok eleştirmen ve yazara göre en iyi romandır. gerçekten de en iyisi olabilirdi ama don kişot olmasaydı. anna karenina da tekniğinin mükemmeliği ile dikkat çekiyor. roman türünün o döneme kadarki en iyi yapıtıydı teknik açıdan. iç monolog tekniği ilk kez bu romanda kullanılmıştı. anna karakteri ise madame bowary ile birlikte en iyi kadın karakter olarak bilinir.

    3- suç ve ceza : dostoyevski
    bilindiği gibi ortak kanı, bu romanın dünyadaki en güzel roman olduğudur. yazılmış en iyi psikolojik betimlemeler de bu romandadır. teknik açıdan kusurları olması, onu üçüncü sıraya düşürür.

    4-karamazof kardeşler : dostoyevski
    teknik açıdan suç ve ceza'dan daha iyi olmasına rağmen, onun kadar sürükleyici değildir. bu nedenle onun gerisindedir bence. üstelik karakterleri de raskolnikov kadar başarılı da değildir. herkes raskolnikov'u bilir, ama ivan karamazof'u kaç kişi hatırlar?

    5-ulysses : james joyce
    don kişot'tan sonraki en devrimci yapıttır ulsses. roman türünün gidişatını değiştirmiştir. modernizmin tam anlamıyla başlatıcısı olmuştur. sayısız farklı üslüp, teknik, biçim , tür denenmiştir romanda. ama zor okunurluğu onu sırada gerilere düşürmüştür benim gözümde.

    6- yüzyıllık yalnızlık : gabriel garcia marquez
    çağımızın ustası marquez'in bu romanı da don kişot ve ulysses gibi adeta manifesto niteliğindedir. yepyeni bir akımın yerleşmesine en büyük etkiyi yapmıştır. latin amerika edebiyatının dünyaca tanınmasını sağlamıştır. ayrıca yeni romancıların savının geçersiz olduğu ortaya konmuştur. yeni romancılara göre roman türünün sonu gelmişti. oysa marquez öyle bir roman yayınladı ki, dünya edebiyatı bir anda sarsıldı. büyülü gerçekçilik akımının en iyi örneğidir.

    7-kayıp zamanın izinde : marcel proust
    proust'un bu yapıtı ulysses ile mücadele edebilecek iki yapıttan biridir modern romanda diğeri (niteliksiz adam). zaman kavramını altüst eden roman, sadece edebiyatı değil, diğer sanat dallarına da bu açıdan etki etmiştir.

    8-niteliksiz adam : robert musil
    üslubun güzelliği açısından bence hiçbir roman niteliksiz adam ile baş edemez. o kadar pürüzsüz, akıcıdır ki, okur kendini bir anda romanın içinde olaylar arasında bulur. ama konusunun karmaşıklığı okuru zorlar biraz. ayrıca yazar her ne kadar evrensel bir tema belirlemişse de sanırım bunu yeterince romana sindirememiştir.

    9-savaş ve barış : tolstoy
    tolstoy'un bu destansı romanı, roman türünün en devasa yapıtıdır. hiçbir uzun soluklu yapıt, savaş ve barış'ın bütünlüğünü ve edebiliğini aşamaz. yaklaşık 500 karakter yer alır romanda. okur bunların çoğunu az çok gözünde canlandırabilir. tekniği sağlam olay akışı kusursuzdur.

    10-madame bovary : gustave flaubert
    flaubert'in bu basyapiti kendi donemine kadar don kisot disinda en cok sansasyon yaratan, en cok tartisilan kitabiydi. mahkemelere dahi dusmustu. ancak aklanan bu roman hic kuskusuz tum zamanlarin en iyi romanlarindan biri olarak karsilandi. romantizm akimini bitirdi, realizm akimini baslatti.

  • bir gün dursun temel’ e sorar;

    -“temel senin iki tane atın olsa birini bana verir misin?”
    -” veririm.”
    -” peki iki tane araban olsa birini bana verir misin?”
    -” veririm.”
    -” iki tane evin olsa birini bana verir misin?”
    -” veririm.”
    -” canımsın… peki iki tavuğun olsa birini bana verir misin?”
    -” vermem.”
    -” haydaaa..! neden?”

    -” çünkü iki tavuğum var…

  • “yatağımın karşısında bir pencere var. odanın duvarları bomboş. nasıl yaşadım on yıl bu evde? bir gün duvara bir resim asmak gelmedi mi içimden? ben ne yaptım? kimse de uyarmadı beni. işte sonunda anlamsız biri oldum. işte sonum geldi. kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım”

  • tarih konusunda sıkça sıçan bir trollün yeni yumurtlaması.

    1- 19 mayıs'ı atatürk bayram ilan etmiş.

    19 mayıs'ın bayram olma önerisi ilk kez 1936'da yani 1919'dan 17 yıl sonra beşiktaş jimnastik kulübü' adına kulüp kurucularından ahmet fetgeri aşeni tarafından önerildi, 20 haziran 1938'de bayram olarak yasalaştı. ayrıca ilk yasalaştığında adı gençlik ve spor bayramı'ydı, atatürk'ü anma kısmı 1981'de eklendi.

    başlığın dayandığı teori çöktü ama yinede devam edeyim.

    2- kurtuluş savaşı'nda ege'nin bir kısmını kurtarmak dışında başarı yokmuş.

    yeni kurulan sovyetlerle anlaşarak silah ve cephane alan, doğu'yu ermeni işgalinden kurtaran kazım karabekir'in, güneyde fransızları yenen kuva-yi milliye'nin komutanı olan kişide senin dedendi zaten. italyanlar da çok sıcakmış buralar deyip gittiler. istanbul'a demirleyen ingiliz gemileri vardı hani şu atatürk'ün geldikleri gibi giderler dediği gemiler. ne oldu sonra o gemilere ?

    3- atatürk samsuna çıkmadan önce yurdun dört bir tarafında direniş hareketi başlamış, atatürk bunların üstüne konmuş.

    güneyde ilk direniş 15 aralık 1918'de hatay dörtyol'da, batı'da ise 15 mayıs 1919'da hasan tahsin'n ilk kurşunuyla başlamış. diyelim ki isyanlar çok önce başladı, lan bunları örgütlemek kolay mı ? şimdi bizi yöneten senin dünya liderin dediğin adam 2013 yılında elinde o kadar imkan varken istihbarat alamıyor, şehrin göbeğinde bomba patlatıyorlar. üstüne suçu bizim 30 sene gerimizden gelen suriye'ye atıyor. atatürk'ün karşısında güneş batmayan imparatorluk denilen ingiltere gibi fransa, italya gibi ülkeler vardı. 100 yıl önceden bahsediyoruz. adam telgrafla yurdun dört bir yanını örgütlemiş, komuta etmiş.

    4- atatürk en ufak fırsatı bile değerlendirip, tek adamlığını sağlamlaştırmış.

    vahdettin istanbul'da sarayında oturup ingilizlerin kendisi hakkında ne yapacağını düşünürken, enver paşa batum'da harekete geçmek için mustafa kemal'in başarısız olduğu haberini beklerken çok zor olmasa gerek atatürk'ün tek adam olması.