hesabın var mı? giriş yap

  • eşim için yapmış olduğumuz durum.
    kazası boyası yok diyen adamların araçlarında pert kayıtları, km düşürmeler olunca mecburen bunu yaptık.
    daha henüz 70. km'de arabayı otoparka sokarken evin duvarına çarptı.
    tüm mal varlığımız olan arabamızla evimize vurdu, bunu başardı, evet.

    (bkz: canı sağolsun)

  • avrupali kiz sokaga ciktiginda turkiyedeki kadar sapikla, namussuzla karsilasmadigindan haliyle verecegi tepkiler daha iliman oluyor.

    kardesim turkiye'de cocuklara, hayvanlara tecavuz ediliyor her gun; kizlar tedirgin, asik suratli gezmesin de napsin? sapiklara yuz mu versin?

  • türkiye'de gerçekleşmekte olan durum. kapalı alanda sigara yasağı olmasına rağmen, istisnalar hariç, neredeyse bütün meyhanelerde sigara içilmesine müsaade ediliyor. ne bakanlık, ne vatandaş, ne polis kimse müdahale etmiyor. bu konuda herkes başını kuma gömmüş durumda.

    olan benim gibi sigaradan hazzetmeyen insanlara oluyor. şimdi bi kaç sığ arkadaşın “madem sigaradan hazzetmiyosun niye meyhaneneye gidiyosun” diye yorum yapacağına adım gibi eminim. içki içiyorum diye sigara içmek ya da sigara dumanına maruz kalmak zorunda mıyım? ayrıca kurallara uyup mekanında sigara içirtmeyen meyhanelerin suçu ne? kurallara uymak mı?

    artık bu konu hakkında birileri harekete geçmeli. çünkü üç maymunu oynamaktan ben kendi adıma yoruldum. kapalı alanda sigara içirten meyhaneler alenen suç işliyor ve cezasız kalıyolar. toplum sağlığı için bunun önüne geçilmesi lazım.

    edit: başlığı altında yazılanlara görünce bu ülkeden bi bok olmayacağını anlıyosun. adama kapalı alanda sigara içmek yasak diyosun, toplum sağlığına zarar veriyosun diyosun, gelişmiş bir toplumda yasalara uyulması gerekir diyosun, adam "meyhanede sigara içmek benim keyfim yeaaaaa, karışmayın bi keyfimize de, sigara içmiyosan gelme meyhaneye" diye sığ bi cevap veriyo.

    o zaman ülkede herkes keyfine göre hareket etsin. mesela sen insanlara tokat atmaktan mı hoşlanıyosun, git sokakta gördüğün herkese tokat at. sonuçta bu senin keyfin. başkalarının sağlığı senin umrunda değil. neden böyle yapıyosun diyenlere de "bu benim keyfim yeaaaa, sen de sokağa çıkma o zaman" diye cevap ver, konu kapansın.

    sonuç olarak laftan anlayan dostlarıma anlatmak istediğim şu, kapalı alanlarda sigara içilmesi yasak. yasa diyorum yasa. yasaları keyfine göre delemezsin. delersen işte o da senin yıllardır eleştirdiğin sistemin çocuklarından bi farkın olmadığını gösterir bu. ha yarın yasa değişir, meyhanelerde sigara içilmesi serbest bırakılır o zaman saygı gösterilir tabi ki bu duruma. biz de ona göre meyhaneye gider ya da gitmeyiz. olay bu.

    debe editi: bu entryimin debeye girmesine çok sevindim. ilk başta başlığa girilen entryleri görünce insanların kural tanımaz düşünceleri beni üzmüştü. ama sonrasında düşüncemi destekleyenleri görmek ve çoğunlukta olduklarını anlamak iyi geldi. demek ki hâlâ ülkede yasaların korunması, uyulması gerektiğinin bilincinde olan, toplumun yararını gözeten bi çoğunluk var. ayrıca sigara içtiği halde empati yapan dostlarıma da teşekkür ederim. iyi pazarlar herkese.

  • prens philip dostumuz, tam bir elitisttir.. ben bu kadar sahane elitist olan baska birini tanimiyorum..elitistligi yüzünden, tüm dünyada gaflari ile ünlüdür. yarin türkiyeye gelip kürtler hakkinda "bunlari nerede besliyorsunuz" misali igrenc bir laf soylerse, sasirmayalim diye simdiden diyorum.. zira kendisinin en baba gaflarindan bir demet sunarsak:

    iskoçyada bir ehliyet öğretmeni ile konusurken "yerlileri (iskoclari), ehliyet alacak kadar, alkolden nasıl uzak tutuyorsunuz?

    papua yeni ginede, ingiliz ögrencilerine "eh, yenmemeyi başarmışsınız anlaşılan.."

    avusturalya yerlisi bir iş adamina "birbirinize hala mizrak atiyor musunuz?"

    bir okulu gezerken, "büyüyünce ne olmak istiyorsun" diye sordugu 13 yasindaki bir cocuk "astranot" cevabi verince "baya bir kilo verirsen astronot olabilirsin" diyor..

    devami için suradan ilerleyebilirsiniz http://news.bbc.co.uk/1/hi/uk/416992.stm

  • imam değil sapıklardır.

    sayın avukat çocuk yaşta evliliklerin önüne geçilmesi yönünde bildiri ve konuşma yaptığı icin muhtemelen çocuklara göz koyamayacak olmalarindan rahatsız olmuşlar, eteği bahane etmişlerdir.

    yıl olmuş 2022,modern ve laik türkiye cumhuriyetinde etek giymekten rahatsiz olan insan lütfen bu ülkeden gitsin ve daha fazla ne varlığıyla ne de zihniyetiyle kirletmesin ülkemizi,zira yeterince kirlettiniz zaten.

  • yurt dışında merak salıp evde yapmaya başladığım içecek. içenler vefa'da daha güzel derler.

    benim gibi yurt dışındaysanız ve maya olarak kullanmak için boza bulamıyorsanız. kurumuş ekmekleri bir sütlaç tabağının içinde suya yatırın. küçük tırnak yarısı kadar yaş maya da koyabilirsiniz. fazla koymayın yoksa kokusu alınıyor bozada. tabağı sıcak, güneş gören bir yerde 4-5 gün bekletin. gerekirse su ekleyin kurumasın. karışım ekşiyecek iyice.

    sonra darı alacaksınız. ben darı diye mısırı bilirdim. mısır değil bu. aynı zamanda ingilizcesi millet olan tahıla da deniyor (bkz: darı irmiği) . mısırla yapmaya kalkmayın. şu tahıl oluyor kendisi:
    http://en.wikipedia.org/wiki/proso_millet

    bu küçük boncuk gibi olan tahıldan tencerenin altıda birine koyun, bir avuç bulgur, bir avuç pirinç, sonra geri kalanına su ekleyip kaynatın. alet kaynayacak ve sık sık karıştırışacak. darı şişip tüm tencereyi kaplıyor. karıştırın ki alttan yanmasın.

    bir saat falan kaynadıktan sonra soğutun ve el blendiriyle öğütün. sonra en meşakkatli kısma geliyoruz. tüm karışım en küçük delikli süzgeçten geçirilecek kaşık sırtı baskısıyla. posa bir tencereye, süzülen boza kıvamındaki sıvı bir tencereye. posayı isterseniz tekrar su ekleyip kaynatabilirsiniz. çok verimli olmuyor ama sıvı çok yoğunsa doğrudan su eklemek yerine ikinci kaynayıp süzülenden eklemek daha mantıklı. kıvamını ayarlarken su eklerken çok cıvıtmamaya özen gösterin unutmayın ki boza yoğun bir içecek.

    iki çorba kaşığı da kepekli un teflon tavada yağsız kavrulacak. kızıla dönmüş kavrulmuş unu da karışıma ekleyin. un kısmı isteğe bağlı. olsa da olur olmasa da. olunca daha iyi oluyor sanki.

    sonra elde ettiğiniz sıvıyı "m e t a l o l m a y a n" bir kaba alıyorsunuz. bu en büyük püf noktası. bakteri metali sevmiyor. aynısı kefir için de geçerlidir.

    sıvı 45 derecenin altında soğuyunca önceden başladığınız ekşimiş mayayı yine süzgeç ve kaşık sırtıyla karışıma ekleyin. erken (sıcakken) atarsanız mayanız ölüyor ve emekleriniz boşa gidiyor (tecrübe). bir sütlaç kabı büyüklüğünde toz şeker ekleyip evin sıcakça bir kısmına koyun. 2-3 gün sonra şeker tadı gidip boğazı yakan tat gelmesi lazım. daha sertleştirmek ve alkol miktarını artırmak için mayayı daha çok şekerle beslemek isteyebilirsiniz. ben genelde 3. gün bir o kadar daha şeker atıyorum. zaten çok üremiş olan bakteri kısa zamanda tüketiyor şekeri ve boza sağlamlaşıyor.

    4. 5. güne boza hazır.

    mutfak sitelerine kopyalayacaksanız kaynak belirtirseniz sevinirim.