hesabın var mı? giriş yap

  • 1930’lu yıllarda, henüz ikinci dünya savaşı başlamamışken, nazi zulmünden kaçan onlarca akademisyen, sanatçı, bilim insanı ve farklı uzmanlıklara sahip binlerce tanınmış ismin, ülkemize göçmen olarak kabul edildiği dönemde albert einstein bizzat atatürk'e şu mektubu yazmıştır.

    ekselansları,

    ose dünya birliği’nin şeref başkanı olarak, almanya’dan 40 profesör ve doktorun bilimsel ve tıbbi çalışmalarına türkiye’de devam etmelerine müsaade vermeniz için başvuruda bulunmayı ekselanslarından rica ediyorum. sözü edilen kişiler, almanya’da yürürlükte olan yasalar nedeniyle mesleklerini icra edememektedirler. çoğu geniş tecrübe, bilgi ve ilmi liyakat sahibi bulunan bu kişiler, yeni bir ülkede yaşadıkları takdirde son derece faydalı olacaklarını ispat edebilirler. ekselanslarından ülkenizde yerleşmeleri ve çalışmalarına devam etmeleri için izin vermeniz konusunda başvuruda bulunduğumuz tecrübe sahibi uzman ve seçkin akademisyen olan bu 40 kişi, birliğimize yapılan çok sayıda başvuru arasından seçilmişlerdir. bu bilimciler, bir yıl müddetle, hükümetinizin talimatları doğrultusunda kurumlarınızın herhangi birinde hiçbir karşılık beklemeden çalışmayı arzu etmektedirler. bu başvuruya destek vermek maksadıyla, hükümetinizin talebi kabul etmesi halinde sadece yüksek seviyede bir insani faaliyette bulunmuş olmakla kalmayacağı, bunun ülkenize de ayrıca kazanç getireceği ümidimi ifade etme cüretini buluyorum.

    ekselanslarının sadık hizmetkârı olmaktan şeref duyan,”

    prof. albert einstein

  • insanlar eğlenmeye hasret. insanlar gülmeye hasret. bu ülkede güzel şeyler de oluyor.

    doya doya eğlenin ağrılı kardeşlerimiz.

    debe editi: şu gencecik yaşımızda gezip eğlenmek varken sinir ve stresle boğuşuyoruz.

  • sene 2003 lise son. dershaneye gidilmektedir. (dershaneden sürekli kaçılır)
    lise biter öss'ye girilir haliyle barajı bile geçemem. zira ben meslek lisesiyim. okulda gördüğüm dersler radar, denizde haberleşme, yük işlem, gemi manevraları gibi derslerdir.
    (bkz: matematik ne arar la meslek lisesinde)

    tabi aileye mahçup olunur. kırtasiyeden bir matematik (konu anlatımlı) birde geometri (konu anlatımlı) kitap alıp. yazın günde 3 saat kendi kendime ders çalıştım.
    sadece 2 ay (inanmayabilirsin ama evet gerçek) sonunda artık ne geometriden ne de matematikten soru kaçırıyordum.

    2004 haziran geldi. öss ye girildi. 45 mat sorusuna 1'i boş (çok uğraştım yapabilmek için) 44 cevap verildi.
    sınav sonunda 44 mat neti geldi. o yapamayıp boş bıraktığım soru hatalı olduğu gerekçesiyle iptal edildi.

    ama hiçbirşey fark etmedi. sonuçta yine meslek liseliydim. sonuç değişmedi

    tekrar hazırlanıp biyoloji, fizik, kimya çalışıp onları full yapsaydım yine birşey değişmeyecekti. meslek liseli olmak demek üniversite okuyamamak demekti. bu yüzden hazırlanmadım. okumaktan, ders çalışmaktan nefret ettim.

    ne olurdu lan bende üniversite bitirseydim. çok özeniyorum valla. hala üniversite öğrencisi görünce içten içe kıskanıyorum. bende öğrenci evinde yaşanabilecek en dumur olaylar bu başlığa yazsaydım ne olurdu. gerçi yazmadım değil. ama insan kıskanıyor işte. yada ne bileyim böyle olmazdım. kız arkadaşlarım filan olurdu. sizin gibi normal bi insan olurdum.

    insanlar ben matematikten anlamıyorum, kafam almıyor diyince sadece gülüyorum. çalışınca oluyor güzel kardeşim. öyle özel öğretmene, dershaneye filan gerek yok. içinde istek varsa eğer kendi kendine bile başarırsın.

    satırlarıma burda son verirken şunları eklemek isterim; dünyanın en güzel mesleği öğrenciliktir. kıymetini bilin. okuyun. ne olursa olsun okumaktan vazgeçmeyin.

  • iyi bir şey mi kötü bir şey mi diye soracaklar vardır. akp'nin yaptığı her ekonomik hamleyi kesin yanlıştır diye düşünün bu kadar basit.

  • uçak korkusunun genelde nedeni alışılmışın dışına çıkılması durumundan geliyor. yani, bir kere kontrol sende değil. araç olsa tren olsa kurtulma şansın var. uçak düşerse yok gibi bir şey. tamam, uçak daha güvenli ama bir kere işler ters gitti mi şansın çok az.

    bu nedenle meseleyi alışılmış kılmak gerekiyor. böylelikle korkunun üstesinden gelinebilir. madde madde kendi yöntemimi yazayım.

    1) öncelikle kazaların çoğu kalkış ve iniş sırasında olur. bunun dışında uçağın en yüksek konumda bulunduğu, yolculuğun büyük kısmını alan periyot çok daha güvenlidir.

    2) uçakta ikaz lambaları çok şey anlatır. eğer bir tehlike durumu yoksa emniyet kemeri işareti görmezsiniz. kalkış ve iniş sırasında prosedür gereği (güvenlik gereği) bu işareti görürsünüz.

    emniyet kemeri işareti olmadığı zamanda uçağı etkileyen bir riskten de bahsetmek mümkün olmaz. bu nedenle ikaz ışığı yanmıyorsa rahat olun.

    3) eğer türbülans varsa ve uçağı etkileyecek boyuttaysa kaptan uçağın rotasını değiştirebilir. eğer etkileyecek boyutta değilse endişe etmeye de gerek yok. emniyet kemerinizi takıp devam edersiniz.

    4) unutmayın ki sizin için ekstrem olan bir olay uçuş ekibi için günlük bir aktivite.

    5) genelde ön sıraları tercih edin. yine koridor tarafı daha makul olacaktır. orta koltuklardan ve arka sıralardan kaçının.

    6) acil çıkış koltukları ayak mesafesi nedeniyle sevilir ama siz uçaktan korkan birisi olduğunuz için bence tercih etmeyin. binlerce metre yüksekte giderken hemen yanınızda bir kapı ve kapı kolu görmek sinir bozucu olabiliyor.

    7) ve bence altın tavsiye. uçuştan önce uçuş kodunuzu not edin. tk283 gibi bir ibare olacaktır. sonra flightradar gibi bir siteden premium üyelik alın. (haftalık 15tl gibi bir fiyattı en son)

    devamında uçuş kodunuzu yazın ve incelemeye başlayın. makine gibi işleyen bir sistem göreceksiniz.

    aynı uçak aynı hatta yaptığı seferler karşınıza çıkacaktır. bu insanı rahatlatan bir eylem. sizin için uçağa binmek özgün ve zorlayıcı bir deneyim olabilir ama uçağın kendisi ekibiyle birlikte bu hattı zaten hafta içinde en az üç kez gidip gelmiştir.

    hatta tek tek o haftaki, geçen haftaki uçuş kayıtlarına bakın. birbirinin kopyası bir uçuş yüksekliği, uçuş hızı grafiği göreceksiniz.

    dilerseniz bunu not dahi edebilirsiniz:

    30 dakika sonra maksimum yüksekliğe çıkacak, 45 dakika sonra hızı biraz azaltacak, 75 dakika sonra inişe geçecek gibi.

    böylelikle siz uçarken dakikası dakikasına ne olacağını bilirsiniz. zira uçak önceki seferlerinde dakikası dakikasına bu şekilde uçmuştur.

    uçaklar aslında trenlere benziyor. ekstrem bir durum olmadıkça aynı rotada aynı süratta aynı hız ve yükseklik değişmeleri ile ilerliyor.