hesabın var mı? giriş yap

  • mantık hataları içinde inanılmaz mesajlar verir. bir şah'ın aslında bir piyon kadar vasfı olduğu, ülkeyi genelde vezirlerin yönettiği, atların kulağına fısıldadığımizda saçma hareketler yapabileceği, kalelerin çapraz saldırılarda top atmak suretiyle karşılık veremeyeceği, gibi...

  • şaşırtıcı değil. bir sonraki açıklaması da "referandumla da olmazsa seri penaltı atışlarına gidilir" olacaktır.

  • alex: palmeiras, cruzeiro, parma, fenerbahçe

    # brezilya kupası (1998)
    # copa libertadores (1999)
    # uefa şampiyonlar ligi çeyrek finali (2008)

    * turkcell süper lig : (2005, 2007, 2011)

    hagi: steau bükreş, real madrid, brescia, barcelona, galatasaray

    # avrupa süper kupa (1986, 2000)
    # uefa kupası (2000)
    # uefa şampiyonlar ligi finali (1989)
    # uefa şampiyonlar ligi yarı finali (1988)
    # uefa şampiyonlar ligi çeyrek finali (1991, 1995, 2001)
    # fifa kulüpler dünya kupası finali (1986)
    # uefa kupası yarı finali (1992, 1996)

    * türkiye süper ligi şampiyonluğu (1997, 1998, 1999, 2000)

    valla bence çok şey ifade ediyor.

  • (bkz: sus ve yalamaya devam et)

    dünyaya kücücük bir mahalleden, hadi bilemedin sehirden bakan yoz insan söylemi.

    keske bu insanlara, ileride olma algisinin, aslinda ne kadar ileride oldugu görme sansi verilse. mesela o cok ileride dedigi ve yasadigi ülkede evine ayda bir- kilo et alabiliyor veya alamiyorken, ileride sandigi ülkesinin disinda, misal avrupada, sirf almak icin olsun diye bile onlarca kati et alabilme ekonomisinin olabildigini, bu gücün bireysel insanlara verildigini, ürünün bireylerin alabilecegi oldukca uygun fiyatlarda olabilecegini bilse.

    bugün sen evine, et, süt, peynir, hatta cok ilerlemeyelim unu bile avrupalidan daha pahaliya alabiliyor veya alamiyorken, sen kim? ileri kim?

    sen bu kafayla devam et, senden can degil, ancak patlican olur.

    not: bu basligi acan tip ucuruldugu icin, baslik basa kalmistir.

  • yavaş ol şampiyon onu yapan kendi çocuğun bile olabilir. bu kadar değer vermeyin eşyaya.

    şimdi şöyle bir anımı anlatayım.

    üç kuruş fazla olsun kırmızı olsun deyip x markanın en janjanlı paketini aldım.
    araba kırmızı ışıl mı ışıl yanıyor. ilk arabam olması nedeni ile ayrı bir sevgi besliyorum ona.
    park ettiğimde mahallenin çocukları etrafına toplanır arabayı incelerdi. hatta tanımadığım
    insanların gelip satıyor musun fiyatı nedir? gibi sorularıyla karşılaştım. hafiften gururum okşanmadı değil.
    hayır bana ne oluyosa beğenilen araba ama g.tü kalkan ben. gerçi arabam hatchback di haliyle oda g.tü kalkık sayılır.
    neyse konuya gelelim. günlerden bir gün çok sevgili arabamın yanına doğru yaklaşınca arabada bir gariplik olduğunu fark ettim. iyice yaklaştım. arabanın sol tarafı boydan boya tabloya dönüştürülmüş.
    evet bildiğiniz tablo. bildiğiniz ev resmedilmiş, el ele iki çocuk, dereye benzer bir kazıntı, sonra bob abinin dediği gibi şurada bir ağaç olsun diye düşünülüp derenin kenarına ağaç yerleştirilmiş.
    derenin evin kapısıyla birleşmesi bir sürrealist çalışma gibi geldi bana.
    kan beynime sıçradı resmen. nasıl ya kim neden yapmış derken. komşunun 4 yaşındaki oğlu mehdi'yi elinde demir çubukla arabanın bir kaç metre ilerisinde gördüm. her şey anlaşılmıştı. bizim komşu ressamlığa heves etmiş bunu da benim arabam üzerinde denemiş.
    itiraf etmeliyim ki o yaşa ve ilk denemeye göre oldukça başarılır bir eser çıkarmıştı ortaya. çocuğa baktım dövsen dövülmez, sövsen sövülmez.
    sen mi yaptın sorusuna hayır cevabı aldım. ama elindeki suç aleti onu yalanlıyordu.
    neyse boynumu büküp arabaya bindim.
    sonra o çok sevdiğim arabanın komşu çocuğunun sanat sevgisinden daha önemli olmadığına kanaat getirdim. ertesi gün bizim ufaklığı yakaladım. bir daha yapacak mısın dedim, hayır abi söz yapmıycam dedi.
    ve bir daha da yapmadı gerçekten.
    bende bizim minik mehdi'nin hatırına onun eserini boyatmadım.
    araba perte çıkana kadar 4 yaşındaki sürrealist ressamın tablosuyla dolaştım.
    kim bilir belki de o kazadan sağ çıkmam kırmadığım o küçük kalbin duası sayesinde oldu.

    şimdi bir araba için sövüp sayan bu zat-ı muhtereme söyleyeceğim şey; eşyaya bu kadar değer verme.
    bir kaza geçirirsin gelen keşke mala gelseydi dersin.

    ve ayrıca kim bilir belki de bizim küçük mehdi ile komşu olmuşsundur ve o çizikler asıl tablonun sadece başlangıcıdır.

    edit:imla

    tanım: mahallenin dahi çocuğu

  • 23 şubat 1942 sabahı, rua gonçalves dias 34, petrópolis, rio de janeiro adresindeki yatak odasının kapısı, öğleye kadar açılmadı. bu durumdan şüphelenen hizmetçiler polise haber verdiler. yatak odasına giren polisler sırtüstü yatan stefan ile elini onun göğsüne koymuş olan sevgilisi lotte'yi buldular. "veronal" adındaki ilaçtan almışlardı. titizce düzenlenmiş masanın üstünde pulları bile yapıştırılmış olan veda mektupları duruyordu. ayrıca petrópolis valisi'ne hitaben yazılmış "deklarasyon" başlıklı bir mektup vardı:

    "kendi isteğimle ve bilinçli olarak hayattan ayrılmadan önce son bir görevi yerine getirmeye kendimi mecbur hissediyorum. bana ve çalışmalarıma böyle iyi ve konuksever şekilde kucak açan harikulade ülke brezilya'ya içtenlikle teşekkür etmeliyim. her geçen gün bu ülkeyi daha çok sevmeyi öğrendim. benim lisanımın konuşulduğu dünya bana göre mahvolduktan ve manevi yurdum avrupa'nın kendi kendisini yoketmesinden sonra hayatımı yeni baştan kurmayı daha fazla isteyebileceğim bir yer daha yoktu.

    ama hayata 60 yaşından sonra yeni baştan başlamak için özel güçlere ihtiyaç var. benim gücüm ise uzun yıllar süren yurtsuzluğum sırasında tükendi. böylece ruhsal çalışması her zaman en büyük sevinci ve bireysel özgürlüğü bu dünyanın en büyük nimeti olan bu hayatı, zamanında ve dimdik sona erdirmek bana daha doğru görünüyor.

    bütün dostlarımı selamlarım! umarım uzun gecenin ardından gelecek olan sabah kızıllığını görebilirler! ben, çok sabırsız olan ben, onların önünden gidiyorum."

  • en kötüsü abimin abime yaptığıdır.

    büyük abim küçüğüne şemsiye verir. "al bak bu paraşüt, atla." der. öbürü şemsiyeyi açıp sıkıca tutar ve birinci kattan atlar akabinde yere çakılıp ağlamaya başlar.

    edit: düşen abim mesaj attı, tom ve jerryde görmüştüm o zamanlar makul gelmişti dedi.

  • terörle mücadele yöntemi olarak bankları kaldırmak(?)

    caddeleri komple kapatırsak hiç terör eylemi olmaz o vakit. banklarla sınırlı kalmasın.