hesabın var mı? giriş yap

  • eisoptrofobi ayna korkusudur. bu fobiye bazen spektrofobi veya katoptrofobi de denir. bu korkuya sahip kişiler aynada kendilerine bakamazlar. bu korku, herhangi bir yansıtıcı yüzeye bakamama durumuna da evrilebilir.

    bu korku aynalarla ilgili hurafelerden kaynaklanıyor olabilir. örneğin, bir kişi ayna kırmaktan korkabilir ve bunun kötü şans getireceğine inanabilir. diğerleri, aynada hayalet gibi doğaüstü bir şey göreceklerinden korkabilirler.

    eisoptrofobi, düşük öz saygı nedeniyle gelişebilir. kişi, fiziksel görünümünden utanabilir ve aynada görmek istemeyebilir. bu durum bazen profesyonel destek alınması gereken bir depresyona da neden olabilir

  • kaçmasınlar. dün mesleklerinden attıkları adamlar kaçmadılar yattılar. dün sırtına basarak torpille ezip geçtikleri adamlar kaçmadılar ülkede didindiler. ölmeseler iyiydi ama allahın sopası yok derler

    edit : imla. (teşekkürler @kafirimam)

  • ayrıntılı biyografisi için:
    http://www.biyografi.net/…siayrinti.asp?kisiid=2318
    virginia woolf adı, akla değişik resimler getiriyor. çoğu olumlu, bazıları olumsuz.
    virginia woolf, 28 yaşında, resmi görevlilere nanik yapan bir eğlence düşkünü; suratını isle karartmış, sakal-bıyık takıp, kaftan ve türban giyip erkek kılığına girmiş, habeşli prens taklidi yapıyor. güya çok ciddi bir diplomatik heyetin üyesi, hiç ağzını açmıyor, h.m.s. dreadnought gemisinde törenle karşılanıyor, suç ortakları erkek kardeşi adrian ve onun arkadaşı duncan grant. planladıkları bu şaka londra gazetelerinin birinci sayfalarına geçiyor. bu müziplik ingiliz donanması'yla onu kumanda eden subayları güç duruma düşürüyor, çünkü onların üniversiteli çoluk çocuk tarafından bile işletilebildiklerini gösteriyor.....
    http://www.wilsonsalmanac.com/…ges1/dreadnought.jpg

  • dünyanın en iyi son vuruşçularından biri, 90+3 kaleci ile karşı karşıya takımını o kadar önemsiyor ki şampiyonlar ligi kariyerine bir gol daha yazmaktansa takımının galibiyetini garantilemek için vurmayıp pas veriyor, takım arkadaşı boş kaleye golü atıyor ve galibiyet geliyor.

    şu pozisyonda kerem, barış, yunus kimi getirirsen getir kaleye vururdu ve %90 kaçırırdı. umarım dünya yıldızı olabilmenin, orada o pası verebilmek olduğunu anlayacak zekaya sahiptirler ve kendilerine örnek olur.

  • sözcü gazetesinde yer alan habere göre, almanya’da alman vatandaşı olduktan sonra izinsiz şekilde türk vatandaşlığını geri alan türklere kötü haber geldi. 2000 yılından sonra yeniden türk vatandaşlığına geçtiği tespit edilen türk kökenlilerin alman vatandaşlığı iptal ediliyor. habere göre kuzey ren vestfalya vatandaşlık dairesi, bu durumda olanlara mektup göndererek iptal kararını bildirdi.

    iptal kararı ile ilgili gönderilen mektupta, bilgilerin türkiye’den alındığı belirtiliyor. habere göre isimler ysk’nın türkiye’deki partilere ilettiği listelerden elde edildi.

    açıkça ifade edeyim ki, hiç üzülmedim. adamlar sahtekarlık yapmış. hem alman parasını alayım hem de türkiye vatandaşı olarak oy kullanayım, rahatça girip çıkayım. yok öyle yağma! affeder mi elin almanı?

    gelsinler o çok hasret kaldıkları türkiye'de yaşasınlar.

    kaynak
    kaynak

    edit; haberin sahte olduğu söyleniyor ama değil. 14 temmuz salı günkü sözcü'nün ilk sayfasında var.

  • 'abbas güçlü ile genç bakış'ta soru soracak olsam, abbas güçlü'ye "bebekken de mi adınız abbas'tı?" sorusunu sorardım.

  • bunlardan biri bana uçakta denk gelmişti. hem de 10-11 yaşındayım; ilk defa uçağa biniyorum, annemlerden ayrı oturcam, gökyüzünü seyredicem falan hepsinin heyecanıyla girmişim uçağa. geliyorum koltuğa, yerimde yaşlıca bi emmi oturuyo. hostese söyledik geldi uyarmaya, amca kulağım duymuyor ayağına yattı, anlamazdan geldi, kem küm etti kalkmadı ya la. hostes de ezikledi beni "kalkmıyor napym" falan diye uğraşmadı. tarrak gibi koltuğa kalmıştım. ulan aynı sıra bile değil, nasıl bi yüzsüzlükle oturdun anlamadım. uçakta dolmuşçuluk yapmanı geçtim ufacık çocuğun hayalleriyle oynamak nedir amk. travma resmen. bütün yol ağlamamak için zor tuttum kendimi. belki pilot olacaktım şimdi, uçaklara küstürdün beni. belki insan sevecektim biraz, soğuttun amk. o zaman da emindim duyduğundan, hala da eminim dayı. sen gençsin daha çok oturursun cam kenarına diye mi düşündün bilmiyom ama yakışmadı bro, hiç yakışmadı.

  • yıllar yıllar önce memleketime gitmişim antakya'ya...

    güzelim bahar havasında yeşilliklerin ortasında kıytırık bir solcu kahvesinde mkü'den bazı arkadaşlarla oturmuşuz. böyle bir yerde hoş karşılanmayan şeylerin başında bağır çağır tavla oynamak geliyormuş dostlar. ben zar atarken bizim trakyalı arkadaş 'o surata düşeş gelii mi beya' derken henüz farkında değildik. neyse ki ortamda bizden daha çok dikkat çeken bir amca çıktı da 'defolgit' bakışları üstümüzden kalktı.

    kahvehanenin sahibi 68 kuşağından. garson ise bizlerden; sekiz yıldır mkü'de birşeyler okuyan bi öğrenci arkadaşımız, deniz. bölümünü hatırlamıyorum. kendisi de hatırlamıyordu. yanımızdan geçerken 'ne manyaklar var amk' diye söyleniyordu. bunu duyunca manyak görme hevesiyle hemen etrafıma bakındım.

    ilerideki masada...
    münir özkul tipli bi amcam kendi kendine konuşuyordu. masadaki iki çay bardağı vardı, biri dolu diğeri bitmek üzere. ben bunlara odaklanmışken amcam bardaktaki son yudumunu 'shüüürrp' diye çekti ve hesabı istedi. bizim deniz, '1 lira abi' deyince bu ellerini cebine attı ama nasıl?
    sağ elini atmış cebinin içine parayı çıkaracak. sol elini de sağ elinin üstüne koymuş sıkıyor. 'pandomim mi yapıyor bu moruk' der gibi deniz'e baktım. 'ne bileyim amk gitsin de dinleneyim' der gibi bana baktı. bu arada münir amcam kendi kendine konuşuyor.
    ''yok olmaz azizim bu defa benden''
    ''ayıptır üstadım ben veririm ne olcak''
    ''ahbabım bırakmam valla ''
    ''neyse bu defa senden olsun, sağol'' dedi en son, bildiğin hesabı kendi kendine kitledi ve kalktı gitti ödemeden.

    ben, kahvehanenin sahibi ve yan masadan benim gibi olayı izleyen mor giysili, uzun siyah saçlı sebahat tuncel tipli abla donduk kaldık. deniz ise masanın başında diğer sandalyeyi tutuyor sanki orada harbiden görünmeyen birisi var da; 'bari onu tutayım hesabı ödemeden kaçmasın' derdinde, o da az manyak değil...

    ulan yılardır düşünüyorum adam mı deliydi ya da biz mi kerizdik? adam mı hayal görüyordu yoksa biz idea'mızda ikinci adamın varlığını unuttuğumuz için mi göremiyorduk hiç anlamadım, ama adam resmen beautiful mind filmiydi, kafası güzeldi ...

    edit: beautiful mind'ın çevirisinin kafası güzel olmadığını söyleyerek beni uyaran arkadaşa teşekkür ederim.

  • hep rezalet başlığı mı açacağız. iyi işler yapan firmalar için memnuniyet başlıkları açılması gerektiğini düşünenlerdenim. buradan 3-4 ay önce numaratör almıştım. arabaların önüne konulanlardan. bu gece şöyle bir mail aldım.

    --- spoiler ---

    amazon’da birinci önceliğimiz müşterilerimizin bize olan güvenidir, sizlere en geniş ve özgün ürün çeşitlerini, hızlı teslimat seçeneklerini ve en düşük fiyatları sunmak için elimizden geleni yapıyoruz. amazon mağazlarında güvenle alışveriş yapmaya devam etmeniz için gösterdiğimiz hassasiyet kapsamında belirtmek isteriz ki üçüncü taraf bir satıcıdan satın aldığınız ürünün orijinal bir sticker master ürünü olmayabileceğini öğrendik. bu durumun neden olabileceği rahatsızlıklar için sizden özür dileriz.

    bu ürüne hala sahipseniz, ürünü kullanmayı bırakmanızı ve atmanızı öneririz. ürünü iade etmeniz gerekmez. orijinal ödeme yönteminize 24.78 tl tutarında iade gerçekleştirdik. iadeler sipariş sırasında kullanılan ödeme yöntemine yapılır ve tamamlanması genellikle 3-5 iş günü kadar sürer.

    bu ürünü bir başkası için satın aldıysanız lütfen bu kişiyi bilgilendirin ve ürünü atmaları gerektiğini bildirin.

    amazon sahte ürünlere tolerans göstermez. bu yaşanan durum sonucunda, ürünün tedarikçisine karşı harekete geçtik ve amazon mağazalarında ürün satışı yapma olanağını elinden aldık. ürünün yenisini satın almak isterseniz mağazamızdaki orijinal ürünlere göz atabilirsiniz.

    sabrınız ve anlayışınız için teşekkürler. en yakın zamanda tekrar görüşmek dileğiyle.

    amazon müşterisi olduğunuz için teşekkür ederiz
    --- spoiler ---

    yani adamlar bunu takip etmiş. ürünün orijinal olmadığına kanaat getirmiş. ürün dediğim de 20 liralık numaratör şeysi. sonra bunu alan herkese parasını iade edip özür dileyelim demişler. bu bambaşka bir seviye gerçekten.

    ben motor yağı, filtre falan bile alırken kılı kırk yarıp orijinal almaya çalışan insanım. bir filtre için taa gittim bayiden kendim aldım. yerli alışveriş sitelerinde satılanların çoğu sahte. ve buna çanak tutuluyor. hal böyleyken bu adamların bu davranışı inanılmaz memnun edici.

    edit: entry amazon tarafından linkedin ve instagram'da paylaşılmış. sosyal medya kullanmadığım için birçok yazarın mesajıyla farkettim sağolsunlar. entry'nin reklam, pr çalışması olduğunu düşünen arkadaşlar olduğunu gördüm. isteyen istediği gibi düşünebilir, tüm düşüncelere saygılıyım. ben sadece deneyimimi paylaştım.