hesabın var mı? giriş yap

  • buraları okuyorsa çoktan facebook statusunu "herkesin derdi ben olmuşum, demek ki zamanında iyi koymuşum" olarak değiştirmiştir.

  • hayatnda bn yokmusm gibi davranyosn bn artk bu ilskiyi kurtrmya clsmktan skldm. cok yorldm cabalmaktn snn hcbisy umrunda dgl. artk istedgn yerden atlayabilrsn flx.. ii gclr..

  • iphone'da cihaza isim verilirken kullanilan default parametrenin "isim's iphone" oldugunu bilmeyen, kisisel erisim noktasi kullanilarak wi-fi yayini yapilabileceginden haberi olmayan mal beyanati.

  • sylvester stallone müthiş bir sinemacıdır. 80'lerde rocky ve rambo'yu sinema ikonu haline getirdikten sonra bir başka karakteri daha, los angeles polisi teğmen cobretti'yi de ikonik hale getiriyordu.

    cobra'dan önce sylvester stallone aslında başka bir polis filmi üzerinde çalışacaktı. (filmde oynayacaktı demek eksik olurdu, stallone filmin her detayına müdahale eden bir stardı o yıllar). başrolünde eddie murphy'nin olduğu 1984'ün en büyük hitlerinden biri haline gelen beverly hills cop

    stallone'un uzun süredir yapmaya meyilli olduğu gibi, beverly hills polisi senaryosunu kendisi yeniden yazmaya, komediyi kaldırmaya ve projeyi yapımcıların isteyemeceği bir bütçeye sahip, büyük ölçekli, kurşunlarla dolu bir aksiyon filmine dönüştürmek istedi. ancak, stallone'un o film için yapımcılar don simpson ve jerry bruckheimer'dan çok farklı bir vizyonu olduğu için erkenden projeden ayrıldı. ama stallone, beverly hills cop senaryosunu elinde tuttu ve sonunda onu cobra haline getirdi.

    karakterinin soyadını ilk olarak beverly hills cop'a dahil edildiğinde bulmuştu. kendi yazdığı senaryosunda kahramanın adını elly axel'den axel cobretti'ye değiştirmişti. (filmde, eddie murphy axel foley olarak son halini verecekti). stallone, terk ettiği beverly hills cop projesindeki malzemenin çoğunu cobra'ya taşıdığında, soyadı da geldi. ancak karakterin ilk adı için başka fikirleri vardı. cobra'yı modern bir kovboy olarak tasavvur eden stallone, ona en ikonik beyaz perde kovboyunun adını verdi: john wayne. wayne, her ne kadar ünlü bir maço film yıldızı olsa da, asıl ismi kendisine göre biraz naifti: marion mitchell morrison. stallone, karakterin adını marion cobretti olarak belirledi.

    filmin son hali epey şiddetli olunca değerleme kurulundan geçmesi için biraz kırpıldı. orijinal halinin düşük kalite vhs kopyalarının olduğu bilinmesine rağmen resmi bir tam sürüm asla yayınlanmadı. sansür endişelerinin yanı sıra kırpılmasının başka bir nedeni daha vardı: top gun filmi. böyle bir gişe rekorları kıran filmin gölgesinde filmi gösterime sokacak olmak, stüdyonun cobra'nın süresini bir buçuk saatin altına düşürmekte ısrar etmesinin temel nedeniydi. warner bros, filminn top gun ile rekabet edemeyeceğinden korkuyordu ve daha kısa gösterim süresinin, sinema salonlarının her gün daha fazla gösterim almasını sağlayacağı ve daha fazla izleyicinin filmi izlemesine yardımcı olacağını umuyordu. top gun, o zamanlar şaşırtıcı olan 356 milyon dolarlık gişe hasılatıyla gösterimini tamamlarken, cobra saygın ama nispeten yetersiz 160 milyon dolar gişe hasılatı getirmişti. genel olarak top gun kadar iyi hasılat yapmamış olsa da cobra, açılış haftasonunda 15,6 milyon dolarlık hasılatla abd gişe 1 numarasıydı. şimdi küçük kalabilir ama warner bros'un o ana kadar sahip olduğu en büyük açılış hasılatıydı. ve filmin bütçesinin 25 milyon dolara mal olduğu düşünülürse (yine bugün çok değil ama o zamanlar çok fazlaydı), 160 milyon dolarlık son hasılatı çok önemli bir getiri olmuştur.

    sylvester stallone gibi sinemacı çok kalmadı. filmin başrolüne kendini koyup senaryo ve bir çok detayda ağırlığını hissettiren. ama yukarıda ima edilen çok özel biri daha var: tom cruise. hâlâ filmleri gişe rekorları kırmaya devam ediyor. ve stallone, sonraki yıllarda gözden düşüyor gibi olsa da zamanında kimlerle aşık atmış görünüyor.

  • bu ülkede sağcıların da solcuların da liyakat derdinde değil, yandaş derdinde olduklarını gösteren başlıktır.

  • coronavac aşısı hakkındaki detayları ve tüm gelişmeleri öğrenmek için #116184913 nolu entryme bakınız.

    --- #116184913 ---

    endonezya güncellemesi: endonezya'daki faz 3 sonuçlarının %65.3 olduğu duyruldu.

    bir çok olumsuz yorum, bilimsel olmayan saçma sapan eleştiriler gördüm endonezya'nın açıkladığı verilerle ilgili.
    sevgili dostlar, romalılar, galyalılar gelin hep beraber hem olumlu hem olumsuz olan eleştirilerimizi mantık çerçevesinde yapalım.

    1- faz 3 çalışmaları büyük popülasyonlarla, çok fazla merkezde, çift kör mekanizmada ilerler. veriler birleştirilir ve sonuçlar yayın haline getiirilir öyle açıklanır. tüm tantana bu yüzden kopuyor zaten şunu beceremediler. (yayın aşamasındayken bu kadar önemi olan bir konu için basına bir miktar bilimsel veri paylaşılabilir. pfizer bunu çok iyi becerdi. tatmin edici net sayılar söyledi. böyle havada kalan açıklamalar yoktu.)

    2- sinovac sonuçları açıklama işini yönetemeyince her ülke bir şeyler duyurdu bu da herkesi yanılttı. oysa ki tüm veriler birleştirilip yayın hazırlanıp bilimsel veriler gözümüze sokulmalıydı, pp gösterisi izlememeliydik, gazete haberi okumamalıydık. haber bize yayın yapıldığını duyurmalıydı.

    3- endonezya'yı ele alalım. daha aşağılarda linkleri var ortalama 1600 civarı gönüllü ile çalışacaklardı. yani kümeleri büyük değil, tıpkı bizimkilerin açıkladığı ara sonuçlardaki küme gibi gönüllü sayısı az. dolayısıyla abartılı düşük veya yüksek sonuçlarla karşılaşmamız çok normal. bu gönüllüleri ne zaman aşılamışlar, kaç zamandır takip ediyorlar bilmiyoruz. endonezya belki de aşı acil kullanım onayı alabilecek etkililiğe kavuştuğu için açıklamış olabilir çünkü direk ako verdiler. neden kavuştuğu için diyorum çünkü aşıları yapıp yeterince beklemediyseniz kısa vadede daha az plasebo grubundan hastanız olabilir. mesela pfizer/biontech bi açıkladı 91, bi açıkladı 95 oldu neden? çünkü arada yeni plasebolar hasta oldu etkisi artmış oldu bu sayede. ancak bunlar coronavac aşısı için şu an varsayım çünkü pfizer gibi önümüze yayın koymadılar.

    4- böyle parça parça açıklanınca toplum bir şüpheye düştü ancak açıklanan etkinlik oranları en düşüğü de dahil olmak üzere kötü değil. dsö zaten %50 ve üstünü kabul ediyor. tekrar belirtmek istiyorum, şu oranlarla telaşa kapılacak bir şey yok.

    tüm verileri tüm bu çalışmaların devam ettiği merkezlerden toplayıp, yayın haline getirsinler tüm veriler şeffaf bir şekilde paylaşılsın bilim camiası o zaman net konuşur. çünkü bilimsel veriler yalan söylemez.
    --- #116184913 ---

  • kimilerine doğuştan default olarak gelen özellik. karşı cins konusunda yanlızlık çekmeyeni boldur bu tiplerin. etraflarından "karşı cins" asla eksik olmaz. cep telefonları susmaz. iyi arkadaşlar, dostlar asla eksik olmaz. eksik olan tek şey bireyin aşık olunma ihtiyacıdır. o da zaten karşılanmaz.

    "iyi insan", "zarar gelmez insan", "partilere, düğüne, derneğe çağırılan insan"dır. ama kimse onun "sevilme" ihtiyacını anlamaz. "lan öyle sevmeyin, başka türlü sevin" mesajlarını ya kimse anlamaz, ya da yanlış anlar. karşı tarafa "ulan ilişki yaşamak istiyorum" diye açık açık bildirimde bulunduklarında, karşı taraftan "sana aşık olacak birini bulalım"la gelirler. ya da "doğru kişi henüz karşına çıkmadı"yla. 30larına geldiklerinde jeton düşer, boşverirler aşkı falan. aşka inançları kalmaz.

    acayiptir, gariptir, birey kendini toplumdan değilmiş gibi hisseder.

    yıllar sonra gelen edit: beni çok seven. biriyle evlendim. buradan şu dersi çıkarıyoruz, umudumuzu hiç bir zaman kaybetmiyoruz.

  • başlık: sevgilimin sütyenini açamıyorum yardım

    1. geçen kıza kafa attım resmen.
    anneminkilerle çalışıyorum olmuyor amk.

    2. panpa önce böyle --> <-- sonra böyle <--- --->

  • ben vatandaşlığı vereyim, 250 bin doları bana versinler. madem türk vatandaşı olmanın bedeli bu, 250 bin'e de satılıyor olabilmeli.