hesabın var mı? giriş yap

  • dersinde 'belirlenmiş sınırların' dışına çıkmak imkansız gibidir. hiçbir dersinde çözülmemiş bir problemden bahsettiği görülmez. araştırılmayanı araştırmaya teşvik etmez.

    "bu neden böyle" sorusuna "çünkü öyle" cevabını verecek bir profil çizer.

  • dişçiye gittim bir ay kadar önce, adam dişimin röntgenini çekmek için küçük bir plaka dayadı eliyle damağıma ve "elimi bastır" dedi, ısırdım adamın elini hafifçe, adam tekrar "elimi bastır" dedi daha çok ısırdım, acıdan kıpkırmızı oldu lavuk, zor çıkardı parmaklarını ağzımdan. meğer herif "elinle bastır" diyormuş, yok yere koparıyodum maybaşın parmaklarını.

  • babane telefon açar, dersleri sorar;

    - eh fena değil babane, idare ediyoruz işte
    - geçtin mi hepsinden var mı kaldığın?
    - işte bir dersten kaldım, diğerleri fena değil ama.
    - hangi dersmiş o?
    - eee... elektromanyetizma...
    - nesini anlamadın ki de yapamadın, anlat neymiş yani o ders?
    - şimdi babane.. ee.. elektrik.. yüzeyler.. curl.. silindirik var.. şimdi, hesap..
    - bak işte bilmiyomuşsun ondan kalmışsın doğru düzgün bir anlatamadın bile
    - ...

  • milan kundera'nın varolmanın dayanılmaz hafifliği romanında yazdıkları bu acımasızlığa yeter cevaptır;

    "gerçek insan iyiliği, ancak karşısındaki güçsüz bir yaratıksa bütün saflığı ile, özgürce ortaya çıkabilir. insan soyunun gerçek ahlaki sınavı, temel sınavı, onun, merhametine bırakılmışlara davranışında gizlidir: hayvanlara. ve işte bu açıdan insan soyu temel bir yenilgi yaşamıştır, o kadar temel bir yenilgi ki, bütün öteki yenilgiler kaynağını bundan almaktadır."

  • düşünsenize adamın birisi geliyor 100 yıl önce ülkeyi kurtarıp
    yetmezmiş gibi bir de bu habeş maymunları gibi olmamamız için ön görülerde bulunup dinle devlet işlerini ayırıyor
    sonra 2021 yılında başkaları gelip 100 yıl önceki halimize dönelim deyip din tüccarlığı yapıyor
    aklın mantığın bittiği noktadayız.

  • kardeşimin bi arkadaşı annesine mesaj çekmeyi öğretir.
    anneden gelen ilk mesaj:
    - ekmek, ekmek, ekmek, ekmek. yazdığım ekmek sayısı kadar ekmek al, gel.

  • insanlar aynı şarkıları dinlemeyi severler çünkü beynimiz onlara karşı duygusal bağlar geliştirir. onlarla birlikte şarkı söylemek ve dans etmek de daha kolaydır ve yeni parçalar bulmaya çalışmaktansa zaten sevdiğiniz müzikleri dinlemek çok daha az çaba gerektirir. (bkz: mere exposure effect)

    yakın zamanda yapılan bir çalışmada, aynı şarkıyı tekrar tekrar dinlemeyi neden sevdiklerini anlamak için bir grup insanla anket yapıldı. bazı insanlar kendilerini olumlu ve mutlu hissederken, diğerleri "acı tatlı" (bittersweet) bir duyguya sahipti. müziğe düşündüğümüzden daha fazla bağlanabileceğimiz ortaya çıktı.

    iyi bir müzik parçası size bir şeyler hissettirir ve bu mutlaka mutlu hissedeceğiniz anlamına gelmez. hala sizi üzen, kızdıran veya sakinleştiren bir şarkıya bağlanabilirsiniz.

    aslında müzik, dopamin veya "iyi hissetme" hormonunun salınmasıyla ilişkilendirilmiştir. yani sevdiğiniz bir şarkıyı dinlemek beyninizdeki ödül sistemini harekete geçirerek sizi o şarkıya bağımlı hale getirebilir.

    işleri daha da ilginç kılan şey, şarkı sizi üzse bile beyninizin yine de iyi bir doz dopamin salgılayacak olmasıdır. oldukça tuhaf, değil mi? bu tamamen birçok insanın karanlık bir doğaya sahip şarkıları dinlediğinde aldığı "acı tatlı" duyguyla ilgili.

    bazı şarkıların sizin için hiç sıkıcı olmadığını hiç fark ettiniz mi? eğer o şarkıyı hayatınızdaki kritik bir olay sırasında dinlemişseniz, o şarkı kafanıza takılır ve hiç eskimez.

    bazı şarkıların sizin için asla eskimemesinin ardındaki psikoloji, insan beyninin doğası gereği çağrışımsal olmasıdır, bu yüzden müzik ona yeniden yaşamak istediği mutlu bir zamanı hatırlatabilir.

    maldivler'de harika bir tatil geçirdiğinizi hayal edin. bu, birçok insan için hayatta bir kez yaşanabilecek bir deneyimdir ve bazen nasıl hissettirdiğini hatırlamanın tek yolu, oradayken ilk duyduğunuz harika parçayı dinlemektir. bir çeşit zaman yolculuğu gibi!

    uzun süreli belleğimiz, örtük bellek (implicit memory) ve açık bellek (explicit memory) olmak üzere iki farklı türe ayrılabilir. açık bellek, geçmişin kasıtlı, bilinçli bir şekilde hatırlanmasıdır. açık bellek, ders kitabı öğrenimi veya deneyimsel anılar gibi bilinçli olarak farkındalığa getirilmesi gereken şeyleri içerir.

    örtülü anılar bizim bilinçsiz ve otomatik anılarımızdır. örneğin, bir müzik aleti çalmak veya birisi ilk birkaç kelimeyi söylediğinde bir şarkının sözlerini hatırlamak. hafızanın büyük bir kısmı bilinçaltında gerçekleşir.

    açık bellek, hatırlama olmadığında kaybolurken, örtük bellek daha kalıcıdır ve daha fazla uygulama yapılmasa bile ömür boyu sürebilir. açık bellek sistemleri, alzheimer hastalığı gibi durumlardan zarar görür. alzheimer hastalığı olan yaşlı yetişkinlerde müzik, anıların kilidini açmaya ve iletişimi geliştirmeye yardımcı olabilir.

    örtük bellek, pasif olarak fon müziği dinleyerek oluşturulabilir. hatta arka planda tekrar tekrar çalındıkları için bazı müzik parçaları için bir tercih geliştirebiliriz. bu psikolojik fenomen salt maruz kalma etkisi (mere exposure effect) olarak bilinir.

    örtük bellek, klasik koşullanmanın bir biçimidir. bir olay, bir duygu ve bir şarkı, örtük bellek yoluyla birbirine bağlanır. bir müzik parçası çok duygusal bir olayla eşleştirildiğinde, o anda hissedilen güçlü duyguyu geri getirmek için etkili bir işaret olabilir. örneğin, “candle in the wind” şarkısı genellikle prenses diana ile ilişkilendirilir çünkü elton john onu cenazesinde seslendirmiştir.

    müzik, otobiyografik bellek (autobiographical memory) oluşturmaya yardımcı olur. müziğin canlandırdığı anılar genellikle hayatımızın belirli zamanlarından gelir. çoğu insan, 10 ila 30 yaşları arasındaki anıları gereğinden fazla bildirme eğilimindedir. psikologlar buna "hatıra çarpması" (reminiscence bump) adını verdiler. hatıra çarpma döneminden gelen müzik, hayatınızın diğer dönemlerinden gelen müzikten daha fazla anı ile ilişkilendirilebilir. bir şeyleri ilk kez deneyimlediğimiz için, gençlik yıllarımız ve yirmili yaşlarımız hayatımızda özellikle önemli ve heyecan verici dönemlerdir. müzik tercihi de orta ergenlik yıllarında şekillenir.

    pek çok şarkı bizim psikolojimize göre yazılır. dikkatimizi çekmek ve onları akılda kalıcı kılmak için genellikle "kanca atan bölümler" (hooks) içerirler. örneğin, enstrümantasyonun daha belirgin kullanıldığı korolar, onları yüksek sesle söyleme isteği uyandırabilir.

    akılda kalıcı şarkı (catchy), insanların kolayca eşlik edebileceği, basit bir melodiye sahip herhangi bir şarkı olarak tanımlanır. akılda kalan şarkılar beynimize yapışır ve onları tekrar tekrar çalma isteği uyandırır.

    birçok işletme, ürünleriyle ilişkilendirmek için tv veya video reklamlarına akılda kalıcı şarkılar eklemeyi sever. parça kafanızda çalmaya devam edecek ve bir sonraki alışverişinizde size şirketin markasını hatırlatacaktır.

    pek çok insanın şarkılara eşlik etmeyi sevmesi hiç şaşırtıcı değil. bu nedenle bir parçayı ikinci veya üçüncü kez dinlemek her zaman ilkinden daha iyidir.

    insanlar olarak bildiklerimizi bilmediklerimize tercih ederiz ve müzik sözleri de bir istisna değildir. ne de olsa, daha önce hiç dinlemediğiniz bir şarkı yerine, sözlerini bildiğiniz bir şarkıyla dans ettiğinizde, dans hareketleriniz her zaman çok daha belirgin olacaktır.

    kaynak:
    https://www.musicianwave.com/…s-over-and-over-again
    https://www.psychologytoday.com/…sic-evoke-memories

  • bu caniyi ilk saldırısında yargılayıp dışarıya bırakan hakim derhal yargılanmalı ve kötü uygulama yapmışsa ceza almalı. evet günümüzde hukukta bu mümkün olmayabilir ama acilen hakimler savcılar için de kötü uygulama (malpraktis) suçu tanımlanmalı ve ceza verilmelidir.

    doktor görevinin yerine getirmediğinde yargılanıyor da hakim görevini yapmayınca neden yargılanmıyor? doğru ameliyat yapmak doktorun borcu da doğru karar vermek hakimin borcu değil mi?

    vatandaş görevini yapmış, şikayet etmiş.
    polis görevini yapmış, suçluyu yakalamış.
    savcı görevini yapmış, iddianameyi hazırlamış.

    ancak hakim serbest bırakmış. şimdi suç sadece ısıranda mı yoksa pedofili gibi iflah olmaz bir sapkınlığa sahip adamı serbest bırakan hakimde mi? sapık sapıklığını yapmış, hakim hakimliğini yapamamış.