hesabın var mı? giriş yap

  • evet sigarayı bırakan sevgili arkadaşım. ara ara bu başlığı yokluyorsun biliyorum. sakın kararından kuşku bile duyma aynen devam. beklenen yarın çok yakın. kazananlardansın.

  • eğer bu konuda bir istatistik çalışması yapılıyorsa, beni de yazın. ben de reddedildim.

    yaklaşık 5 saat önce oldu. denemek isteyenler için şunu söyleyebilirim; pişmanım. söylemeseydim yine pişman olurdum. şunu da bilin; beklendiği oranda acı yaşatıyor, tek farkı bu gerçek, gerçekten, acıyor.

    muhtemelen yarın cumartesi gecesi evde oturan ezik ve yalnız insan başlığına yazacağım.

    size iyi eğlenceler :(

  • devlet dairelerinde size quest vermekle sorumlu "git şurdan şu evrağı al getir, yukarıda şemsi bey var ona damgalat..." gibi emirler veren npclerdir. iki parmakla benim on parmakla yazdığım kadar hızlı yazmak gibi süper güçleri vardır.

    kafalarının üstünde sarı ünlem ya da soru işareti olması opsiyoneldir.

    ayrıca:
    (bkz: organize olmalarından korkulan gruplar)

  • 10 senelik bir süre içerisinde imf'ye olan 20-25 milyar dolarlık borcunu bitirirken, toplam dış borcunu 120-130 milyar dolardan, 380-390 milyar dolara taşıyan bir ülkede yaşanmış son derece güzide bir hadise.

  • kendi gibi düşünmeyenleri aklı sıra sınıflandırıp bu sınıflandırmalara da küçümseyici tanımlar yakıştıran aşırı uçlarda gezinen bir embesilin serzenişinden ibaret olan profillemedir.

    çünkü herkes illa bu embesil gibi düşünmek zorunda. zo-run-da. anlamadınız galiba.

  • adam otuzsekiz yıl önceki ilkokul öğretmenini parkta görünce utanarak yanına yaklaşır ve "hocam beni tanıdınız mı?" der. ihtiyar adam, ''hayır tanımadım'' der.

    bunun üzerine adam:
    ''hocam beni nasıl tanımazsınız? ben ilkokul öğrenciniz mustafa. sınıfımızda bir arkadaşın saati kaybolmuştu, ben almıştım. siz de 'herkes kalksın ve ellerini tahtaya dayasın, arama yapacağım' demiştiniz. ben utanmış ve çok korkmuştum. sizin ve arkadaşlarımın yüzüne nasıl bakacağım diye soğuk terler döküyordum. sizden bir komut daha geldi, 'şimdi herkes gözlerini kapatsın.' ortalarda bir yerdeydim. aranma sırası bana gelmişti. saati cebimden sessizce almış, devamında aynı sessizik içinde son arkadaşa kadar aramayı sürdürmüştünüz. sonra bizi yerimize oturtup bana ve hiç kimseye hiçbir şey söylemeden saati sahibine vermiştiniz. büyüdükçe içimde büyüttüm bu davranışınızı. hocam ben şimdi elli yaşındayım. düşünüyorum da şu hayattaki en büyük dersi o gün sizden almışım. her aklıma gelişinde sarsıldım ve her aklıma gelişinde kendimi sizden kalan erdemin koruyucu gölgesinde hissettim.
    çünkü 'utancı bilerek yaşamak korkunç, daha da korkuncu bilerek yaşatmaktır.'
    der edip cansever. hocam işte siz bana o utancı yaşatmadınız. yaşasaydım unutur muydum doğrusu bilmiyorum ama beni utandırmamanızı hiç unutmadım hocam.
    şimdi hatırladınız mı beni?''

    ihtiyar öğretmen yanyana oturdukları banktaki öğrencisine yaklaşarak:
    ''o olayı ertesi gün ben de unutmuştum. şimdi sen anlatınca hatırladım. sizlere 'gözlerinizi kapatın' dediğimde ben de gözlerimi kapatmıştım. o yaştaki
    her çocuğun düşebileceği yanılgıya düşen öğrencime karşı içimde bir yargı
    oluşsun istememiştim. o sen miydin? bilmiyordum nasılsın?''