hesabın var mı? giriş yap

  • 4 temmuz 2019 vergi zammı daha doğru olur. verginin yanında alkolü hediye olarak alıyoruz biz.

  • 2 büyük rezalete sahne olan maç

    1. konyaspor ceza sahasında yoğun buzlanma vardı. içeri giren fenerli düşüyordu ve hakem buna rağmen maçı oynattı. en azından maça ara verip zincir taktırabilirdi.

    2. yine aynı hakem uzatmaların ikinci devresini oynatmadan maçı bitirdi.

    aziz yıldırım'dan 3, mahmut uslu'dan 2 tane basın toplantısı bekliyorum

  • hemen abone oldum.

    o kadar güzel bir ses tonu var ki, izleyiciyi hiç rahatsız etmiyor. ayrıca metin olmaksızın yaşına rağmen bu kadar akıcı konuşması da ayrıca takdir edilmesi gereken başka bir konu.

    bu güzel arkadaşımızın tek dileği kanalına abone olunması.

    seni seviyoruz sudeciğim ve severek takip ediyoruz.

  • tolkien yüzüklerin efendisindeki yolculuğu tasarlarken ne düşünüyordu ? bence bolca şans kavramını düşünüyordu. tolkien çokça mitoloji okuyup bilen bir profesör olduğu için ve sıklıkla bir çok romanı inceleme şansı olduğu için öyküdeki zorlukların aşılıp aşılmaması konusunda hem tecrübesi vardı hem de nasıl aşılabileceği konusunda bir seçim hakkı vardı.

    orta dünyada kötüler bariz bir şekilde daha aktif ve daha güçlüdür hatta yeri geldiğinde daha da zekidir. tolkien bunu öylesine inandırıcı yapmıştır ki kötülerin gücü şakadan değil etkili bir yıkım silahıdır. haliyle orta dünya aslında bir çok hüzünlü hikayenin mekanıdır. yaratılıştan 3. çağa yani yüzüklerin efendisi zamanlarına kadar devamlı oyunbozanların düzenbazların ve zalimlerin kazandığı bir savaş süregelmiştir. güzelliğinde iyiliğin ve merhametin yanında olanlarsa ya ölmüş ya sürülmüş ve bazen de elflerin orklara evrilmesi gibi çok daha kötü sonlara vasıl olmuşlardır. yani orta dünyanın kötülüklerini alt etmek için geçmişe de baktığımızda gücün ve zekanın çok da işe yaramadığını görüyoruz. yarasa da kalıcı olmamış hatta rehavete neden olup daha büyük yenilgilere yol açmış. haliyle yüzüklerin efendisi hikayesinde de bariz bir üstünlüğü olan sauron'un öyküsü aslında tarihe baktığımızda çok şaşırtıcı değildir. dolayısıyla bu gücü alt etmek için izlenmesi gereken yolun da güç ve kudret yolu değil farklı bir yol olması gerekmektedir. tolkien'in öyküsü böyle dokunmuştur. işte bu noktada tolkien aşırı zekice planların ya da yapay görünen tesadüflerin gerçekçi olmadığı kanısına varmış olacak ki seçtiği yol "bilinçli bir şekilde seçilmiş ve bedel ödenmiş bir şans" olmuştur. eksiklerini de vaların iradesiyle örtmüştür. tolkien açık sözlüdür ve düşündüklerini tasarılarını kitapta aynen ifade eder (aynı önsözde hikayenin sonunu da söylediği gibi. çünkü önemli olan son değil süreçtir, öyküdür ona göre): gandalf frodo ile yüzüğün bulunuşunu tartışırken "o kör karanlıkta yüzüğün bilbo'nun eline gelmesi tesadüf mü sanıyorsun ? böyle yüzükler kendilerini kötü yüreklilere buldurmayı çok iyi bilirler ama herkesin planlarını aşan bir şey oldu ve yüzüğü bilbo buldu. burada yüzüğü de onun efendisini de aşan bir şey var. yüzüğü bilbonun bulması yazılmıştı". işte bu nokta bir kudretin müdahalesi. her şeyden üstün bir gücün müdahalesi. vaların böyle bir gücü olmadığını tahmin ettiğimize göre bizzat eru'nun müdahalesi. gandalf işte buradan cesaret alıyor. kendi yolunun da tesadüfen hobbiton'a düşmediği ve bilboya tesadüfen rastlamadığını bildiği gibi bunu da tahmin ediyor, görüyor. bu hikayede açık bir şekilde bir çok olayda bilbo zekice macerasında yardımda bulunuyor dostlarına ama şansı her zaman tamamlayıcı faktör oluyor. şans faktörünü tolkien öylesine ustaca kullanıyor ki okurken rahatsız olmuyorsunuz ve bu kadar basit ve sade planlar yapan bilbonun planlarını hem makul buluyorsunuz hem de şansının yaver gitmesini hakkı olarak görüyorsunuz. bu arada bilbo ve dostları bedeller ödüyorlar, yakalanıyorlar, hapsediliyorlar, kızartılıp yenilmeye çalışıyorlar ve bir ejderhayla mücadele edip bir savaşın içine karışarak üç yoldaşlarını kaybediyorlar. yani bilbo evet şanslı ama saçma sapan ve mantıksız bir şans değil bu. makul ve kabul edilebilir bir şans. hayatın doğal akışına uygun bir şans. bir maceranın üzerine kurgulandığı bir şans.

    zaman geçip yüzük de yeni sahibini yani frodoyu bulunca, maceranın lothlorien kısmında galadriel çok açık edilmeyen ama muhtemelen kendisinin tahmin ettiği nedenlerle frodoya yıldızcamı veriyor. yıldızcam, elflerin yıldızının ışığının hapsedildiği bir suyu tutan küçük bir şişecik. ne anlama geldiği hakkında fikir yürütmüştür frodo ama yanıldığını çok sonra yani shelobla karşılaşmalarından sonra anlamıştır muhtemelen. frodo ve sam cirith ungol geçidini geçerken daha önce hiç ışığın girmediği geçitlerde bu ışık ve şansları sayesinde kurtuluyorlar ancak bedel de ödüyorlar. evet ellerinde ışık var ve shelob bu ışıktan korkuyor ancak basit bir hikayedeki gibi shelob kaçıp gitmiyor ve güle oynaya o geçidi geçemiyorlar. sting ile tuzak ağı geçiyorlar ama işte o noktada gollum saldırıyor planı bozulunca ve shelob da sam'in gollumla uğraşmasını da fırsat bilerek frodoyu sokup zehirliyor. dikkati kurbanının üzerindeyken de sam arkadan yaklaşma ve altına girip ilk hamleyi yapma şansı buluyor. şans, cesaret, yıldızcamı ve tabi ki bir diyet. bu olaylar gerçekleşmese sam ve ya bir başkasının shelob'a yaklaşması mümkün bile olamaz ve ya sam'in elinde yıldızcamı olmasa o verdiği hasardan sonra bile hiçbir şey shelob'un canını bu kadar acıtamaz. evet şanslılar ancak bu şansı kim ister bilemiyorum. öyle bir şans ki adım adım ilerlemeleri için bedeller vermeleri ve eksilmeleri gerekiyor. ancak bu sayede biz okurken rahatsız olmuyoruz, aksine gerçekçi geliyor, yapay gelmiyor ve daha çok seviyoruz, daha çok okumak ve bu öyküye tanıklık etmek istiyoruz.

  • yıllar önce, evde yiyecek hiç bir şey olmadığından ve dolayısıyla acıkan küçük kızın komşuya giderek;
    ''ekmeğiniz yoksa ekmek alayım ayşe teyze'' demesi.
    bu olay her anlatıldığında beni gözyaşlarına boğan çocukluğum.

  • duyduğun kişinin kim olduğuyla çok alakalıdır.

    misal aşık olduğunuz adam:

    - ne güzel lan saçların falan.
    + hiiii *ayak yerden kesil* ovvv

    sıradan biri:

    - kristallerle bezeli saçlarınızın her bir teli boynumu bir kılıç gibi kesip yüzlerce kez bedbaht bedenimi aşkınıza kurban etse de gam yemem.
    +..diyosun

    bu işler böyle.