hesabın var mı? giriş yap

  • ne uzatılan bir konudur. ateistler vegan veya vejetaryen olmadan da bu bayram hakkında olumsuz fikirlere sahip olabilirler.

    -bunun bir "kutlama şekli" oluşundan rahatsız olabilirler.

    -tanrının neden hayvan yerine bir fidan gönderip ibrahime ek demediğini sorgulayabilirler.

    -neden hayvanların uyuşturulmadan, illa canlı şekilde dakikalarca çırpınarak ölmesi gerektiğini, illa foşur foşur kan akması gerektiğini sorgulayabilirler.

    -bir toplum dayanışması yani fakirleri doyurma kampanyası şeklinde görülüyorsa toplumdaki açlar yalnızca üç beş gün mü aç kalıyorlar diye sorabilirler, bu kadar aç sefil dilenen çocuklar neden var, öğütle güzellik olmuş mu, din buna mutlak bir çözüm getirmiş mi diye sorgulayabilirler.

    ve daha yüzlerce şekilde eleştirebilirler. bunlar zaten subjektif değerlendirmelerdir. kutsal görmediği bir şeyi eleştirip sorgulayabilir herkes, nitekim de böyle yapıyorlar.

    "ateistlerin kudurması" diye açılan başlık yeterince hedef gösteren ve ayrımcı bir dil kullanmıştır zaten, "islamofobiyi benimseyenler için benim lafım" çok sağlıklı bir yaklaşım olmuyor başlığa bakınca yani. ben de din düşmanı değilim, herkes istediği şeye tapabilir, istediğinden medet umabilir, toplumu bu eksende hizaya getirmeye çalışmadığı sürece buyursun inançlarını istediği gibi yaşasın. ancak bu şekilde olmuyor hiçbir coğrafyada görüldüğü üzere.

    dahası, "ateistlik nedir bilmeyen" denmiş. ateizmin tarihi falan dense anlarım da ateizmin kendi başına bir öğretisi, ödevi, geleneği yoktur. ateizm tanrıyı reddetme biçimidir. üzerine çok bir şey bilmeyi gerektirmez. zaten yapılan her ankette ateistlerin dini ve din tarihini ortalama bir dindardan daha iyi bildikleri ortaya çıkıyor. inandığı tanrının buyruklarını başkasının yaşam anlayışına da empoze etmeye çalışmaları, baskı ve zulüm göstermeleri hiç azımsanacak örnekler de değil, dolayısıyla dindarları bilinçlendirme girişimleri daha yerinde bir hareket olur.

  • ontario bolgesinde karsilikli anlasmanin oldugu amerika, japonya, kore, avusturya, almanya ve isvicre vatandaslari ehliyetlerini sinavsiz kanada ehliyetine donusturebilirler.

    onun disindakiler once yazili sinava girerler. 20'ser soruluk iki bolumun birinde kurallar, birinde trafik isaretleriyle ilgili sorular vardir. her birinden en az 16 alindigi takdirde g1 ehliyeti alinir. bu sinavin ucreti 10$'dir. kalindigi takdirde ayni gun bile tekrar parasini odeyerek ayni sinava girme imkani vardir. sinavdan gecildigi takdirde ehliyet yerine gecen belge hemen verilir, ehliyet ise eve yollanir. fotograf, muhtardan ikametgah gibi belgelere gerek yoktur, fotografi bile kendileri cekerler. bu ehliyetle tek basiniza arac suremezsiniz, yaninizda en az 4 sene tecrubeli biri olmalidir. kaninizda 0 alkol olmali, otobanlara girmemeli ve gece 12'yle 5 arasi arac surmemeniz gerekmektedir.

    turkiye'de 2 seneden cok tecrubeniz varsa en genis haklara sahip olan g ehliyetinin direksiyon sinavina girebilirsiniz. ama isterseniz daha kisitli olan g2 sinavina da girebilirsiniz. aralarindaki farklar sunlardir:
    - g2'de alkol yasaktir, g'de 80 promile kadar izin vardir.
    - g2'de 9 ceza puaninda ehliyete 60 gun el konulur, g'de 15 ceza puaninda 30 gun.
    - g2'de ehliyete el konulduktan sonra ceza puani 4'e duser, tekrar 9 ceza puanina ulasildiginda ehliyete 6 ay el konulur, g'de puan 7'ye duser, tekrar 15'e ulasinca yine 6 ay el konulur.
    - g2 aldiktan sonra 5 yil icinde g sinavina girip gecmek gerekir, g omur boyu gecerlidir.

    g2 direksiyon sinavi 40$, g sinavi 75$, tek sefer verilen 5 yillik ehliyet bedeli 75$'dir (g1, g2, g farketmiyor)

    g direksiyon sinavinda donus, serit degistirme, meskun mahalde kullanim, kavsakta durma, kavsaktan gecis, otoban, 3 harekette geri donme, paralel park konularinda 20-25 dakikalik detayli bir testten gecersiniz. her bolumde dikkat edilmesi gereken detaylar vardir. 250'ye yakin detaydan 30'unda hata yaparsaniz kalirsiniz. kaza, tehlikeli hareket, trafik kurallarini ihlal, yetersizlik gibi durumlarda gozetmen direk sinavi keserek sizi birakabilir.

    tecrubeli biri icin zorlugu yok ama kanada'ya ozgu kurallara uymak zorundasiniz. dur isaretinde durma, serit degistirirken kor noktalar icin geriye bakma, trafik isiginda ondeki araca cok yakin durmama, cift elle direksiyonu kavrama zorunlulugu gibi turk soforlerine ters gelen kurallara alismak gerekiyor.

  • dövmeci telefonla konuşurken yapmasına izin vermeyin.

    zira tehlikeli olabilir :

    "tamam abi yazdım ben adresi buraya. hadi görüşürüz ararım ben seni"

  • ingilizce devam etmek ister misiniz? dendiğinde hayir diyen arkadasim var. opsiyonel sanmis oyle sorunca, savunmasi bu.

  • sabır gerektiren bir iştir. gitarınızı akord edersiniz ve 12. perde üzerinde gitarın aynı notayı vermesi için köprüde tellere ayar çekersiniz. derken haliyle akord kayar, bir daha akord edersiniz ve köprüde ayar çekme işlemini bir kere daha tekrarlarsınız ta ki gitarın 12. perdede verdiği nota ve aynı teli boş çaldığınız zaman duyduğunuz nota aynı olana kadar. sabit köprülü olmayan gitarlarda can sıkıcı olabilir. köprüyü elinizden geldiğince az hareket ettirmeye bakın. eğer tüm denemelere rağmen yapamıyorsanız gitarınızın sap ayarını yaptırmanız gerekebilir. ayrıca eklemeden geçmeyelim hiçbir zaman tam anlamıyla mükemmel bir entonasyon sağlayamazsınız. bu işlemi tamamladıktan sonra pamuk gibi yumuşacık ve bir o kadarda hassas klavyeye sahip olacağınız garantidir.

  • 1- her zaman dolmuş şoförüne söylenmez.
    dolmuştakilerden kapıya doğru ilerlemek için izin isterken de gerekir.
    türkçeyi yeni yeni öğrenen bir yabancı tanıdığımdan, önünde dikilen adama geliyor:
    - bir geçirir misiniz?

    2- bazen dolmuş şoförünün "migors'ta inecek var mı?" gibi sorular sorması sebebiyle sadece "var" denmesi yeterlidir.
    önde duran adam "migorsta inecek var" demiş.
    ben de "migros'ta inecek var mı?" anladığım için "var" diye olan gücümle bağırdım.
    şöyle bir şey oldu:
    - migros'ta inecek var.
    - vaaaaaaaaaaaaaaarrrrrrrrrrrrrrrrrr

  • haberlerde yaptiklariyla gorup ic gecirdigimiz bir zengin olsa dahi, buralara gelmek icin hayati nasil gecti diye merak edenlere birkac bilgi kirintisi birakmaya calisayim:

    - genc yasta evlenen ve bosanan bir ailede dogmasina, annesinin okulu disaridan bitirmek icin kendini parcalamasina ragmen dort yasinda annesinin yeni evlendigi kuba gocmeni kocasi tarafindan sahiplenilmis ve psikolojik olarak cok hasar gormemis olmali.

    - dogdugu yillarda (1964 ve sonrasi) wasp olmayan herkese yan gozle bakilan bir donemde annesinin latino kokenli biriyle evlenmesi ve uvey babasinin exxon'da (houston merkezli, cokomelli bu) muhendis olarak calismaya baslamasiyla o kadar da dezavantajli bir aileden gelmediginin ilk emarelerini goruyoruz.

    - egitim hayati boyunca valedictorianlar gelmis, 4.2 ortalamalar gitmis, ee/cs bitirmis ve uzay kuluplerinin baskani olarak dunyadan her insani uzaklastirip kocaman gezegeni doga parki yapmak istediginden bahsetmis. simdi buna hayranlikla da bakabilirsiniz, korkarak da, ben yorum yapmayacagim.

    - mezun olunca danismanlik firmalarindan intel gibi dunya devlerine herkes uzerine is teklifi atarken 1986'da fintech dunyasinda kendine kariyer yapmayi seciyor: 1) fitel'de hft icin network infrastructure calisirken developer lead ve musteri hizmetleri alaninda en yetkili kisi oluyor (amazon ve musteri memnuniyeti manyakligi), 2) bankers trust'ta product manager oluyor (bankalar ustu, ulusal merkez bankalariyla is yapan bir denetleyici kurulustur bu: ee, buyuk hayallerin varsa network yapman lazim), 3) d. e. shaw & co. (hedge fund) tecrubesinde piyasayi manipule eden trading algoritmalarinin suyunu cikarirken 1994'te senior vice-president'a kadar cikariyorlar adami (tabii bu arada sirket calisanlarindan birini de es olarak kendine aliyor). yani anlayacaginiz adam adimlari bosu bosuna atmiyor, her gittigi yerden kac kisiyle network yaptiysa artik kendini epeyce iyi hissediyor olmali.

    - ama nedense herhalde rahat batiyor adama, gidip amazonu (onceki ismi cadabra) kuruyor, yani bu nasil bir doygunluksa gidip hedge fundda senior vice-president pozisyonu birakip millete internetten kitap satmaya basliyor. ailesi artik amerikan ruyasinda kuyrugu dogrultabildigi icin $300 bin cekirdek yatirim verebiliyor bu abiye, ve uc sene icinde halka acilmis bir sirketin basinda yurumeye basliyor, yani bugun dropshipping ogrenecem abi parayi kiracam diyenlerin aga babasi aslinda. tabii yatirimlarini da yapmakten geri durmuyor: google'a 1998'de yaptigi $250 bincik yatiriminin bugunku degeri $3.3 milyar. bize de dusmez boyle yatirim firsati iste...

    - onceleri depoda kuru saklayinca bozulmayacak seyleri satmaya odaklanan abimiz, zaman icinde dijital kitap, muzik ve video satmaya baslar, amazon web services ile musteri hizmetini iyilestirmek adina website trafigi ve hava durumu hakkinda veri toplarken, 2013'te de once washington post'u satin alip (cash para, evet) cia ile aws icin anlasma yapiyor. herhalde o ara bir aydinlanma gelmis olmali: "eveeet, veri ekonomisinde yasiyoruz". o aralar bulut bilisim ve makine ogrenmesi ile kullanicilarinin istediklerini kesfettigi prime uyelik de cikinca oradan aldi yurudu tabii. sonra da 2016'da iki defa cikarip sattigi hisseleriyle zengin cocuk oyunlarini oynamaya baslamistir herhalde, cunku sonrasinda aliskanlik yapip hisseleri satip satip kendi sirketlerine ve tanidik vakiflara yatiriyor, o vergi kacirma hikayesinin temelinde de bir omur bu sekilde davranmis olmasi yatiyor.

    - zengin oldugu cok cabuk belli olunca ve aws icin pentagon, cia demeksizin herkesten yeni sozlesmeler alinca 2018'de falan simsekleri iyiden iyiye uzerine cekti, tabii bizimki bos durur mu? "asgari ucret bir gecim hakkidir" diyerek butun buyuk sirketleri terste birakan abimiz, "story stock" olmanin da faydasiyla dunyanin en zengini olmayi, hem trump hukumetine davet edilse de girmemeyi, hem de en yagli kontratlari toplamayi basardi. peki basardi da noldu? herhalde karisi o hikayenin basindaki wall streete isyan eden kocasinin karaktersizlestiginden emin olmaya baslamis olacak ki, ayriliveriyorlar, "sevgilisi" addedilen kadininsa ucus ve film firketi var, tam da amazon prime studios kurulmus ve blue origins ile pr yapilmaya baslanmisken.. ulen sen yok musun sen keltos. al, en son numarasi da kocaman bir roketle* bosanma sonrasinda dunyanin tepesine cikmak.

  • otel sahibini de ofsayta düşüren gelişme.

    adam(!!!!) ne demişti daha önce;

    --- spoiler ---
    otel sahibi erdoğan gözseçen, olaylar sırasında korktuğundan ve müşterilerinin rahatsız olmaması nedeniyle otelin ışıklarını söndürdüğünü, bu nedenle de kameraların 15-25 dakika kadar görüntü kaydetmediğini söyledi.
    --- spoiler ---

    ve

    --- spoiler ---
    bu olay burada vuku bulmuş değil. ve burası karıştıktan sonra müşterilerim de burada oldukları için benim kayıtta olan videolarım, kameralarım ana elektriği kestikten sonra ister istemez kesildi. 15-20 dakika arası ben tamamen elektriği kestim.” diye konuştu.
    --- spoiler ---

    2013 haberi

    ben ali ismail'in ailesi olsam; otel sahibi hakkında da yalan beyanatdan mahkemeye veririm.

  • ufak kardeşin dondurmacının önünden geçerken ağlaması üzerine annenin kuyumcuya girip evlilik alyansını bozdurması..

  • benim. evde bile derli toplu gezerim. ama raytingi sanıldığı/ söylendiği kadar yüksek değil. o da bilinsin isterim. ele güne karşı değil kendine karşı olunması gereken bir şey.

    vakti zamanında bir sevgilim var. çat kapı gelmeyi seviyor. bir gün şu konuşma yaşandı:

    s*: ben yukarı çıkana kadar ne ara süsleniyosun yahu?!
    b*: bu ev halim.
    s: sucuya mucuya da mı böyle açıyosun kapıyı?*
    b: hayır tamamen soyunuyorum daha fantastik oluyor!
    s: ha ondan siparişlerin şak diye geliyor.

    peki sonunda noldu? adam beni bi güzel aldattı.

    kıssadan hisse: istediğin kadar bakımlı ol, adama kekli börekli kahvaltı hazırla, gömleklerini kolala...
    geçinmeye gönlü yoksa, niyeti bozuksa beyhude! ne demiş aşık veysel:

    "güzelliğin on para etmez bu bendeki aşk olmasa"

    o yüzden bakımlı kadın, kendine özenen ve bunu başkası için yapmayan kadındır.

  • gelsin destekliyorum.
    ayda 3-5 bin lira kazanan akp seçmeni 1.000 lirasını sadece elektriğe versin de görsün.
    üstüne 1.000 lira da doğalgaza verdi mi tadından yenmez.
    benzin de 20 lira olsun, sigara da 40 lira olsun.
    partinin oyu %30'larda dolanıyor.
    başka türlü ineceği yok.
    başka türlü huzur ve refah bulacağımız yok.