hesabın var mı? giriş yap

  • metehan'dan bu yana destanlar yazan şanlı türk ordusu'nun bu duruma getirilmesinin tek sorumlusu vardır o kişi de bellidir.
    -evet ilk aklınızdan geçen kişi.

    zorunlu edit: metehan'dan bugüne şanlı türk ordusunun büyüklüğünü kastederek yaptığım yorumda sol görünümlü (solla alakası olmayan)ılık liberalleri,etnik faşistleri, siyasal islamcıları ve onların eski dava kardeşleri fetöcüleri kudurtmaktan büyük bir kıvanç duyuyorum.

  • bir yönleriyle eksik, arizali insanlardir ve günlük hayatlarinin her deminde bunun azabini yasarlar.
    ecnebice "sense of direction" diye adlandirilan bu yetileri gelismedigi gibi, psikoloji biliminde "cognitive map" olarak nitelendirilen, gittikleri, gördükleri yer hakkinda kafalarinda bilişsel bir harita oluşturma becerisi de acinakli bir şekilde uzaktır onlara.
    maalesef kendimden biliyorum diyerek ve şahsi hatıralarımdan örnekler vererek devam etmek zorundayim ki, böyle insanlar hayatlari boyunca kaybolmaya mahkumdurlar.
    yabanci ülkelerde, şehirlerde haritasiz gezdikleri anda istisnasız kaybolurlar, zaten harita okumada da başarılı değillerdir. sadece yabancı ülkelerde kaybolmazlar üstelik, kendi şehirlerinde, kendi okullarinin içinde, bazen başka okullarda kaybolurlar (itü'nün maslak kampüsünde karanlik ve çamurlu bir gecede kaybolmak ne demektir, böyle bir sergüzeştten geçerler), bazen kendi şehirlerinde yol soranlara, yol sorduklarına ve taksi şoförlerine (iyice zevzek görüntüsü çizmemek için) "ben yeni geldim de istanbul'a" dedikleri vuku bulur. yolları, yerleri hiç bilmediklerinden, bilhassa az tanıdıkları bir muhitte bindikleri her takside "acaba kaçırılıyor muyum" paranoyasına kapılır, arka koltukta şaşı ve tikli taklidi yaparak şoförün motivasyonunu kırmaya çalışırlar. yabancı bir ülkede, bir evde bir ay kaldıktan sonra bir akşamüstü evin anahtarının neden bir türlü uymadığını keşfetmeye çalışır, sonra yanlış eve girmeye yeltendiklerini yer yer kederle yüklü bir neşe içinde idrak ederler. arkadaşları daha önce beraber gidilmiş yerlerde buluşmak üzere randevu verdiklerinde, oraya nasıl gidiliyordu, bilmiyorum diyerek, artık olayı benimsemiş arkadaşların acımayla karışık bir sevecenlikle yüklü bakışlarıyla karşılaşırlar. yanlışlıkla erkeklerin soyunma odalarına girmelerinin sebebi de budur, başka bir şey değildir (bkz: yanlislikla erkeklerin soyunma odasina girmek).
    evet, işte böyle... dalgın ve dikkatsizdirler, zeka katsayilari da çok yüksek değildir belki. ama hor görmeyelim, sevelim onları, bağrımıza basalım, yardımcı olalım.

  • dünya bunların yüzü suyu hürmetine dönmüyor. dünya bunlar bu kadar mal oldukça biz bunları daha çok sömürürüz diye düşünen fırsatçılar tarafından yönetilmeye devam ediyor. hep de böyle olacak bu kafayla.

    sıçayım sizin aptal romantizminize.

  • açık kasa kamyonetin taşıdığı tarım işçilerini taşıyan kamyonete tırın çarpması sonucu gerçekleşmiş kaza.. 15 kişi, 15 can, dile kolay.. tarım işçisi, servise gerek yok, ticari mal gibi kasada veya römorkta gider.. görürsünüz kimsede bir tepki uyandırmaz bu kaza.. bu tür kural ihlalleri en ağır şekilde cezalandırılmalı ki, kimse cesaret edemesin bir daha.. ne diyim, olduğum yerde kalakaldım..

  • tıp dilinde tinnitus olarak adlandırılan 3 aydır müdavimi olduğum bir tür işkence şekli.

    sürekli olarak yüksek sesle müzik dinleme ya da yüksek sesli ortamlarda bulunma, kulak zarının delinmesi, orta kulak iltihabı sırasında iç kulağın zarar görmesi gibi sebeplerle ortaya çıkabildiği gibi kolesterol yüksekliği, b12 eksikliği, çeşitli minerallerin eksikliği, folik asit eksikliği gibi sebeplerle ortaya çıkabiliyor. kolesterol gibi sebeplerle ortaya çıktığı zaman, bu sorun çözüldüğünde çınlama da yok olabiliyor. ancak özellikle kulak zarındaki ve iç kulaktaki hasarlar kalıcı olduğu için hayatınız boyunca size eşlik edebilme yeteneğine de sahip.

    neyin sebep olduğu bilinmiyor; haliyle resmi bir tedavisi de yok. sadece sebep olabilecek bazı ihtimaller üzerine gidiliyor. uzun süredir bunu yaşayan ve çeşitli yollar denemiş hastalar kök hücre tedavisini bekliyor veya bununla yaşamaya alışıyor.

    3 doktor görmem, çeşitli denemeler sonucunda bazı işe yarar tiyolar:

    tintus formula: içerisinde b12, çinko, ginkgo biloba olan takviye. özellikle ginkgo bilobayı kulak çınlaması için öneren kişiler var. işe yarayanlar da var. ilk ay için buna ben de dahilim.

    vastarel: bir tür damar gevşetici ilaç. damarlarınızı rahatlatarak çınlamayı azaltma işini görüyor. etkisini 20 günden sonra gösterir. o yüzden 3-6 ay arasında kullanımı tavsiye edildi doktor tarafından.

    maden suyu: günlük hayatta içtiğimiz sular mineral yönünden fakir. özellikli arıtma suları. sudan alamadığımız mineralleri almak için günlük 1 tane maden suyu içmek iyidir.

    güneşlenme: kapalı alanlarda fazla kalan biriyseniz camdan giren güneş ışığı fazlasıyla kırıldığı için yeteri kadar d vitamini alamıyor olabilirsiniz. bu yüzden günde 5 dakika güneşlenmek iyi gelebilir.

    sakız çiğnemek: bu hareket östaki borusundan iç kulağınıza hava vererek basınç dengelemede yardımcı oluyor. çiğneyebildiğiniz kadar çiğneyin.

    valsalva manevrası: genelde dalgıçların su altında tercih ettiği bir hareket. sakız çiğnemek gibi basınç dengelemek için yapılıyor. burnunuzu tıkayıp yine burundan hava vermeye çalışıyorsunuz. hava kulağa gidiyor ve basınç dengelemeye yardımcı oluyor. ancak doktor sakız çiğnemeyi tercih etmemi söyledi. çok sağlıklı olmayabilir.

    düzenli uyku: iyi dinlendiğinizde çınlama azalıyor.

    kabullenme: kulak çınlaması için en etkili şey. psikolojik olarak onu yenebilirsiniz.

  • ne kadar şerefsiz varsa toplanmış buraya. cahil olursun, görmemiş olursun, aklın yatmaz salak olursun böyle bir başlık açarsın anlarım da, olmadığını varsayarsak malsın kardeşim. malın önde gidenisin. başlıktaki fikrin zehirli tomurcuğu dahi zihninden geçmişse değil aynı ülkede aynı platformda olmaktan bile rahatsızlık duyduğum insansın. kız kardeşin, eşin, kız çocuğun, evindeki dişi sinek bile senin gibilerden uzak dursun.

    iki sene ablamlarla yaşadım. ablam evlenip izmire yerleşti. ben de üniversiteyi kazanıp orada okumaya gittim. ablam memur, öğretmen. yazın malum tatil onlara. bende parlak, emsal öğrenci. her sene yaz okulundayım. ablam 1 ay istanbula yanımıza gelir kalmaya. bende o bir ay boyunca eniştemle aynı evde kalırım. kolamızı cipsimizi alır filmimizi açar tvde izleriz. baaaak hem de yazın, hem de o sıcakta, baaak hem de şortlarla falan!
    tanımı da yapim her ihtimale karşı: sıcaklarda şortla da evli ablasında yatıya kalabilen kızdır.

  • derneğimizde iki çeşit üye grubu var diyebiliriz.

    cnbc-e e2 eşliğinde uyuyabilen entel kesim ve "ntvspor olsun gerekirse curling olsun" diyerek fransa ligi özetleriyle uyuyabilen grup.

    geçenlerde bir araştırma yaptık, derneğimizin üyelerinin büyük bir kısmının 2. öğretim okumuş ya da nba maçlarını gözleri kapana kapana izleyenlerden oluştuğunu gördük.

    en kısa sürede toplanıp, "flash tv eşliğinde uyuyoruz" zirvesi düzenleme planlarımız var.

    edit: çokça soru aldım, ilginiz için teşekkürler. kısaca derneğimizle ilgili, katiyen aşamadığımız bir kuraldan bahsetmek istiyorum. "ben televizyon karşısında uyuyorum, olur mu?" diye gelen sorular çoğunlukta. cevap, hayır! bu derneğe üye olan ve dernek şartlarına uyan profil, tekrar etmek istiyorum, "neyse ben yatayım artık çok uykum geldi" deyip, televizyonu açan insan profilidir. tv karşısında sızan insan halimizden anlamaz, anlayamaz. tsubasa'nın dripling yaparken elips topa her vurduğunda gelen o dup dup dup sesi, bizim için ninniden ötedir, lütfen bu bilinsin.