hesabın var mı? giriş yap

  • kapitalizmin nasıl işlediğinden bihaber memur kafasına göre yanlış yol. bunu diyen adam zaten hayatı boyunca maaşlı çalışır, sonra da ben neden zengin olamadım diye bakar durur.

    krediyle bal gibi de iş kurulur kardeşim. "kapital" maaşla biirkmez. fırsatı gören girişimci borç alır yatırım yapar. kazancıyla da faizini ve anaparasını ödemeye başlar ve işini de büyütür. ha bu girişimci yanlış yatırım yapmıştır, işi yönetemiyordur; o zaman iş elbette batar. kredi çekti diye batmaz ama.

  • cadilar bayrami, cadilarin birbirini ziyaret ettigi, kuskun cadilarin baristigi, kucuk cadilarin buyuk cadilarin ellerini opmek suretiyle harclik seker vs aldiklari gun

  • kemal kılıçdaroğlu: "bahçeli, 'eğer 1915 çanakkale köprüsü'nü geçmem, beğenmem diyorsanız karşıya yüzerek geçin' demiş. tek bir sorum olacak. sen barajı geçemeyince nereye yüzeceksin?"

  • terörle mücadele yöntemi olarak bankları kaldırmak(?)

    caddeleri komple kapatırsak hiç terör eylemi olmaz o vakit. banklarla sınırlı kalmasın.

  • 18 temmuz 2017 kemal kılıçdaroğlu'nun hükümete meydan okurken sarf ettiği taşşaklı söz.akp'li yöneticilerin abdestlerinden şüpheleri yoksa buyursunlar tartışsınlar ve görelim gerçekleri. bir vatandaş olarak doğruları öğrenmek benim de hakkım değil mi?..

    o değil de, bağzı andavallar halen ''darbe gecesi gördük yeaa'' diyerek kendilerini kandırıyor. iyi, ne güzel işte reisiniz korkmuyorsa çıksın karşısında bunu da sorsun öğrenelim..

  • oldukça kendine güveni yüksek bir balıktır. dalış yaptığınızda eğer ki denk gelirseniz sizden kaçmadığını, hızlı ve size yakın hareketlerle sizi tehdit ettiğini görebilirsiniz. boyu 15 ila 30 santim arasında değişen bu küçük balığın bu hareketinin sebebi tabiki de vücut yüzeyindeki dikenli zehirleridir. eğer çok yakın durursanız size çarparak sizi zehirler. balıklar arasında en cesur bulduğum iki balıktan biridir. bir diğeri lüferdir..

    bir diğer mevzu ise bu balığın tipi ve kamuflaj yeteneğidir. eğer bir kayalıktaysanız onu hareket etmedikçe gözlemlemeniz mümkün değildir. tipi ise tam bir canavar balık formatındadır. yakınen incelerseniz balığın eski çağlardan kalma taşa benzer ve korkutucu bir tipi olduğunu gözlemleyebilirsiniz.

    bu balığın en yakın akrabası lipsostur. lipsos akdeniz ve egede yayılış gösterir. porsiyonu 100 150 tlden restaurantlarda görebilirsiniz. bozcaada da oldukça fazla gözlemlemiştim. epey lezzetlidir, tavsiye ederim.

    edit: balıkların sualtındaki görüntüleri ile sudan çıkmış cansız görüntüleri arasında çok büyük farklar vardır. sualtında yüzgeçler açık, dikenler ve deri yüzey şişkin ve kabarık, bakışlar agresif, görüntü daha büyük ve renkler soluktur. bu sebeple canlıları sualtında gözlemlemek ile sudan çıktığında gözlemlemek arasında büyük farklar vardır. hatta bir balığın sualtında çekilmiş fotoğrafı ile su üstünde çekilmiş fotoğrafını kıyaslarsanız farklı türlere ait iki balıkmış hissine bile kapılabilirsiniz. ve bu anlatılanlar sualtı gözlemine dayanarak anlatılmıştır. sonra balık pazarında rastlayınca vay efendim hani şöyleydi böyleydi demeyin.

  • ertesi gün erken kalkmayacağını bilme hissi. rahat rahat, gerile gerile, os... neyse. "yatacam" duygusu.

  • bir türk annesi klasiği daha. evde misafir filan yoksa sürekli bu tişörtler vardır annelerin üzerinde. kimisi desenlidir, kimisi düz renk. ama hepsinin ortak özelliği, kıyısında köşesinde çamaşır suyu lekesi olmasıdır. böyle benekli benekli, dalmaçyalı kıvamında. hiçbir zaman giymekten bıkılmaz. ortalama 5 ila 6 yıl sonra da yer bezi olur.

  • türk halkının anlayacağı dilde yazıyorum;

    yere göğe sığdıramayıp milyon eurolar verdiğiniz, uğruna saçma sapan şarkılar yapıp halkı gaza getirdiğiniz, bir bok alamadan eve dönen primci, gazeteciye saldıran, belinde silahla el alemin eşine salça olan a milli futbol takımının hatta teknik kadronun hatta federasyonun toplamında şu kızdaki kadar taşak yok.

    helal olsun. kazanmak önemli değil şu mücadeleyi görmek bile yeter. olimpiyat oyunları olmasa şu kızlardan haberi dahi olmayacaktı ülkenin.

    edit: 'taşaklı' kelimesini kullanmam cinsiyetçi bir algı yaratmış. bu bir ironiydi. ben bu ülkede eskiden ironimi açıklamak zorunda kalmazdım. ama mecburen şu an üşenmeden 'istemeyerek' açıklamak istiyorum.

    taşaklı dememin sebebi: cinsiyetçi türkiye'de cesaretin, hırsın, mücadelenin erkek bir eylem olduğunu dile getirmek için taşaklı kelimesinin kullanılması. ama bu maçta, entrynin başında belirttiğim 'erkek' futbol takımında görmediğimiz cesaret ve gücün, kadın voleybol takımımızda fazlasıyla gördük. o sebepten, erkekte göremediğimiz gücü kadında gördük manasında 'taşaklı' dedim. o kelimenin cinsiyetçiliğine ithafen.

    daha da açayım mı?