hesabın var mı? giriş yap

  • 2015 yılında söylenmiş utanç dolu ifade.

    söyleyene de bir mesajım var:

    o paraları sizden çatır çatır geri alırız sümeyye, ama kalan 3 - 5 de sen böyle düşündükçe burak ve bilal'e gidecek, tehlikenin farkında mısın?

  • insanın paulo coelho ile sohbet edermişçesine, sanki dinleyerek okuduğu bir kitap haline geliyor zamanla onbir dakika. okumuyorsunuz sanki, kelimeler gözlerinizin önünden akarken o size anlatıyor, arada bir kendi ile çelişiyor, anlatmak istemediği bir detayı sıkıştırıveriyor ama söylemiş olmanın memnuniyeti ile de devam ediyor, her yeni satırda yeni bir soru soruyor, sanki yavaşlatılamayan bir beyinden akıyor düşünceler ve sorular boş sayfalara. coelho'nun arayışlarını, sorgulamalarını ve açıklamalarını sevenler için hep aynı tarz şeyleri ifade ediyor kitapları farklı konular çevresinde. belki santiago veya veronikadan daha yüzeysel geliyor maria'nın buradaki arayışı, diğer kitapların etkisini veremiyor çoğu zaman. ama onu bir coelho kitabı olarak bile sevmek yetiyor sanırım. yazılanlardan daha derin olduğunu biliyor insan.

  • sanki seyşel adaları'ndan barselona'ya şenzelize sarayı'nı taşıyorlar, öyle bir vizyon, öyle bir mesafe tanımazlık, öyle ilahi bir kudret. ulan taş çatlasın avcılar'dan kartal'a gidiyorsun. bu özgüven, bu artistik nereden geliyor anlamıyorum...

  • muaviye'nin 1300 yıl önce halkın rızkından ve emeğinden çalarak yaptırdığı mekandır.

    muaviye şam’da romalıları taklit ederek osman’dan daha seçkin bir yaşam sürüyordu.
    ayrımcılık, kirlilik, zulüm, islam sisteminin yok edilmesi, burada daha net ve daha küstahçaydı.
    o dönemde muaviye romalı ve iranlı mimarların yardımıyla "qasru'l beyza" diye adlandırdığı görkemli bir saray yaptırıyordu.
    bu, saltanatın ilk sarayıydı.
    muaviye bu sarayın inşasını o kadar önemsiyordu ki, çoğunlukla işçilerin ve mimarların başında bekliyordu. ebuzer de her gün oraya gelip haykırıyordu:

    “ey muaviye, eğer bu sarayı kendi paranla yapıyorsan, israftır ve eğer halkın parasıyla yapıyorsan ihanettir, hırsızlıktır!”

    ve devamında tövbe suresini okur.
    'ey iman edenler! hahamların ve rahiplerin birçoğu, insanların mallarını hem haksızlıkla yer, hem de allah yolundan alıkoyarlar. altını ve gümüşü biriktirip de allah yolunda harcamayanları acı bir azabın beklediğini haber ver. o gün biriktirip yığdıkları ateşte kızartılacak ve alınları, böğürleri ve sırtları onlarla dağlanacak. 'işte bu bencilce biriktirip yığdıklarınız; haydi tadın bakalım' denecek.'(tövbe; 9/34).

    ak-it'ler için peşin edit: bu bahsettiğim muaviye, 1.muaviye'dir ve 680 yılında ölmüştür.

  • başlık:şemmamme aslında ingilice şarkıdır

    entry: she wanna me she wanna me ,she want me today, dont want me dont want me dont want me look at
    doğrusu bu beyler

  • fatih altaylı duş almak istediği zaman musluğu açmaz. duş başlığı ağlayana kadar ona sertçe bakar.

  • stalker adlı filmde mükemmel bir sözü bulunan çin filozofu.

    çünkü zayıflık harika bir şeydir
    ve güç hiçbir şey değildir.
    bir insan yeni doğduğunda,
    zayıf ve esnektir.
    öldüğü zamansa,
    kaskatı ve duygusuzdur.
    bir ağaç büyürken,
    körpe ve yumuşaktır.
    ama kuru ve sert hale geldiğinde,
    ölüp gider.
    sertlik ve güç,
    ölümün arkadaşlarıdır.
    esneklik ve zayıflık,
    varoluşun tazeliğinin ifadeleridir.
    kendini sertleştiren hiçbir şey
    kazanmayı başaramaz.
    (bkz: stalker)

  • bu iş sadece burgerda değil malesef bir çok restoranda böyle.şöyleki geçen yaz şu tavukçulardan birinde yemek yiyorum, yol kenarında bi masadayım.bir tane çocuk yanaştı abi bir lira vercilerden, daha küçük belli.dedim abisi para vermem ama yemek yersen gel alayım ne istiyosan.çağırdım geldi, masaya oturdu, bu tepsi üstüne konan menüden baktık işte, bu acılı dedim, bu kemikli neyse seçti bi tanesini.sen otur burda dedim ben alıp geliyorum.gittim işte söyledim kasadakilere, hani o arada böyle sağa sola bakınırsınız ya bi baktım servis elemanı çocuğu çekeliyor kolundan.çıktım dışarı ve diyalog şöyle gelişti g:garson b:ben

    b:ne çekeliyon lan çocuğu bıraksana
    g:abi sen bunları bilmiyosun bikbikbik
    b:olum neyi bilcem ben oturttum masaya, bana yok sıkıntısı.
    g:abi hergün böyle yapıyolar bunlar bikbikbik
    b:parayla değilmi olum aldım bende yiycek çocuk bırak.
    g:abi müşteriler rahatsız oluyo bikbik

    neyse döndüm ben rahatsız olan varmı dedim, herkes sorun yok gibi kafa salladı.verdim çocuğa yedi bi güzel saol abi dedi gitti.sığır garson ya sanki dük soyundan geliyoruz hepimiz, sinirlendim yine akşam akşam.