hesabın var mı? giriş yap

  • raketli oyunlar arasında en çok hız ve beceri gerektiren, bunların yanı sıra oyuncuların reflekslerine dayanan benzersiz bir spordur. 21 sayı yapan oyuncu seti kazanır. yurdumda uygulandığının tersine 7, 9 veya 11-0 olunca oyun bitmez. kendi tarafınıza değmeyen topa vuramazsınız. vurduğunuz takdirde sayı rakip arkadaşın hanesine yazılır. bununla birlikte "topuna" adı altında kimin başlayacağını tayin etmeye yönelik çaba da saçmadır. öyle olduğu takdirde iyi oynayan hep başlar. genellikle toplam 3 setten oynanan oyunun iki setini alan kazanır. her sette yer değiştirilir. her setin başında bi önceki oyuna başlayan değil, diğer arkadaş oyuna başlar. son seti kazanmak bi dahaki sete başlama hakkını vermez. uluslararası müsabakalarda 5 set üzerinden oynanır. maçın yapıldığı masanın yerden yüksekliği 76 cm, genişliği 152 cm ve uzunluğu 274 cm'dir. ağın yüksekliği 16 cm'dir. oynanan topun çevresi 11.43-12.06 cm'dir ve beyaz (başka bir renk değil sadece beyaz) selülozdan yapılmıştır. oyunun önemli bi diğer kuralı ise oyuncuların çok renkli giymelerinin yasak oluşudur. aksi takdirde beyaz ping pong topunu izlemek zorlaşacaktır.

  • bira içmeyi seven insanlardır. çime falan ihtiyaç duymazlar. ayrıca şu yaşıma geldim, türkçe pop kültürünün eksikliğinin ciddi ciddi eleştirildiğini ilk defa görüyorum. kafanız çok güzelmiş.

  • yıllardır deprem vergisi toplayıp, o vergiyle "önlem almadığı bir deprem sonrası" yıkılan evlerin yerine yenisini yaparak hak iddia eden troll saçmalaması.

    he buydu amk. yalnız ne türkçe bilmez bir kitlesi varmış arkadaş. 10 yorum okudum, beynim yandı.

    debe editi: devleti reislerinin toprağı, kendilerini de reisin marabası olarak görmeyen bir türkiye için, her türlü sosyal mecrada, meclisin açıldığı günden itibaren, insanlara beklenti veren tüm sorumlu partilerin yaptıklarının takibini yapıp, söz verip de yapmadıkları için hesap sormamız dileğiyle.

  • çalışan insanın bazen tek tesellisi olabilen aktivite. cumadan market stoğu da yapılır hatta ekmek bile fazla alınır ki ekmek almaya bile inilmesin. dis dünya ve insanlara karsı bir sogukluk vardır. özellikle buyuk sehirlerde çalışanlar ya da ısı insanla olanlar. mümkünse haftasonu insan görmek istemezler. sessizlik, huzur minik bir tatil. yaslanıyor muyuz acaba

  • "hiç şüphesiz kader, seni hastalıklarından kurtarmayı benden daha kolay yapacaktır. ama, senin histerik acılarını ikimizin ortak umutsuzluğuna dönüştürebilirsem bu işten kazançlı çıktığına sen de kendini inandırabileceksin" diyerek kafamı karıştıran kişilik ayrıca kırmızı başlıklı kız masalını incelemesi de oldukça ilginçtir.

  • attila ilhan'ın hangi sol kitabında idi sanırsam, şöyle bir olay vardı:

    fransız sosyalist partisi lideri jean jaures, metro beklemektedir. biraz ötesinde de işçiler. metro geldiğinde, işçiler haliyle 3. mevkiye yol alır, jean jaures 1. mevkiye. bunu gören işçiler "oldu mu yoldaş. biz seni de buraya, aramıza, 3. mevkiye beklerdik" derler. jean jaures'in cevabı müthiştir: "bizim kavgamız, ben de 3. mevkide yolculuk edeyim diye değil, sen de burada, 1. mevkide seyahat edesin diyedir yoldaş. bunu sakın unutma!"

    olayla ilgisine gelince..tekel işçilerinin ne kadar maaş aldığını bilmiyorum. çok da ilgilenmiyorum zaten aldıkları maaş miktarıyla. olay tekel işçilerinin aldığı maaş değil çünkü. ancak illaki maaş söz konusu yapılacaksa, tekel işçisi çok maaş alıyordu diyene kadar, biz neden az maaş alıyoruz denmeli bence. bizim kavgamız herkes az maaş alsın diye değil, herkes daha çok kazansın, daha insanca yaşasın, kazanılmış hakları gasp edilmesin diyedir.

    bu da sakın unutulmasın.

  • fıdıl ile mükreminin olağan atışmalarının birinde mükremin argoyu abartınca,

    fıdıl: " mükremin abi sizi saygıya davet ediyorum. "

    mükremin: " bende sizi evimizin arkasındaki boş araziye davet ediyorum. "