hesabın var mı? giriş yap

  • seni ünlü etmem diyen herifi ben niye tanımıyorum lan. kim olm bunlar, sözlükte bunlar adına niye başlık açılıyor?

  • "en ufak detay benden soruluyor. sebze çorbasına koyulacak etin kuzu eti mi dana eti mi olacağından tutun, o gün hangi oyunu ne kadar oynaması gerektiğine kadar her şeyi hesaplıyorum." demiş bir röportajında.
    bu ünlüler de bi tuhaf oluyorlar çocuk sahibi olunca. dünya üzerindeki annelerin çok büyük bir çoğunluğu sizin bu bahsettiğiniz şeyleri fazlasıyla zaten yapıyorlar. bazıları yaparken farkına bile varmıyordur hatta. hayır anlamıyorum ki bu durumu büyütmek, abartmak neden? çocuğunun çorbasına kuzu eti mi dana eti mi konulacağına da biz karar vermeyelim bi zahmet yapıver yani.

  • tuvalet kağıdından öğrenileni

    hayatta ne yumuşak ne de hesaplı olacaksın... olursan sonun bok yoludur.

  • 5 aralık 1975, ingiltere doğumlu, profesyonel kariyerinin 30. yılında olan snooker oyuncusu. şimdiye kadar öyle adlandırmaktan kaçınanlar olduysa da artık gönül rahatlığı ile "tüm zamanların en iyi snooker oyuncusu" diyebileceğimiz, ronnie'miz, namıdiğer roket!

    pek çoğu için, müthiş yeteneği nedeniyle, stephen hendry'nin sıralama ünvanı ve üçlü taç kupası rekorlarını kırmadan önce bile g.o.a.t. olarak anılmaya başlamıştır. judd trump'a karşı oynadığı finali kazanarak elde ettiği yedinci dünya şampiyonluğu ile birlikte, diğer tüm istatistikler de ele alındığında artık gönül rahatlığı ile g.o.a.t. olarak adlandırılabilecek hale gelmiş ve tek başına zirveye yerleşmiştir. video

    birçoğumuza snooker'ı sevdiren, 46 yıl ve 146 gün ile (final günü) şimdiye kadarki en yaşlı dünya şampiyonluğu unvanını da cebe koyan ronnie o'sullivan'ın rekorlarına ve bazı istatistiklerine bakalım:

    rekorlar:
    * en fazla dünya şampiyonluğu alan oyuncu (7, stephen hendry ile eşit)
    * en fazla birleşik krallık şampiyonası kazanan oyuncu (7)
    * en fazla masters unvanı alan oyuncu (7)
    * en fazla üçlü taç unvanı alan oyuncu (21)
    * en fazla sıralama turnuvası kazanan oyuncu (39)
    * en fazla yüzlük seri yapan oyuncu (1.170)
    * en fazla maksimum (147) yapan oyuncu (15)
    * en yaşlı dünya şampiyonu (46 yıl, 146 gün)
    * en genç sıralama turnuvası şampiyonu (17 yıl, 358 gün, 1993 birleşik krallık şampiyonası)
    * crucible'a en fazla katılan oyuncu (30, steve davis ile eşit)
    * crucible'a üst üste en fazla katılan oyuncu (30)
    * crucible'da en fazla galibiyet alan oyuncu (74/97)
    * crucible'da en fazla yüzlük seri yapan oyuncu (184)
    * crucible'da en fazla maksimum (147) yapan oyuncu (3, stephen hendry ile eşit)

    * 1997 dünya snooker şampiyonası'nda toplamda 5 dakika 8 saniye ile tarihin en kısa sürede maksimum yapan oyuncusu olmuştur. ortalama vuruş süresi 8.8 saniye olan performansı: video

    bazı istatistikler:
    * toplamda 12.684.134 sterlin ödül topladı.
    * oynadığı 1.429 maçın 1068'ini kazandı. (327'sini kaybetti, 34'ünden çekildi)
    * oynadığı 12.393 frame'in 7.562'sini kazandı.
    * oynadığı 115 finalin 73'ünü kazandı.
    * toplamda 695.380 sayı yaptı. (1429 maçın 1308'i hesaba katılmış.)

    kaynak: cuetracker, sportinglife

  • yaa o değil de insanlık gerçekten teknolojinin fazlasıyla cebimize girmesiyle birlikte tersine evrim geçiriyor.

    bu teknoloji olayı yaramadı bize valla bak.

    biz de ergen olduk.90 larda geçirdim 10lu yaşlarımı. ben ve tum arkadaşlarım, hatta biz tüm bir jenerasyon 90lari pink floyd, led zeppelin, deep purple dinleyerek geçirdik bu ulkede. onları dinlemeyen iron maiden, metallica, nirvana, pearl jam dinliyordu.

    türk sanatçılardan mfö best of çıkardı 95te. ardından m.v.a.b. geldi. sakın gelme diye bir başyapıt çıktı o albümden misal. özlem tekin, şebnem ferah, teoman patladi 96-99 arası. 99 un en sonuna duman yetişti eski köprünün altında ile. hala daha iyi bir şarkı yapamadılar bence. ve tamam sustum diyen vega.

    rock kazanı ve leman okuyorduk. sonradan roll gelmişti.

    korkunç bir ergen olarak cezmi ersöz okuyordum. hatta ergenlikle suclaniyorduk cezmi okuyoruz diye. ödp kurulmuştu mesela. dünyayı cozdugunu düşünen ergenler olarak heyecan duymuştuk çokça. siyasal olmamizda her hafta leman okumamizin etkisi büyüktü.

    bakın tüm bunlar biz lisedeyken oluyor. böyle bir nesil yetiştik biz bu ülkede.

    şimdi bunlar nedir kardeş? ne diyeyim ben bunlara? bunlari takip edenlere ne diyeyim? ne oldu bu 20 yıl içinde ben onu anlamaya çalışıyorum.

    not: evet yaşlıyım.

  • gerçekten çok merak ediyorum. abi ne yazıyorlar lan o kağıda? kendi takımının rakibi belli olduğunda o önündeki kağıda hep bir şeyler yazarlar. nedir o allah aşkına?

    örneğin bugün galatasaray chelsea ile eşleşti. lütfi arıboğan direkt kalemi eline aldı, önündeki kağıda bir şeyler yazdı. yine "bir schalke değil fakat chelsea de iyi" gülümsemesi yaptı. ne yazdı şimdi oraya "chelsea" mi? yani yazmasa unutacak mı adam? "yahu şuraya bi chelsea yazayım da maçlar teee mart'ta unuturuz falan aklımızda kalsın" mı amaç?

    ne kadar gereksiz, formaliteden bir hareket gerçekten. belki çok çok eskiden imkanlar şimdi kadar olmadığı için insanlar yazıyordur fakat şimdi gerçekten çok gereksiz. bu saçma olayın bir an önce bitmesi gerekiyor.

  • ulan duyuyorduk zaten.

    sen ramazanda "neden oruç tutumuyorsun?" diye linç edene kadar duyuyorduk. her cuma metro altgeçidinde seccadelerden yürüyecek yer kalmadığında bile -ki sen sırf camiye gitmeyip camiyi dükkanının önüne getirirken- duyuyorduk. günde beş vakit ezan dinlerken, kahvede bahçede ezan okunurken müziğin sesini bana sormadan kısarken de duyuyorduk. bir ortama her gelenin alnımızda yazıyor gibi "selamün aleyküm" diyişini karşılıksız bırakmazken de duyuyorduk. siz yılda birgün anma, yıldönümü, etkinliğe; günde bir saat basın açıklaması, protesto, duyuruya tahammül edemediğiniz halde haftalar süren kutlu doğumlarda, aylar süren mutlu ölümlerde, sayısız kandillerde ortalığa çıkmazken de duyuyorduk. kurban olayım söyleyin ölmemiz dışında elimizden gelebilecek ne gibi bir saygı daha bekleniyor?

  • bu terorun iki cesidi var. biri web tarayici uzerinden siparis verme seklinde, ki bence teror sayilmaz.

    esas teror "siparis vermek icin uygulama indirmeniz lazim" teroru. o terorun bir ileriki asamasi da "siparis vermek icin indirmek zorunda oldugunuz uygulamada hesap acmaniz lazim" teroru. yooo dostum bunu yapan mekanlardan isik hiziyla kalkiyorum.

    edit: cok mesaj geldi, londra'daydi bu.

    edit2: bir yazar arkadas iletti, istanbul sirkeci'de de bir mekan yapiyormus bunu, en azindan bir sure oncesine kadar