hesabın var mı? giriş yap

  • *bazen her şey yoluna girecekmiş gibi oluyor. sonra bi' bakıyorum meğerse yol bana girmiş.

    *anneannem hacca gittiğinde free shop'tan absinthe istemiştim, aramış ama bulamamış canım benim.

    *bekârlık sultanlıksa benimki imparatorluk oldu. artık fetret devri yaşamak istiyorum.

    *dün gece hiç tanımadığım bir kertenkeleye sırf ejderhaya benziyor diye usulca sokulup merhaba dedim.

    *ilkokulda seçimle sınıf başkanlığına geldikten sonra tüm sınıfı ayaklandırdığım için başkanlık elimden alınmıştı. 10 yaşımda darbe gördüm. sonrasında sınıfın güneydoğusuna sürülmüştüm.

    *saçımı vikingler gibi örgülü, rastalı, kazıtmalı yapayım ama apaçi muamelesi görmeyeyim istiyorum. saygı istiyorum. toplum buna hazır olsun istiyorum.

    *o kadar çok hastalığım var ki hâlâ yaşıyor olmam da ne bileyim biraz şov bence.

    *en yakışıklı harf e, en güzel harf g, 8'ler siyah, cumalar yeşil ve do notası portakal çiçeği gibi kokuyor.

    *evden çıkmaya alerjim var. güneş ışığı tenime değince kaşınıyorum, insan görünce böcek görmüş gibi huylanıyorum, sokakta bütün bir çin nüfusu üstüme yürüyormuş gibi geliyor.

    *bana bebekken ninni yerine megadeth, slayer falan dinletmişler bu asiliğin başka bi' açıklaması olamaz.

    *sanki kader ağlarını örerken sıra bana gelince ip bitmiş de düğüm yapıp bırakmış gibi bi' hayatım var.

    *bundan sonra bana sayın fazlaejderhasiolanvarmi diyeceksiniz. çünkü ssg entry'mi favorilemiş.*

  • bugüne dek her tür hava ve yol koşulunda itü tatil değildir ibaresini tokat gibi itülülerin yüzüne çarpan üniversite yönetiminin,
    ilk kez kar tatili ilan ettiği tarih: 21 aralık 2012.
    peki itü'nün simgesi ne? arı.
    münferit manada en meşhur arı hangisi? arı maya.

    tehlikenin farkında mısınız?

  • yok keyifliymiş de tatlıymış da yok bilmem neymiş de .. bu şarkı dans pistlerinin missing'den beri gördüğü en üzücü parça olabilir.

    3 arkadaşımız var, ikisi erkek biri kız. çocukluk arkadaşı hatta ("i got this picture of us kids in my head"). sonra efendim kızımız çocuklardan biriyle (erkek #1 diyelim) çıkıyor. arkadaşlık devam ediyor falan filan. sonra her şey yolunda giderken diğer çocuğumuz (erkek #2) kızımıza vuruluverir. birden bire, her şey birden bire olur. artık güneş batarken kızın yüzüne çok güzel bir şekilde mi vurmuştur, kız bir esprisine gülerken çok güzel mi görünmüştür, denizden çıkarken saçını çok mu güzel savurmuştur (insert random memory here), bir şeyler olmuştur işte. artık erkek #2'nin hissettiği şey dostluktan ötedir.

    erkek #2 şansını dener, kız ile arasında bir şey de geçer, belki sadece konuşurlar, belki öpüşürler. çünkü aşkı bulmuşken şansını denememek günahtır ("cause it doesn't happen every day"), kız kendi arkadaşı da olduğu için şansını daha az korkarak dener ("kinda counted on you being a friend"). kız artık erkek #2 ile tek başına takılmamaya özen gösterir arkadaşlıkları için geri alınamaz bir şey yaşanmasın diye ("and we'll never be alone again" / "you made an offer for it, then you ran off"). kız onu fazla da dışlamadan bu işe bir son vermeye çalışır ("and all i hear is the last thing that you said" ).

    erkek #2 ne yapacağını fazla bilemeden öyle kalıverir. bir yandan erkek #1'in kızı pek de hak etmediğini düşünmektedir ("one thing i never see the same when you're 'round" / "i don’t believe in him"); sonuçta erkek #1 ve #2 de çocukluk arkadaşıdır ve birbirlerini iyi tanımaktadır. kız onun sırdaşı olmuştur artık bir nevi, ama o kızınki olmak, dertlerini dinlemek istememektedir çünkü onların birlikte olmasını artık pek de rahat kaldıramaz - ki düz 'iyi arkadaşlık' da onu tatmin edecek bir şey değildir belki de bundan sonra ("'i listened to your problems, now listen to mine' / i didn't want to anymore").

    sonuçta aşıktır en nihayetinde. ancak şansını yine zorlarsa ve kız yine istemezse bu sefer bu üçlü arkadaşlık da bozulur ve kızı belki de hiç göremez bir daha. ne yapacağını bilemez, sessiz kalır, mevcut durumu devam ettirir, ikisiyle de arkadaşlığını bozmaz ("now i thought about what i wanna say / but i never really know where to go / so i chained myself to a friend / cause i know it unlocks like a door").

    ancak takdir edersiniz ki erkek #2 mutsuzdur, çok mutsuzdur. yapacak bir şey de yoktur. ki şarkının en acıklı yeri de burasıdır belki de, gece dışarıda soğukta yıldızlar altında yürürken "öff bu ne böyle ya" duygusuna kapılır, üzüntüden, çaresizlikten hikayeyi anlatmayı bile bırakır :( - ("a thousand lonely stars / hiding in the cold / take it, i don't want to sing it anymore").

    erkek #2 kırılır, ama hiçbir şey kimsenin kontrolünde değildir sonuçta. kıza der ki ne yapayım, kızma bana, ben sana kızmadım ("don't get upset, i'm not with you"), hayat, kafalar karışık, debeleniyoruz falan filan...

  • 13 yaşındaki kız, durumuna; -”yeter artık aşk beni de gör.” yazmış.

    seni daha sensörlü lamba görmüyor aşk nasıl görsün.