hesabın var mı? giriş yap

  • halktan biri olarak sayın bakana sormak istiyorum:
    1) bahsettiğiniz sayıda terörist ibb'ye nasıl geldi.
    2) nasıl olur da bir terörist dağdan inip, sınırı geçip, istanbul'a kadar gelip, temiz adli sicil kaydı alıp bir devlet kurumunda çalışabiliyor?
    buraya gelene kadar sorumlular kimlerdir?
    polis, mit, askeri olarak kimler sorumludur? birileri göz mü yummuştur?
    3) teröristler istanbul'a gelip işe girebiliyorsa bizim can güvenliğimizi nasıl sağlamış oluyorsunuz?
    4) şu an ülke içinde kaç terörist var? kaçı devlet kurumlarında işe girebildi?
    5) bu kadar güvenlik açığı olduğuna göre istifa eden, soruşturma açılan güvenlik görevlisi var mıdır?
    6) adli sicil kayıdı ile işe alınan birinin terörist olduğunu bilmeyen, işe alan kişi nasıl sorumlu olabiliyor?

    edit: çok fazla mesaj var, cevap veremediğim için özür dilerim. arkadaşlar olayı ısrarla partilere bağlayanlar var. ben zaten hiçbir partinin taraftarı değilim. ben sade vatandaş olarak soruyorum. bir terörist bu kadar rahat ülkeye girip çıkabiliyor mu? o zaman hiçbirimizin can güvenliği yok. bu olayda sorumlu kim? mesaj atanlar neden buna cevap veremiyor?

  • maaşlar tüketim falan her şey saçmaladı.
    45 tl'ye tavuk sosisli kumru var 50 tl'ye iskender yiyebiliyorsun.
    sanayide çırak 4.5k başlıyorken mühendis 6 ile başlıyor. yeni avukat asgari ücret bile almıyor. doktorlar zaten herhangi bir meslek erbabının kendilerinden daha fazla kazandığını hala kabul edemez durumda. her duyduğunda sürekli şok olup tivit atıyorlar.
    bir litre su olmuş 5 lira. simit 6 tl. aç bitir salam 6 tl.

    75 liraya geçen gün lokum et yedim. dün kelle eti mi ne eti olduğu belli olmayan kuşbaşılı kaşarlı pideye 50 lira sokmaya çalıştılar.

    tavuk döner 30 lira olmuş. domatesin teki 4-5 tl.

    adam 30 liraya kahve satıyor fıçı bira 30 tl.

    ne nasıl yürüyor kimsenin haberi yok. bişi diyen de yok. kimse itiraz da etmiyor. saçmalık saçmalık üstüne.

    sıkışan zam yapıyor da oğlum öyle bir zam şekli yok. sonumuz hayrolsun.

    edit: bazı arkadaşlar konuyu anlamamış. ne yapsın adam falan diyor. hükümet yeteneksiz bilgisiz olabilir ama serbest piyasaya neredeyse hiç karışmıyor. 100 km yol özel arabayla lpgli 100 tl civarı olabiliyorken nasıl 50 kişiyi taşıyan otobüs kişi başı 100 tl kesebiliyor. minibüs indi bindi nasıl 5 lira yapabiliyor. ben işin burasındayım. yakıt masraflarının ne olduğunu herkes biliyor. dengesizlik değil mi olm bu ?
    mantığı var mı bu işin ? 3 aktarma yapan arkadaş var. geçen gün taksi kullanmış 10 lira fark ediyor toplu taşımayla mantıklı mı bu ? ben mi kafayı yedim ya anlamıyorum. 10 lira iki simit etmiyor ama seni toplu taşımadan kurtarıyor. ee uzaktan bakınca da bir simit 6 tl olmuş oha diyorsun
    ulan ailem yazlıkta kızkardeşim geçen otobüsle gelmeye kalktı 320 lira almış. dedim bu işte yanlışlık var.
    uçak biletine baktık 280 tl dönüşü uçakla yaptı. ulan biri otobüs biri uçak.
    mantıklı mı gerçekten bu iş ?

  • görüntüden anladığım kadarıyla demir ya da benzeri bir maddeden yapılmış heykel. demirini satmak için çalmışlardır.

    o boğa nasıl yıllardır orada duruyor, hayret.

    edit: gelen mesajlara göre, heykel bronzmuş.

  • son yayınladığı video ile şu entry'de belirttiğim hususların neredeyse aynılarını vurgulamış, hatta okuduğuna da emin oldum. yanında olduğunu sandığı iskender, mehmet vs. gibi adamları şutlamış, ilyas'a da baya içerlemiş. *

    ben savaş cebeci'den hiç hazzetmeyen bir insanım. 70 kilo bir dövüşçü tarafından ringde patates edilmesini izlemek için güzel para verir, elimde popcorn'um ile tezahürat yaparak keyif alırdım. ancak bu demek değil ki; şu olaylar çerçevesinde bu durum kaan kazgan'ı haklı yapar.

    kaan kazgan öncelikle aşırı çiğ bir insan. efendi görünüşüne, güzel diksiyonuna aldanmayın. yüzü hiç belli etmese de bu adam 29 yaşında ve 29 yıldır abisi murat kazgan'ın gölgesi altında kalmış bir çocuk. 2015 yılına kadar, rezalet organizasyonlarda, toplam sadece 4 maça çıkabiliyor. tahmin edilebileceği gibi bu 4 maçın tamamını da kaybediyor ve 2015 yılında 0 galibiyet 4 mağlubiyet karnesi ile mma'i bırakıyor. bu arada kaybettiği kişiler de öyle büyük şampiyonlar, güçlü rakipler vs. değil. birazdan vereceğim sherdog linkinden kaybettiği sporcuları da inceleyebilirsiniz. çoğu, mağlubiyet sayısı galibiyetinden fazla olan, 7-8 maç yapıp piyasadan çekilmiş isimler.

    2019 yılında ise mma'e geri dönmeye karar veriyor ve bu kötü karnesini temizlemek için 3 yılda 6 maç yaparak 6 galibiyet alıyor. bu maçlar, yine rezalet organizasyonlarda yapılmış, no-name afgan&iranlı adamlara 200-300 lira ateşlenerek ayarlanan maçlar. *

    bütün bunlara rağmen kaan'ın herhangi bir ciddi mma organizasyonu tarafından kaale alınması ve davet edilmesi mümkün değil. 45 gün öncesine kadar toplam 10k takipçisi olan, instagram fotoğrafları 250-300 like alan bir kişi kendisi. bir aralar youtube'a girmeyi denemiş; 2 sene evvel baya videolar çekmeye başlamış, ama orada da istediği hype'ı yakalayamamış ve ilgi çekememiş.

    peki 45-50 gün önce ne oldu? kaan bir story paylaşarak "mevcut menejerlik şirketimle ayrıldım! herkesin haberi olsun! verdiği sözleri tutmayan adamlar ve satamayacağı hayalleri pazarlayanlar bana lazım değil!!! yeni tekliflere açığım" şeklinde bol capsli ve yazım hatalı bir bildiri yayınladı. bundan 4-5 gün sonra ise birden sosyal medya aktivitesi aşırı derecede arttı. delimine, goril faruk vb. isimler ile videolar çekmeye başladı. aynı zamanda da kendisine soru-cevap yapıyormuş şeklinde çekilen bir videoda savaş cebeci'nin 4 sene önce "beni 70kg adam dövemez" iddiası sorularak sanki durumdan habersizmiş gibi savaş ile bir trash-talk'a girmesi ayarlandı. bunların hepsinin başarılı bir ajans operasyonu olduğunu, bu işlerden az çok anlayan herkes farketmiştir. bu operasyona, savaş cebeci'ye zaten ezelden beri kıl olan jahrein ve kadir hoca gibi isimler de gönüllü şekilde yardımcı oldular.

    bunların belirli bir program dahilinde geliştiği, amacın kaan'a sosyal medya'da görünürlük kazandırmak olduğu çok belliydi. savaş da aslında bunu anladığı için "benim üzerimden prim yapamazsın, varsa 50k doların beklerim" şeklinde bir blöf attı ortaya. kaan kadar olmasa da, savaş da bu durumdan ufak bir hype kazanmıştı ve hoşuna da gidiyordu. gerçekten bir kavga durumu olmayacağını düşündüğü için vitesi hiç düşürmedi, yanına topladığı 30-40 tane ergen ile "neredesin caney?" videoları çekmeye devam etti. oysa ki kaan için bu işin tamamlanması; ancak savaş'ı çok açık şekilde kanını akıtarak, paralize ederek, rezil ederek dövmekten geçiyordu ve bunu yapmaktan da çekinmedi.

    başta atıf yaptığım entry'de belirttiğim gibi kaan, kazandığı bu hype'ı hemen instagram reklamları için kullanmaya başladı. 5 gün içerisinde boktan metin2 oyun sitelerinden tutun sapanca muhafazakar bungalow evlerine, baran kalaycı'nın supplementlarına, sperm kalitesi ve libido arttırıcı ürünlerine (lol) dek şu anda yapmadığı reklam kalmadı. yine aynı şekilde 5 gün içerisinde 5-6 farklı youtube kanalı ile videolar çekti ve -buraya dikkat- masstige digital ailesi ile çalışmaya başladığını duyurdu.

    kısacası savaş cebeci, maalesef büyük resmi göremedi. bu işi, abd'deki youtuberlar vs. dövüşçüler kavgası şeklinde bir event'e dönüştürerek 3-4 ay hazırlanıp güzel bir para kazanabilirdi, bu şekilde rezil de olmazdı. şu anda hem dayak yediğiyle kaldı, hem de rakibinin 30 senedir beceremediği kariyer basamaklarını tırmanma fırsatını kendi elleriyle teslim etti. en çok da buna üzülüyordur muhtemelen.

    ne diyelim, herkese bol şans.

  • bi donem tum ford sahiplerini hirsiz yapmisti.

    ya arkadas resmen zincirleme hirsizlik dalgasiydi bu. ipnenin biri zamaninda nasi kaybettiyse anteni kaybetmis. sonra gidip baska bi forddan calmis. o anteni calinan da baska forddan caliyor. o oburunden o oburunden çala çala bitmeyen bi döngü oluyor. arada biri gidip yedek parcacidan alsa zincir kirilcak ama olmuyor. tum turkiyeyi ebe misali dönen toplu ve sirali bi hirsizlik akimi.

    neyseki yeni modellerde kaldirdi ford da sanirim bu sacmaligi.

  • evimin hemen iki bina yanına açılmış büfenin sahibiyle muhabbet etmeye başladıktan sonra adam "abi telefon et sen ben getiririm gold'u" dedi...
    sonunda balkonda bulunan sepeti ne için kullanacağımı anlamıştım ve mutlu olmuştum. pazar akşamı aradım büfeyi "abi iki gold bırakır mısın?"dedim
    çıktım balkona sarkıttım sepeti, bekledim bir süre ve işte o an bir aydınlanma yaşadım. ben "cemil" olmuştum...
    o kadar okudum, kariyer peşinde oradan oraya gittim hatta bir de üzerine 30 oldum. bugün gelip "ne oldun?" deseler "cemil oldum" derim.
    neyse ki çok beklemeden geldi abimiz, eğer biraz daha gecikseydi daha kötü çıkarımlara ulaşabilirdim.

    (bkz: ne birası sevim)