ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
hız tümseklerinde haddinden çok yavaşlayanlar
-
anasinin karninda 9 ay durup da hiz tumsegine gelindiginde kisilik bozuklugu gosterenlere inat ozellikle yapilmasi gereken eylemdir. gerekirse geri vitese takip heyecan yaratmak da bir alternatiftir. arabada yasli, hasta, bebek vs olabilir. ayrica o hiz tumseginin konma amaci yayaya yol da verilebiliyor olabilir. ama memlekette hiyar bol.
şeker kız candy'de anthony'nin attan düşme sahnesi
-
candy adlı şırfıntının anthony'i unutmasına tekabül eden sahne. tüm izleyici kızlar gibi candy de terry piçinin rüzgarına hemen kapılıvermişti. anthony ile beraber nice sanatçı ruhlu erkek gibi bizler de ölmüştük de iki gün anca ağlanmıştı arkamızdan.
(bkz: nefretimsin terry)
30 mayıs 2015 messi'nin attığı gol
-
ulan adamın golünün tadını çıkartacağınıza hala defansa laf ediyorsunuz. ne insanlarsınız ya. hayatta sizi ne mutlu ediyor lan anlatsanıza biraz?
debe editi: oy verin.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"beni anam kimin için doğurduysa gelip alsın lütfen"
11.11.11
-
bu eziyet seneye 12-12-12 ile son bulacak. çok mutluyum.
telefonunuzu kullanabilir miyim diye soran insan
-
bir gün soran kişi siz de olabilirsiniz.
kimi arayacağını sorup, konuşma kapsamı özel değilse, numarayı ben çeviririm x kişisi sizinle görüşmek istiyor dendikten sonra ses hoparlöre verilerek irtibata geçmesi sağlanabilir. yardımcı olmak bu kadar zor olmamalı. gerçekten ihtiyacı olabilir zira.
özel bir konuşma ise maalesef geri çeviririm. telefon mahremdir herkese verilmez.
sana bana değil 1400 yıl önceye inanan tip
-
başlık sınırlaması yüzünden zorlanmış bir başlık.
dialog ile anlatayım
a-hayatın boyunca hiç gökyüzünden kitap indiğini gördün mü?
b-hayır.
a- peki gören birini gördün mü?
b- hayır.
a- peki biri gördüğünü iddia etse inanır mısın?
b- hayır.
a- en yakın arkadaşın bana kitap indi dese?
b-hayır.
a- ulan madem öyle bundan 1400 yıl önce yaşamış, en az 50 göbek ötesi, senin ırkından senin dilinden olmayan, başka bir coğrafyada doğmuş, okumanın yazmanın olmadığı, cehaletin kol gezdiği yerde, senle hiçbir ilgisi olmayan adama nasıl inanıyorsun?
b-...
a-biri sana 20 yaşındayken babanın aslında gerçek baban olmadığını söylese o an babandan soğur muydun?
b-hayır
işte dinin temeli, erken yaşta motivasyon, güdülenme. daha bebekken verilmeye başlanan dini eğitim. aileler kendilerine verildiği gibi yalan ve yanlışları çocuklarına aktarıyorlar, hiç sorgulamadan eleştirmeden, çocuklar ise daha farkında olmadan bu anlatılanları gerçekmiş gibi kabul edip, asla sorgulamadan zihnine yerleştiriyor. ölene dek. eğer şanslı ise 5-10 yıllık bir araştırma, merak ve idrak süreci ile atlatabiliyor. yoksa sonuç ortada.
gerizekalıya edit: kitap indi derken cilt cilt ansiklopedi gibi indiği kastedilmedi tabiki. allah ile melek aracılığı ile iletişim kurup vahiyler halinde indi. çok daha sonra kitaplaştırıldı. sen bunu anlarsın diye kısaca kitap indi dendi.
sanki böyle yazınca çok mantıklı olcak amk.
gerizekalıya edit: dini eleştiren herkes ateist değildir. farklı inanışlar var. ben de değilim.
la casa de papel
-
denver’ın arturo’yla ilgili avustralya yalanını söylerken bunun palavra olduğunu el hareketiyle de gösterdiği dizi.
öpüşürken düşünülen şeyler
-
- oha öpüşüyorum.
(ilk öpücüğümde aynen bunu düşünmüştüm.)
city of london
-
soner yalçın*bugünkü yazısında burasıyla ilgili söyle ilginç bilgiler vermiştir.
“mayor and commonalty and citizens of the city of london” nedir; bilir misiniz?
kısaltılarak; “london city”… “the city”… veya küçük bir alanı kapladığı için, “the square mile” de denir.
londra’da 2.6 kilometrekarelik alanı kaplayan, dünyanın en eski ve halen devam eden yerel hükümeti’dir! bayrağı ve kendi “anayasası” vardır; ingiliz kanunlarına muaftır.
burası ingiltere’nin bir parçası değil; egemen bir finans devleti’dir! yani…
vatikan nasıl katolik din’inin merkezi ise, burası da para’nın merkezidir.
bankaların çokluğu nedeniyle dünyanın en zengin alanı kabul edilir. örneğin; abd’nin 500 büyük şirketinin dörtte üçünün ve tüm büyük bankalarının burada şubesi bulunmaktadır. (1980’lerde araplar; 1990’larda japonlar ve petrol zengini afrikalılar ve sonunda rus zenginleri london city’nin yolunu tuttu.)
bu minik alanda uluslararası; hisse ticaretinin yüzde 51’i; vadeli işlemlerin yüzde 45’i; euro-tahvil değişimlerinin yüzde 70’i; küresel döviz ticaretinin yüzde 35’i; tüm uluslararası ihraç edilmiş menkul kıymetlerin halka satışının yüzde 55’i gerçekleşir…
dünyada günlük faiz oranını burası belirler. bitmedi…
burası, küresel offshore finans merkezi’dir. cayman adaları gibi ingiltere tarafından kontrol edilen 14 deniz aşırı bölge bu iş için kullanılır! işin dış halkasında ise, hong kong, singapur, bahama adaları, dubai, irlanda vardır. iç halkada kraliyet kolonileri, jersey, guernsey, ısle of man bulunur… buralarda gizlilik içinde; vergi kaçırılır; kara para aklanır ve varlıklar için depolama yapılır
amlarına koyayım onların çok ayıp ediyorlar
-
itü sözlük ssg'si wondrous'un zamanında yaran deyişlerinden biri.
şöylede bir müze görseli mevcut: *
ilk duyumsamada çok etkili olmasa da zamanla dile yapışıp olur olmaz yerde akla gelerek söylenme isteği uyandırıyor.
türk dizilerindeki aşırı zenginlik
-
var böyle bir şey. hangi diziyi açarsanız açın (izlemeniz şart değil) kesinlikle abartılı bir zenginlik mevcut. her dizide en az bir (havuzlu) villa, bir iş merkezi/holding, birkaç iş adamı/kadını, lüks otomobiller, lüks hayatlar...
abi, biz sıdıka, mahallenin muhtarları, bizimkiler, perihan abla, çiçek taksi gibi gündelik hayatta sıkça görebileceğimiz yaşamları ele alan dizilerle büyüdük ama son yıllarda belki de 2000'lerden sonra lüks hayat sürekli bilinçaltımıza itelenir oldu. bu dizilerde yoksul bir iki karakteri o yaşamın ortasına bırakıp hikâyeyi buna göre yürütüyorlar. genelde bu tipler de tüm zengin hayat önündeki engelleri alt eder, onlardan biriyle evlenip, kendisi de o zenginliğin bir parçası olur. doğu'da töreden kaçıp istanbul'da zengin iş adamlarının kucağına düşerler, batı'da kızın biri tam da bu zenginliğin içindeki adamın oğluna vurulur, üniversitede bitirmiş biri hemen bu holdinglerde iş bulur ve ne hikmetse patrona aşık olur... apartmanda yaşayan kimse mi yok aranızda amk ya! bi' biz miyiz fakir?
lan, sıdıka'da evin içinde bir odun sobası vardı ve sıdıka annesiyle karşılıklı çamaşırları katlarken muhabbet ederdi; odasında bir ütü masası yer alırdı; kanepelerinin üstüne serili danteller mevcuttu. şimdiki diziler halkın yaşamından bu kadar uzakken bu kadar popüler olup reyting alabilmeleri tamamen fakir halkın o yaşama özentisinden başka bir şey olmasa gerek. neredeyse orta ya da alt tabakanın yaşamını ele alan dizi mevcut değil. sırlar dünyası filan vardı gerçi.*