hesabın var mı? giriş yap

  • meali: "işaretin lazım zira benim savunacak peşinden koşacak kendi doğrularım yok"

  • kotun ve taytın altına ne giydiğiniz pek önemli değil. tayt varsa o kadar aşağılara bakan olmuyor kızlar.

  • tüketici kanununa göre fiyatların görülür şekilde asılı olması veya etiketlenmiş olması gerekir. hatta kasadaki fiyatla liste fiyatı aynı değilse düşük olan alınır.

    -------
    fiyat etiketi
    madde 54- (1) perakende satışa arz edilen malların veya ambalajlarının yahut
    kaplarının üzerine kolaylıkla görülebilir ve okunabilir şekilde tüketicinin ödeyeceği tüm
    vergiler dâhil satış fiyatı ve birim fiyatını gösteren, üretim yeri ve ayırıcı özelliklerini içeren
    etiket konulması; etiket konulması mümkün olmayan hâllerde aynı bilgileri kapsayan listelerin görülebilecek şekilde uygun yerlere asılması zorunludur. hizmetlerin tarife ve
    fiyatlarını gösteren listeler de bu madde hükmüne göre düzenlenerek asılır.
    (2) etiket, tarife ve fiyat listelerinde belirtilen fiyat ile kasa fiyatı arasında fark olması
    durumunda tüketici lehine olan fiyat uygulanır.
    ------

  • hocası ferguson ile arasında şöyle bir diyalog geçmiş diyolar

    +hocam 38 yaşıma geldim artık bıraksam şu futbolu.
    -ne 38 i la 37 yaşındasın sen.
    +nası hocam yaaa 73 lüyüm ben.
    -oğlum doğduğunda bir yaşında mıydın alla allaaaa. 38 inden gün alıyosun.
    +37 yim yani.
    -37 sin tabi la. koş vur bakiim şimdi şu topa, akşam final var hadi.
    +taam hocam hehe.

  • polis bir yakınımdan direkt alıntı.

    "polis okulunu bitirdik bizi ilk istanbul aksaray'a verdiler. çevik kuvvet. bir gün aksaray'da bizim arkadaşların da takıldığı bir lokantaya girdim. yemeklerinin lezzetli olduğunu söylemişlerdi. kuru fasulye pilav istedim. garson getirdi ama atar gibi bıraktı tabakları önüme. yemekleri bu kadar güzel olan bir yerin personelinin bu kadar suratsız olması ilginçti tabi. neyse yemeğimi bitirip kasaya yöneldim. "abi elinize sağlık valla çok güzelmiş kurunuz" dedim. ve yirmi lira uzattım. adam bir paraya bir bana baktı. "memur bey şaka mı yapıyorsun?" dedi. ben kuru fasulyesini övdüğüme diyor sandım. "hayır dedim valla çok güzel de pek ilgilenen olmadı masayla..." dedim şikayetimi de bildirdim. kasadaki adam altın bulmuş gibiydi. birden "abi allah senden razı olsun be. burada polisler her gün yerler de para veren pek olmazdı. elemanın davranışları için de özür dilerim. o da bu durumdan dolayı böyle davranmıştır. çok özür dilerim" dedi. ben de paramın üstünü alıp çıktım ama çok da şaşırdım. allah haram yemekten korusun bizi ne diyeyim"

  • okurken ben utandım, bu nasıl bir sahtecilik? oha!! demekki adamlar her alanda.... diye başlayan ardı arkası tükenmeyen deli cümleler dönüyor kafamda.

    haberde şöyle bir detay var:

    --- spoiler ---

    "sanığın kullandığı diplomanın sahte olup, bu sahteliği yapanlarla dayanışma içine girdiğine, bu suça katıldığına dair herhangi bir delil yoktur."

    --- spoiler ---

    ya hu güzelim adam kendisinin lise okuyup okumadığını bilmiyor mu? okumadığı lisenin diplomasını kullandığına göre, ne demek "bö söçö kötöldöğönö döür hörhöngü bör dölül yök." daha ne yapsın suç teşkil etmesi için?

    edi büdü: bakın arkadaşlar; “hamza yerlikaya'nın, sahte diploma üretilmesi ile iglili süreçte işbirliği yok, buna dair delil yok. bunu üreten kişi kendisi değil” anlamışım değil mi? :) bu konuda mesaj atmayın artık , minnoş parmaklarınıza yazık.

  • a haber'in bölünmüş ekranda kılıçdaroğlu'nun havalimanından kaçtığı iddia edilen görüntüleri eşliğinde yayınladığı konuşma.

    türkiye türkiye olalı böyle rezil, şerefsiz ve alçak bir güruh görmedi.

    erdoğan konuşurken ne yapacaksınız?

    gel bu hasret bitsin desem?

    yer mi?

  • öncelikle kendisini tanımıyorum. videoyu izlemedim. kendisi hakkındaki bilgim son dönemde debeye giren girdilerden ibaret. fazla da bilgim olmasını istemiyorum.

    yakınının ölme sebebinin doktor hatası olduğu sadece kendi iddiası, kanıtlanamayacak bir durum. ama kendisinin katil olduğu kanıtlanmış ve kendisi tarafından da itiraf edilmiş bir gerçek.

    böyleyken kendisi ile nasıl empati yapılabilir? empati yapmamız neden bekleniyor?

    ne kendisi ne de başka bir katil ile empati yapmayı düşünüyorum. hayatta herkes kadar acı çekiyor, herkes kadar sinirleniyor, herkes kadar öfke nöbeti geçiriyorum. babamın hastalığı sebebi ile ömrümün yarısını cerrahpaşa’da geçirmiş durumdayım. gırtlak kanseri başlığı benim girdilerimle dolu. yaşadığım hiçbir şey karşımdaki insanı öldürmem gerektiğini düşündürtmedi.

    ben ölmüş olan doktor ve ailesi ile empati yapabilirim ancak. çocuğum bir psikopat tarafından öldürülse, çocuğumun katilinin cezası okuduğu yıl kadar bile olmasa, çocuğumun katili yıllar sonra bir programa çıkarılsa ve olayı anlatıp kahkaha atsa, kahrolurum.

    son sözüm armağan çağlayan‘a; buraya geldiğinizde sadece merak ettiğiniz kişilerle röportaj yaptığınızı ve yapacağınızı söylemiştiniz. bir katili merak etmenizi anlamıyorum orası başka da. “ben bu kahkahayı atarken öldürülmüş insanın ailesi ne düşünür?” diye de merak ettiniz mi hiç? ben ettim. ve size olan tüm saygımı yitirdim.

    edit: gelen mesajlar için teşekkür ederim. babam hayatta ve iyi durumda. bu konuda çoğunuzla aynı fikirde olmamıza sevindim, sevgiler.

  • tarihî kayıtlara muazzam bir asker ama bir o kadar da aciz bir devlet adamı olarak geçmiş olan osmanlı sadrazamı.

    doksanlarına kadar yaşamış olan mehmed paşa'nın 1570'lerin başlarında samsun'da doğduğu düşünülmektedir.

    4. murat'ın acem seferinde askerî başarılarıyla sivrilen ve boynuna isabet eden zehirli bir ok dolayısıyla boynu kalıcı olarak yaralı ve eğri kalmış olan paşa'nın esas yükselişi ise yetmiş yaşından sonra olmuştur. 1648 ve 1649 senelerinde 4. mehmet'in çocuk yaşta tahta çıkmasının ardından anadolu'da çıkan bir dizi isyanı bastırmış olan boynueğri mehmed paşa, bu isyanları bastırırken isyancılara hiç merhamet göstermemesiyle sarayın bir kısmının tepkisini bir kısmının da ilgisini çekmiştir. dönemin nüfuzlu devlet adamlarından köprülü mehmet paşa ile de yakın ilişkiler tesis eden boynueğri mehmed paşa, 1650 senesinde kubbealtı veziri olarak tayin edilmiştir. bir sene sonra tahminen 77 ya da 78 yaşındayken* şam beylerbeyliği görevine takrir edilen ve bu görevi de başarıyla ifa eden paşa, 1656 senesinin nisan ayında siyavuş paşa'nın vefatının ardından vezir-i azam olarak tayin edilme kaydına muvaffak olmuştur.

    bir hayli sıkıntılı bir dönemde sadrazamlığa yükselen paşa'nın uzun süredir devam etmekte olan ekonomik sorunları çözmek adına pek bir şey yapmamış olması, pek çok rivayete göre kendi adamlarını ehemmiyete haiz konumlara getirmeye çalışması ve venedik donanması tarafından ablukaya alınmış olan çanakkale boğazı'nı devletin donanmasını kullanarak rahatlatmak yerine kostantiniyye'nin* deniz surlarını güçlendirmeye başlayarak halkta paniğe yol açması gibi kelimenin tam manasıyla fecaat olarak ifade edilebilecek eylemleri dolayısıyla bu makamdaki zamanı çok kısa sürmüş ve yalnızca beş ay sonra, eski müttefiki köprülü'nün de içerisinde yer aldığı bir saray pundunuyla sadrazamlıktan azledilmiştir. söz konusu üst düzey makamdaki yerini ise köprülü mehmet paşa almıştır ve köprülüler devri olarak anılan dönem âğâz olmuştur.

    sürgün edildiği malkara'da ve ardından selanik'te bir süre yaşadıktan sonra saray erkânı tarafından yaşı gereği zararsız olarak addedilmiş olup başkente geri dönmesine izin verilmiştir. eyüp'te bulunan yalısında kalan günlerini geçirip 1666 senesinin ocak ayında ve takriben 90 ya da 91 yaşındayken hayatını kaybetmiştir.