hesabın var mı? giriş yap

  • zenginleşmediler 10 bin doları varsa yine 10 bin doları var.türk lirası değer kaybetti.dolar yükselmiyor yaratılan en büyük aldatmaca bu zaten.böyle bir algı oluşunca suçu dolara atabiliyorsun ne güzel değil mi ?

  • var böyle bir şey gerçekten.
    yakın arkadaşlarım, liseden ve üniversitenin ilk zamanlarından kalma kişiler.
    o dönemler inanılmaz mutlu kişilerdik, sohbetlerimizde de o mutluluk olurdu.
    şimdi buluştuğumuzda ağlama krizleri, taşan dertler, gelecek kaygısı, ülke gündemi, işsizlik ne ararsanız var. insan aşk acısını anlatmayı özler mi? özlüyormuş işte. şimdi birimiz kötü bir ayrılık yaşasa yarım saat dinleyip üç beş sövüp geçiyoruz.
    yaştan mı soktuğum ülkesinin gündeminden mi umutsuzluktan mı bilmiyorum ama her yerimize işlemiş bir mutsuzluk var. çoğumuz böyleyiz biliyorum.

  • ülkenin en şımarık kenti ve nüfusu trabzon. sloganları "bize her yer trabzon". onların bayrakları her yerde dalgalanacak, her gittikleri yerde trabzon'daymış gibi davranacaklar ama karşı taraftan aynı talep gelse neredeyse silah çekip vuracaklar. trabzon'a istanbul takımlarından birinin bayrağı asılsa şehir olarak cinnet geçirecekler ama istanbul'un köprülerine bayrakları asılacak. hayat onlara güzel. işine gelince bizans, bayrağın asılacak olunca "istanbul'un köprüleri". biri de demiş ki lige renk menk katan, şanlı trabzon. şanlı manlı değil, rezilsiniz.

    edit: mesaj atıp küfreden, hakaret eden, "zaa kudur" diye yazan trabzonlu arkadaşlara teşekkürler. tespitlerimi haklı çıkarmış oldular. istanbul'da elbette diledikleri gibi davranabilirler. trabzon'da aynı özgürlüğü bulamayacak olmak problem.

  • büyük çaplı şirketleri, fabrikaları bilemem* ama kobiler için iş, asgari ücret zammından çok daha önce sıkıntıya girdi zaten.
    ben 4 yıldır asgari ücretin 500-600 lira fazlasını veriyordum işçilere ancak bu kez zam yapamayacağım çünkü artık kazanmıyorum. hatta şu anda işi bırakıp piyasadaki alacakları yavaş yavaş toplamak, sonrasında maaşlı çalışan olmak daha mantıklı görünüyor. tabi ekşici devrimcilerimize göre biz patronların yatacak yeri yok, her gün et yiyoruz vs.
    gerçi bunu dedim ya şimdi damlarlar "altındaki arabayı sat", "500 fazla versen ölür müsün" gibi her kelimesinden zeka fışkıran mesajlarıyla...
    kobilerin fişi döviz 6 lira bandına çıktığında çekildi zaten koçlar. o yüzden mesele 500 lira eksiği fazlası değil. zaten asgari ücrete zam yapmak da çözüm değil ama kitleleri uyutmak için iyi bir yöntem.
    türkiye piyasasında ciddi anlamda nakit sıkıntısı var, herkes için sıkıntı büyük. yani bu işin artık işçisi patronu kalmadı, batıyoruz.

  • kısa yolla verilen kilo o yolun bitiminden hemen sonra size geri döner. aylardan şubat şimdi başlasak her ay 4 kilo vererek yaza kadar var ya üf ne biçim oluruz.

    ben şöyle yapıyorum o yüzden;

    abur cuburu kestiğimi, tuz ve şeker kullanmadığımı, hamur işini haftada ikiden çok yemediğimi ve meyveli soda, kola, gazoz vb gazlı içeceklerle bağlarımı koparttığımı, kızartmaların yerini fırın pişirmelerinin aldığını, yağa neredeyse küstüğümü belirteyim önce. neredeyse derken yemekler sıfır yağla olmuyor ayrıca belli bir miktar yağ girmeli bünyeye, olmazsa metabolizma çalışmaz ve kastan kilo kaybedersiniz.

    evde şeker rahatsızlığı olan biri olduğu için yemek saatlerimiz belirli, 10.30'tan önce kahvaltıyı bitirmemiz gerekiyor. o yüzden saat 8.30 gibi kalkıyorum sabah ve kalkar kalkmaz (yüzümü dahi yıkamadan, evet) ılık su içiyorum büyük bardakla.

    sabah nasıl ılık su buluyorum baş ucumda? bardağı peteğin üzerine bırakıyorum, evdeki sıcaklık derecesi düştükçe devreye giren ısınma sistemimiz sağ olsun ben uyanana kadar bir iki kere ısıtıyor o bardağı. soğuk su azıcık daha zor içiliyor o yüzden ılık. gün içinde su içmemek de size zarar verir, su alarmı indirdim günde 7 kere hatırlatıyor bana. su için, su önemli!

    su içtikten sonra kalkıp on-on beş saniyelik esneme hareketleri yapıyorum. maksat kan akışını hızlandırmak, vücuda miskinlik yapma artık uyandık olum! demek.

    sonra iki mandalin yiyip, haşofmanları çekip 1 saat tempolu yürüyüşe çıkıyorum.

    peki neden mandalin, anlatsam ya biraz? spor yaparken susuz kalmamanız için mütüş önemi olan bir meyve kendisi. seviyoz!

    havalar efsane soğuk olduğu için kat kat giyinip ninjalar gibi sadece gözlerim görünecek şekilde çıkıyorum evden ve yürüyorum.

    tempo için motivasyon önemli, güzel bir workout listesi açıyorum.

    1 saatlik yürüyüş sonrası -adım sayar kullanmanız da sizi motive eder hem de ne yaptığınızı takip edebilirsiniz benimki 6 bin küsür adım oluyor- eve gelip nike training club uygulamasından en en en en hafif egzersiz programını açıp 6 - 10 dakika arası yan lungedır yarım şınavdır tekrara dayalı sporumu yapıp duşa giriyorum. uygulama çok güzel ve ücretsiz. azıcık incelerseniz seversiniz, android ve ios'ta mevcut.

    bir dilim tam tahıllı ekmek, bolca salatalık - su oranı yüksek ve sıfıra yakın kaloride olduğu için tıkanana kadar yiyebilirsiniz-, haşlanmış yumurta, iki tatlı kaşığı kadar şekersiz reçel, şekersiz çay, iki üç zeytinden oluşan kahvaltımı yapıyorum. peynir ve domates sevmediğim için yemiyorum ama beslenme uzmanları peynir yağsız olduğu sürece karışmıyor istediğiniz kadar yiyebilirsiniz.

    öğle yemeği 12-1 arası ve protein ağırlıklı, saat 4- 4.30 gibi bir meyve; elma, ayva, portakal, 3 mandalin vs gibi, avucu tam doldurmayacak kadar sade leblebi çünkü meyve ile karnım kazınıyor ve sade kahve, akşam da 7 gibi ve sebze ile protein ağırlıklı. sulu yemek varsa iki öğünden birinde bir dilim ekmek daha yiyorum.

    alakasız saatlerde acıkırsam yoğurt yiyorum. sade yoğurt tadını sevmediğim için içine pul biber ve nane atıyorum. pul biber ve yoğurt yağ yakımına yardımcı. yaban mersini, greyfurt gibi yağ yakımına yardımcı besinleri yeme düzeninizde uygun yerlere yerleştirebilirsiniz.

    bu kısım hatun kişileri ilgilendiriyor; adet dönemi diyet için ıstırap doludur, tatlı krizleri içine meyve doğradığınız yoğurtlarla geçirilimeye çalışılmalı, kuru yemişlerabartmadan yemeli, geçmezse bitter çikolata ile durdurulmalı. sağlıklı abur cubular da yapabilirsiniz kendinize ama ben üşeniyorum, günde bir muz canınızı kurtarır. hem tatlı ihtiyacını giderir hem de sancıların şiddetini azaltır. potasyumu yüksek yiyecekler de sancıları azaltır mesela bulgur pilavı, yanına cacık oh mis!

    hayatımın hiçbir döneminde çok kilolu biri olmadım ama bu en başta yazdığım alışkanlıklarımdan kaynaklanıyor ve yukarıda anlattıklarım da kilo vermemde/ olan kilomu korumamda gerçekten etkili olan şeyler.

    girdiğim en uzun entari bu oldu sanırım. eyyorlamam bu kadar.
    edit medit:@jfpv ve @francescotottix sayesinde öğrendim artık spotify adımlı zımbırtısı yokmuş. ben burdan siliyorum da seni gönlümden silemezler piremses.....

  • bazen buna bile fırsat vermiyorlar ya, reddedilmekten daha beter o. bir keresinde barda salça olucam kızın birine, tam yanına yanaşırken kız bana dönüp "devaam eeettt" dedi, hatun değil sanki trafik polisi amk. gelişime vurdu kız, ben sadece burdan geçiyordum tripleri yaptım ama ben bile inanmadım kendime. tanısa severdi lan aslında.

  • 2 sene önce istanbul-stockholm arasıydı benimki. uçuş boyunca en korktuğum an tuvalette işimi hallettikten sonra sifona benzeyen bir şeye basmam sonrası kopan gürültüydü. o kadar derinden, o kadar dehşet vericiydi ki "uçağı düşür düğmesine mi bastım lan!!!?" diye sırtımdan kıçımın arasına doğru anında bir ter süzülmüştü. gürültünün sürdüğü o 5,6 saniye içerisinde national geographic'deki "uçak kazası raporu" programının bizim uçağın düşüşünü konu alan bölümünü bile kafamda canlandırmıştım. hem bok yoluna gidecek, hem de uçağı benim düşürdüğüm ortaya çıkınca "dünyanın en gerzek uçak yolcusu" olarak anılacaktım. sesler kesildiğinde yanlış bir şey yapmadığımı anlayıp, 40 yıllık uçak yolcusu gibi gözüm kapalı sifona basabildiğim için övündüm kendimle. tuvaletten çıkıp koltuğuma doğru yürürken de herkesin suratına "işte bu iş böyle yapılır. tuvaleti yaptıysan sifonu çekecen abi." gibisinden bakarak gururlu bir tavır takındım.

  • bir siyasal islamcı tehdidi.

    ben kutlamayacağım, dombra eşliğinde 31 çekmeyi planlıyorum napacaksin? 15 temmuzda 31 çekti diye mahkemeye mi vereceksin ?

    konuşmak için konuşuyor, zorla ağır konuşturuyorsunuz adamı.