pul biber

• kırmızı biberin kurutularak minik parçalar halinde yenilmeye hazır hali. örnekleri her kebapçıda bulunabilir
• vücuda girerken ve çıkarken acı veren baharat.
• adana dürümün vazgeçilmez katkısı, muhteşem baharat.
• dogal ve katkisiz olaninin tadi muhtesemdir. agzinizda yanginlar cikar ama midenize bisiicik yapmaz ( saglikli bir insan icin, ulseri olanlarda da kisiye gore degisiyomus). her turlu yemegin bastaci. pul biber, bulgur, et uclusu zaten dogu yemeklerinin ana maddeleridir. mumkunse antepten getirtiniz, marketlerde satilanlar bol bol boya ve tatlandirici icerir, tadi da biseye benzemez.
• eski sevgilinin ağzına doldurulasıca baharat.
  (bkz: sözlükteki eski sevgili takıntısı)
• yemeklerini acili yemegi seven kisi icin mutfaginin, sofrasinin ayrilmaz unsurudur. pul biber o kadar hassas bir konudur ki, acili yemek sever kisi gidip de buyuk market zincirlerinde satilan boyali, tatsiz, acisiz urunleri almayi aklindan dahi gecirmez. illa ki bir sekilde kirmizi pul biberin anavatanina ulasmaya calisir, oralardan siparis eder, yemegine her serpiste lezzeti bir kez daha tadar.
• sevilmeyen sebzeleri ve çoğu yemeği yenilebilir hale getiren mucizevi baharat.
• candır.
• abartmamak kaydıyla her türlü yemeğin olmazsa olması. en lezzetsiz yemeğe bile lezzet katar. mutfağımın baş tacı.
• abartmaması güç olan baharat. özellikle aileniz bibere düşkünse ve çocukluktan itibaren her yemek kıpkırmızı konuyorsa tabağınıza 22 yaşında basurunuzla mutlu mesut yaşamaya başlıyorsunuz.
  
  bu akıllandırıyor mu sizi? elbette hayır, sabah peynirin üzerine bile biraz limonla bol pul biber serpmeye devam...
  
  son zamanlarda bazı terbiyesizler bu güzelim baharatın içine domates babuğu falan da karıştırıyorlarmış haksız kazanç için, hiç hoş değil...