hesabın var mı? giriş yap

  • istanbul: mor ve ötesi, madrigal, hey douglas.

    ankara: bengü, buray, koray avcı, sabahat akkiraz, onur akın.

    adana: cem adrian.

    antalya: edis.

    mersin: sertap erener, can bonomo, atiye.

    muğla: melek mosso.

    şöyle biraz baktım da chp'nin tüm büyükşehirleri alması sayesinde milli bayram kutlamalarında kalite baya artmış gözüküyor. diğer sanatçılara saygısızlık olmasın ama eskiden belediye konserleri mustafa ceceli, alişan, demet akalın ve 4-5 aynı ismin etrafında dönüp duruyordu.

    şimdi tam anlamıyla yeni neslin dinlediği sevdiği isimler sahne alacak. bunların yanında bir sürü cumhuriyet tarihini anlatan etkinlikler var.

    özlemişiz böyle coşkulu kutlamaları.

  • çok samimi bi arkadaşının arkadaşıysa numarası ona sorulmadan alınıp mesaj atılabilen, tuvaletlerin duvarına numarası yazılıp kenarına ben okşan ara beni yala beni diye not düşülebilen terso yaparsa sözlükte kezban olarak tanımlanabilen kızdır.

    bi insanın (bak insan diyorum farkettiysen) numarası fb maili twitiri zırtı pırtı o insanın kendisinden istenir. çok samimi bi arkadaşınızın çok samimi bi arkadaşı sizin çok samimi bi arkadaşınız olmayabilir aq diyim de erkek olduğum belli olsun.

  • şu kafada biri:

    -birbuçuk ay oldu sevgilimden ayrılalı neden hala yokk panpişlerim çünküü beni ancak einstien mutlu edebilir:)

    -karar verdim bir bilimadamıyla çıkıcam hahahahahah

    -newton öldümü yaşıyomu pekii panpişlerimmm onlada sevgili olabilirim

    -newton damı ölmüşşşş :(

    newton damı düşşün kafana.

  • ilginç

    20 yıldır türkiyede değişen bir bok yok. pardon benzin 50 kuruştan 5 tlye çıktı. bir de baya bi fakirleştik.

    o değil de asıl ilginç olan eskiden politikacıları rahatça eleştirilebiliyordu lan. tansu çiller başbakanken falan hayatının dalgası geçilirdi. mesut yılmazla da öyle.

    şimdiler de kuzey koreye döndü iş ortalık iyice. seveceksin. mecbursun. sevmezsen hapis.

    şu skeç bugün starda yayınlansa tarihin en büyük medya operasyonu yapılırdı herhalde. 5000 kişi tutuklanırdı.

  • zor bir iştir.

    monsters, inc. gibi bir şaheseri çekmiş pixar animasyon stüdyolarının iyi hikaye anlatmak için 22 altın kuralı varmış:

    1.sevilen bir karakter yaratmak istiyorsanız, başarılı olmasından ziyade çok çabalaması daha etkili olur.

    2.seyirci olsanız ilginizi çekecek hikayeyi anlatmayı, bir yazar olarak seveceğiniz hikayeyi anlatmaya yeğleyin. bazen bu ikisi arasında inanılmaz fark vardır.

    3.hikaye sona ermeden ihtyacınız olan belli bir temayı bulmak mümkün olmayabilir. sona erince de bunun için tekrar yazmanız gerekir.

    4.bir zamanlar _____ vardı. her gün, _______ yapardı. bir gün _______ oldu. bu yüzden _______. ve yine bu yüzden, ________. ve sonunda ________.

    5.basitleştirin. odaklanın. karakterleri kombin yapın. yol ayrımlarını es geçin. değerli eserinizi kaybediyormuş gibi hissedeceksiniz ama bunlar sizi özgürleştirecek.

    6.elinizdeki karakter hangi konuda iyi ve rahatsa, karşısına bunların tam zıttını koyun ki mücadele versin. bakalım nasıl başa çıkıyorlar?

    7.hikayenin orta kısımlarına gelmeden sonunu yazın. cidden, sonlar çok zordur, önceden bunu netleştirirseniz işiniz kolaylaşır.

    8.hikayenizi bitirin, mükemmel olmasa bile nihayete ersin. ideal bir dünyada ikisi de bir arada olurdu, ama boşverin. bir dahaki sefere daha iyisini yaparsınız.

    9. sıkıştığınız zaman, bir sonraki adımda nelerin olmayacağının bir listesini yapın. çoğu kez sizi bu sıkışıklıkta kurtulacak malzeme kendiliğinden ortaya çıkacaktır.

    10.sevdiğiniz hikayeleri bir kenara ayırın. onlarda sevdiğiniz şey sizin bir parçanızdır, hikayeleri kullanmadan önce onları iyi tanımanız gerekir.

    11.kağıda yazmak aynı zamanda düzeltmeyi de kolaylaştırır. harika bir fikir yazılmadan sadece kafanızın içinde kalırsa kimseyle paylaşma imkanı olmaz.

    12.aklınıza gelen ilk fikri eleyin. ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinciyi de...herkesin aklına gelmeyecek fikre ulaşın. kendinizi şaşırtın.

    13. karakterlerinizin bir fikri, duruşu olsun. yumuşak başlı ve pasif karakterleri yazmak kolay olur ama bu seyirci için adeta bir zehirdir.

    14.neden özellikle bu hikayeyi anlatmak istediğinizi bilin. içinizde sizi bu hikayeyi yazmaya iten şey nedir? hikayenin kalbi de odur.

    15.karakterinizin yerinde siz olsaydınız o durumda ne hissederdiniz? dürüstlük inanılması zor durumları inanılır hale getiren bir şeydir.

    16.riskler neler? karakteri anlayabilmemiz için bize sebepler verin. başarılı olamazlarsa ne olur? bir deneyip görün.

    17.hiçbir çalışmanız boşa gitmez. işe yaramıyorsa dinlenmeye bırakın, daha sonra baktığınızda işe yarar hale gelecektir.

    18.kendinizi tanımalısınız: yapabileceğinizin en iyisi ile "öylesine" arasındaki farkı bilin. hikaye anlatmak kendinizi zorlamaktır, vasatı cilalamak değil.

    19.karakterlerin başına bela olacak tesadüfler harika olur, ama onları beladan kurtaracak tesadüfler seyirciyi kandırmaktır.

    20.örnek bir alıştırma: sevmediğiniz filmleri düşünün. onları seveceğiniz bir hale nasıl getirirsiniz?

    21. durumları ve karakterlerinizi iyi ölçmeniz gerekir, öylesine yazamazsınız. sizi öylesine yazmaya iten şeyi bulmanız gerek.

    22. hikayenizin özü nedir? peki onu en ekonomik şekilde anlatmanın yolu? bunu biliyorsanız, oradan başlayıp hikayeyi geliştirebilirsiniz.

    kendi çevirimdir efenim.

    kaynak

  • sosyal psikolog geert hofstede'nin kültürler arası farklılıkları çalışırken kullandığı boyutlardan birisidir aynı zamanda belirsizliğe tahammül edememe/belirsizlikten kaçınma.

    çalışmada ülkelerin bu boyuttan edindikleri skorun, o kültürün insanlarının belirsizlik ya da bilinmezlik durumlarında ne dereceye kadar tehdit altında hissettiklerini ve bunlarla başa çıkabilmek için geliştirdikleri inanç sistemlerinin varlığını yansıttığını söyler hofstede.

    türkiye'nin bu boyuttaki skoru ise 85'tir. ve şöyle yorumlanır:

    ülkede yasa ve kurallara büyük bir ihtiyaç vardır. belirsizliğin sebep verdiği kaygıyı en aza indirmek için insanlar ritüellere başvurmaktadırlar. ve bu ritüeller, dışarıdan bakıldığında, insanların pek çok "allah" referansıyla dindar görünmesini sağlasa da aslında toplumda gerginliği aza indirmek için kullanılan geleneksel toplumsal modellerdir.

    yani allah'ın dediği olur, nasip kader kısmet, hayırlısı demeyeydik o kadar belirsizlikle nasıl başa çıkardık değil mi?

    bu boyutta düşük skor sahibi kültürlerin ise yapılandırılmamış ya da değişken çevrelerde de rahat hissettikleri ve olabildiğince az kurala sahip olabildikleri, daha pragmatik davrandıkları, değişime daha sıcak baktıkları ve daha kolay risk aldıkları bulgular arasında.

    sosyal psikolojinin çalışma alanında olan belirsizlik tahammülünün aynı zamanda işyeri davranışları, iş dünyası, özellikle çok kültürlü şirketlerde iletişim, politika, eğitim, tüketici davranışları gibi pek çok konunun da çalışma alanına girdiğini görmekteyiz.

    örneğin eğitim alanında, bizim gibi belirsizlikten kaçınma puanı yüksek ülkelerde öğretmenlerin her şeye hakim olduğu/olması gerektiği düşüncesi hakimdir ve öğrenme daha yapılandırılmış formattadır. matematik ve fen bilimleri öne çıkarılır. mesela beden eğitimi dersine çıkarılmayıp da sınıf öğretmeni tarafından içeride öğrencilere matematik sorusu çözdürülen tek ilkokul öğrencisi ben değilimdir bence sözlükte.* matematik derslerinin her daim genel geçer kurallarının olması, soruların tek cevabı olması, yani belirsizlikten uzak olması belki bizim için rahatlatıcı etmenlerdir. ancak, belirsizlikten kaçınma puanı düşük ülkelerde öğretmene her şeyi bilen kişi görevi biçilmiyor ve öğrenme süreci daha esnek ve temel bilimlere daha az odaklanmış olarak ilerliyor.

    dil öğrenirken de bizim öğrencilerin dilbilgisi ve kural öğrenme merakı buradan gelebilir diye düşünüyorum bazen. bunların farkında olmak öğretmenler açısından faydalı çünkü bu kültürel boyuttan dolayı risk almaktan kaçınan sınıfta konuşmayan öğrencinin bir şekilde cesaretlendirilmesi ve dili sadece belli kuralları olan bir dilbilgisi üzerinden düşünme alışkanlığının giderilmesi gerekiyor.

    bitirmeden not: hofstede'nin çalışması ülkeler bazında göstergeleri olan bir çalışmadır, bireyler bazında elbette her şey daha farklı olabilir.

    kaynaklar:
    https://geert-hofstede.com/turkey.html
    https://en.0wikipedia.org/…zxj0ywludhlfyxzvawrhbmnl

    edit: imla