hesabın var mı? giriş yap

  • baldıran zehri sokrates mitinin de önemli bir parçasıdır. çünkü sayesinde sokrates'in ölümü bir anlamda daha kendi elinden olmuştur. bir anlamda daha diyorum, çünkü rivayete göre, sokrates kaçma şansı olmasına karşın ölüme gitmiştir. benzer şekilde, kendisinin de savunmasında ifade ettiği gibi, jüriyi nabızlarına uygun şekilde ikna etmeyi seçmemiş, onlara yalvarmamış, çoluk çocuğu mahkeme kapısına dizmemiştir.

    en hakiki ressam jacques louis david abimizin tasvir ettiği gibi, baldıran zehrini elinde tutan sokrates, ölümü de elinde tutar. ölümü kontrolü altındadır. ölümünün nedeni dört element değil, özgür iradesi ve ahlak anlayışıdır. platon'un ifadesiyle, ölümü ölmeden bilen kişidir sokrates. "iyi yaşam"ını zehir dolu kupasıyla taçlandırır. sonrası rahat bir uyku. iyi bir içici olan sokrates, zehir olsa içeceğini böylece kanıtlar.

    sonradan diogenes laertius ona şu kötü şiiri yazmış [çevirisi bana ait]:

    ah ulan sokrates,
    iç şimdi doyasıya,
    zeus'un krallığında.

    bilge olduğunu söylemekte
    ne de haklıydı tanrı,
    apollo'ydu boru değil,
    bilgeliğin ta kendisi.

    şimdi sana zehir sundu şehrin,
    kana kana iç diye,
    oysa ilahi sesinden
    bilgelik içmişken senin.

    ilginç bir not da, baldıran zehrinin atina'ya anadolu'dan geliyor olması ve pahalı olduğu için masrafını mahpusun karşılamasıydı. sokrates'i kurtarmak için biriktirilen parayla aldıklarını tahmin ediyorum.

  • tek çaresi umudu öldürmektir, başka bir yolu yoktur. eğer hala içinde umut saklıyorsan bu acı asla bitmez. hiçbir şey beklemeyeceksin. içinde hiç umut kırıntısı olmayacak. o zaman aşk acısı da biter. acı veren umuttur.

  • ahahaha yalnız gedofatuan adlı kullanıcının yapmış olduğu "siz süreyi mi kast etmiştiniz? ben de covid yüzünden yazdınız sanmıştım." yorumundaki tecahülüarif bendenize kahkaha attırmıştır.

    edit: çok aptalca bir yazım yanlışı yapmışım. @nils'e düzeltme için teşekkürler. gülmekten gözüm dolduysa demek ki...

  • az önce oldu:

    - amca bu ilacı niye kullanıyosun?
    - benim değil ki o ilaç... haa... benim benim... unutkanlık için.

    ilaç yazdırmak için gelenlerden bu kadar inandırıcısını görmemiştim.

  • ortalıkta sosyal medya dışında henüz kaynak yok, kazakistan’ın da en az 30 yıldır baskıyla yönetildiği de hepimizin malumu.

    hükümetinin çin ile yaptığı uzun vadeli doğalgaz satış anlaşmasının halk nezdinde ülkenin kaynaklarını çin’e peşkeş çekmek olarak algılanması, bu anlaşma içerisindeki kazak şirketlerinin nursultan nazarbayev’e yakın kişilere ait olması, zaten enerji sektöründeki çalışma koşullarının insani olmaktan çok uzak oluşu, uzun süredir çalışma koşulları için yapılan protestoların hep polis tarafından müdahalelere uğraması ve en nihayetinde de akaryakıta yapılan %100 zam; olayların niçin şimdi çıktığına yönelik gerekçeler olarak gösterilse de tüm bunların aslında sadece bardağı taşıran son damlalar olduğu konusunda ülke gündemini takip edenler hemfikir. gerçek neden olarak ise kazakistan’ın yaklaşık 35 yıldır tek bir kişinin keyfine göre yönetiliyor oluşu, hükümetin gırtlağına kadar yolsuzluğa batmış hale gelmesi ve halkın, özellikle de işçi kesiminin yaşam standartlarının yerlerde sürünmesi olarak gösterilebilir.

    yaşadığımız ülkeyle oldukça benzer sıkıntılar.

    pek çok sosyal medya kullanıcısı kazakistan’daki protestoların görüntülerini kazakistan halkının haklı tepkisi, kazakların özgürlüğe giden yoldaki cesur adımları olarak görürken binlerce kilometre ötede, zulme karşı ayaklanan halkın kazak hükümeti dışında endişelendirdiği bir kesim daha var: biz, yani türkler. yerli twitter hesaplarımız yine büyük resmi görmüşler. meğer kazak halkı aslında yıllardır refah, bolluk ve huzur içinde yaşıyormuş ama halkı sokağa döken abd, rusya, çin ve otpor’muş.

    hedef de tabii ki türk birliği; yersen.

    halileo sıcacık yatağından bildirdi. mikrofonlarımız taaa kazakistan’daki olaylardan bile mağdur olabilen siyasal islamcılar ve kucaklarında oturan minik turancılarda.

  • ikinci el urunlere oldum olasi uzak dururum. bir arkadas ilani gormus ve bana gonderdi. piyasinin yari fiyatinda. satici ile yorumlar uzerinden filan iletisime gectim, sifir ayarinda filan dedi ki fotograflarda da oyle gozukuyordu. neyse aldik urunu. urun 2 gundur kargo subesinde bekledi. subeye telefonla ulasmak zaten mumkun degil. gittim subeye dedim benim kargo var ama dagitima çıkartmadınız filan. kargonuz burda, aktarmada zarar görmüş biz o yuzden teslim etmedik. dedim neden haber vermediniz, iste yogunduk filan. kargon kutusu komple parcalanmis, tekrar toparlayip bantlamislar. urun de agir, 100kg kadar. urun de kullanilamaz hale gelmis. bu arada ben dolap uygulamasini hic kullanmamistim. bildirimlere de izin vermemistim. bildirim gelmis, otomatik onay olacak diye ki sistem onaylamis. saticiya para gitmis. ben urunu teslim almadim. musteri hizmetleri telefonu yok. mesaj atin diyor. mesaj atiyorum hemen cevap vermiyorlar. neyse ertesi gun oldu, dolap diyor ki urunu al. ya nasil alim ortada urun kalmamis. biz bu sekilde iade yapamıyoruz. urunu teslim alin ondan sonra iade sureci baslatalim. diyorum ki sizin kafaniz mu guzel kutu bile parcalanmis, parcalari mi teslim alim? bizim isleyisimiz bu sekilde. baska turlu yardımcı olamayiz dediler. saticiyi aradim anlattim durumu, dedi ben parami aldim ne yaparsan yap sen. parani kargodan al dedi. ikinci el urune kargo sirketi para oder mi hic. baktim olmuyor, bankadan direk harcama itirazinda bulundum. teslim almadigim urunun parasini firma geri iade etmedi diye. 10 gun sonra banka parayi iade etti. simdi dolap ariyor, urun nerde? dedim ben almadim. satici da almamis diyor. valla artik o sizin sorununuz. ben urunu kargodan teslim almadan ne diye saticiya parayi aktariyorsunuz. sonuc olarak guvenli bir sistem degil. kredi kartinin harcama itirazi olmasaydi bana girecekti. bu arada isbankasi kartini kullanmistim, iscep ten harcama itirazi yaptim. harcama itirazi yaparken belge ekleme yeri de var, dolap siparisinin ekran goruntusu ile kargo takip sayfasinin ekran goruntusunu ekleyip gonderdim

  • sırf müzik dinlemek için radyo programcılarının birbirinden saçma muhabbetlerine maruz kalmak istemeyen bizler, müzik uygulamalarını, hışırtısız, çekme problemi olmadan rahat rahat dinliyoruz.

    karşımda bir şeyler anlatan birini dinlemek istersem de podcast açıyorum.

    yeniliklere ayak uydurabilenler kazanıyor. ayrıca teknolojik gelişmeler ve değişen ihtiyaçlarla birlikte yok olan birçok meslek var, radyocular tek değil.

  • baba barış kurşun'un mesajı:

    "tükenmek üzere olan umutlarımızı kampanyamıza sahip çıkarak yeniden canlandıran, gülcemize umut, bize yaşama sevinci aşılayan bütün ekşi sözlük yazarlarına, çaylaklarına, okurlarına ve mücadelemize destek olan herkese canı gönülden teşekkür ederiz.

    dileriz gelecekte kimse bu zorlukları yaşamak zorunda kalmaz. yine de olur da bir gün başınız sıkışırsa umutlarınızı koruyun. insanlık bir yerlerde yaşıyor, bazen hiç beklemediğiniz bir yerden imdadınıza yetişiyor.

    bir gün aranıza katılmak ve ekşi sözlük yazarı olarak bu ailenin bir üyesi olmak, başka ailelere yardim eli uzatmak istiyoruz en kısa zamanda.

    tekrar her birinize sevgilerimizi ve canımız gülcemizin gülücüklerini gönderiyoruz."

  • etkileşim almak için sallıyor. yorum atmayın, adam aç kaldı iyice saçmalıyor.
    böyle trolleri biz büyütüyoruz. yorumlara bakıyorum %90'ı dediklerine karşı çıkıyor.
    bu yorumlar sayesinde etkileşim alıyorlar. hiçbirine cevap vermeyin.
    "acaba ne demiş" diye tıklamayın bile.