hesabın var mı? giriş yap

  • tupperware denen plastik batağına saplanmış kadınlardır. bakıyorum çevreme her gün daha da artıyor böyleleri. küçücük şişeler, kaseler, bardaklar onlarca liradan satılıyor. işin ilginç yanı bir sürü de alıcı buluyor.
    hadi desem ki insanlarda para çok, harcayacak yer yok, aklıma annem geliyor. öğretmen kendisi, zengin değiliz yani. geçen gün küçücük bi kaseye 95 lira vermiş. dedim ki anne bu ne böyle yastık altında tupper mı biriktireceksin. neymiş yiyecekler bozulmuyormuş günlerce tazecik kalıyormuş bıdıbıdı. ya sanki göçebe hayat mı yaşıyoruz anne, yörük müyüz anne. her gün evdeyiz yer bitiririz allahım ya.

  • 85. dakika hertha - stuttgart maçı 0-0 gitmektedir. gol olmadan 5-10 saniye önce bir yorum yapmış biri.

    "allahbelanı versin hertha hepiniz oç siniz istersen banla admin bu oç lere koyim.allah belası ya"

    akabinde gol gelir ve 1-0 olur, aynı kişi birşey daha yazar.

    "alalhrazı olsun hertha çok büyük takımmışsın.kandilin mübrek olsun sen ne güzel takımsın.

    iyi güldüm valla.

  • öyle bir para yok... işin iç yüzü hiç öyle değil...
    kurye şirketlerinin adam bulmak için çektirdikleri youtube videolarına kanıp gelmeyin şuraya...

    bir kurye günde 13-14 saat çalışır, her şey yolunda gider de hedeflediği paketi atabilirse ancak o paraya ulaşabilir, ki 10-12 belki de 15 bin çok zor... (iş dönüşü, işinden evine dönerken katlanamadığın yarım saat/bir saatlik trafikle 13-14 saat boğuşmaktan söz ediyoruz burada, her bünye kaldıramaz, fiziksel/ruhsal)

    bu arada bu parayı kendi motoru ile çalışıyorsa alabilir. öyle anlaşırsın şirketle. yani ya cebinden para verip bir motor alacaksın peşinen gireceksin ya da birçok kurye gibi bu işi henüz yaparken aldığın motorun kredisini ödeyeceksin bir yandan da. bir motor fiyatlarına göz atın isterseniz...

    her şey muhteşem gitti 15000 hakediş faturası kesti diyelim
    sadece aklıma gelenleri yazayım
    2600 tl yakıt (13-14 saat çalışan motor, hedeflenen pakete ulaşabilmek için 100 tl yer günlük)
    1050 tl bağkur
    2300 tl kdv (yakıt ve motor bakım faturası vs. ancak gösterirse düşer bu rakam. 2600 tl yakıtın bile düşecek kdv'si 400 tl... epey gider girilmesi lazım...)
    300 muhasebe
    520 tl yemek (o da 20 tl'ye bulursa yiyecek bir şey)
    240 tl yağ değişimi (13-14 saat sürekli çalışan bir motor 2 haftada bir yağ değiştirir)
    bu adam
    + motor kredisi (ki motor borcu bitene kadar yaptığı km yüzünden epey değer kaybeder. siz mesela gidip taksi çıkması araç alır mısınız? bu da bir sermaye kaybıdır)
    daha saymadığım bir sürü motor arıza gideri vs. var
    +kaskı var, eldiveni var, yağmurluğu, rüzgar elciği, lastiği vs. vs.
    +yazı var, kışı var...

    bu giderleri düştükten sonra elde kalan para, haftalık 85 saat çalışarak kazanılan
    neredeyse 8 saat çalışan, asgari ücret alan birinin 2 katı çalışma süresi. zaten asgari ücretli, maaşlı insan da bu kadar fazla mesai yapsa aynı parayı alır... sen bu çalıştığının 2 katı çalış bu ay, sana bu kadar para deseler kaçınız çalışır... ki yukarıda aklıma gelenleri sıraladığım meselelerle de uğraşmamış olursunuz.

    özetle bu iş esnaflıktır. öyle işçilikle, maaşla, elinize geçen maaşla karşılaştırmayın. bakanlık pazar gününden perşembe gününe kadar kar nedeniyle motorların çalışmasını yasakladı. bu insanlar 4 gün para kazanamadılar mesela... nasıl bir esnafa şu kadar fatura kesmişsin bu kadar kazanıyorsun sen diyemezsen, kuryeye de diyemezsin... maçası sıkan maaşlı işini bırakır esnaf olur...
    bu kadar basit...

  • büyük otomobildir. arka koltukta oturan yolcu, şehir içinde bu otomobili sürücüsünden çok sever. üç yıllık audi a4 kullanımından sonra şaha kalkmış döviz kuru ve yıllık kilometremizin düşüşünü de dikkate alarak bu defa skoda superb kiraladık. daha evvel bu otomobili kullanmamıştım, sırf merakımı gidermek için vw passat comfortline yerine skoda superb style istedik. bugüne kadar çevremde bu otomobili kullananlar, övgüde sınır tanımıyordu.

    bir aydır, yaklaşık iki bin kilometre kullandım. 1.6 tdi 120 ps motorlu bir otomobili ilk kullanışım olduğundan, evvela performans ve yakıt tüketimine dikkat kesildim, bu konuda netice: hayal kırıklığı. (edit: performans hala hayal kırıklığı ama yakıt tüketimi zamanla düştü ve hakikaten az yakmaya başladı fakat; uzun yol otobüs şoförü gibi kullanırsanız)

    konfor-donanım-tasarım:

    otomobil, hakikaten büyük. bagaj hacmi ve arka koltuk diz mesafesi, muhtemelen sınıfının en iyisi. 580 lt civarında bir bagaj hacmi var, bagaj kapağı, arka camla birlikte açıldığından yüklemesi kolay. bagajdaki kancalar, cırt cırtlı yük sabitleme zımbırtıları, epey kullanışlı.

    ön koltuklar elektrikli, bel desteği ayarı var. ortadaki ekran güzel, kocaman ve dokunuşlara tepkisi yeterince hızlı. ön koltuklar arasındaki kol dayamanın içi geniş ve soğutmalı. torpido, aracın geneline bakınca minicik kalmış. araçta cd çalar yok, onun yerine sd card okuyucu koymuşlar ve bunu torpidoya koydukları için hacimden çalmış, torpido gözü kilitlenmiyor.

    arka koltukta geniş geniş oturuluyor. diğer otomobillerden bir farkı da burada, arka koltuk iki kişilik değil. mecbur kalındığında çok iri olmayan üç kişi seyahat edebilir ve ortada oturan çok rahatsız olmadan idare ediyor.

    donanım ve büyüklük iyi. bir üst donanım seviyesi olan prestige paketi alanlar çok memnun ama listede deri döşeme olduğunu görünce düşünmedim bile. passat’ın highline donanımında da aynı durum var, istesek de kumaş döşeme alamıyoruz.

    aracın ses yalıtımı, pek de iyi değil. yol ve lastik sesi, rahatsız edici seviyede. motor sesi, çok gelmiyor.

    bu aracın konforu, sınıfında normal seviyede. iddia edildiği gibi çok üst seviye değil. maalesef büyüklükle konfor karıştırıldığından, konforu abartılıyor. 600 kilometrelik bir yolculuk sonunda, yolda üç defa yarımşar saatlik mola vermeme rağmen kıçım başım ağrıyarak indim. koltuk döşemesi taş gibi sert. passat, mondeo ve a4, uzun mesafede bu otomobilden kesinlikle daha konforlu. şehir içinde veya kısa mesafede, geniş iç hacim sebebiyle superb, iyi bir alternatif.

    motor-şanzıman-performans-yakıt tüketimi:

    araçta sıralı dört silindirli, 1.6 lt hacminde, turbo beslemeli, 120 ps gücünde, 250 nm torklu bir motor var. 7 ileri vitesli bir dsg şanzımanla donatılmış. bu şanzımanı, audilerdeki 7 ileri s-tronicle karıştırmamak lazım, biraz farklı ve gıcık. sırf bu şanzımanın dayanımı için tork, 250 nm ile sınırlandırılmış, aracın performansını direkt etkiliyor.

    aracın üç performans modu var: eco, comfort, sport.

    eco modunda gaz tepkileri epey ağır, pedalın yarıdan fazlası boş. otomobil, çok düşük devirde ve mümkün olan en yüksek viteste gitmeye çalışıyor. 70 km/saat süratte 7. vitesi görüyor. gaz pedalını her bırakışta kavramayı ayırıyor ve motor devrini rölantiye düşürüyor.

    comfort modunda eco’dan tek fark, gazı bıraktığınızda kavramayı ayırmaması.

    sport mod dedikleri, sanırım normalde vites kolundaki “s” modu gibi. aracın vites geçiş devirleri değişiyor ve biraz da gaz pedalına tepkisi artıyor. ama ne yaparsanız yapın gidiyormuş gibi değil.

    kağıt üzerinde bu otomobilin 0-100 km/saat hızlanması, 11 saniye. on yıl önce üretilen 2.0 litre motorlu araçların değeriyle aynı. sorun, bu otomobili daima tam gaz kullanmadığınızda ortaya çıkıyor. otoyol seyrinde 130 km/s süratle giderken sol şeride çıkıp şöyle 170 km/s sürate çıkayım dediğimde, kick down yapmadıysam zorlanıyor. on yaşındaki mondeo, bundan daha esnek.

    araç, passat’ın uzatılmışı olduğundan onun kadar rijit değil. kimsenin bu otomobilin limitini test etmesini tavsiye etmem. bu sakıncayı gidermek için olsa gerek, kısa aralıkta çalışan sert bir arka süspansiyon kullanılmış, bu yüzden yoldaki her çukur, her alçak kasis, yolcuyu zıplatır. dar yanaklı lastikleri de hesaba katarak zorlamadan, yumuşak bir kullanım tarzı benimsenmeli.

    bu otomobilin en büyük sorunu, lanet şanzımanının ayarları. tali yoldan çıkacaksınız ve durdunuz diyelim, ana yola katılmak için gazladığınızda yarım saniye kadar bekliyor, sonra kavrıyor ve o arada solunuzdan gelen ayı, şayet gaz kesmediyse dibinizde bitiyor. her kavşakta ince ince hesap yaptırıyor. her kalkışta şanzımandan o kırrrrttttt hissi geliyor. bunu maalesef tam izah edemiyorum ama debriyaj balatası bitik bir arabanın kavrayışı gibi, tırtıklı bir kavrama hissi.

    karma yakıt tüketimi, 7 litrenin altına inmedi ama 10 litreyi de görmedi. bundan iki yüz kilo ağır, dört çeker, 2.0 litre motorlu a4 de bu kadar yakıyor. aracın yeni olmasından ya da benim kullanımımdan olabilir, biraz daha kullanınca değişebilir.

    sekiz ay ve 30.000 km kullanımdan sonra edit: otomobilin şehir dışı yakıt tüketimi, fabrika verisi 3,9 litre/100 km. baktım ki uzun yolda otomobili performans için boşuna zorluyoruz, şehirler arası otobüs şoförleri gibi kullanmaya başladım. "eco" modunda, hız sabitleyici kullanarak ve sürat tahditlerini zinhar ihlal etmeyerek kullanmaya başladığımda yakıt tüketimi 4 litre/100 km'ye düştü. bir depo motorinle (60/65 litre civarı alıyorum) 1.500 km civarında gidebiliyorum. bir defasında sakin bir yolculuktan sonra 3,8 litre tüketim hesapladım ki, oha. özellikle 15.000 km'de yapılan periyodik bakımdan sonra tüketim düştü.

    bunun sebebi, doğru lastik hava basıncı ayarları ve hız sabitleyicinin yanı sıra 7 ileri kademeli dsg şanzıman (birden fazla overdrive dişli olduğuna eminim ama iki mi üç mü onu bilmiyorum). 80 ya da 90 km/saat süratle giderken şanzıman 7. viteste oluyor ve motor çok az devir çeviriyor, böylece stabil sürüşte inanması zor tüketim değerleri görülüyor. dizel motorlu bir otomobili, bu kadar düşük devirde kullanmaya hep mesafeliydim ama baktım ki otomobil bunun için ayarlanmış, saldım gitti. yeteri kadar uzun yol gidilince dpf rejenerasyonu da problem olmuyor, motorun ve manifoldun sıcaklığı yeterince yükseldiğinden hem daha az partikül çıkıyor hem de bir yandan sanıyorum rejenerasyon yapılabiliyor.

    şehir içinde haliyle bu kadar düşük devirde kullanmıyorum. tüketim 7,5 litre/100 km civarında.

  • arşivi yanlışlıkla indirip bakanlar varmış. bende bakarken yanlışlıkla 31 çekenlerdenim. bu arada yapılan ayıp çok kınıyorum.