hesabın var mı? giriş yap

  • öldürülen 5.sınıf pavyon işletmecisi tefeci bir şerefsiz. çocuk ev ipoteği karşılığı borç para alıyor, tabi burada ipotek koydurmak yerine tapuyu devretmesi büyük hata, sonra borcunu ödemesine rağmen evi geri alamıyor, hatta babasını ve amcasını arayıp tehdit edip para istiyorlar. çocuk bunları birkaç defa uyarıyor, savcılığa suç duyurusunda bulunuyor, sonra çocuğun evine adam yollayıp annesini tehdit ediyorlar. sonuç bu. geberen şerefsize değil ama genç yaşında hayatı biten çocuğa üzüldüm.

    genel bilgilendirme : öldüren çocuğun akrabası yanımızda çalışıyor, bilgi buradan geldi.

    edit: ertuğrul'un halasının oğlu bizim forklift operatörümüz, sabah işe gelmeyince irtibata geçmişler bu olayı anlatmış. daha fazlasını bende bilmiyorum. mesajla daha fazla bilgi almak isteyenlere yardımcı olamayacağım.

  • uzay asansörü dünya ile yörüngeyi birbirine bağlayacak bir asansör projesi. bu fikri ilk ortaya atan kişi konstantin tsiolkovski. tsiolkovsky aynı zamanda roket fırlatmalarına dair ilk denklemleri derleyen kişi. 1895 yılında, eyfel kulesi'nden ilham alarak, 35.800 kilometre uzunluğunda bir kule inşa edilip yörüngeye bir asansörle erişilebileceğini düşündü. neden asansörle çıkmaya ihtiyaç duyduğumuzu ve bu büyük mesafeyi anlamak için yörüngelerin nasıl işlediğini gözümüzün önüne almamız gerekiyor.

    /
    aslında gökyüzü ve merdiven eşleşmesi bizim kültürümüze çok ama çok eskiden beri işleyen bir durum.
    (bkz: göğe merdiven dayamak)
    (bkz: gökte düğün var deseler kadınlar merdiven kurar)
    gibi atasözü ve deyimlerin, hatta şiirlerin dilimize ve kültürümüze işlemiş olduğunu görüyoruz.
    /

    uzay araçları fırlatıldıklarında atmosferi geçip uzayda süzülmeye başlamıyorlar. atmosferi geçmek işin görece kolay kısmı çünkü uzay sınırı 100 kilometrede başlıyor. yörüngeye erişmek için bir araç yeterli yatay hıza ulaşmış olmalı (saniyede yaklaşık 8 kilometre). yörüngedeki araçlar bu sayede dengede kalabiliyorlar aksi takdirde dünya'ya doğru düşmeye başlarlar. yörünge ne kadar yüksekse uzay aracı da o kadar hızlı kareket etmeli. 35.800 kilometre ise yer sabit yörüngenin (ysy) yüksekliği. ysy'de bulunan uzay araçları 23 saat 56 dakikada bir yörünge tamamlıyor (dünya'nın kendi ekseni etrafında dönme süresi ile aynı) ve böylece aynı noktanın üzerinde kalabiliyorlar. bu uydu türleri genel olarak iletişim ve haberleşme için kullanılıyor.

    bir uzay asansöründe ysy'ye ulaşana kadar hem hızınız hem yüksekliğiniz artıyor. bu sayede şiddetli fırlatmalara gerek kalmadan bir elektrik motoru sizi birkaç gün içerisinde uzaya taşıyor. bu, dünya'nın %90'ını dolaşan bir trene binmekle aynı şey. ancak maalesef böyle bir kule inşa etmemizin bir yolu yok çünkü hçibir kule bu kadar yüksek olup kendi ağırlığını taşıyamaz. ancak 1959 yılında rus bilim insanı yuri artsutanov böyle bir yapının bir kule yerine gergin bir kablo ile yapılabileceğini öngördü. böyle bir durumda, ysy'ye yerleştirilen bir uydu üzerinden bir halat aşağı doğru iletilirken başka bir halat da denge ağırlığı ile uydudan öteye doğru gönderilebilir. sonuç olarak ilk halat yere ulaştığında buraya demirlenebilir.

    bu konsept uzun yıllar bilim-kurgu olarak değerlendirildi çünkü böyle bir şeyi destekleyecek mukavemete sahip bir malzeme bulunmuyordu. 1990'larda karbon nanotüplerin icadıyla bu değişti. 2000 yılında yapılan bir nasa çalışması, 20 tonluk bir nanotüp halatın fırlatılarak ysy'ye yerleştirilmesini önerdi. bu halat yörüngedeki bir platforma yerleştirilebilir ve küçük robotik araçlarla daha fazla madde eklenebilirdi. böylece bir metre genişliğinde, uzunluğuna göre kağıttan ince bir halat oluşturulabilirdi.

    maalesef kimse 50 santimetreden daha uzun nanotüp üretmedi. ancak uzay asansörleri üzerine çalışanlar var. abd bazlı liftport group firması ticari karbon nantüpler geliştiriyor. firma mevcut materyallerle ay'a kadar ulaşan bir uzay asansörü yapmayı hedefliyor. eğer her şey beklendiği gibi giderse, içinde bulunduğumuz yüzyıl bitmeden uzaya giden trenler bile görebiliriz.

  • kahvede para vermeden kaçanlardan sıkılmış beethoven'ın ölümsüz pozu. para vermeden kaçanların arkadaşlarına çayları gömerek bu sorundan kurtulmasıyla kahvecilik tarihine adını altın harflerle yazdırmıştır.

  • güven nedir sorusunu bana sorduran olay.

    böyle bir enty girmiş biriyim sikseler göndermem.

    (bkz: #50362852)

    neyse

    arkadaşım buna izin verdi adamın fırsatı yoktu kız ise ağlıyor tatil tatil diye.

    neyse kız teklif sundu kankimle gideyim o zaman başımda erkek olsun. iyi dedi oda perşembe sabahı arabayla yola çıktılar 800km. haftaya pazar dönecekler.

    adam hoşgörülü bir insan sevgilisine güveni tam izin verdi ama bana o kadar ters geldi ki bırak göndermeyi teklif bile etse baya arıza çıkartırdım sanırım.

    bana godoşluk gibi geldi ama hangi dereceden godoş bilemedim.

    tamam hoşgörülü olmak lazım ama bu biraz fazla. denize gidecekler dağa bayıra çıkacaklar otel ayarlamışlar ama macera olsun diye ilk 3 gün arabada sabahlayacaklarmış plan böyle. direk otele gitmek yok ilk 3 gün karavan tipi gezi yapacaklar 800 km yol 3 günde gidilecek. ibne 20km ortalama ile gider.

    ulan şimdi bunlar denize gidince birbirlerine güneş kremi sürmeyecekler mi lan ??????

    masonluk derecelerinin kalıbını kullanırsak

    örnek

    4.derece: gavat üstadı

    7.derece: gavat ve hakim

    9. derece: dokuzlar'ın seçilmiş gavatı

    13. derece: solomon krallığının gavatı

    14.derece: yüce üstad kutsal kubbe gavat seçilmişi

    19.derece: büyük pontif yüce gavat

    20.derece: düzenli locaların büyük saygıdeğer gavatı

    23.derece: gavat sandığı başkanı

    26.derece: iskoçyalı gavat

    27.derece: gavat tapınağının hakim amiri

    30.derece: beyaz siyah gavat şövalyesi

    32.derece: kutsal sır yüce gavat.

    şiir

    alagavat çocuktum, ufacıktım,
    top oynadım,acıktım.

    buldum yerde bir erik,
    kaptı bir alagavat.

    erik kaçtı kankasına,
    gavat bindi bir ak doğana.

    gavat, yolu şaşırdı,
    kaf dağından aşırdı.

    evet.

    tatilden döndüler ama kız oldukça mutsuzdu bizim salak yoktur birşeyi diyordu dün ortalık karışmış sabah haberim oldu.

    neyse salak sıkıştırıyor kızı dün kız hıçkıra hıçkıra ağlıyor ama birşey söyleyemiyor. kağıt kalem istiyor ve yazıyor.

    -bana dokunmasına izin verdim.

    herşeyin özeti olmuş zaten bu cümle.

    ne demek lan izin verdim vay amk.

  • sanırım bazı ayrıntılar atlanılmış, ben farkındalık yaratmak adına yazıyorum;

    bizim karın kası sevemiyor olma nedenimiz, karın kası olan erkek yokluğu değil...
    o erkeklerin bizimle ilgilenmiyor oluşu.

  • artık kimse rte iyi de çevresi kötü demesin.

    adam yüzde yüz şuurlu ve sorumlu. tarihe not düşülsün.

    yarın öbür gün "aa haberim yoktu," diyemez. kimse olmasa bile temel bey 2,5 saat dil dökmüş "vaziyet bu gel vazgeç bu yoldan," diye.