ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
denizli
-
madem öyle size denizli horozunun mitolojide nasıl anlatıldığını anlatayım.
sizin de bildiğiniz gibi güzeller güzeli afrodit hephaistosla evli olmasına rağmen ares ile büyük aşk yaşamaktadır. bir gün iki aşık ares'in denizli'deki sarayında buluşur. yiyilir, içilir ve gece olur. odalarına çekildiklerinde ares iki askerini geceyi geçirecekleri odanın başına koyar ve onlara "apollon altından tahtı ile gelmeden hemen önce bizi uyandıracaksınız" diye emir verir.
iki aşık o gece birbirlerini o kadar çok severler ki yorgunluktan bitap düşerler; nöbetçilere güvenerek kendilerini uykunun tasasız kollarına bırakırlar. fakat o sıralarda nöbetçilerin gözlerine de bir ağırlık çöker ve onlar da uyuyakalırlar. ve apollon altından tahtıyla gelerek gece karanlığınının bilinmezlerini ortadan kaldırır. artık güneş doğmuştur ve bilgi herkes içindir.
apollon'un günü getirmesiyle, uyuyakalan afrodit ve ares uyanırlar; herkes onların geceyi beraber geçirdiklerini anlar. rezil-i rüsva olmak bir yana bayağı dalga konusu olurlar.
ares derhal nöbetçileri çağırtır, gözleri alev saçmaktadır. nöbetçiler tanrının huzuruna çıkar ve titreyerek uyuyakaldıklarını itiraf ederler. ares elini havaya kaldırır, tam onları yok edecekken "bir dakika" der; "ölüm bu yaptığınızın yanında cezadan çok ödül olur. bundan böyle hayatınız boyunca apollon'un altın çizgilerini gördüğünüz ilk an avazınız çıktığı kadar bağıracaksınız" der ve parmaklarını şıklatmasıyla iki nöbetçi çok güzel iki kuşa dönüşür ve o günden bu güne sabahın ilk ışıkları oluşur oluşmaz bağırmaya başlarlar. işte o iki kuş denizli horozunun atalarıdır.
edit: yazım
ucuz ama zenginlik göstergesi olan eşyalar
-
tabi ki robdösambr ve viski bardagi. toplamda yuz lira ver yillarca kullan. ıcine ice tea dokup ortamlarda viski dersin, kim bilecek mk.
karşı cinste dikkat edilen ilk şey
-
ben direkt göbeğe odaklanıyorum. çünkü boyum ancak oraya yetişiyor.
sudan votka limon yaratma tekniği
-
bu onemli dersimizde siz cok sevdigim yazar ve okurlara sudan votka limon yapmayi anlaticam. farzedin paraniz kalmadi ya da barmene kil oldunuz. gidin bir bardak su isteyin. bir sure sonra geri gidip limon ilave etmesini soyleyin, cekinmeden yapacaktir. daha sonra, baska bir barmene gidip bunun votkasi az olmus usta bu ne diyin. kalanina votka ilave edecektir. boylece elinizde bir votka limon olmus olur. sık tekrarlamamak gerekir cunku bazi barmenlerin hafizasi kuvvetli olabiliyor.
bir üniversitede yaşanabilecek en dumur olaylar
-
eski mezunlardan bir arkadaş, fakülteye dair ilginç olaylardan bahsediyor. şimdilerde asistan olan bir hocanın, dersten geçiş hikayesi...
bunlar 9 kişi devamdan kalıyorlar. hoca çağırıyor odasına. diyor işte, gençler niye gelmediniz, niye kaldınız? anlatın sebebini, inanırsam geçiricem.
öğrenci 1: babam felç geçirdi
öğrenci 2: iflas ettik
ö.3: sevgilim terk etti
ö.4: babaannem sakatlandı
ö.5: evimiz yıkıldı
ö.6: tüp patladı
ö.7: sel oldu
ö.8: bıçaklandım
türevi felaket senaryoları...
hoca: sen niye gelmedin?
bizim asistan: hocam geç yatıyorum, uyanamıyorum.
hoca: niye geç yatıyorsun, bir yerde mi çalışıyorsun?
asistan: yok. takılıyorum öyle
hoca: seni geçirdim. diğer sekiz, siz kaldınız.
sevilen şiirin en vurucu cümlesi
-
''ne ben sezarım,
ne de sen brütüssün...
ne ben sana kızarım
ne de zatın zahmet edip bana küssün..
artık seninle biz,
düşman bile değiliz..''
(bkz: nazım hikmet ran) (bkz: sen)
aylık geliri 10 bin lira olan erkek
-
herkes yöneticidir, mühendistir demiş (eyvallah onlar da kazanıyor bu paraları, ona itirazım yok) ama siz mahalledeki tekel, semt merkezindeki fast food büfenin aylık geliri ne kadar biliyor musunuz?
azarlanan çocuğun ölümünü düşünmesi
-
bir nevi içten içe intikam alma duygusuyla hayalgücünün birleşmesi sonucu çocuk hissiyatının varabileceği son nokta. bir diğer tanımla da çocukluğum..
evi alt üst etmişim, vitrin aşağı inmiş, elektrik süpürgesinin borusu kopmuş, abime top atayımm derken vazoyu kırmışım, duvarlarda resimler, parkelerde çizikler.... evet evet aynen öyle....
ve gittiği misafirlikten ya da çarşıdan dönen anne eve girer...
- oğlum bu evin hali ne böyle?
- anne rasim gelmiş...
- ya sen ne biçim bi çocuksun? iki dakika kıçının üstünde oturamaz mısın?
- annee...
- bıktım senden bak bakalım akşamüstü dışarı çıkabiliyor musun sen?
- ann....
- rezil şey seni defol odana allahım ya nasıl süpürücem ben şimdi evi, daha da yeni almıştık...
- üühühüüüü
odasına çekilen ben bir yandan sular seller gibi ağlar, bi yandan hıçkırık nöbetleri ile sarsılırken kafamdan çektiğim film sahne sahne akardı:
'pencereyi açıyorum. bir kağıda 'anne seni her zaman sevdim' yazıp aşağı atlıyorum. annem çığlıklar içinde... cenazemde herkes ağlıyor. babam bitkin. 'nereye gittin oğlum' diyor. herkes perişan. herkes beni seviyor herkes beni seviyor'.
ve hemen ardından başka bir senaryo:
' o kadar çok ağlıyorum ki nefessiz kalıp ölüyorum. içeri annem geliyor ve 'naptım beeeen' diye ağlıyor. işte beni üzdü sıra onda, o da üzülsün'.
bu görüntüler eşliğinde ruhum dayanamıyor ve bağırmaya başlıyorum:
-keşke ölseydim de sen de rahat etseydiiiiinnnn
ehh ana yüreği işte. az önce azarlayan o değilmiş gibi ağlamama, son söylediğim lafa dayanamayıp odama giriyor, sarılıyoruz, hemen ölme planlarını bir dahaki sefere kadar rafa kaldırıyorum ve hayatı ve annemi seviyorum. hem de çok.
'keşke ölseydim de siz de benden kurtulurdunuz' diye bağırdı yarım saat önce 6 yaşında dünyalar tatlısı kuzenim. aklından neler geçtiğini biliyorum bebek beni kandıramazsın ahahaha:)
arap turistlerin kiraladığı arabanın son hali
-
trabzon ' da gerçekleşen hadise.
sıkıntı yok. oyna, devam.
siz araplara hizmet etmeye devam edin.
itirafçıların aslında demek istedikleri
-
crespoo1984; cinsiyet: erkek; yaş: 22; il: istanbul
geçen yıl dört arkadaş aynı eve çıktık. şehir suyu kireçli olduğu için damacanayla su alıyoruz. su alma sırası bana geldiğinde damacanayı musluktan dolduruyorum. parayı da cebe atıyorum. şu ana kadar kimse iki su arasındaki farkı anlamadı.
meali:şimdi yazınca anladım ki aslında hepimiz aynı şeyi yapıyomuşuz!