hesabın var mı? giriş yap

  • rüyalar güzel buluşma alanları olabiliyor bazen. ben de babamı çok özlüyorum 30 ağustos’ta iki sene oldu. en son 3 gün önce eski evimizin banyosunda yüz yıkama sesi duydum. bakayım dedim bir baktım babam.

    güldü bana… baba sen öldün ama dedim. evet öldüm biliyorum dedi. ağlaştık ve birbirimize sarıldık. hatta doya doya sarıldık. sonra eşim uyandırdı ağlarken rüyamda…
    beynimiz bize çeşitli sınırsız oyunlar sergiliyor. öyle de olsa güzeldi.. çünkü başka yolu yok maalesef…

    debe editi: birkaç gündür girmemiştim ve mesaj kutumu dolduranlardan anladığım kadarıyla debeye girdiğimi fark ettim. buradan tüm mesaj atan arkadaşlara hisselerimi paylaştıkları için çok teşekkür ediyorum.

  • yıllar önce, evde yiyecek hiç bir şey olmadığından ve dolayısıyla acıkan küçük kızın komşuya giderek;
    ''ekmeğiniz yoksa ekmek alayım ayşe teyze'' demesi.
    bu olay her anlatıldığında beni gözyaşlarına boğan çocukluğum.

  • ingiliz satranç ustası nigel short'un cinsiyetçi söylemi.

    yalnız londra’daki casual satranç kulübünün işletmeciliğini yapan amanda ross, nigel'e iyi ayar vermiş:

    “kadınlar eski satranç şampiyonu judit polgar, klasik oyunlarda nigel short’u beş kez yenip, üç kez mağlup olmuştu. beş kez de berabere kalmışlardı. polgar o karşılaşmalara erkek beynini getirmiş olmalı. umarım o günlerde nigel otomobilini park etmeye çalışırken kaza yapmamıştır”

    haber linki

    debeci geldi: manyak mısınız la? gazete haberinden debe mi olur? cinsiyet ayrımcıları sizi.**

  • favorim olan iki grubun karşılaştırması. madem bugun gündeme gelmiş, bir şeyler de ben yazayım.

    gitarlarda iron maiden üstündür. dave murray de, adrian smith de kirk hammett'tan çok daha iyi gitaristlerdir, hem stüdyoda, hem de canlı olarak. ancak, sadece teknik olarak karşılaştırmak yanlış olur. kirk, metallica'nın tek lead gitaristidir, gruba katkısı sadece gitar çalmaktan öte, bütün şarkıların soloları kendisine aittir ve birçoğu efsanedir. yalnız yanlış anlaşılmasın, burada iron maiden'ın soloları kötüdür demiyorum, hepsi muhteşemdir ve dave ve adrian'ın birçok solosunu kirk de muhtemelen sadece ağzı açık izliyordur. riff olarak kirk hammett'ın yaratıcılığını daha başarılı buluyorum. ayrıca şarkı yazarlığı konusunda da kirk grubuna daha fazla katkıda bulunmuştur. bu arada, janick gers'i atlarsam ayıp ederim, kendisi de en az kirk kadar iyi bir gitaristtir ve yazarlık konusunda da oldukça başarılıdır. birçok iron maiden fanının aksine ben kendisini de çok severim. kısacası, iron maiden gitaristleri teknik olarak üstündür, ancak kirk daha yaratıcıdır. ayrıca iron maiden sayıca bire karşı üçtür, ohadır. dave mustaine metallica'da kalsaydı o zaman bu karşılaştırma çok farklı olabilirdi, ama o da halamın tşakları olsa muhabbeti zaten, geçiyorum.

    basçılara gelelim. jason newsted iyi bir basçı, başarılı bir back vocal ama steve harris ile karşılaştırılması harris'e hakaret olur. robert trujillo teknik olarak müthiş kabiliyetli ve müthiş hızlı/güçlü bir adam, bu konuda steve harris ile karşılaştırılabilir, ancak yaratıcılık, işte bu konuda karşılaştırmak da harris'e hakaret olur. steve harris için ne anlatılabilir ki zaten, iron maiden'ı iron maiden yapan adam. ancak bir de cliff burton gerçeği var. metllica'nın en iyi albümlerinde imzası olan adam, mükemmel bir basçı, mükemmel bir müzisyen, karizmanın vücut bulmuş hali, vefatı kanımca müzik tarihindeki en talihsiz kayıpların başında gelmektedir. steve harris'e çok büyük saygı ve sevgi duysam da, iron maiden'daki patronluk halinden dolayı hafiften antipati duymuyor da değilim. bu konuda karar vermek zor ama cliff=steve>rob>jason diyorum.

    davullara geçelim. lars ulrich dünyanın en antıpatik adamlarından biri, davul çalma şekli de bi acayip, kazma gibi. ama hakkını da yemeyelim, o da papa het'le birlikte metallica'yı metallica yapan adam. şarkılarda katkısı çok fazladır. lakin ki teknik olarak nicko mcbrain her türlü eline verir, beline dolar, ezer geçer. ayrıca lars'ın tam tersine, dünyanın en sempatik adamlarından biridir.

    vokal kısmı biraz daha karışık. rock tarihinin en iyi frontman'lerinden ikisi, james hetfield ve bruce dickinson. tabi ki bruce dickinson'un sesi çok daha kuvvetlidir, sahneyi de çok iyi kullanır, seyirciyi azdırır. çok yönlü bir müzisyendir. ancak, bruce çalmaz, papa het, hem iyi çalar, hem de iyi söyler. kirli (hatta balgamlı) sesi ve yeah'ları imzasıdır. sahnede bacakları açıp askısı iyice uzatılmış gitarı aşağıdan tutup çalması ve aynı anda söylemesi şahanedir. hetfield'ın en büyük artısı, muhteşem söz yazarlığıdır. sanırım diğer bütün iron maiden ve metallica üyelierini toplasak bu hususta bir james hetfield etmezler. ayrıca, metallica'yı bırakıp 10 sene solo takılmışlığı da yoktur. bruce'a karşı çok büyük bir sevgi beslesem de, james hetfield'ı her zaman, her yerde, her karşılaşmada alır en tepeye koyarım.
    blaze bayley için olumsuz bir şey söylemeyeyim, iron maiden'a katılması çok büyük bir hataydı, kanımca kendisi kötü bir vokal değildi ancak iron maiden'ın tarzına uyum sağlayamazdı, sağlayamadı da. paul di'anno'yu severim ama. bir bruce değil tabi ki ama ilk iki albümdeki tüm şarkıları bruce'tan değil de ondan dinlemeyi tercih ederim.

    genel bir kaşılaştırma da yapayım. iron maiden daha üretkendir (bunda daha kalabalık olmalarının ve eleman değişikliklerinin de etkisi var tabi), ancak değişik şeyler denemez, kaliteyi de düşürmez, bu ne amk diyeceğiniz şarkı ya yoktur ya da yok denecek kadar azdır. ha, yeter amk dedirtecek kadar tekrar eden nakaratlı şarkıları da yok değil orası ayrı. iron maiden seviyorsanız tüm albümlerini seve seve dinlersiniz (blaze'in sesine uyuz oluyorsanız onun dönemini istisna sayabilrsiniz bu konuda).

    metallica yeniliklere açıktır, st. anger gibi solosuz ucube bir albüm yapmışlıkları vardır, garage inc. gibi cover albüm yapmışlıkları da ve muhteşem bir s & m albümleri de... . nothing else matters gibi şarkıları da vardır. hatta baya bildiğin kötü şarkıları da vardır. ilk albümlere göre yumuşadıkları ve davayı sattıkları için eleştirilseler de ben bunu anlayabiliyorum. adamlar hem yeni şeyler denediler, hem de tanınırlıklarını arttırdılar. bugün metallica dünyadaki en bilinen metal grubuysa ve bu işten tonla para kazandılarsa bunlar sayesinde başardılar. death magnetic'le aslında o kadar da yumuşamadıklarını kanıtladılar.

    konser performansı olarak iron maiden çok daha iyidir, o kadar iyidir ki bazı şarkılarını stüdyodan daha başarılı çalıp söyleyebilmektedirler. ayrıca dünyada en çok konser vermiş gruplardan biridir. görsel olarak da, gaza getirme açısından da seyircileri doyurur. maiden konserine giden fan kendini hacı olmuş gibi hisseder. (bkz: scream for me)

    sonuç olarak, karşılaştırmadan illa bir galip çıkarmak isterseniz, bu tamamen sizin zevkinize kalmış bir olaydır. karşılaştırılacak binlerce kriter vardır ve bu kadar üst düzeyde iki grubu karşılaştırırken 'şu daha iyidir' diyebiliyorsanız bu tamamen sizin o grubu daha çok sevmenize bağlıdır.

  • manyak mısınız olm siz?
    hasta mısınız?
    takacak şey bulamadınız, buna mı taktınız?

    meclis başkanınız 5 tane koruma aracına 2.5 milyon veriyor, onu da senin ve benim cebimden çıkan paradan veriyor, buna laf edeceğinize, anasının ak sütü gibi helal kazancından 17bin liralık bebek arabası alan adama mı çatıyorsunuz?
    ruh hastası mısınız lan siz?

    cebinizdeki parayı lüpletene ses çıkarmayı öğrenip siz de o 17bin liralık bebek arabasından alabilecek hale gelseniz daha iyi olmaz mı? illa başkasının ayağından çekip çukura batırmak zorunda mısınız?

    herhangi bir bebek ürünü mağazasına gidip, bebek arabası nedir, kaç paradan başlar onu bile kontrol etmemişsiniz. bir akşam herhangi bir avm'ye gidip insanlar bebekleri için ne kullanıyor bakmamışsınız.

    evet, 199 liraya da bebek arabası var, ama sen tırnaklarını yeme diye 199 liralık arabadan almak zorunda mı tarkan? sana ne ulan? sa-na-ne?

    eğer ki tarkan'ın 17bin liraya bebek arabası ile derdin var ise; erik kafası yazmışsın ama oraya başka bir şeyin kafasını yazman lazım.

    edit: beşik ile bebek arabasının farkını da bilmiyor eşek herif.

  • beyindeki frontal ve temporal loblardaki protein birikmesi (tau proteini) sonucu ortaya çıkan ve bu nedenden ötürü ilerleyen zamanlarda nöronların düzgün çalışmamasıdır. çokca vakanın 45-65 yaş aralığında görüldüğü ayrıca da daha genç ve de erken yaşlarda da görülebilen rahatsızlıktır.

    öncelikle frontal lob için (bkz: #9437220)
    temporal lob için ise (bkz: #63246379)

    diğer demans türleri gibi uzun ve yavaş gelişim sürecinden sonrasında gittikçe daha kötüye giden bir durum ile karşılaşılır.

    semptomları ise;

    -davranışsal değişim: bencilce düşünme, kişisel hijyene dikkat edememe ya da etmeme, aşırı yeme ya da belli bir şeye düşkünlük (tatlı, alkol, sigara),

    -dil problemleri: uygun kelimeyi hatırlamama, konu ile ilgili alakasız kelimeleri söyleme ya da belli bir kelime ya da cümleyi sürekli dile getirme, konuşulan şeyleri tekrar etme

    -bilişsel yetenek kaybı,

    -motivasyon kaybı, tekrar edici davranışlar (fiziksel bir hareket ve/veya bir kelime ya da cümle)

    -idrar ya da dışkı kontrolü kaybı, yutmada zorluk ve/veya sofra adabına dikkat edememe.

    hafıza problemleri bu problem ise daha sonra gözükme eğilimindedir.

    hastalık belirtileri genel olup, belirtiler kişiden kişiye değiştiğinden dolayı teşhis etmesi oldukça zor bir hastalıktır.

    teşhisten önce ortalama 7-8 yıllık bir gelişim süreci olduğu tahmin edilir.

    ailede hastalık görülmüş ise genetik olma ihtimali olduğundan risk grubu içinde yer alınabilir.

    teşhisi ise oldukça zorlayıcı olan bu hastalığın tıpkı alzheimer gibi tedavisi yoktur.

    korunma için ise alzheimer için alınması gereken önlemlerin alınması önerilir.
    (bkz: #79692889)

    bu lanet hastalık nedeniyle anneannem hakk'ın rahmetine kavuştu. buradaki belirtilerden bazısı görülmedi, bazısı ise çok belirliydi. tabi biz bunları teşhisten sonra farkettik. teşhis konması da oldukça uzun sürdü. bu giriyi yazmayı da neredeyse 3 ay bekledim.

    hastalıkla ilgili ise söylenebilecek tek şey daha önce yazılmış yine yazacağım "keşke bu hallerini görmeseydik" dedirtiyor.

    son bir not olarak şunu da ekleyeyim, hastalığın son evrelerinde dahi kişileri tanımaya devam etti ta ki konuşma yetisi kaybolana kadar.

    kaynaklar;
    https://www.nhs.uk/…itions/frontotemporal-dementia/
    https://en.wikipedia.org/…i/frontotemporal_dementia

  • ortadaki çocuğun, eğer ömrü yetmişse, büyük bir savaşı, imparatorluğun yıkılışını, cumhuriyeti gördüğü ve doğduğu dünyadan bambaşka bir dünya içinde öldüğü... *

  • gram sikimde değil. evlenmeyin siz de dağ ayılarıyla. bu adamın ayılığını göstereceği bu zamana kadar elli tane olay olmuştur.

  • türk mitolojisi, yer-gök dikotomisi üzerine kuruludur. bu anlayışta her şey birbirinin zıttı ve tamamlayıcısıdır. gök ne kadar kutsalsa, yer ana da o kadar kutsaldır.

    aslında bu, çin kültüründe de olan ying ve yang ilkesinin (gök ata ve yer ana, yer karanlık yani karang; gök ise aydınlık yani yaruk) türk kültürüne özgü bir ifadesidir.

    çinlilerin ve türklerin dikotomik kozmolojisi, iran dinlerindeki iki ilke üzerine kurulu/ikici* görüşten farklıdır. iranlılar, iki ilkeyi birbirine düşman ve birini iyilik, diğerini kötülük simgesi sayar. zerdüşt ve mani dinlerinde, ışık iyilik simgesi, karanlık ise kötülük simgesidir.

    çinliler ve türkler ise bu iki ilkeye ahlaki bir anlam vermezler. bu sebepten mani rahipleri, türklerin bu anlayışlarına şöyle bir sitemde bulunurlar:
    “bunlar, iyi ve kötü, göksel ve aşağı ruhlar arasında fark gözetmeden bütün ruhani varlıklara tapıyorlar.”
    (bkz: dikotomi/@ay hatun)

    “aydınlığı-karanlığı (yaruk-karank), geceyi-gündüzü (tün-kün) vs kısacası evrendeki zıtlıkları sembolize ettiği için temsil ettiği değerleri bir çeşit çinlilerin yin yang öğretisine de benzetebiliriz aslında.

    işte bu çift başlı kartalın bizim dev ikiz kuşlar toğrul ve konrul'un birbirine kaynaşmış ve tek varlık haline gelmiş hali olduğu da pek çok kişi tarafından dile getirilir.”
    (bkz: türk mitolojisinde kuşlar/@ay hatun)

    gök, türkçede yaruk (ışık/parlak) ve çincede yang denen ilkenin en yüce yerini oluşturuyor, yer sub ise (yeryüzü ve orada akan sular) çincede yin (karanlık, gölge) ve türkçede kararıg denen ilkenin en yüce yeri sayılıyordu."
    (emel esin - türk sanatında ikonografik motifler)

    "çin mitolojisinde yin zayıflığın timsali aydır. yang ise güçlülüğün timsali güneştir. güneş tutulması sırasında, bu iki gök cismi ortak güçler olarak birlikte iş görür. böyle bir anda gökyüzünde ne ayın dişil, pasif enerjisi ne de güneşin eril, aktif enerjisi baskındır. güneş ile ay arasındaki tezatın açık seçik olmasına karşın, her ikisi de tam dengededir."
    (mitoloji-ntv yayınları)

    "şeytanın çocukları denilen betr, zellenbur, metun vs aslında içimizdeki şeytanlar değil midir,
    ne kadar meraklıyız kendi defolarımızı başka varlıklara yıkmaya,
    oysaki protagonistle antagonist, yin yang gibidir. insan içinde hepsini birden barındırır,
    kısacası hepimizin içinde bir mr. hyde vardır"
    (bkz: şeytan/@ay hatun)