hesabın var mı? giriş yap

  • kendimde gözlemlediğim korkunç bir dönüşüm. en tıfıl, en beybi çağlarımda bile deli gibi sıcak suyla banyo yapardım. hala da öyle... şimdi şöyle bir durum var: insan sıcak suyla banyo yaptıktan sonra hayata bakışı değişiyor aslında. daha bir sakin, daha bir mülayim oluyor. misal sıcak banyo öncesi kapıma aidat artışını haber vermek için kapıcı (aka apartman görevlisi) geldi... ne oluyor? üzülüyorum, geriliyorum, neyin zammı lan bu şimdi diyorum, içim içimi yiyor, sinirden titreme geliyor. oysa aynı adam, ben sıcak bir duş aldıktan sonra karşıma geldiğinde ona kurtlar vadisi'ndeki ömer baba gibi davranıyorum:

    - abi iyi akşamlar, yönetim kurulu karar aldı... aidatlara 50 ytl zam yapıldı.

    - olur evladım...

    - bu ay bir de bakım masrafı var 50 ytl... yönetici "kat maliklerinden ikisini birden tahsil edin" dedi...

    - hay hay... yönetici oğluma da çok selam söyle... ona de ki zamanında bir derviş ormanda gezerken yaralı bir ceylan görmüş... ceylanı acı çekmesin diye öldürmüş... o gece rüyasında ceylan dile gelmiş, demiş ki...

    - benim işim var, başka katlara gidecem... eyi akşamlar...

    - hayırlı akşamlar evladım... güle güle git...

  • bir emre belezoğlu beyenatı.

    emre, trt'de yayınlanan bir dini programda inançlı olmanın faziletlerini anlatıyor:

    --- spoiler ---

    “mallorca maçı öncesi odada dört oyuncuyuz. isimlerini söylemeyim. o gün maçtan önce odada bulunan diğer abilerle birlikte dua ettik. namaz tesbih işte… o gün maçı 4 golle biz kazandık. golleri de odanın içindeki 4 kişi attı. o zaman duanın önemini bir kere daha anladık. allah’a hamd olsun”

    --- spoiler ---

    nasıl bir kafa anlayamadım doğrusu,
    maç sanki seyirci ve basına kapalı oynanmış gibi..

    neyse, memleket yangın yeri.. bu da böyle bir saçmalık işte

    ilgili haber
    aramaya inanmak

    edit: link ölmüş, düzelttim.

  • düşünsene jürgen klopp stuttgartta mekan basmaya gidiyor.

    tanım: yürüyen ego + yürüyen cahil fatih terim'in şaşırtmayan hareketlerinden biridir.

  • pek çok şeyden rahatsız olunabilir, sorun değil. bundan rahatsız olunuyor diye kimse sapık veya yobaz olmakla suçlanamaz. rahatsız olabilirsin, doğrudur veya değildir fark etmez yapacak bir şey yoktur. kimsenin ne giyeceğine karışılamayacağı gibi herhangi bir şeyden rahatsız olması da engellenemez. fikrini sözlükte dile getirebilir ancak sokakta gidip de birine tepki gösteremezsin, birilerini kontrol altına almaya çalışamazsın. yaparsan sorun burada başlar.

  • ekmek arası dönerin alım satım işlemi esnasında usta tarafından müşteriye yöneltilen soru cümlesi. cevap evetse, aç arkadaşımız çok fazla dünyevi kaygılar taşımayan samimi bir soğan dostudur. hayır diyenlerin ise yakın gelecekte öpüşme ihtimali olduğunu düşünerek bu cevabı verdiğini söylemek mümkün. (kusura bakmayın, soğan sevmeyen bir insan olabileceği ihtimalini düşünmek istemiyorum) bir üçüncü yanıt ise “az olsun” dur. bu yanıt ise kişinin soğan sever bir insan olduğuna, sevgilisi olmadığına ve fellik fellik arandığına işaret eder. ha, bir de bu “az olsun”cuların oyu genelde merkez sağ partilere gider (ingiltere’de işçi partisi’ne). kısacası, soğan deyip geçmeyin...

    - soğan olsun mu??
    - bi saniye... alo nuriye... soğan olsun mu diyo usta... öpüşür müyüz bugün ona göre...hmm, tamam anladım... görüşürüz... kapattı... olsun usta, bolca koy...

    - soğan olsun mu?
    - bi an hiç sormayacaksın sandım... olmasın... öpüşelim mi??

    - soğan olsun mu?
    - yok, olmasın...
    - korunmayı unutma!!

    - soğan olsun mu?
    - az olsun...
    - üzülme aslanım, sana kız mı yok...

    - soğan olsun mu??
    - olsun olsun...
    - peki ya öpüşecek olsanız bugün biriyle??
    - sana ne yarraam!!!
    - gerçekten de yukarıda yazdığı gibi samimi bi insansınız...
    - ne sandın amck kafalı!!!

    - soğan olsun mu??
    - olsun...
    - akbaba olsun mu??
    - akbaba olmasın... hmmm, güzel şarkı sözü olur bundan...