hesabın var mı? giriş yap

  • küçükken maddi sıkıntılar sebebiyle evden dışarıya iş yapıp üç beş kuruş kazanırdık, bütün aile akşam yemeğinden sonra oturup harıl harıl malı yetiştirmeye çalışırdık, vidalar ve başka parçaları birbirine geçirip ucunu somunla sıkıştırıyorduk sonra onlar bitince boyuna göre kolilere yerleştiriyorduk, bir akşam mallar bitti, babam kolileri apartmanın girişine taşıyacak, babamın bacağından siyatik vardı o yıllar, canı çok yanıyordu, merdivenlerde kolinin biri altından patladı, bütün vidalar şangır şungur merdivenlere saçıldı, canım babacığım o yorgunluk, stres ve çocuklarının, eşinin yapmasını hiçte yapmasını istemediği bişeyin verdiği çaresizlik ve üzgünlükle merdivenlerde kahrolmuştu, o an dünyanın en mutsuz insanıydım, babamın bu kadar üzülmesi, yüzündeki çaresizlik beni kahretmişti. babam üzülmesin diye o an ağlamamıştım ama hıçkıra hıçkıra ağlamak istemiştim.

    o hallerin üstünden çokta uzun olmayan bir süre sonra babam kanserden vefat etti. şimdi çok şükür kendimize ait bir evimiz var, bu ay faturaları nasıl ödeyeceğiz diye strese girmiyoruz. akşamları yorgun argın işten gelip, bizi sevip, sarmalayan bir babamız yok, sonsuza kadar akşamları evde vida somunlayıp, 35 katlı bir apartmanda o kolileri ben taşısam keşke, gerçek garibanlık parasızlık mı babasızlık mı, elbette küçük bir çocuğun babasız kalması.

  • cahillik bile değil. net bir mental yoksunluk.
    hadi söktün bataryayı hangi akla hizmetse, daha önce dinleme cihazı mı gördün, tanıdın da hemen ne olduğunu tanımladın o devrenin?
    gördün o devreyi, bari araştır neymiş? hangi akılla, hangi bilgiyle, hangi deneyimle böyle bir bilgi uyduruyorsun? amacın ne?

    diyelim sahiden dinleniyoruz; ulan zaten telefon dediğin şey ses alışverişi için var. içinde en az bir mikrofon var. yeni ve gelişmiş cihazlarda birden çok mikrofon var. bir işletim sistemi var, yazılımlar var. kasanın içinde bir ton komponent var. neden pile gizlesinler? bunu bile düşünmekten yoksun olunmaz. telefon lan o. olası bir dinleme için kendi varlığı yeterli zaten.

  • öyle karakterlidir ki;

    ununu elemiş eleğini asmış, 80 küsür yaşındaki başbakan'ın annesi tenzile erdoğan vefat eder, yayınlanmak üzere olan programı iptal eder...

    ama daha hayatının baharında, sırf senin ve benim için hayatını kaybeden 29 vatan evladının ardından, vur patlasın çal oynasın program yapar...

    belki bir yerde padişahına sevimli görünmüştür ama unutmasın ki bu devran da döner...

    nihayetinde, artık gözümde ve gönlümde de, zerre değeri olmayan bir adam acun... sanıyorum ki, bir milletin de...

  • muhasebe sınavı:

    soru: kasa sayımında 100bin tl eksik çıkmıştır. bunu büyük defterde* muhasebeleştiriniz.

    cevap: tekrar sayın, eksik çıkmaması lazım.

  • türkçe karakter kullanmadan iki üç kere tekrarlayınca hissettiğim gubik his.

    hee hee birlesik yazılıyor bre mimarlik nokta kom.

  • 2023 toronto international film festivalinde (bkz: tiff) kuzey amerika promiyerini yapmis bir nuri bilge ceylan filmi.

    oncelikle kendisinin tum filmlerini izlemis ve sinemasina asina biri olarak en begendigim nbc filmi oldugunu rahatlikla soyleyebilirim. son filmlerinde agirlik verdigi diyaloglar, kuru otlar uzerine'de kusursuza yaklasmis gorunuyor. diyaloglarin akiciligi izleyiciyi 3 saat 17 dakika boyunca cok guzel icine cekiyor ve film cok guzel akiyor. karakterler cok guzel yazilmis ve asiri iyi oynanmis. cannes'da odul kazanan merve dizdar'i golgede birakacak bir basrol performansi ile deniz celiloglu ovguyu hak ediyor. bu ikisi disinda tum yan roller gerek oyuncu secimi gerek oyuncu performansi acisindan cok tatmin edici. bu acidan da nbc oyunculardan alabilecegi en yuksek verimi almis diyebiliriz.

    goruntu yonetmeni olarak gokhan tiryaki'nin eksikliginin bir nebze hissedildigini dusunuyorum. tabii ki yine cok guzel sahneler, cekimler mevcut ama sanirim citayi cok yuksege cikardigi icin sinematografinin daha iyi olabilecegini dusundurdu. gecislere serpistirilen -inanilmaz guzel- fotograflar, nbc'nin tarzinin disina cikmasi acisindan deneysel olmus diyebilirim. ben yadirgadim ama begenenler olacaktir suphesiz. bununla beraber kurgu ve duzenlemede ozellikle sahne gecislerini bir tik vasat buldum. kesinlikle daha iyi gecisler olabilirdi fakat bu haliyle de izleyiciyi rahatsiz eden bir tarafi bulunmadigini belirteyim, kisisel tercih benimkisi. filmin konusu ve surprizleriyle ilgili goruslerimi spoiler kismina sakladim filmi henuz izlemediyseniz gecebilirsiniz.

    --- spoiler ---

    filmde doguya atanmis ve tayinden onceki son senesini dolduran samet ogretmenin yasadiklarini kendi perspektifinden takip ediyoruz diyebiliriz. filmin basinda samet ve ev arkadasi kenan bir koy okulunda ogrenciler tarafindan sevilen iki ogretmen olarak sunuluyor. samet bulundugu okulu ve koyu begenmeyip istanbul'a donmek icin gun sayarken, kenan ailesi civarda yasayan koklerine yakin bu okulda gorev yapan fikri hur fakat muhafazakar bir karaker ciziyor. okul ve yerel capta sevilen iki ogretmenin hayati, ogrencilerinin okul muduru ve diger hocalarin sikistirmasi sonucu iki ogrencinin bildirdigi sikayet uzerine zor bir sinava giriyor. iki ogretmen haklarindaki sikayeti ogrendiklerinde kendilerini sikayet eden ogrencilerin kim oldugunu ve olayin arkasini arastirmaya calisirken filmin 1 bucuk saati bir cirpida bitiyor. filmin bu kisminda samet ve kenan'in iliskisi, ogretmenlerin mudurle ve ilce milli egitim muduruyle tartismalari olayin gerginligini izleyiciye harika geciriyor. diyaloglarin zamanlamasi ve tonu o kadar iyi ki film gerceklige cok yakinsiyor ve izleyiciyi tumuyle sariyor.

    filmin bu kisminda merve dizdar hemen hic gorunmuyor. her ne kadar kendisi kalan kisimda cok iyi oynamis olsa da cannes'da aldigi odulu bir tik politik buldugumu belirteyim. konunun hassasiyeti uzerine emektar kadin ogretmene odulu vererek nbc'nin taraf almayan filmine bir mesaj verildigi dusunulebilir ya da hic alakasi olmayabilir, tamamen kisisel bir yorum.

    filmin ikincil konusu doguya atanmis bekar ogretmenlerin kucuk sehir/kasaba hayati icinde bas goz edilmesi uzerine oturuyor diyebiliriz. doguya atanan ogretmenlerin kendi meslektaslariyla evlilige uzanan yolculuklari cok gercek ve bizden bir konu. bunu ele almis oldugu icin bile ulkedeki tum ogretmenlerin izlemesi gerekiyor bu filmi. eminim ayni yollardan gecmis yuzbinler kendi hayatindan cok sey gorecek bu filmde. filme donersek, samet ilcede ogretmenlik yapan nuray (m.dizdar) ogretmenle tanismak uzere bulusuyor ve ikili birbirini kisa sure tarttiktan sonra ayriliyorlar. samet istanbul'a gitme niyetini ve karakterinin hazci yonunu ortaya koyarken, nuray sehirli, devrimci kimligini ve nasil ve neden ilcede yasadigini aciklama ihtiyaci duyuyor. samet bunun uzerine kendisine uygun bir partner olmayacagini dusundugu nuray'i kenan'a anlatip, hali hazirda ailesi tarafindan evlilik baskisi altindaki kenan'la tanistirmayi oneriyor. bu uclunun sonraki gorusmeleri kenan'in nuray'i begenmesi ve nuray'i etkileme cabalari, nuray'in kenan'a ilgisi ve samet'in olaylari gozlemesi seklinde eglenceli sahneleri dogrumus diyebiliriz. samet, ikilinin flortu ve kendisinin disari itilisi uzerine nuray'i arzulamaya baslayip kenan'i cagirmasi gereken yemege tek basina giderek nuray ile bas basa zaman gecirmeyi tercih ediyor. bu oyuna bozulan nuray ile samet'in beraber yedigi aksam yemegi ikilinin fikirsel duellosuna donusuyor ve gecenin sonunda samet nuray ile sevisiyor. bu noktada filmin en buyuk surprizi samet'in yatak odasina gecmeden tuvalete ugramak istemesi sirasinda gerceklesiyor. samet bir anda tuvalet/banyo kapisindan set arkasina geciyor. bu esnada film setinin arkasindaki insanlar ekranda gozukurken samet hicbir etkilesime girmeksizin set arkasindaki tuvalete yol aliyor. film ile izleyici arasindaki duvari yikan bu sahne ozellikle
    zamanlamasi itibariyle eminim herkesi soka ugratacaktir. ben bu surprizi yerinde buldum; zira cok gercekci gecen ve hassas konular uzerinde dolanan bu filmde izleyiciye bunun bir film oldugunun hatirlatilmasi hos bir dokunus olmus, gg wp.

    bu noktada hemen bir parantez daha merve dizdar'a acalim: filmi izlerken nuray karakterinin bazi tercihlerini anlayamamistim fakat film sonunda samet'le gecirdigi gece sonrasi kendisini 'ghost'layan kenan'la yuzlesmeye gelen nuray'in anlatimi uzerine filmin derinligine bir kez daha hayran kaldim. bu sahnede nuray'in agzindan samet'le yatmasinin kendisinin yeni haliyle (bir bacagi teror saldirisi sonucu kesilmis, yani engelli haliyle) dunyada kapladigi yeri anlamak ve kendi degerini gormek olcmek/kendine ispat etmek motivasyonu guttugunu anliyoruz ki engelli insan dunyasina dair actigi bu kapi bile filmi bas yapit mertebesine cikariyor diye dusunuyorum.

    filmin son yarim saatinde ise samet ogretmenin kendisini sikayet eden bir zamanlar favori ogrencisi sevim ile yuzlesmesini izliyoruz. bu sahnenin gerginligi de harikulade yansitilmis. ogretmenin manipulasyonlarina karsi tepkisiz kalan fakat korkup kacmayan kiz ogrencinin verecegi tepkiyi beklerken koltuga yapisip ter doktugumuz bir filmden bahsediyoruz. mutlaka izleyin.

    filmin son yarim saatini samet'in ic sesinden dinlememiz de buyuk surpriz. karakterlerinin ic dunyasini voice-over ile anlatmayi daha once hic tercih etmemis nbc'nin bu secimine cok sasirdim fakat daha sonra dusununce hak verdim. film boyunca niyetini ve ic dunyasini tam olarak kestiremedigimiz samet karakterini kendi perspektifinden dinlemek izleyiciyi yine yeniden taraf olmadan tartismanin ortasinda birakarak filmi kapatiyor.

    film genel olarak "insan olmak" temasini tasirken, eylemler karsisinda ve iliskiler icinde insani ve reaksiyonlari anlatmaya odaklaniyor ve izleyiciyi ikircikli konular uzerinde karakterlerle empatiye ve dusunmeye zorlayarak bugune kadar ki en cesur nbc filmi olarak kendine yer buluyor. bana kalirsa gokhan tiryaki ve daha iyi bir edit'le cok net palmes d'or'a kosarbilirmis ama direkten donmus diyebilirim. mutlaka izleyin demis miydim?
    --- spoiler ---