hesabın var mı? giriş yap

  • herkes dayak yemiş gibi, oradan buradan kötü haberler geliyor sürekli. biraz önce fotoğraflardan eski bir tanıdığımın da hayatını kaybettiğini gördüm.

    eşim dostum için konuşacak olursam, çalışanlar dışında kimse evinden çıkmadı. yarın bir arkadaşımla kızılay'a gidecektik. iptal ettim. bir arkadaşımla da perşembe tunalı'da buluşacaktık. biraz önce aradı, "boşver çıkmayalım ben sana geleyim"dedi.

    ankara zaten hüzünlü bir şehirdi, iyice içine kapanıyor.

  • "eveyi ci vocce" dir dogrusu.

    hatta sözlerini de yazayim da tam olsun:

    eveyi ci vocce, eveyi ci vocce
    aya vocce yeri
    yulbin hilbe, yulbin stok be
    es muut a mut..!

    eveyi ci vocce, vigi tanis, aya vocce
    dada sana dada window, deri tokyu
    a ya vocce yeri

    aynen böyle... 20 senedir neden unutmadim, nasil bir bilincaltidir, ne ayaktir bilinmez.

    maykil sarkicisina minik dimaglari taciz ettigi gerekcesi ile dava bile acilabilir, aliskin nasilsa...

    edit: maykılımı ölüm almış, entry yetim kalmış. huzur içinde yat çocukluğumun son kalesi...

  • esasinda kentin hikayesi, ibrahimi dinlerdeki babil kulesi anlatilarinin temeli ile ile ayni temele sahiptir: kibir. 1438'de inka halki kusatma altinda kalinca, savasmak yerine kacmayi tercih eden babasinin aksine pachakuti, komutayi ele almis, savasmis ve buyuk bir zafer kazanmistir. zaten bu zaferden sonra halkin gozunde iyice yucelmis ve dunya'nin donusturucusu anlamina gelen pachakuti ismini de boyle almistir. inka sinirlarini, bugunku kolombiya ve sili'ye kadar uzanacak sekilde genislettikten sonra da, bu muhtesem statuye layik, muhtesem bir kent insa etmek istemis ve machu picchu icin ise koyulmustur.

    inkalar'in, kenti insa etmeye basladiklari yerin dogal bir axis mundi olmasi ise, muhtesem bir tesaduf olarak adlandirilabilir. cunku machu picchu; gokyuzunun, daglarin ve nehirlerin tam ortasina kurulmus bir kenttir. 2450 metre yukseklikte, ormanlarla kapli ve tek bir duz arazinin olmadigi bir yere bir kent insa etmek, hele ki bundan 550 sene oncesinin teknolojisi ile bu ise kalkismak aslinda pek mantik isi olmasa da, zaten inkalar da kenti akil almaz yontemlerle insa edeceklerdir. modern mimari bir zirveye bir sey insa edecekken, ilk once zirveyi duzlestirir ve daha sonra ne insa edecekse rahatca insa edebilir. inkalar bunun yerine, yapilarini araziye ve cevreye uyumlu sekilde insa etme fikri ile yola cikip, adeta bir mucizeye imza atmislardir.

    machu picchu'nun en onemli unsurlari, teraslardir. - > http://i.imgur.com/gzaa3v6.jpg
    bu teraslar en basta erozyonu onlemek adina su akisini saglamak icin yapilmislardir. (bu bolge yuksekte ve daglarin arasinda oldugu icin, cok fazla yagis almaktadir. ufak bir mimari hata, kenti bir gunluk agir bir yagista bile yamactan asagi surukleyebilir.) teraslarin ekstra gorevi, gun icinde gunes isisini emerek, gece bu isiyi topraga yansitmak ve terasa ekilen urunleri korumak olmustur. fakat bu teraslarin en onemli ozellikleri, neredeyse 60 derecelik bir aciya sahip olan yamaclari guclendirmektir. bunun icin teras duvarlari 4-6 derecelik acilarla insa edilmistir ve bu sekilde yamaci tutmalari saglanmistir. daha anlasilir bir ifade ile, butun kent bu teraslarin yamaclari tutmalari sayesinde insa edilebilmis ve ayakta kalabilmistir.
    kentin temelinde ise buyuk, 15-20 tonluk kayalar vardir. bu kayalarin ustunde biraz daha hafif taslar ve onlarin ustunde daha hafif taslar seklinde yukari dogru tirmanan bir temel soz konusudur. en uste cok kucuk taslar vardir ve zamanla yagmur yagdikca bu taslar hafifce yerlerinden oynayarak saglamlasacak, sikca olan depremlere ve heyelanlara karsi guclenmis olacaktir. zaten bu yuzden kentin %60'si yer altinda bulunmaktadir.

    500-600 sene oncesinin teknolojisi ile, en kucugu 80 kilo, en buyugu 20 tonluk tas ve kayalar kullanilarak 2450 metre yukseklige bir kent insa etmek, bugun bile insana inanilmaz gelse de, bu taslari tasimak icin kullanilan yontemler oldukca tanidik. misirlilarin rutin olarak kullandiklari iki merdivenli tasima sistemi. bu sistemde, merdivenin biri yere konur. diger merdiven de onun ustune konur. kaya da bu merdivenin ustune konur ve baglanir. merdivenlerin yanlarindaki cikintilarin arasina yerlestirilen bir hareket aparati ile, ustteki merdiven hareket ettirilerek, 20 tonluk kayalar bile rahatca hareket ettirilebilir. (misir piramitleri de %99 bu sekilde yapildi)
    tasima sisteminin yaninda, inkalar'in isini kolaylastiran en onemli sey, cevreye uygun sekilde hareket etmeleri olmustur. yani bu kayayi buradan tasiyip buraya guzel bir tapinak yapalim fikri yerine, bu kayayi oyalim ve tapinak haline getirelim gibi fantastik fikirlerle hareket etmislerdir. zaten bu yuzden tek bir duz arazisi bile olmayan dag basina, muazzam bir kent insa etmeyi basarmislardir.

    tabi tasima sistemi ve cevreyi lehine kullanma olayi, sadece belli kolayliklar saglamistir. sartlarin cok agir ve en ufak bir hatanin olumcul sonuclar doguracak olmasi, isin asil zor olan kismidir. ayrica insaatta calisan kolelerin hevessiz ve laubali calismasi hem islerin yavaslamasina, hem de her seyin kusursuz olmasi gerektigi bu yerde, surekli hatalarin olmasina yol acmistir. pachakuti da cozum olarak halktan vergi toplamak yerine, onlari bu vergilere karsilik burada calismaya davet etmistir. sonuc olarak vergi vermek yerine tas tasimayi daha uygun bulan inka halki da, kolelerin aksine daha hevesli ve daha disiplinli bir sekilde calisarak, hatalari minimalize etmistir.

    hicbir yapistirici madde kullanilmadigi halde, taslarin sanki zincirle baglanmis gibi simsiki bir sekilde birbirlerine kenetlenmis olmasi da, tamamen mimari bir mucizedir. zaten kentin yapiminda calisan tas ustalari buyuk ihtimalle simetri hastaligi olanlar arasindan secilmis. cunku, taslar oyle simetrik bir sekilde oturtulmustur ki, aralarina incecik bir bicak dahi girmemektedir.(gidenler bizzat deneyebilir bunu) ve bunu yaparken kullandiklari sey de, sadece tastan cekiclerdir. sadece tas kullanarak, eze eze, vura vura, iki tasin birbirine %100 olarak uyumlu olmasini saglamislar, koca bir kenti bu sekilde insa etmislerdir.

    inkalar; caginin cok cok ilersinde, benzersiz mimar, muhendis ve ustalara sahip, gelecek nesillere akil almaz eserler birakmis bir kavimdir. tirnaklari ile kaziyarak 50 senede insa ettikleri machu picchu, aradan gecen 500-600 sene boyunca yagan milyonlarca litre yagmur, onlarca deprem ve firtinalara ragmen yikilmamis, yok olmamistir.
    takvimleri ile gelecek nesilleri troll'lemis olan mayalar ile birlikte, saygiyi en fazla hak eden kavimlerden biridir. insanlik icin, bilim icin, bilgi icin, teknoloji icin cok fazla sey yapmislar ve insanliga bircok armagan birakmislardir. machu picchu, bu armaganlarin en degerlilerinden biridir.

  • çok özür dilerim ama hem kendi hem de etrafımdaki insanlardan edindiğim tecrübeye göre, tus bahane başka partnerler şahane olayı olmuş.

    üzüldüm. ama hayatın gerçeği bu. ve emin ol kariyer falan için terk edilmedin. aynı bahaneyi sunan bir arkadaşımın eski sevgilisi kpss için ara verdiğini söyleyip başka bir erkekten hamile kalıp evlendi.

    git bir tatile çık kafa dinle. sonra kendine gelirsin.

    edit: boşluk tuşuna basıldı. @archer05 sağolsun uyardı.

  • balığın kuyruğu ve kafasını neden hep kendi tabağına koyduğu büyümeden anlaşılmayan kutsal varlık.

  • sözlük soru cevap etkinliğinde bir yerde harun bahsetmişti. aklıma düşmüştü, denemek istedim.

    gerçekten öyle güzel bir deneyim ki..

    tünel meydanında sirenler albümündeki 9. şarkı tüneli açıyorsunuz.
    "şimdi kalbin, epey kırılmış, görüyor hepsini, ne yapabilirdi?"
    şarkının bitiminde kendinizi odakule'de buluyorsunuz.

    sonra istiklal şarkısı başlıyor, istiklali hissediyorsunuz, galatasaraydan, çiçek pasajından geçiyorsunuz,
    kulağınızda şu sözler:
    "belki arkadaşlarınla, belki de yalnız başına yürürken, ne kadar mutlusun istiklal’de
    birkaç mevsim renkler solunca, tükenmez hayatının sesi, çok mutlusun istiklal’de"

    sonra istiklal şarkısı bitiyor, hem de nerede? parka gidebilmek için direndiğimiz yerlerde...

    park şarkısı başlıyor orada:
    "dün neler mi kaybettin, belki zamanın yok şimdi
    gidenler geri gelmez ama, boş yere yorulmadı kalbin

    adını bilmesem de kardeşsin, biz neye söz vermiştik
    yüzümü gördüğünde gül artık, biz bir kabusu yendik

    yok, yaralara dokunmak yok, gök de bir bize ağaç da bir
    sabrın tükendi ama aman, onlara asla benzemedin"

    albümün bu son şarkısı bittiğinde meydana çıkmıştım, gezi yanı başımdaydı,
    anılar aklımdaydı.

    adını bilmediğim kardeşlerim aklıma geldi.
    derin bir nefes aldım.
    gülümsedim.

  • whatsapp, viber vb. uygulamalarin altina "program super ama internet olmayinca mesajlar iletilmiyor" diye 1 yildiz veren hatta imdb uygulamasinin altina "film izlenmiyor, insanlari kandiriyorsunuz" yazip 1 yildiz veren mallarin yaninda buna da şükür dedirten akıl fakirleridir.

  • öncelikle bilgileri imdb trivia kısmında bulabilirsiniz.

    filmdeki robot sahneleri bilgisayar efektleriyle üretilmek yerine canlı aksiyon olarak çekildi ve daha sonra belirli açılardan görülen robot operatörü görüntülerden temizlendi.

    filmdeki kum fırtınalarının hepsi, ki bunlar sayesinde kuraklığı hissederiz, sete kurulan dev fanlarla sağlandı.

    stephen king'in "stand" adlı romanımurph’ün kitapları arasında görülebilir. king'in kitabı, insanlığın neredeyse yok olması ve hayatta kalanların yer değiştirme ve yerleşme mücadelesi hakkındadır.

    filmin başlangıcında gösterilen ve filmin sonlarına doğru tekrar gördüğümüz belgesel tarzı röportajlarda yer alan kişiler the dust bowl’dan alınma. bu kişiler, doğal felaketin aktörleri değil gerçek kurtulanları.

    ekip, miller'ın bulunduğu gezegene inerken ranger 1'den iniş sırasında arka planda müziğin yavaşladığını duyarız. her 1,5 saniyede bir tiktak sesi duyarız. bunun sebebi bu gezegenden duyduğumuz her tiktakın dünyadaki 17 saate eşit olmasıdır. cooper ve dr. brand'in bu gezegende geçirdikleri zamanla endurance'a dönüşleri arasında geçen zaman dünya zamanıyla 23 yıl 4 saat ve 8 gün anlamına geliyor. bu, miller'ın gezegenindeki tüm görevlerinin yaklaşık 3 saat 17 dakika sürdüğü anlamına geliyor.

    kitap raflarında gösterilen kitaplar, nolan'ın kara delikler ve tekillik hakkındaki araştırmaları için okuduğu ve kullandığı gerçek kitaplardı.

    - ınterstellar’ın hikayesi 79 yaşındaki ünlü fizikçi kip thorne’un etkisiyle yazıldı. prodüksiyondan önce fizikçi kip thorne iki ana kural belirledi. bunlardan birincisi filmde temel fizik kurallarını ihlal edecek herhangi bir şeyin olmamasıydı. ikincisi ise, filmde kullanılacak olan en çılgın teoriler ve spekülasyonlar bile senaristin yaratıcı zekasına değil bilime dayanacaktı. ikili her konuda anlaşmıştı. christopher nolan bu iki kuralı uyguladı. sadece ünlü teorik fizikçi thorne, ışıktan daha hızlı seyahat etme konusunda nolan’ı iki hafta boyunca vazgeçirmeye çalıştı. thorne, ayrıca solucan deliği ve kara delik sahneleri için de filme katkılar sağladı. özel görsel efektleri hazırlayan ekibe katkılar sunan thorne, filmde gördüğüm bilimsel gerçekliği yansıtan detayların bu kadar net olmasında pay sahibi diyebiliriz.

    filmin tanıtımlarında matt damon'a yer verilmedi, gösterimlere çağrılmadı. film yayınlanana kadar bir sır gibi saklandı.

    senarist, yapımcı ve yönetmen nolan, matthew mcconaughey'in 2012 yapımı mud filmini izledi ve çok etkilendi. daha sonra da ona rolden bahsederek teklif sundu.

    matt damon'un kurtarılması gereken bir karakter oynadığı üç filmden ikincisi. birincisi er ryan'ı kurtarmak (1998) ve üçüncüsü marslı (2015) idi.

    filmin ismi flora’s letter olarak belirlenerek çekimler yapıldı. bu sahte isim seçilerek filme ilişkin gizlilik hususuna tekrar dikkat edilmişti. flora da nolan’ın kızının ismidir.

    filmin her dakikası için 980 bin dolara yakın para harcandı. 2 saat 40 dakikalık filmin yapım maliyeti 165 milyon dolar.

    - filmde profesör brand'i canlandıran michael caine ile nolan'ın 6. ortak çalışması ınterstellar oldu. bundan önce batman begins, the prestige, the dark knight, ınception ve the dark knight rises filmlerinde beraber çalışmışlardı.

    - ımdp top 250 listesine giren 7. nolan filmi ınterstellar oldu.

    - oyuncular arasında altı oscar kazanan var: matthew mcconaughey, anne hathaway, sir michael caine, ellen burstyn, casey affleck ve matt damon;

    eğer bu bilgileri video olarak izlemek ve beni desteklemek isterseniz kanalıma göz atabilirsiniz