hesabın var mı? giriş yap

  • defne ve biberiye özellikle balıkta (balık büyükse karnının içine konulacak ) ve tavukta agır kokuyu alır.
    fesleğen tüm domatesli soslara hafiflik verir.
    az tuzlu soya sosu tavukta ve sebzeli makarna yaparken sosun içinde kullanılırsa yoğun ve güzel bir tad yakalanır.
    şekerin bir fiskesi her türlü zeytinyağlıda çok dengeli bir tat yaratır ve domatesli makarna sosunda tadın oturaklı olması ve domatesin asidini dengelemesi için kullanılır.
    tuzun bir fiskesi turtaya, keke ve tüm tatlılara inanılmaz bir hoşluk katar,
    sarmısak, dereotu, az taneli hardal, bal(balın kokusu olup tadı belli olmayacak miktarda), limon, nar ekşisi karışımı tüm salatalarda çok güzel gider.
    badem ve ceviz meyve ve sebze salatalarına ve pilava (ikisi de kaynar suda biraz bekletilecek önceden) katılırsa tadını ve besin değerini artırır.
    susam salatalara eklenebilir.
    soğan çiğ iken bütün halde pirinç pilav pilavının ortasına konulup sonra suyu eklenirse çok güzel bir aroma verir.
    edit: imla.

  • bir değil bin tane var ama ben birine yoğunlaşacağım çünkü ben uzun zamandır bunu yaptığım için layığımı buldum;

    arkadaşlar, yöneticiniz ile hakkınız olan şey için konuşun, kariyerinizin nasıl şekilleneceğini, mutlaka konuşun . öyle yılda 1 defa değil, yılda 3-4 defa konuşun.
    size bir yol çizmesini, ne zaman terfi vereceğini belirlemesini mutlaka sağlayın, o sizden iş için bitirme saatleri tarihleri ister ya, siz de ondan kariyer yolunuz ile ilgili yapılacak çalışmalar için bitiş tarihi isteyin.

    ben yapmadım; saygılı olayım, gidip ağlamayayım, habire şikayetlenen bir konuma düşmeyeyim dedim. onlar zaten anlar benim hakkım olanı verirler dedim. bu beni insan olarak yüceltti ama beni onların gözünde "daha iyi çalışan" yapmadı.
    aksine isteksiz olduğum için operatif biri olarak göründüm belki.

    diyeceğim o ki, vaktim yok konuşamamlara kanmayın, sen daha yenisin neyin terfisilere kanmayın, çünkü bendeniz çok köklü çok kurumsal bir şirkette çalışmama rağmen 2 senede 2 terfi alıp hiyerarşik olarak üstüme basan insanlar gördüm. ben ise 2 sene de bir konuşup bana ne zaman terfi vereceksin diye soran bir insandım. demek ki bu arkadaşlar senede 4 defa konuşmuş, gitmekle tehdit etmiş. ben hiç tehdit etmedim, saçma bulurdum ama bir çok iş arkadaşımın gitmekle tehdit ederek maaşlarını arttırdığını öğrendim.

    bu pis dünyada başka türlü iyi maaş almak ve hatta ayakta kalmak zor.

    edit: mesajlar geliyor sıklıklar diyorlar ki ben tehditi savurunca terfi aldım, zam aldım, şu an için 10 kişiden 1 kişi tehdit olmaz dedi, ama denememiş, tehdit eden diğer arkadaşlar ise muvaffak olmuş. bu da bizim türk kafasının korku ile ittirildiğinin ibaresi. ben de tehdit etsem mi diye düşünmüyor değilim.

    yıllar sonra gelen edit: entry' den 2 sene sonra şans da yardım edince tehdit de işe yarayınca 2 kademe birden atladım. hiç hoşuma gitmedi tehdit ama, mecbur bırakıldım

  • bulşit

    papa bile "bilim, evrim falan bunlar güzel şeyler." derken senin ders müfredatlarında evrimin yeri küçülüyor.

    papa diğer ruhban sınıfı üyelerinin aksine "gösterişten uzak olayım" derken sen 1000 odalı saray yaptırıyorsun.

    papa bir dinin en yüksek konumundaki insan olarak "iyi ateistler de var. belki cennete bile gidebilirler." derken senin ateistlerle ilgili yorumların "bunlar ateist"ten öteye gidemiyor.

    papa vatikan'ın tabusu sayılan çocuk taciz/tecavüzleri konusunda yüksek sesle konuşurken sizin yaklaşımınız "tecavüze uğrayan doğursun" şeklinde oluyor.

    daha sayayım mı, bence saymayayım. kendini halife ilan eden o terörist pezevenk bile papaya daha çok benziyordur.

  • kuralları türkiye paintball ligi için türkiye atıcılık ve avcılık federasyonu tarafından da benimsenmiş olan, yüzlerce takımın yarıştığı ve dünyanın en büyük paintball ligi olma sıfatını elinde bulunduran avrupa merkezli uluslararası paintball ligi.

    tüm dünyadan takımların katılabildiği bu lig, avrupa'da dört farklı merkezde yapılan dört ayaktan oluşur.

    http://www.millennium-series.com/

    p.s.: entry'nin girildiği tarihte division 2'da ülkemizi temsil eden izmir angelpark takımı, gerçekleşmiş olan ilk üç ayakta iki birincilik ve bir ikincilik almış olup son ayak olan paris-disney için büyük avantaj sağlamış durumda 2011 division 2 sezon şampiyonluğuna doğru ilerlemektedir.

    edit: izmir angelpark 2011 paris-disney'de 7. sırayı alarak genel sıralamada division 2 birincisi olarak dönmüştür. 2012'de division 1'de oynamaktadır.

  • maç öncesi "neden olmasın?" diyen galatasaraylılar vardı. neden olsun? neden olsun lan? kadro planlaman yanlış, oyuncularının paralarını ödememişsin takımının yarısı sene içinde kaçmış gitmiş, basketbolun karanlık yüzü olan koçun kah oyuncusunu tokatlamış, kah uluslararası krize neden olmuş, yenilmez armada zannettiğin takım el'de averaj takımı olmuş, ligde desen 15 g 15 m ile son anda play-off'lara kalabilmiş. karşı taraf tam aksine her şeyin doğrusunu yapmış, avrupa'nın en iyi koçuna sahip, kendi salonu var, belli bir oyun sistemi var, oly'lere, barca'lara, cska'lara kafa tutmuş f4 yapmış, o kargaşada bir de lig lideri olmuş. neden olsun lan? bu kadar mı ucuz bu kadar mı emeksiz bu memlekette işler? azıcık haddinizi bilin arkadaş ya. ha bir de efes'e gözünüz gibi bakın, önümüzdeki yıllarda tıpkı eski günlerde olduğu destekleyeceğiniz ilk takımınız o olacak çünkü.

  • kötü niyet yok. hassasiyet var. zihniyetleri sorgulanabilir ama hitap ettikleri toplum düşünülünce yadırganamaz. içinde yaşadığımız yapıda % 10 böyle gönderilmesini eleştirir ama % 90 bundan memnuniyet duyar. bu durum malesef böyle. onlar da çoğunluğa hitap edecek. mecbur. o beklenen eşik bize halen çok uzak. ben olsam gönderiyi yapan ben de öyle koyardım.

  • durup dururken aslı astarı olmayan yere kendine sıkıntı edecek işlere bulaşması.uzun ama komik diye yazıyorum.

    tam bir hafta önce, pazar gecesi iki buçukta uyanıp odama geldi ve direkt:
    -senin aklındaki ne? ne zaman evlenip barklanacaksın. senin sonunu hiç iyi görmüyorum.

    az çok huyunu suyunu bildiğimden gecenin bir yarısı rüyanda mı gördün demiyorum tabii, babamın bu tarz çıkışları normal geliyor bana.
    + baba o işler öyle kolay olmuyor pek
    -bence senin evlenmeye niyetin yok.
    + baba anladım da kimse yok şimdi hayatımda. kendi kendime mi evlenicem?
    - kız bulsam evlenirim diyorsun yani?
    + yani, evlenirim heralde.
    kalktı gitti.

    tek konuştuğumuz bu. aradan pazartesi geçti salı günü akşam eve geldim. elinde bir kağıt neşeyle:
    - oğlum bu kız seni seviyor, senden çok hoşlanmış. sen de bak beğenirsen hemen evlenin.

    abartıyorsam şerefsizim.işten gelmişim, elinde birinin adının soyadının yazıldığı bir kağıt. baba bu nerden çıktı şimdi diyorum, geçen konuştuk ya diyor. hayır olay nasıl bu hale geldi benden habersiz diyorum, anlatıyor.

    iş yerindekilere evlendirmek istediğim bir oğlum var diye konuyu açmış, mesai arkadaşlarından biri de benim de evlendirmek istediğim bir yeğenim var demiş, birbirlerine isimlerimizi vermişler pazartesi günü, adam salı sabahı iş yerinde ''bizim yeğen bakmış facebooktan senin oğlanı beğenmiş, senin oğlan da baksın kızı beğenirse görüşsünler'' demiş.

    şimdi tip olarak ahım şahım yakışıklılığım yok fotoğraflarda da kesinlikle fotojenik çıkabilen biri değilim ''kız seni beğenmiş.'' deyince insan bi' kıllanıyor. durumu arz ettim.
    - ne kadar kötü olabilir ki, dedi
    - beğenmezsen ararım adamı, oğlum yeğenini beğenmedi derim olur biter, dedi

    beklentiyi düşük tutarak açtım facebooku, ailecek pc başındayız, kızı arattım facebooktan. ilk tepki benim biraderden geldi:
    k-oooooha.
    + abartma lan hayvan herif, diye atarlandı bizim biradere.

    sonra bana baktılar. bende bir sessizlik. beklentiyi ne kadar düşük tutarsan tut, gördüğüm, düşük tuttuğum beklentinin de kat be kat altında. öyle sessizce bir otuz-kırk saniye ekrana baktık. babam konuştu yine ilk:
    - tabi biraz kilosu var, yok değil.
    + bayağı var baba.
    k- tam kışlık
    - lan sen sus (biradere atar.) abin ne diyecek bakalım.
    + valla baba, çok da konuşacak bir şey yok sanki. sen adamı ara bizim oğlan beğenmedi de o zaman.
    - böyle şeyler telefondan söylenmez, yüz yüze söylerim yarın iş yerinde. sen eminsin di mi oğlum, olmaz diyosun?
    + olmaz baba.

    sessizce dağıldılar. çarşamba günü işteyim, o adını arattığım kız ''merhaba nasılsın.'' yazmış facebooktan bana. akşam eve geldim, babam erkenden odasına çekilmiş, uyku moduna girmiş. girdim odasına, koltukta yatıyor gözünü aralıyor ama beni görünce geri kapatıyor, annem de yanında televizyon izliyor.
    + baba kızın dayısına söylemedin mi sen bugün, kız bana mesaj atmış.
    - söyledim oğlum bişe yok onda atabilir ya arkadaş olarak. o kadar şey oldu sonuçta aranızda.
    + baba sen adama oğlum kızı beğenmedi diye net olarak söyledin mi söylemedin mi?

    annemden çekindiğine eveleyip geveliyor. benim odaya geçtik. söylememiş, adam salı sabahı yeğenim senin oğlanı beğendi, senin oğlan da beğenirse görüştürelim deyince sevinçten benim oğlan kesin beğenir, oldu bu iş emin ol demiş adama. çarşamba sabahı da o dediğinden cayamamış, benim oğlum da senin yeğenini beğendi demiş.

    + e şimdi ne olacak?
    - ne yazmış kız sana?
    + merhaba nasılsın yazmış.
    - iyiyim sağolun siz nasılsınız yazsan eline mi yapışır oğlum?

    aynı akşam yazdım, çıktım.
    perşembe oldu, kız da kezbanın önde gideni. normalde herkesle konuşmazmış ama arada dayısı olunca bi' oturup kahve içebilirmiş, müsait olduğu gün haber verirmiş bana.sahi nelerden hoşlanırmışım, en sevdiğim yemek hangisiymiş, o en çok pembeyi severmiş... yazmış da yazmış. okuyorum, okuyorum cevap vermiyorum. perşembe günü de öyle geçti,

    cuma sabahı bi' baktım ''ya yazmayacaktın madem, babana neden aşık oldum dedirtiyosun.'' demiş.''oha öyle mi demiş gerçekten.kusura bakmayın o an boşluktaydım, boş bulundum hoşlandığımı söyledim ama inanın bir ilişki yürütecek durumda değilim psikolojik olarak, gerçekten özür dilerim.'' yazdım. kız kapak fotoğrafına ''beş kuruşluk adamları musallat ettik ömrümüze'' diye kapak resmi paylaşmış facebooktan. bu kadar kolay mıydı falan yazıyor. tekrar özür dileyip artık yazışmamızın da bir anlamı olmadığını söyledim.

    cuma da öyle geçti. cumartesi günü işe gittim, işten geldim, arkadaşı babama bozuk atmış iş yerinde, babam da benimle konuşmuyor şimdi.

  • perincek yuzde 2 alsın , gelsin bana sabah aksam kaysın.

    onun dışında umit vadeden ankettir.

    edit : lan favori kamuflajıyla orgutlenip picligine adama yuzde 2 aldırmayın , bozusuruz.