hesabın var mı? giriş yap

  • f klavye hakkında bir başka yanlış anlayış da: "q klavye dilimize uygun değil o yüzden diğer toplumlardan geride kalıyoruz".

    oğlum q klavye hiçbir dile uygun değil zaten. anlatmadılar mı size? q klavye dile uygunluk gözeterek değil, tam tersine ingilizce'de sık kullanılan harfler daktiloda aynı anda birbirine çarpıp takılmasın diye uzak dursun diye tasarlanmış, "yavaş olsun" diye. ingilizce'ye uygun klavye q klavye değil dvorak klavye.

    amerikalı da biliyor "dilimizi daha hızlı yazacağımız bir klavye olsa çok süper oluruz lan" demeyi ama kalkıp dvorak'ı zorlamıyor standart haline getirmiyor. niye? çünkü benim gibi sorgulayabilen bi kafaya sahip: (bkz: #27901261)

  • bir ingiliz atasözü der ki; "galibiyette taç kimin başına konulacaksa, mağlubiyette de ip onun boynuna geçirilmelidir." yeterince açık sanırım.

  • paşalar,

    sizin bu kendinize yaptığınızı, sizden başka kimse size yapamazdı gerçekten.

    alexandraarzat'a yolun açık olsun paşam yazdıran tatminin ne kadar kısa süreceğini bir düşünün isterseniz:

    kocan vasıtasıyla türkiye'nin en büyük, en etkili, en güçlü sosyal mecrasında patronluk taslayıp tatmin olabilirsin, fakat o saatten sonra türkiye'nin en büyük, en etkili, en güçlü sosyal mecrasında ömrün boyunca senin hakkında yazılacak olanlara kocan dahil hiçbir güç engel olamaz.

    bu ironinin büyüklüğünü bir düşünün istedim.

    bu işin benle ya da bu başlıkla alakasız olarak iki doğal çözümü var:

    1- siz insan gibi çıkar özür dilersiniz, uçurulan yazarları geri getirirsiniz ve yazarlar da helal olsun büyüklük yaptılar derler ve bu olayı unuturlar. küçük bir tatsızlık olarak kalır, herkes hayatına normal devam eder.

    2- bunu yapmazsanız ve tavrınızda diretirseniz, memlekete ikinci meltem banko vakası hayırlı olur. olmasını ister miyim? istemem şahsen. gerek yok, kimsenin hayatı mahvolmasın. evlilik bu hem, hiçbir şeye benzemez. fakat diretirseniz siz de biliyorsunuz ki kimse buna engel olamaz.
    çünkü, network'ten gelsin: you have meddled with the primal forces of nature, mr. beale. o zaman da uzun bir yol sizi bekler. yolunuz açık olsun paşalarım demekten başka çare kalmaz.

    saygılar.

    edit: başlığı yanlış tarih formatıyla açmışım. mod'lardan ricam, 5 ekim 2020 olarak düzeltmeniz.

  • bir 17 yaş sendromu.

    2001 senesinden beri bozuldu bozulacak aha şimdi bozuldu daha da bozuldu denilen ekşi sözlük'ün düştüğü hale bak lan.

  • 1883-1970 yılları arasında yaşamış, pulitzer ödüllü bir karikatürist, aynı zamanda mühendis, heykeltraş ve de yazardır rube goldberg. amerika'nın belki en büyük değil, ama ilk büyük karikatüristi olduğu söylenen bu insan "inventions" adlı karikatür serisiyle sınırsız alkış almakla kalmamış, aynı zamanda "rube goldberg icadı" kavramını amerikan dil hazinesine ve sözlüklere sokmayı başarmıştır ki, "çok basit bir işi yapmak için yaratılmış çok kompleks bir makine", "minimal sonuçlar almak için maksimum çaba gösterme" gibi anlamlara gelir bu.
    hayatta insanların bir işi yapmak için genelde kolay değil de zor yolu seçtiğini düşünen ve makine çağı'na da şüpheyle yaklaşan goldberg tatlı bir hicivle, diyelim bir dükkanın camını silmek, karınızın verdiği mektubu postalamayı unutmamak, dar boğazlı bir şişeden zeytin çıkartmak, patronunuzun geç geldiğinizi anlamamasını sağlamak ya da buzlu kaldırımlarda kaymayı önlemek adına, içinde at nalları, sigara içen cüceler, boya kutuları, muz kabukları, kutup ayıları geçen çok gülünç, çok abartılı dizaynlar yaratmıştır. internet'te de bir kısmına ulaşabileceğiniz bu çizimlerden örneğin adı "basitleştirilmiş kalemtraş" olanında olan şudur: açık pencereden yükselen uçurtma makara sistemi neticesinde bir haznenin kapağını açmakta, haznedeki güveler çıkıp bitişikte asılı olan fanilayı yemeye başlamaktadır. yenildiği için ağırlığı azalan fanila ona bir düzenekle bağlanmış ayakkabıyı aşağıya indirmekte, aşağı inen ayakkabı bir şalteri harekete geçirerek ütü tahtasının üzerindeki ütüyü çalıştırmakta, ütü ise kısa bir süre sonra üzerinde bulunduğu pantolunu yakmaktadır. oluşan duman bitişikteki ağacın deliğinden içeri girmekte ve ağacın kovuğunda yaşayan opossumu rahatsız etmektedir. opossum rahatsızlığından yandaki sepetin içine atlayarak kurtulmaya çalışmakta, birden ağırlaşan sepet kendisine bağlı kafesin kapağını açmakta, bu şekilde ise kafesteki ağaçkakan özgür kalmakta ve yanına iliştirilmiş kalemin ucunu kemirmeye başlamaktadır! alete zincirle tutuşturulmuş bir de bıçak vardır ki, goldberg tüm açıklamalarından sonra "bir acil durum bıçağı, opossumun ya da ağaçkakanın hasta olup çalışamamaları durumunda çok işinize yarayacaktır" demektedir (bir de burdan bakın: http://www.rubegoldberg.com/gallery_02.php).
    çok sevilmekte ve sayılmaktadır goldberg, öyle ki purdue üniversitesi her sene amacı verilen basit bir işi (mesela 1998'de konu kitap sayfası çevirmekmiş) en azından on adımda gerçekleştirecek bir makineyi yaratmak olan "rube goldberg machine contest" nam ulusal düzeydeki yarışmayı düzenlemektedir.
    rube goldberg deyince benim aklıma bu neşeli ve yaratıcı çizimler dışında bir zihni sinir ve proce; bir de charlie chaplin'in modern zamanlar filmindeki otomatik yemek yeme makinesi gelir.

    not: kurulananfok'a tesekkurlerimle.

  • (bkz: planned obsolescence)

    yani apple'ın taş gibi telefonları herhangi ciddi bir yenilik sunmadığı halde update bahanesiyle yavaşlatıp çöpe çevirmesi, sadece yeni telefon satma motivasyonuyla hareket etmesı, yaptığı her yenilik görünümlü olayın ticari güdümlü safsata olması, eskitmenin yenilik algısı yaratacağını sanmaları

    bunun haricinde google ile ezeli rakip modunda takılma aptallığı, bu çağda open source değil de apple sistemi içinde kalma takıntısı, itunes vb mac-ipad-iphone-ipod arası sync efsanesi çağının bitmiş olması ve apple'ın bu tutuculuğunun artık başka yazılım ve uygulamalara köstek olmaya başlaması. yani anti kullanıcı dostu diyebiliriz.

    innovatif ve kullanıcı dostu apple için ilk akla gelenlerdi. şimdi bunların tam tersini temsil ediyorlar.

    not: 3-4-5 kullanmıştım. 6'da kurtuldum.

  • bim'e gittim, "karayel" marka kolonya aldım.evde kolonyayi dökerken ismini tersten bir okudum,okumaz olaydım.elim ayağım buz kesti...