hesabın var mı? giriş yap

  • kaza yapıp ölür umarım içindeki.
    böyle insanlara acımam ve tahammülüm sıfır artık, sıfır.. ölün hepiniz amk.

  • az önce muhtemelen uzun zamandır ettiği en güzel laf çıktı ağzından:

    " "türkiye'de ırkçılık yoktur!" türkiye'de ırkçılık olup olmadığına sen karar veremezsin kardeşim. bunu git çingene'ye, ermeni'ye sor, onlar söylesin sana türkiye'de ırkçılık olup olmadığını."

    helal olsun.

  • ağızlarından sürekli ''halkı böyle aşağıladıkça kaybetmeye devam edeceksiniz'' gibi laflar duyarsınız. asıl kaybeden kendileridir ama farkında bile değildirler. seçim kazanmayı hayatlarının merkezine oturturlar. seçtikleri kişiler gününü gün ederken, bu mallar da onlarla beraber kazandıklarını sanarlar. git bak bakalım sığır kardeşim o milletvekili çocukları, bakan çocukları sana hiç benziyor mu? seçtiğin kişiler kazanmış oluyor, sen değil mal kardeşim. adam makarnaya muhtaç, ''kaybetmeye mahkumsunuz'' diye nutuk atıyor. akıl fikir.

  • 2023 netflix ve a24 ortak yapımı dramedy mini dizisi.

    her biri 40 dakikadan az süren ve 10 bölümden oluşan dizi, iki yabancının trafik atışması ile başlıyor ve ikisi de kötü bir gün geçirdiği için her şeyin büyüyüp, gerginleşip tamamen farklı bir noktaya ilerlemesi için hazırladıkları zemin akıllara durgunluk veriyor.

    contractor* olan danny ile bir işletme sahibi amy, varoluşlarının monotonluğunu kıran bu kan davasına dönüştürdükleri olayda canlılık buluyorlar ve hayatlarında ışıkları açık tutan tek şey paylaştıkları bu nefret oluyor. bu da beef'i yalnızca basit bir intikam hikayesi olmaktan çıkarıp modern çağımızın farklı sosyal sınıflarındaki iki farklı bakış açısının çatışması haline getiriyor. ayrıca dizide, son dönemlerde filmlerde de sık sık gördüğümüz, paranın hayattaki öncelikler listemizi nasıl hızla ve feci bir şekilde tırmandığına dair kapitalizmin keskin ama incelikli bir eleştirisi yapılıyor.

    performanslar olağanüstü ve yalnızca başroller steven yeun ve ali wong değil, tüm oyuncular çok inanılmaz. her bölüm karakterler daha da iyi hale geliyor ve hissettirdikleri bunaltıcı yalnızlık, hayal kırıklığı, öfke, dargınlık, hor görme ve kıskançlık tuhaf bir şekilde olsa bile empati yapmaya zorluyor. her zaman her bir karakterden nefret etmemiz için bize 5, sevmemiz için 3 neden veriliyor ki bu da bunu çekici kılan şeylerden biri oluyor.

    danny ve amy ise karmaşık sorunlar yaşayan çok karmaşık iki insan. dizi boyunca ikisi de kendilerinden kaynaklanan ve kendilerinden kaynaklanmayan korkunç durumlarla karşı karşıya kaldılar. başarı ve mutluluk duygularıyla yüzleştiler. birbirinden körü körüne nefret eden iki kişinin nasıl bu kadar çok ortak noktası olabileceğini, nasıl birbirlerine bu denli dönüşebileceklerini, kuşak travmasını ve çaresizliği çok çok iyi aktardılar. tam bir ouroborostu.

    bu iki karakter hakkında bir şeyler öğrendikçe, onları ve neden böyle olduklarını daha iyi anlamaya başladım. mutsuz hayatları için gereken tek şey birbirlerini suçlamaktı. onlar birbirlerinin yin yangydı.

    --- spoiler ---

    amy, başarılı bir kadın. sevdiği ama yanında gerçek benliği olamayacağını hisseden bir kocaya ve aile travmasına sahip. kadının içinde bir spartalı savaşçının öfkesi ve dürtüsü olmasına rağmen kocası şükran günlüğü* yazmasını öneriyor. kocası george… nasıl iyi bir koca olunacağını biliyor ama aslında amy'nin gerçek sorunlarını asla dinlemiyor. böylece amy'nin evi soğuk bir sanat galerisine dönüşüyor.

    danny ise hedefleri olan çalışkan ama istikrarsız biri. paul vurularak öldürüldüğüne danny için üzüldüm. belki de paul sevdiğim bir karakter olduğu için ya da bir kardeşi, bir aile üyesini kaybetmenin zor olduğunu düşündüğüm içindi ama bu paul'ün gerçek ölüm sebebinin danny olduğunu anlayana kadar sürdü. jordan'ın evinde olan her şey danny'nin egosu yüzündendi.

    --- spoiler ---

    connor's wedding (bkz: succession) olmasaydı, yılın şimdiye kadarki en iyi dizi bölümü the great fabricator veya figures of light olabilirdi. tüm bu öfkenin ve komedinin ardındaki her şey çok çok iyiydi çünkü bir anda ortaya çıkmamıştı.

    herkesin bahsettiği gibi müzik seçimleri de mükemmeldi.

  • son on aydır oturduğum evdir. önceden ben de çok fazla kuşkuya sahiptim ama gözlemlerim şöyle:

    1. belki iyi bir firmanın yeni inşaatı olduğu için izolasyon çok iyi. kışın ev hamam gibiydi, kazak giymeye, yorgan örtmeye hasret kaldık. alt katta ısınan hava yukarı yükseliyor, bu da daha önce oturduğumuz ince uzun dairelere kıyasla daha iyi bir ısınma sağlıyor. maksimum doğal gaz faturası olarak 200 tl gördük ki, geçen senelerde eski evimizde kışın 600 görüp yine de battaniye altından kurtulamamıştık. toprak sahibinin müteahhidin gırtlağına basarak taktırdığı villa boyu yoğuşmalı kombi sanırım şansımız oldu, bize kalsa daha mütevazı bir şey alırdık.

    2. ve fakat yazın üst kat fırın gibi. en kısa zamanda multi split klima almak gerekecek, sıcak günlerde nefes alınmıyor, uyku uyunmuyor. bunun nedeni izolasyonun zayıflığı değil, geniş teras kapısı ve pencereler nedeniyle oluşan sera etkisi, zira üst kat müthiş güneş alıyor. genel olarak her türlü hava durumunun etkilerine çok açık üst kat.

    3. eğimli tavan iyi planlanmışsa sıkıntılı değil, eğimsiz yerlerde tavan yüksekliği normalden yüksek tutularak hacim korunmuş. ama mobilya seçimi çok sıkıntılı, gardrop, kitaplık gibi mobilyaların ölçüyle yaptırılması gerekebiliyor.

    4. merdiven inip çıkmak bayabiliyor, özellikle uykunuz gelmişse veya elinizde tepsi varsa. üst kata da bir çay-kahve istasyonu kurmak gerekiyor. ve iki kata iki ayrı elektrik süpürgesi şart. neyse ki ev çift girişli ve asansör üst kata kadar çıkıyor, o sayede ağır eşyaları üst kata asansörle çıkarmak mümkün.

    tam bir yıl sonra gelen edit: üst kata küçük buzdolabı da almam gerekti, yazın bir bardak su için aşağı inilmiyor.

    5. teras yaz geceleri harika oluyor, üzerinizde yıldızlı gökyüzü, elinizde bilgisayar ve çay kahveyle sabahlamak mümkün. öte yandan, kullanım süresi en fazla beş ay. terasta çamaşır kurutmayı ise unutun, rüzgara çok açık olduğundan çamaşırlar yelken gibi dolup sürükleniyor.

    6. üst kat pencerelerinin önünden yağmur olukları geçiyor, yağmurlu gecelerde dere kenarında uyur gibisiniz.

    7. martılar tepenizde, gece gündüz vak vak bağırıyorlar. seviyorsanız harika, sevmiyorsanız rahatsız edebilir.

    8. gözlemime göre piyanosu olanların tercihi çatı dubleksi. piyanoyu üst kata koyunca komşu şikayetlerinden kurtulmak mümkün oluyor, alt kat nasılsa yine sizin ve üzerinizde de gökyüzü var. hem bizde, hem yan dairemizde, hem de karşı apartmanın bizim hizamızdaki çatı dubleksinde piyano var.

    şimdi yeniden ev seçecek olsam çatı dubleksi alır mıyım? sanırım evet, üzerinizde kimsenin olmaması ve üst katın eve giren çıkandan uzak ayrı bir alan olması çok rahat, teras seçeneği de çok keyifli.

    edit: çatı arasının kaçak olduğu iddia edilmiş, hayır, yeni inşaatlarda kaçak değil. daire iskanlı, yani kat mülkiyetli ve tapuda tam olarak "çatı arasında odaları bulunan bağımsız bölüm" yazıyor.