hesabın var mı? giriş yap

  • kişiyi acil durumlarda harekete zorlama görevi üstlenen ve epinefrin olarak da bilinen adrenalin hormonuna olan bağımlılıktır.

    adrenalin her ne kadar insan için faydalı olsa da aslında nadir ihtiyaç duyulan bir hormon olduğundan bu bağımlılığa sahip olmak kişiyi sürekli hayati tehlikeye sokan bir durum olduğundan bu bağımlılığın var olabilmesinin sebebini ve evrimsel açıklamasını araştırmaya karar verdim.

    öncelikle adrenalinin ne işe yaradığına bakalım:

    her ne kadar yukarıda adrenalin için "nadiren ihtiyaç duyulan bir hormon" demiş olsam da aslında bu doğru değil. günümüzde beton duvarlardan evlerimizde, milyonlarca türdeşimizle birlikte yaşadığımız şehirlerimizde öyle çok fazla anlık tehlikelerle karşı karşıya kalmıyor olsak da insanlık tarihi son birkaç bin yıldan çok daha eskiye dayanan bir süreci kapsıyor.

    milyonlarca yıllık evrim sürecimizde az sayıda insandan oluşan gruplarla yırtıcı hayvanlarla dip dibe yaşayan ve gündelik olarak türlü felaketlerle yüzleşme zorunluluğuna sahip olan atalarımız için adrenalin oldukça sık maruz kalınan ve günlük hayatın parçası olan bir hormondu çünkü adrenalin olmaksızın hayatta kalabilmek mümkün değildi.

    adrenalin aslında korku hissi ile oldukça yakından ilişkisi olan, basitçe canlıların "umursamasını" sağlayan ve onları "kaç ya da savaş" seçeneklerinden birini tercih etmeye zorlayan bir hormondur.

    bireyin yaşamı için tehlike arz eden durumlarda böbrek üstü bezlerinden salgılanan adrenalin yaklaşık 2 dakikalık bir zaman aralığında kana karışarak kan akışını hızlandırıp tansiyonu yükseltiyor, ciğerlerin genişletiyor, terlemeyi sebep oluyor, kasları yüksek efor gerektiren hareketlere hazırlıyor ve acı hissini yok denebilecek kadar aza indirgiyor.

    yani aslında adrenalin dediğimiz şey bize o an hayatımız pahasına durmaksızın kaçabilmemiz için ihtiyaç duyacağımız her şeyi sağlıyor. ciğerlerin genişlemesi ve kan akışının hızlanmasına kaçarken gerekli oksijeni vücuda sağlayabilmek için, terlemeye kaçarken yükselen vücut ısısını düşürebilmek için, kasların hazırlanmasına daha hızlı kaçabilmek için ve acının hissedilmemesine kaçarken dikkatin dağılmaması için ihtiyaç duyuluyor.

    örneğin adrenalin hormonuna sahip olmayan bir insanın gezinirken bir aslan sürüsü ile karşılaştığını ve o an korku ile bağdaşan bu hissi tecrübe etmeyerek "amaan ne olacak" düşüncesiyle hiçbir şey yokmuş gibi davrandığını düşünelim. bu durumda o kişi muhtemelen aslan sürüsüne akşam yemeği olacak, bu sebepten üreyemeyecek ya da çoktan ürediyse çocuklarını besleyemeyecek, dolayısıyla evrimsel süreçte bir şekilde elenmiş olacak.

    özetle bu hisse sahip olmak günümüzde eskisi kadar etkili olmasa da, adrenalin insanlık tarihinin neredeyse tamamında günlük hayatta sık tecrübe edilen ve herkesin hayatının önemli bir parçası olan bir histi.

    peki bu hisse bağımlı olmanın sebebi nedir?

    aslında olay adrenalin hormonunun kendisi ile değil, adrenalin hormonu ile birlikte çalışan ve aslında bir hormon olarak görev yapan, noradrenalin olarak da bilinen norepinefrin isimli bir nörotransmitter ile ilgili.

    nörotransmitter dediğimiz şeyler beyin kimyamızı yöneten, ruh halimizi ve zihinsel durumumuzu yöneten dopamin, serotonin, endorfin, melatonin gibi moleküllerdir.

    bu moleküllerin her birinin belirli bir işlevi ve faydası vardır. örneğin endorfin acı çekmenin faydasız olduğu durumlarda ağrı kesici görevi görürken melatonin uyku düzeni için elzemdir.

    dopamin ise dikkat ve odakla ilgili bir moleküldür. dopamin aynı zamanda vücutta ödül mekanizması görevi görür. ödül mekanizması dediğimiz şey aslında bizim bir şeyler başardıktan sonra tecrübe ettiğimiz öfori hissidir.

    örneğin uzun süre boyunca başımıza bela olan ve yaptığımız zaman sırtımızdan yük kalkacağından emin olduğumuz bir görevi, işi, ödevi ya da projeyi düşünelim. bu yükümlülüğümüzü yerine getirip sorumluluktan kurtulduğumuz zaman içimizde hissettiğimiz o rahatlama ve keyif hissi aslında dopamindir.

    konumuzun ana kahramanlarından olan norepinefrin de aslında dopamin molekülünün bir sentezi, yani dopaminin bir türevidir.

    şöyle düşünelim:

    bir hayvandan kaçıyoruz ve anlık olarak başımıza hayatımıza mal olabilecek kadar büyük bir sorun açmış olduk. tıpkı projeyi zamanında teslim edemediğimizde işten atılıp hayatımızı kaydırabileceğimiz gibi bu hayvandan zamanında kaçıp canımızı kurtaramazsak da hayatımızı kaydırabilecek durumda oluruz. dopamin dediğimiz şey hayatımızı kaydırabilecek sorumluluklarımızı yerine getirdiğimizde bize rahatlık veren his iken norepinefrin ise dopaminin adrenalin ile birlikte çalışan bir sentezi. yani aslında her ne kadar tıbbi ve kimyasal açıdan çok doğru kabul edilecek bir biçimde olmasa ve fazla yüzeysel bir açıklama olsa da kolaylık açısından norepinefrin'i "anlık dopamin" olarak hayal edebiliriz.

    tıpkı projeden kurtulduğumuzda hissettiğimiz rahatlık hissi gibi, adrenalin salgılamamıza sebep olan tehlikeli durumdan kurtulduğumuzda da rahatlık hissederiz ve bu rahatlık hissi bizlere günlük hayatta hissetmeye alışık olmadığımız kadar şiddetli bir keyif sağlar.

    önceleri insanlar istese de istemese de kendilerini hayati tehlikelerin içinde bulduklarından bu durum bir sorun olmazdı çünkü zaten hayat tehlikelerle ve ölüm riski ile dolu bir şey olduğu için insanların kendilerini gereksiz yere riske atmaları gerekmezdi.

    ancak günümüzde böyle bir şey mümkün olmadığı için bu keyfe varan insanlar biraz da psikolojik durumlarına bağlı olarak aynı keyfi yaşayabilmek için kendilerini tekrar ve tekrar tehlikeli bir duruma sokma ihtiyacı geliştirebiliyorlar. bu duruma adrenalin bağımlılığı deniyor ve çoğunlukla her bağımlılık gibi insanların çok ciddi kayıplar yaşamasına sebep olabiliyor.

    kaynakça:

    sciencedirect

    sciencedirect 2019

    bunlar biraz tuzlu maalesef. bütçesi olmayanlar makale aranıyor duyurularından bulmayı ya da korsanına erişmeyi deneyebilir. bilgiye giden her yol mübah.

    ileri okuma için:

    dopamin

    norepinefrin

    adrenalin bağımlılığı ile ilgili bir yazı

  • yanlış balığı yediyseniz lezzetsiz olma ihtimali yüksektir . bazı balıklar fiziksel yapıları itibariyle birbirlerine çok benzerler fakat lezzetleri ve dolayısı ile ekonomik değerleri çok farklıdır. balıkçılar aşağıda listelediğim balıkları birbirinin yerine satmayı çok severler. sadece balıkçılar değil hatta bazı süpermarket zincirleri bile bu yöntemi uygulayabiliyor. tezgaha gelip lezzetsiz balık yememeniz için size karşılaştırmalı olarak birkaç ipucu vereceğim ;

    ***lidaki - isparoz***

    lidaki çipuranın juvenile yani genç birey boyudur. yetişkin çipuraya göre daha kılçıklıdır ama çok lezzetlidir. özetle ufak çipura diyebiliriz. isparoz ise her yerde çok sık karşılaşılan eti biraz lezzetsiz ve bol kılçıklıdır. kıyıdan olta balıkçılığına merak saranlar genelde ilk olarak isparoz tutarlar. isparoz büyükse ki buna eşek isparozu denir biraz modifiye ile mevsiminde lezzetli hale gelebilir. genelde isparozu boklu kebap tabir edilen yöntemle pişirirler.aslında lidaki ve isparoz birbirine boy pos harici pek benzemez.isparoz kuyruğundaki siyah nokta ve kafa yapısı itibari ile lidakiden kolayca ayırt edilebilir. isparoz daha yuvarlak yapılı bir balıktır. ayrıca lidakinin göğüs yüzgecinin dibinde yani solungacının üstünde siyah bir leke bulunur.

    isparoz
    https://eksiup.com/p/u3257889z5ye

    lidaki
    https://eksiup.com/p/5n257894twva

    ek not : ayrıca karagöz diye isparoz da satılmaktadır. karagöz isparoza göre daha lezzetlidir ve ekonomik değeri yüksektir. karagöz'ün ayırt edici özelliği solungaçların hemen bitiminde ve kuyruğun dibindeki iki tane geniş siyah şerittir. bazı karagözlerde balığa ismini veren ve tam gözünün üzerinden geçen üçüncü siyah şerit bulunurken bazılarında bulunmayabilir. karagözün de ufağı çok kılçıklıdır , alınacaksa büyüğünün alınmasında fayda var.

    karagöz
    https://eksiup.com/p/ag259444p4rq

    not 2 : tavsiye olarak iri boyda mırmır alabilirsiniz. başka balıkla karıştırılmaz , kültürü yoktur , deniz balığıdır . aynı tayfadan bir balıktır ve eti çok lezzetlidir. uzun gövde yapısı , kürek gibi ağzı ve dikey şeritleriyle kolayca ayırt edilebilir.

    mırmır
    https://eksiup.com/p/x6259662covn
    https://eksiup.com/p/zg259665p5ea

    ***somon - kart alabalık ***
    (karadeniz somonu diye satıyorlar)

    aslında burada fark zaten çok açık. somon genelde dilimlenmiş şekilde satılır ve eti koyu turuncudur. çiftliklerdeki kartlaşmış alabalıkların eti ise daha açık turuncudur ve genelde bütün balık olarak satılırlar. ayrıca alabalığın burun yapısı biraz daha yuvarlaktır ve üzerindeki benekler daha belirgindir.

    somon
    https://eksiup.com/p/mf2579069ohs

    karadeniz somonu diye satılan alabalık
    https://eksiup.com/p/sw257920avzo

    ***uskumru - kolyoz***

    uskumru ve kolyozu ayırt etmek biraz daha zor. kolyoz'un eti uskumruya nazaran daha yağsız ve tahta gibidir. en temel ayırma yöntemimiz gözlere ve çizgilere bakmak. kolyozun gözleri daha iri ve patlak , ayrıca çizgileri uskumruya göre daha karışık şekilde ilerliyor. uskumru daha sevimli dururken kolyoz daha bıçkın bir ifadeye sahip.

    https://eksiup.com/p/w725792547yf

    ***sardalye - tirsi***

    balık tezgahlarında en sık gördüğüm aldatmaca bu iki balık arasındadır. tirsi kart sardalye gibidir. çok kılçıklıdır , kolay kolay yenmez , eti de daha kurudur. tirsinin en belirleyici özelliği parlak ve iri pullarıdır. ayrıca eni biraz daha geniştir. rengi açık yeşile çalar. sardalye daha koyu renklidir ve daha ufaktır. balık 10 cm geçiyorsa yüksek ihtimal tirsidir. burada boy çok önemli sakın sardalye diye aman bunlar daha iri deyip tirsi almayın. tirsi modifiye sardalye gibi durmakta.

    sardalye
    https://eksiup.com/p/2f257941vukm

    tirsi
    https://eksiup.com/p/yf257936mi63
    https://eksiup.com/p/fn259458rhdy

    ***palamut - tombik***

    palamut ve tombik de birbirine çok benzer fakat palamut mevsiminde yağlı ve güzel olabilecekken tombik her daim saman gibidir. tombik yanlış hatırlamıyorsam orkinos (ton) balığının sularımızda bulunan bir türü fakat orkinos kadar ekonomik değeri yok. palamutun en kolay ayırt edici özelliği vücuda hafif paralel düzenli çizgileridir. tombiği'in üst kısmı uskumrunun çizgilerini andırır. ayrıca ikisinin kafa yapısı da farklıdır. palamut'un kafa yapısı daha uzundur ve sırt yüzgeci büyüktür.

    palamut
    https://eksiup.com/p/vf257963bhaz

    tombik
    https://eksiup.com/p/nz257976uxri

    ***levrek- eşkina***

    levrek ile eşkina arasında en kolay ayırt edici unsur renkleri ve vücut biçimleri. levrek kısmen daha ince uzun ve açık renklidir. eşkinayı kaya levreği diye de satıyorlar. tezgahlarda minekop , kaya levreği , eşkina birbirine karışmış durumda . siz levreği ezberleyin gerisini boş verin. yine önceden söylediğim gibi diğer balıklar da (özellikle eşkina) çok lezzetli olabilmekte ama biraz uzmanlık istemekte. minekobu kültür levreğine tercih edecek insan da çoktur. bana kalırsa en temel ayırt edici unsur sırt biçimleri. levreğin sırtı daha düz iken diğerleri daha eğimli ve dik.

    levrek
    https://eksiup.com/p/hm257991gpmq

    eşkina
    https://eksiup.com/p/45257995jb2o

    ***çipura - sarpa***
    (mevsim çipura diye satıyorlar)

    iki balık birbirinden tamamen farklı. bazen tezgahlarda üzerinde çipura yazısını görünce şaşırıyorum. elmayı armut diye satmak gibi bir şey bu. sarpa da aslında lezzetli bir balık ama tabi her zaman olduğu gibi belli kurallara uymak lazım . bunları burada anlatmayacağım , merak eden ilgili başlığa girer bakar. sadece en kolay ayırt edici unsuru söyleyeyim. sarpada enine uzunlamasına sarı çizgiler bulunur ve vücut yapısı çipuraya göre daha uzunlamasınadır. ağız yapıları da çok farklıdır. sarpanın ağzı beslenme biçimine uygun olarak daha yukarıdadır. yine burada belirtmeden geçmeyeceğim bir unsur olarak çipura kültür olarak yetişebilirken sarpa deniz balığıdır. yani hormonlu çipura yiyeceğime sarpa yerim diyenler de olabilir.

    çipura
    https://eksiup.com/p/bx2580242e6z

    sarpa
    https://eksiup.com/p/op258034pbti

    ***barbun - tekir***

    barbun ve tekir arasındaki en önemli fark kafa yapısıdır. barbun'un kafası küt şeklindedir. tekir genelde ufak olarak satılır kafa kısmı daha sivridir. banko barbun alayım derseniz 15 cm üstü küt burunlu olanlar %99 barbundur.ayrıca tekire dikkatli bakarsanız vücuduna paralel olarak uzanan kırmızımsı şeritler mevcuttur. barbunya balığının vücudu daha az pullu gibidir ve kırmızı beyaz karışık desenler içerebilir , tekirdeki gibi uzun dorsal çizgileri yoktur veya belli belirsizdir. genel olarak tekir daha hızlı yüzmeye yönelik bir vücudu varmış gibi durur. gözü barbuna göre daha geride olarak ağzına uzaktır. bir de üzerinde sarı şerit buşunan daha kısa bıyıklı ve uzun kafa yapısına sahip paşa barbunu mevcut. bu balık barbun kadar pahalı değildir fakat oldukça lezzetlidir. uygun fiyata bulduktan sonra her üç balık da lezzetli olarak tüketilebilir. genel olarak barbun üçü arasında en pahalı ve talep edilendir.

    https://eksiup.com/p/3b2580462ido

    barbun (küt kafa - lekesiz sırt yüzgeci )
    https://eksiup.com/p/qv259680k54n

    tekir ( uzun kafa yapısı , gözler daha geride , vücutta belirgin paralel çizgiler)
    https://eksiup.com/p/gq259681jfus

    paşa barbunu
    https://eksiup.com/p/x6259677nie4

    ***mezgit - panga***

    mezgit ve panga uzaktan yakından akraba olan balıklar değiller. panga ithal olarak (vietnam-tayland) ülkemize gelen bir tatlı su balığı. uzak doğuda kültür olarak yetişiyor ve çok popüler ama eti mezgit kadar lezzetli değil. panga etinin çok sağlıksız olduğu yönünde iddialar mevcut çünkü kültür olarak yetiştirildiği nehrin sularının çok kirli olduğu hatta uzak doğuda bile sadece fakir halkın yediği söyleniyor. tabi bol hormonla takviye edilme ihtimali de düşük değil. panga balığı ayrıca akvaryumlarda evcil olarak beslenen bir hayvan. akvaryumcularda köpek balığı diye satılıyor. aslında mezgiti de pek sevmem ama olsun. burada ayırt edici pek unsur yok . panga etini çok büyük filetolar halinde satıyorlar. fiyat çok ucuzsa kıllanabilir satıcıya sorabilirsiniz. özellikle restoranlar bu konuda çok hile hurda yapıyor. mezeyle , sosla pangayı mezgit diye iteliyorlar. hatta şu an iddia ederim mezgit fileto diye restoranlarda pişmiş şekilde servis edilen balıkların en az yüzde yetmişi panga. internette okuduğum bazı yorumlarda bazı restoranların pangayı mezgitle aynı balık arasında fark yok diye bile bile sattığını gördüm.

    pangayla ilgili şöyle bir yazı buldum. alıp almamak size kalmış ;

    https://www.facebook.com/…k/posts/1605483796341510/

    mezgit
    https://eksiup.com/p/os258158bj6w

    panga
    https://eksiup.com/p/m4258073crmb

    ***sazan - israil sazanı - havuz balığı***

    sazanı da çok sevmesem de israil sazanı ve havuz balığı çok daha leş. bu balıklar ülkemizde istilacı türler. en kolay ayırt etme yöntemi renkleri. bu balıklar sazandan çok evde beslenen japon balıklarına benziyorlar. sazanların pulları çok daha belirgin ve bıyıkları daha büyük. ayrıca sazanın rengi daha koyu ve zeytin yeşiline çalıyor. aynalı sazan zaten üzerindeki çok parlak iri aynalı pullarından ayırt edilebiliyor.

    https://eksiup.com/p/se2581667zo8

    havuz balığı
    https://eksiup.com/p/qs258990ews7

    ***hamsi - istavrit yavrusu - gümüş balığı- muhtelif küçük balıklar***

    hamsi tezgahlarında yapılan bir diğer üç kağıt da ağlardaki gereksiz küçük balıkları hamsilerin arasında itelemek. hamsi satın alırken tezgaha iyi bakın. hepsi aynıysa sorun yok , arada değişik küçük küçük balıklar hatta hamsiden iri balıklar varsa o tezgahtan uzak durun. emin olun sizin göremediğiniz tezgahın arkası daha kötüdür. hamsi yemesi kolay bir balıktır diğerleri size bol bol kılçık ayıklattıracaktır.

    ideal hamsi tezgahı
    https://eksiup.com/p/xs258137u4fr

    *** mercan ve benzeri balıklar***

    burada aslında pek hile hurda yok. mercanın benzerleri ve akrabaları bile genellikle lezzetli ve değerli . kırma mercan , patlakgöz , antenli mercan , çizgili mercan , mandagöz... diye uzar gider. bir tek mandagöz ve kırma mercanın etini normal mercana göre lezzetsiz buluyorum. zaten bunlar tezgahta daha ucuza satılmakta. şuraya sadece normal mercan resmi bırakayım siz diğerlerini arayıp bulursunuz çünkü çok çeşit var , siz yine de gidip gopezi mercan diye almayın :)

    mercan
    https://eksiup.com/p/jz258151eabm

    aslında bu balıkların hepsi mevsimine ve tutulduğu bölgeye göre lezzetli olabilmekte ama genel anlamda ikinci kısımlara yazdığım balıkların ekonomik değeri daha düşüktür. benim balıkta lezzetli olarak belirleyici noktam modifiye edilmeden yağda ya da mangalda kızartılıp löp löp yenilebilen balıklardır. yanına zilyon tane baharat , sebze v.s. ek maddelerle pişirilen balık balıklıktan çıkıyor. tabi bunlar benim şahsi görüşlerim. ayrıca illaha deniz balığı kültür balığına göre lezzetli olacak diye bir şey yok. bazı deniz balıkları gerçekten tahta gibi keza bazı ithal balıklar örneğin norveç uskumrusu yerlisine göre bazı seneler çok daha lezzetli olabilmekte. resimlerden "oha bunlar hiç birbirine benzemiyor , insan bunları nasıl karıştırır" demeyin çünkü balıklar sudan çıkıp tezgaha düştüklerinde renklerinin çoğunu kaybedip, pullarını döker ve yüzgeçleri kapandığı için farklı bir balık gibi gözükebilirler.

    not : iş çıkışı aceleyle yazdım , hatam varsa dürtebilirsiniz.

    edit : balıkçı ve su ürünleri mezunu değilim. ortaokul ve lise çağlarında derslerim kötü gelince ailem beni bir kaç yaz tatilinde yazlık yerine ceza olarak bir akrabamızın yanında balık hali ve havuzlarda(çipura-levrek) çalışmam için sürgün etmişti. yaşıtlarım sahilde ateş başında akdeniz akşamlarını söylerken ben işten gelip üzerimdeki balık pullarını temizleyip yatıp uyuyordum.

  • ulan amina koduklarim ne demek bize ne, ne demek 'bize etkisi ne olacak'.

    burada fenerbahce - asagi poturge macina binlerce entry giriliyor. gs - fb maci oldugunda sozlukte yer yerinden oynuyor her saniyesi icin 2500 ayri baslik aciliyor. sahadaki 20 kusur milyonerin ne yaptiginin, kime pas verdiginin asil sana etkisi ne olacak, onu dusunsene man kafali?

    survivor'in sana etkisi ne amina kodugum?

    valla yok boyle bir kafa abi.

  • 24 yıldır erkeğim, yaz aylarında üstsüz gezebilme dışında bir artısını göremedim. kaldı ki bunu yaşlı alman teyzeler de yapıyor.

  • "evin içinde balta kayboldu!!! kol düğmesi, kolye ucu değil bak, balta yav. çorap mı ki makineye sıkışsın? bozuk para mı kabanın astarına kaçsın? kolum kadar, bayağı, bildiğin balta kayboldu. birisi aldıysa getirsin diyeceğim, kitap değil ki bu, balta ya... bir de balta nasıl benden habersiz alınır, ben versem nasıl hatırlanmaz? balta yav. birine hediye mi ettim gereksiz neşeliyken? kalem değil ki, balta la bu! bir balta bir evde ne kadar aranabilir, daha nereye bakılır ki balta ararken? garajım,atölyem, ardiyem yok ki... burası bildiğin ev, o da bildiğin balta...
    not: yine de yerini bilen varsa söylesin bak. kızmayacağım... lazım kardeşim!"

    hoca lan bu adam, üniversitede çocuklara ders anlatıyo bu :/