ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
reis
-
arapça ezan yasağının uygulandığı yıllar 1932-1950. rte'nin doğum yılı 1954. ama normaldir; (bkz: rtenin kizinin dogmadan 3 yil once biraktigi not)
edit: basakura, küçük çocuğun rte'nin babası olma ihtimalinden bahsetti. baba ahmet erdoğan rumi 1321 (miladi 1905/6 ediyor) doğumlu. yani arapça ezan yasağı başladığında 26-27 yaşındaydı. ama çocuk belki rte'nin komşusunun dayısının bir arkadaşı olabilir.
debe edit'i: (bkz: umut örüyoruz insiyatifi)
şehitkamil hastanesi'ne 100 kişinin saldırması
-
aşiretten bir milletvekili çıkar “bir yanlış anlaşılma olmuş” der, olay kapanır. zaten kim uğraşacak devletin malına, doktoruna zarar veren 100 tane şerefsizi bulmaya?
30 mayıs 2018 habertürk muharrem ince canlı yayını
-
muharrem ince’den nagehan alçı’ya:
“tayyip erdoğan’ı bana savunma, o kendisini savunabilecek biri”
ya muharrem ince senin benim bu ülkeye dair umutlarımı yeşertmeye ne hakkın var?????
yaran inci sözlük entry'leri
-
bazen yarmaktan çok hüzünlendirir.
başlık: yalnızlık nedir lan ciddi ciddi cevap verin
entry: akşam kapıcı çöpü almaya geldiğinde iyi akşamlar derken ses çatallaşır, tüm gün kimseyle konuşmadığınızı anlarsınız o an.
tarihteki muazzam ayarlar
-
bernard shaw, bir oyununun ilk gecesine, churchill'i davet eder:
s : size iki kişilik davetiye gönderiyorum. bir dostunuzu alıp gelin, eğer varsa...
c : ilk gece oyununuza gelemeyeceğim. ikinci gece gelebilirim, eğer olacaksa...
hesap istemek yerine kasaya giden varoş müşteri
-
benim bu. elimden geldiğince hesabı kasada öderim. hoşuma gitmiyor hesap istemek garsondan. 10 liralık hesaba "pardon hesap lütfen" mi dicem. dük müyüm ben aq? efendi gibi kasada hesabımı öderim bahşiş verceksem orda "üstü kalsın" der çeker giderim. şova gerek yok.
delirmemek için edinilen basit alışkanlıklar
-
yastığa ağzını dayayıp tüm gücünle bağırmak.
getir ve çalışanlarının yaptığı kurnazlık
-
ok iade alam.
benim için bu üslup yeterli.kimse sizin uşağınız değil karşınızdaki de insan.herkese dolandırıcı yaftası yapıştırmasını biliyorsunuz ama karşınızdaki insana hayvan muamelesi yapmakta sakınca görmüyorsunuz
askıda ekmek alan kadınla yapılan röportaj
-
her bu tarz video izlediğimde, atatürk'e çok daha büyük saygı duyuyorum. düşünsene bu insanların 100 yıl önceki versiyonuyla neler başarabilmiş...
polis bariyerini aşıp ayasofya'ya koşan güruh
-
hafta içi işinde gücünde olan insanların ödediği vergilerin sırtından geçinen, ne kadar asalak tip varsa hepsi orada.
cem yılmaz'ın hakan hepcan'a verdiği tarihi ayar
-
su iki grup istatistik arasındaki ilişkiyi yorumlayınız:
1) twitter takipçi sayıları:
leonard nimoy (live long and prosper kardeşim) = 1.2 milyon
hakan hepcan denen ne idüğü belirsiz = 750 bin (michio kakunun iki katı)
cem yılmaz = 8.7 milyon (neil degrasse tysonın 2.5 katı)
2) global endüstri harcamaları
film: 100 milyar dolar civarı
tüm "eğlence" endüstrisi: 2 trilyon dolar ( film, kitap, gazete, dergi, müzik, internet reklamcılığı, radyo, bilgisayar oyunları)
nasa bütçesi: 18 milyar dolar.
dunyanin en buyuk biyomedikal arastirma kurulusu nih butcesi: 30 milyar dolar.
oecd ulkeleri icinde gmsh'sina oranla en buyuk sivil ar-ge payina sahip israilin yatirimi: 40 milyar dolar.
***
insanoglunun eline daha fazla zaman ve kaynak verince, bunları harcadıgı seyler belli. hükümet zoru olmasa, daha da kötü olacak.
o yüzden "sensin salak ashadhasdh" atışmalarını izleyen, izlemekle kalmayıp taraf tutan, "ayar" oldugunda takımı gol atmışcasına sevinen, çizgiyi gecmeyen topları "tarihi ayar" diye bloglara yazan dijital yerlilerin, michio kaku gibilerini taş plaktan dahi dinleyecek dijital göçmenlerden katbekat fazla olmasına şasıramıyorum.
çare skynet!
***
edit: burdaki isimler ve twitter örneği birer sembol tabii, mesela bu entryi yazdiktan sonra terry pratchettin (kesssssin okumanız lazım) öldüğünü öğrendim, onu da yazabilirdim, illa ilim bilim olmasına gerek yok.
milletler ve endüstriler ölçeğinde de, bireyler ölçeğinde de esktra kaynakların çoğunu boş işlere harcıyoruz, ben de dahil. spock gibi düşünmek veya mütemadiyen verimli olmak derdinde değilim, ama zeki bir canlı türünün ar-ge harcama oranı %2-3 ise, onun da yarısı birbirini daha çabuk öldürebilmenin yollarını bulmaya gidiyorsa, ona hala zeki bir tür demek mümkün değil. tatava yapmadan bir an önce skynet'i bitirelim, o da bizi bitirsin.
20 mart 2020 cezaevleri kademeli tahliye kararı
-
tutuklu gazetecileri , öğrencileri ve siyasileri bırakmak yerine katili sapığı bırakacakları düzenleme
spor salonunda telefonu elinden hiç bırakmayan tip
-
bir doğa kanunu. bunu al kütüphaneye koy, o telefon yine elinde. al bunu nasa'nın yerçekimsiz ortamlı odasına koy, o telefon elinde. paraşütle aşağı at elinde. havuza sok elinde. pizza yedir elinde, film izlet elinde, bisiklet sürdür elinde. ulan ne var o telefonun içinde o kadar mühim ne var arkadaş?? facebook'ta biri mi dürtmüş seni ne var allahın cezası?! tamam sakinim. başta da dediğim gibi. bir realite artık bu insanlar. her yerdeler ve ben bu durumdan rahatsızım. rahatsız olmayanlara da gıcığım kusura bakmayın.
izmir
-
ilk kez gidenlerin kültür şoku yaşamalarının doğal olduğu şehir. muhtemelen ilk kez kültür görüyorlar çünkü.
ayrıca her yer leş gibi, hepimiz pislikten kokuyoruz.