hesabın var mı? giriş yap

  • evet düşünülebilir bi’ araçtır. bu vergiler ve bu fiyatlarla ancak düşünülebilir. sürülemez ama çok güzel düşünülür.

    kapat gözlerini, 3’e at şimdi. vınnnnnmm.

  • + okan abi kikboks yapıyomuşsun?
    - hee başladık işte öyle..
    + abim aikido daha iyi bence, onu yapardım ben olsam, düşünmedin mi hiç?
    - yok lan onun felsefesi var, uğraşamam!
    + hahaha

  • pkk veya feto cu oldugunu dusundugunuz birsini öldurebiliyormuyuz simdi?

    oldu olasi arinma gecesi gibi bir gun yapalim .

  • --- spoiler ---

    hepimiz öleceğiz unutmayın
    --- spoiler ---

    şeklinde devam eden rte cümlesi.

    ay olabilir mi öyle bir şey ? lütfen olsun çünkü

    tanım: evladım olsa cebine eroin paketi koyup polise ihbar edeceğim bir vatandaşın cümlesi.

  • kaldirimdan yayalarin ustune surerek gitmeleri. isine gelince ben motorlu tasitim bana saygi gosterin, isine gelince kaldirima cik insanlarin uzerine surup korna calarak dat dat dat diye git.

    motorlu tasitsan kaldirimda isin ne arkadaşim?

  • antep terbiyeli külbastı kadar uyandırıcı değildir. buyrun hep beraber bakalım,

    malzemeler:
    8 parça kuzu külbastı
    3 diş sarımsak
    1 adet kuru soğan
    4 yemek kaşığı zeytinyağ
    2 yemek kaşığı nar ekşisi
    1 tatlı kaşığı biber salçası
    1 tatlı kaşığı kuru kekik
    1 çay kaşığı tuz
    1 çay kaşığı toz kırmızı biber
    1 tutam karabiber

    -yukarıda bahsettiğim gibi,külbastı alırken mutlaka kasabınıza inceltmesini söyleyin ki evde uğraşmak durumunda kalmayın.
    -derin bir kap içerisine soğan ve sarımsağı rendeleyin,zeytinyağ,tuz,baharatlar,nar ekşisi ve salçayı ekleyip iyice karıştırın.
    -dövülmüş et parçalarını bu karışımın içerisine alın ve et parçalarını iyice sosa bulayın.
    -tüm parçalar iyice soslandıktan sonra, etlerin bulunduğu kabı streç film ile iyice sarın ve buzdolabına kaldırıp 1 gece dinlendirin. ( bu tarifi hazırlamak gerçekten çok kolay,tek yapmanız gereken bir gece önceden soslayıp hazırda bulundurmak.haberli misafir için son derece ideal bir tarif.)
    -1 gece dinlenen etleri dolaptan çıkartın.
    -etleri pişireceğiniz tavayı ocağa alın ve 1 çorba kaşığı kadar sıvı yağ ekleyip ısıtın.
    -ben bu işlem için emsan griss panda tava kullandım.
    -tavanın yanmaz,yapışmaz özelliğinin yanı sıra,ön kısmındaki tasarımı sayesinde,pişen etleri ön kısma alıp,fazla yağını bırakmasını sağlamak mümkün.
    -böylece istemediğiniz fazla yağlardan en başından korunmuş oluyorsunuz.

    uyandırıcı etkisi klinik deneylerle kanıtlanmıştır. (üstelik 200 yıl da sürmüyor)

  • günün yorgunluğunu atmak için izlediğim programlardan biri. komik ve eğlenceli. bir de ''ayyy hani enteldik lan'' diye kasan gürûh yok mu?

    ulan, salak mısınız oğlum t.şak muhabbetine izliyor millet işte. bunu izleyip moleküler biyoloji ve genetik alanında makale de yazabilir bir adam, bilmem farkında mısın? hayatın kısa lan tadını çıkar, kasma. aristokrasisini sevdiğim.

  • ilk kez stephen hero'da ete kemiğe bürünen joyce'un alter-egosu stephen dedalus, katolik prensiplerle, cizvit anlayışla, sistemle, aileyle ve toplumla yüzleşerek esas kimliğini bulmaya çalışır. joyce'un bizzat dil vasıtasıyla, kuşatılmış bir dublinli olarak ingiliz kültürüyle mücadele edip onu altüst etmesi gibi dedalus da bu saydıklarımın üstesinden gelmeye çalışır. sanatçı her şeyden önce özgür olmalıdır. hele de deneyci, yenilikçi bir sanatçı olmak düşünü kuruyorsa her şeyi göze alabilmelidir. geleneğin bütün göstergeleriyle savaşı göze alabilmelidir.

    nitekim joyce, fazlası var eksiği yok, böyle bir sanatçıdır. bir de bütün bunlar onu kesmemiş olacak ki ulysses'in açılışında gene fransa'dan henüz dönmüş bulunan şair adayı dedalus'a rastlarız. latince meraklısı bu yarı izole yarı saplantılı kimlik dediğim gibi joyce'un izdüşümüdür. joyce da onun gibi bir zamanlar paris'te tıp öğrenimi görmüş ama maddi sebeplerden bırakmak zorunda kalmıştır. dedalus da ulysses'te sürekli vurgu yapıldığı gibi gene maddi olanaksızlıklardan dolayı dublin'e avdet etmek mecburiyetinde kalmıştır. sıkışmış bir kişiliktir.

    joyce bu romanda bilinç akışını kullanmış olsa da ulysses'deki gibi karmaşık anlatı tekniklerini iç içe kullanmamış ve daha yalın bir yapıt ortaya koymuştur. geothe ve flaubert'in de denediği "gelişim romanı" çerçevesinde dedalus'u enine boyuna incelemiştir. sanatçının portresi dublin'in kasvetinde nasıl bir renge bürünür? şair veya sanatçı olmak oscar wilde'ın da dediği gibi yoksa çok büyük bir başarısızlık mıdır? katolik dünyası sanatçının sırtında bir kambur mudur? baba-oğul çatışmasının gri alanları nelerdir? bunlar otobiyografik detaylarla işlenmiştir.

    joyce'la tanışmak için genellikle dublinliler adlı öykü kitabı önerilir. ama bu romanla da başlanabilir. ulysses'e yumuşak bir giriş değildir elbette. joyce'un iç dünyasını, edebî çizgisini anlamak, dedalus'u yakından tanımak için okunması zaruridir. ingiliz dilinin bir irlandalının kaleminde nasıl kanatlanıp uçtuğunu görmek için de okunmalıdır. felsefeden, antik yunan'dan, poetik damardan sürekli beslenen büyük bir sanatçının geothe ile flaubert'den aşağı kalmadığını yordamak için de elden geçirilmelidir.

    ayrıca (bkz: ulysses /@hanging rock)