ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
survivor üzerine saatlerce tartışan embesil kitle
-
akp'nin neden başta olduğunun açıklamasıdır. merak ettim başlığa girip bi baktım neler oluyo diye. ilk kez o kadar kösçülü bi arada gördüm hayret ediyorum.
çocuğu anne büyütür bırakın şu kariyer tribini
-
kadınların ancak çok küçük bir kısmı "aman kariyer yapayım, sabahlar olmasın" tribinde olabilir. geri kalan büyük çoğunluğu ise ekonomik durum nedeniyle o çocuklara daha iyi bir gelecek hazırlayabilmek adına her saatini "çocuğum bakıcı ile ne yapıyor?" düşünceleriyle çalışarak geçirir.
yaran youtube yorumları
-
atilla taş'ın yamyam style videosunun altına
-işte sizin gibiler yüzünden biz de helak olan kavimler arasına karışacağız.
songs of innocence and of experience
-
william blake'in ingiliz romantik dönemini en iyi temsil eden eserlerinden birisi, bir şiir koleksiyonudur. ayrıca sanayileşmekte olan dünyadaki insan hayatının metaforudur bu eser. iki bölümden oluşmaktadır ve ilk bölümdeki hemen her eserin ikinci bölümde karşılığı bulunur. ilk bölüm olan "songs of innocence" bir insanın henüz teknoloji ile tanışmadığı, hayatın kötülüklerini öğrenmediği dönemini sembolize eder. "little lamb" şiiri bu masumiyetim en belirgin şiirlerinden biridir. kuzucuk seni kim yarattı diye başlar ve tanrının ona verdiği güzellikleri sıralar. orijinal metni şu şekildedir :
little lamb who made thee
dost thou know who made thee
gave thee life & bid thee feed.
by the stream & o’er the mead;
gave thee clothing of delight,
softest clothing wooly bright;
gave thee such a tender voice,
making all the vales rejoice!
little lamb who made thee
dost thou know who made thee
little lamb ı’ll tell thee,
little lamb ı’ll tell thee!
he is called by thy name,
for he calls himself a lamb:
he is meek & he is mild,
he became a little child:
ı a child & thou a lamb,
we are called by his name.
little lamb god bless thee.
little lamb god bless thee.
"songs of experience" , tecrübe bölümü ise insanın hayatın kötülükleri ile çarpıştığı, saflığı kaybettiği ikinci evresini temsil eder. "the tyger" şiiri kuzunun güzellikleri ve tatlılığının aksine bir kaplanın sertliğini, vahşiliğini ürkütücülüğünü anlatır.
tyger tyger, burning bright,
ın the forests of the night;
what immortal hand or eye,
could frame thy fearful symmetry?
ın what distant deeps or skies.
burnt the fire of thine eyes?
on what wings dare he aspire?
what the hand, dare seize the fire?
and what shoulder, & what art,
could twist the sinews of thy heart?
and when thy heart began to beat,
what dread hand? & what dread feet?
what the hammer? what the chain,
ın what furnace was thy brain?
what the anvil? what dread grasp,
dare its deadly terrors clasp!
when the stars threw down their spears
and water’d heaven with their tears:
did he smile his work to see?
did he who made the lamb make thee?
tyger tyger burning bright,
ın the forests of the night:
what immortal hand or eye,
dare frame thy fearful symmetry?
tiktok felsefesini anlayamamış dinozor tip
-
tiktok ve felsefe kelimelerini yan yana göreceğim asla aklıma gelmezdi. izninizle ben bunu buzdolabına kaldırıyorum, yarın da gülerim.
tanım: bir tespit hezeyanı.
imamoğlu'nun büfecilerin ekmeğine göz dikmesi
-
eminönü, kadıköy, bağdat caddesi gibi yerlerde 3 bin lira kirayla büfe işletenleri ortaya çıkarmış olay.
bugüne kadar bu millete ne kadar kayıp yaşattıklarını siz hesap edin.
reinheitsgebot
-
alm. "saflık kanunu". bavyera dükalığı tarafından 1516 yılında ilan edilmiş ve ileriki tarihlerde tüm alman bira üreticilerince kabul edilmiş, dünyanın hala kullanımda olan en eski gıda tüzüğü ve tüketiciyi koruma kanunudur. bira üretiminde kullanılacak maddeleri belirler ve bunların dışında kullanılacak herhangi bir yabancı maddeyi yasaklar. ayrıca olabilecek en kötü ekonomik şartlarda dahi tüm halkın bira içebilmesi için fiyat belirleyici ve rekabeti denetleyici kanun maddeleri içerir.
sabri sarıoğlu
-
tesislere alınmayacağı, yemek bile verilmeyeceği şeklinde haberler yapılan futbolcu. hatta prandelli karşısına geçip hunharca gülerek et yiyip testideki suyu yere dökmüş, sabri'ye bir yudum vermemiş diyorlar.
edit: hayır yemek verilmeyecek ne lan, kedi mi bu
halloween
-
cadilar bayrami, cadilarin birbirini ziyaret ettigi, kuskun cadilarin baristigi, kucuk cadilarin buyuk cadilarin ellerini opmek suretiyle harclik seker vs aldiklari gun
kudüs kan ağlarken türkiye'yi konuşmak
-
(bkz: yallah filistin’e)
iş görüşmesinde let's continue in english denen an
-
(bkz: şu güzel ortamı bozuyorsun)