hesabın var mı? giriş yap

  • senin gibi insafsızlar yüzünden içimdeki insan sevgisini öldürmeyeceğim o yüzden o enayi ben oluyorum varsın 1-2 lira kandırsın. ne olacak ayda yılda bir denk geliyor bana zararı dokunmaz. böyle yapmaya devam edersem bir gün gerçekten kartını unutan ya da parası olmayan birine denk gelirim. o insanlar için yapmaya devam edeceğim. ama insanlara enayi demek zehirlenmiş bir vicdan göstergesidir. böyle vicdanım olacağına enayi olmayı şeref sayarım.

  • az buçuk ufc izlemişliğim var. adam/kadın nasıl bayıltılır, boyundan kapma (choke) nereye kadar devam ettirilir ve ne zaman bırakılır gördüm-öğrendim...

    videodaki ermeni'nin yaptığı direkt olarak şeref yoksunluğudur. hakemin müdahale ettiği saniyede rakibini bırakması gerekiyordu. bu şekilde fazladan 2-3 saniye sıkması adamı öldürebilir ya da sakat bırakabilirdi. umarım gereğini yapıp, ermeni'nin lisansını iptal ederler...

  • paradan sifir atmakla paranin degerlendigini zanleden troll sicmigi. o degilde para nasil bu kadar degersizlestirilir lan. bir ara euro 1.8 lerdeydi 2006larda simdi 2.9 cidden oha amk.

  • bu seneki hedeflerine ulaşan takım. bundan sonra alacağı her bir galibiyet ekstra, her bir tur mucizevi olur. şimdiden gelecek yılın planlaması yapılmalı. bence diğer euroleague takımlarına göre global ölçekte çok önemli bir avantajı var. şu an amerika'daki algı, bu takımın nba için avrupa havuzundaki en önemli oyuncu yetiştiricisi konumunda olduğunu gösteriyor. ömer aşık, enes kanter, bojan, bogdan, bjelica, guduric, wannamaker, udoh, nba'de tutunamayıp burada büyük işler başaran vesely, datome, gibi hikayeler, kariyerini diriltmek isteyen oyuncular için cazibe merkezine dönüştürüyor fenerbahçe'yi. ben de birkaç saatlik boşluğumda önümüzdeki yıl nba'de kontrat bulması düşük ihtimalli ya da genel olarak g-league'de oyalanan oyuncular arasından bir tavsiye demeti hazırlayayım dedim;

    andre roberson - 29 yaşında, 3 yıl evvelin savunma spesiyalisti sg. bu sene brooklyn nets ile 10 günlük sözleşme imzalayıp, 5 maç oynayıp sonrasında waive edildi. son 2 yılda toplam 12 maç oynamış. düşük ücretle sefolosha etkisi yaratabilir.

    paul reed - 21 yaşında pf/c. sixers ile iki yönlü sözleşmesi var. şu sıralar yokluktan maç sonlarında oynatılıyor. g-league ortalamaları 30 dakika 22 sayı 12 ribaund. seneye büyük ihtimalle nba'de kalır ama avrupa'ya getirilebilse üf ne biçim olur. 10 yıl yaslan arkana izle.

    ben mclemore - 28 yaşında sg. lakers oyuncusu şu an ve 570.000 dolara oynuyor. hem rockets hem de lakers formasıyla 16 dakika ortalamaya 8 sayı sığdırabilecek kadar iyi skorer. sacramento draft ettiğinde superstar olacak gözüyle bakılıyordu, olamadı. ama avrupa'nın içinden geçer.

    yogi ferrell - 27 yaşında pg. dallas formasıyla bir çıkışı vardı ki kelebek görse ömrü uzar. sonra sacramento'da da verimli oldu. şu sıralar g-league clippers arası takılıyor. biraz undersize bir arkadaş. ama çabukluğuyla ciddi fark yaratır.

    justin jackson - 26 yaşında sf. 3&d dedikleri türden bir oyuncu. bu da sacramento tarafından draft edilip bogdan bogdanovic tarafından ıskartaya çıkartılan bir oyuncu. büyük ihtimalle kontrat bulur ama ben yine de kovalardım.

    jordan bell - 26 yaşında pf. 3 yıl önce mini draymond green muamelesi görüyordu. bu sezon yalnızca 4 maç oynadı wizards formasıyla. son durumu nedir bilmiyorum ama kariyerini diriltmeye muhtaç durumda.

    rondae hollis-jefferson - 26 yaşında sf/pf. müthiş patlayıcı bir savaşçı. şutu olmadığından yer bulamıyor kendine. gelsin buraların suyundan içsin, vesely bile mid-range üstadı oldu.

    harry giles - 23 yaşında c/pf. duke çıkışlı talihsiz genco. iki kez acl sakatlığı geçirdi. geçirmese şu an sacramento pivotu olarak büyük bir kontrat sahibi olurdu. blazers'ta nurkic ve zach collins'in sakatlığı sebebiyle biraz süre alabildi. büyük ihtimalle nba'de kontrat bulur, ama kafama silah dayayıp birinin üstüne kumar oynatsalardı o kişi giles olurdu. çaylak yılında inanılmaz potansiyel vaat ediyordu. jayson tatum'un da kolej badisi. hatta olmasaydın olmazdım temalı bir post paylaşmış tatum. bu da şu demek eğer giles'ı ikna edersen, 81 düzce, 82 giles, 83 tatum...

    tacko fall - 25 yaşında c/maskot. 2,26 boyunda 2,52 wingspaniyle celtics maskotluğundan ileri gidemeyeceği belli. ama avrupa'da yeni bir tavares ve hatta ötesinde yeni bir halil ibrahim kuzucu neden olmasın?

    frank kaminsky - 28 yaşında pf/c. aslında anlaşılmak üzereydi bu sezon, olmadı. suns'ta dakikaları düşüyor, saric olmasa daha çok rolü olabilirdi. gerçek bir fakir mirotic'i. elbet bir gün yolu avrupa'ya düşecek ama tam maccabi'li tipi var maalesef.

    austin rivers - 28 yaşında pg/sg. şu an 3.5 milyon dolarlık kontratının son senesi. önümüzdeki yıl ancak minimum kontrata oynar. onun yerine getir avrupaya, ver kırbacı eline, babası david rivers gibi bu toprakların efsanesi olsun. (şakalı)

    khem birch - 28 yaşında c. kontratının son yılı, raptors'ta şu an oynuyor bayağı ciddili. ama doğma büyüme uşak'lı olduğu için (şakasız) bir ihtimal vatan hasreti kartı kullanılarak ikna edilebilir.

    frank jackson - 22 yaşında pg. yani yunus günçe ve hakan ka'nın bile ilk 5 başlayabileceği pistons gibi bir takımda yalnızca 4 maç ilk 5 çıkabilmiş. üstelik killian hayes sakat yani buna rağmen. ama larkin potansiyeli var bu çocukta.

    kyle guy - 23 yaşında sg/pg. sacramento kings öğütüm tesisi'nin son kurbanı. ty jerome ve deandre hunter ile virginia günleri çok görkemliydi. tıpkı adaşı kyle singler gibi kolejde takımının ruhani lideri iken nba'de havlucu oldu maalesef. giles gibi yine bu çocuğun üstüne takım kurardım.

    jeremy lin - 32 yaşında pg/sg. 1951 yılından sonra nba'de oynayan tek harvard mezunu. new york knicks ile, e medyanın da biraz ittirmesiyle son yılların en sansasyonel çıkışını yapmıştı. brandon jennings'i de unutmayalım tabii. ne işi var bu adamın g-league'lerde kardeşim. getir istanbula, yedir baklavayı şiş kebabı, yap pr'ını.

    sonlara doğru biraz cıvısam da uzman scouting özelliklerimi burada hiç okunmayacak bir post altında paylaşmak istedim. artık top gherardini, 12 numara org, tadım, 7days ve kokoşkoff üstadlarda.

  • güler misin ağlar mısın moduna sokabilir. okulda müzik dersinde gitar veya mandolin çalmamız şart koşulmuştu. babamın evinde çalışıyordum. müzik hocası disiplinli biriydi. öğrendiğim bir melodiyi sıkıntıyla çalıyordum. rahmetli babam duydu bunu.

    diyalog şu;

    - haftaya yemeğe kalabalık misafir gelecek. gitar çalar mısın o gece?
    - çalarım tabii.
    - iyi. çal da, erken kaçsınlar.

  • memlekette olan biten her şey zaytung haberi tadında olduğundan inanması kolay olmuştur.

    debe editi: gezi şehitleri ölümsüzdür!

    debe'ye girmesini daha çok arzuladığım entrilerim de vardı ancak ilk kez bir entrim debe oluyor çok mutlu oldum durduk yere. teşekkür ediyorum.

    ayrıca tog'a veya halk evlerine benzettiğim şu kampanyaya: (bkz: karanliga kufretmek yerine bir mum yakiyoruz) destek olmak istiyorum.

  • sevgiliye göre şekil değiştirenlerden. arda'yla birlikteyken hiç bir toplumsal olaya karışmayan, nikahına recep tayyip erdoğan'ı çağıracak olan biri iken, arda'yla ayrılınca "berkin elvan ölümsüzdür :(" paylaşımları ayyuka çıktı.
    en sevmediğim ve asla saygı duymadığım kadın tipi bunlar ya.
    mesela, gülben ergen mustafa erdoğan'la evliyken kürt'tü, boşandı türk oldu, erhan çelik'le evlendi muhafazakâr oldu.

    debe edit'i : minik eymen için

  • liseyi beraber okuduğum bir arkadaşım vardı, büyük hedefleri olan çalışkan bir arkadaşım. mühendis olmayı liseye başlar başlamaz aklına koymuştu, sıraya da mühendis olacağını, istediği üniversiteyi yazdı, teknik üniversitesi inşaat mühendisliği.

    garip bir çocuktu. sessiz, sakin, hayatında kavga bile etmemişti. derin bir havası vardı, altını kazdıkça daha derine indiğini görüyordum. rahatsız oluyordu sorularımdan, üstüne gitmiyordum. lisede aynı ranzada altlı üstlü yattık. önceleri üstte yatıyordu, geceleri haykırarak uyanıyordu, uyuyamıyordu çoğu zaman, üzülüyordum, anlat derdini diyordum, susuyordu. yer değiştik, ben üst ranzaya geçtim. daha rahat uyumaya başladı. sebebini sorduğumda daha az sallanıyor, ben rahatsız olmuyorum ama istersen değişelim tekrar dedi. yok dedim. konuyu da daha fazla irdelemedim. telefonla konuştuğunu neredeyse hiç görmedim, bazen telefonla uzun süre konuşup döndükten sonra yatağına geçip ağlıyordu. okulun kütüphanesine ve bilgisayar laboratuvarına sık sık giderdi. geçmişi de hep silerdi. ne baktığını ne araştırdığını bir türlü anlayamadık. zamanla hocalarında dikkatini çekti, psikolojik destek aldı. okul müdürü çocuğun geçmişini biliyordu ama bize söylemiyordu.

    ikimizde üniversiteyi aynı şehirlerde okuyacaktık. heyecanıyla bir şeyler yapma peşindeydik, ben gezmeye çok meraklıydım, o kitap okumaya. daha büyümüştük, zaten olgun olan arkadaşım daha olgundu. artık yüzündeki hüzünün yerini hırs almıştı. daha çok çalışıyordu eskisinden. başarılı oldu, büyük şirketlerde staj yapma imkanı buldu. bir gün bir kafede otururken tuvalete gitmişti, telefonu da masada. tanıştığımızdan beri telefonuna şifre koymazdı. açtım hemen, safariye girdim. yer imlerine baktım, kandilli rasathanesi, en sık tıklanan sayfaydı. önceleri bir şey demedim. evine gittiğimde bilgisayarına baktım, yine aynı şekilde. evde 1999 senesine ait gazeteler, kitaplar. kandilli rasathanesi yine yer imlerinde. sürekli son depremlere bakıyor.

    soramadım yine kendine. lisedeki müdürü aradım, tam bir hafta sonra ulaştım. sordum arkadaşımı, önce hatırlayamadı, sonra hatırlayınca okula davet etti. tüm hikayesini dinledim arkadaşımın. 99 depreminde ailesinin hepsini kaybetmiş, amcası büyütmüş hep, yatılı okumuş hayatı boyunca. inşaat mühendisliğini neden seçtiğini, telefonuna neden şifre koymadığını, geceleri neden haykırarak uyandığını, neden üst ranzada yatamadığını o an anladım. her şey bir anda gözümün önünden geçerek anlam kazanmıştı.

    bunları kendine anlatamadım, eğer bilseydim daha çok yanında olurdum. keşke daha çok yanında olabilseydim.