hesabın var mı? giriş yap

  • simdi dusunuyorum, bugun galatasaray'in gosterdigi tepkiyi; ayni olay fenerbahce'nin basina gelse neler hissederdim, ne yapilirdi diye; ve nedense hakkaten bu saygi duydugum ve takdir ettigim durusu sergilemeyecegimizi neredeyse adim gibi biliyorum. kuvvetle muhtemel teknik heyeti kovmak dursun -bogdan tanjevic'e neler yapti sabredildi, bu mu sonu olurdu allah sakina?- , aziz yildirim yuksek ihtimalle cikip "hazirlik macinda ceza da cekmek neymis?" gibilerinden birseyler soylerdi. iste o zaman is adami ile spor adami ayriligi yine yeni yeniden ortaya cikardi.

    velhasil resmi sitesindeki aciklamasi ile olsun, verdigi tepkiyle olsun, gosterdigi durus ve sifir taviz ile olsun saygiyi hakeden asirlik bir camiadir, rakiplerin guzellerindendir.

    (bkz: rakibe sempati duyulan nadir anlar)

    edit : ey kendi takimini dunyanin en yuce insan sanan, rakibinin yaptigi dogrulari bile inkar eden, fanatik olmayanlar kendilernden saymayan, kendi dusuncelerini paylasmayan tum fanatikler ! hepinize kafam girsin ! kafam orda kalsin, bacagim girsin ! zira siz ancak tribun agzindan anlarsiniz. sizin gibiler yuzunden spordan sogudum amina koyim...

  • sonunda gerçekleri açıkça konuşup, bu kadar perdeden sıkıldım toptan yakıyorum diyen bir lider görmüş olduk ölmeden. kısaca putin'in konuşmasının maddelerini tercüme ediyorum.

    1. rusya artık oyunlar oynamayacak ve kapalı kapılar ardında yapılan ıvır zıvırlar üzerine müzekkereler ile meşgul olmayacak. rusya bundan sonra sadece ciddi konuşmaları ve anlaşmaları tercih ediyor, eğer bunlar kollektif güvenliğe yardımcı olacak ve her iki tarafından çıkarlarına uygun ve adil anlaşmalar ise.

    2. tüm global kollektif güvenlik sistemleri şuanda harap olmuş durumda. artık her şeyi garanti eden bir uluslararası güvenlik yok. bu oluşum ismi : amerika birleşik devletleri olan bir varlık tarafından yok edildi.

    3. yeni dünya düzeni'nin (bkz: nwo) kurucuları kumdan bir kale yapmada başarısız oldu. yeni bir dünya düzeni kurulacak olsa ya da olmasa bu sadece rusya'nın kararları ile gerçekleşemez, fakat rusya olmadan da böyle bir karar alınamaz.

    4. rusya toplumsal düzenin içinde yapılacak yeniliklere karşı daha muhafazakar bir tutuma sahip, eğer bunları yapmakta haklılık payı görürse, bunların araştırılmasına ve bu tür gelişimlerin tartışılmasına da karşı değil.

    5. rusya'nın ne amerika'nın sürekli genişleyen "kaos imparatorluğu"un çamurlu, bulanık sularında balık tutmak gibi bir niyeti ve kendisine ait böyle yeni bir imparatorluk kurma gibi isteği var, ne de geçmişte olduğu gibi dünya'nın kurtarıcısı rolünü üstlenme isteği var.

    6. rusya dünya'yı kendi yansıması gibi bir şekle sokma çabası (reformat) yok, fakat hiç kimsenin onun imgesini yeniden şekle sokmasına tahammülü de yoktur. rusya kendini dünya'ya kapatmamıştır, fakat her kim ki onu dümya'dan soyutlamaya çalışırsa sadece fırtına biçecektir.

    7. rusya kaosun yayılmasını dilemiyor, savaş da istemiyor ve yeni bir savaş başlatma gibi niyeti de yok. ancakbugün rusya küresel bir savaşın artık kaçınılmaz olduğunun farkında (bkz: 3. dünya savaşı için tüm şartların uygun olması), bunun için hazırlanıyor ve hazırlanmaya devam edecek. rusya ne savaş ister ne de savaştan kaçar.

    şimdilik bunları biraz sindirin diğer iki maddeyi de çevirip link ile güncelleme yapacağım. erzak stoklamaya başlayın yarın ihtiyacınız olduğunda ya okuduğum zaman çok eğlenmiştim demeniz yardımcı olmayacak.

    ekleme:

    konuşmanın diğer satır başlarını çeviriyorum

    8. rusya yeni dünya düzeni'ni kurmaya çalışanları engellemede aktif rol alma niyetinde değildir, ta ki onların yeni dünya düzeni çabaları rusya'nın hayati çıkarlarına çarpana kadar. rusya beklemede kalmayı ve onların kendi kendilerine zavallı kafaların alabildiği kadar zarar vermesini izleyecektir ("russia would prefer to stand by and watch them give themselves as many lumps as their poor heads can take: daha düzgün bir tercüme ile değiştebilirim"). fakat kim ki rusya'yı bu sürecin içine çekmeye çalışırsa, çıkarlarını gözetmeksizin, onlara gerçek acının ne olduğunu öğretiriz.

    9. rusya iç ve dış politikasındaki gücü bir grup elitin kapalı kapılar ardındaki anlaşmalarından değil, kendi insanlarının iradesindeki güçten gelir.

    batılı elitler oyun bitti

    http://eng.news.kremlin.ru/news/23137

    konu ile ilgili kendi yorumum kısaca (bkz: #46694768)

  • benim küçük bir kedim var. onu izliyorum bazen;

    mama koyuyorum bayıla bayıla yiyor, sonra kendim için bi yiyecek hazırlıyorum hemen kafayı döndürüyor, koşa koşa yanıma geliyor, o yemeği de tadayım diye gözümün içine bakıyor, deliriyor resmen. maması falan tamamen yalan oluyor. aklı fikri benim yediğimde. daha mı güzel acaba diye merak mi ediyor nedir.
    veya yerde peluş ayıcığı ile oynuyor, sonra bi top atıyorum halıya, o ayıcığı anında satıp topla oynamaya gidiyor, bazen karar veremiyor manyak oluyor, iki oyuncakla birden aynı anda oynuyor. bi süre sonra iki oyuncaktan birini tercih edip gerçekten istediğinin yanına gidiyor. daha çok sevdiği oyuncağı önünden aldığımda ise, diğerine; daha az istediğine geri dönüyor, ama o neşeli halinden eser yok.. oynuyor ama sanki mecbur, sanki zorunlu. ne kendini oynadığı oyuncağa verebiliyor ne de aklını benim önünden aldığım oyuncaktan kurtarabiliyor. ama o kedi, mutsuz olmuyor, düşünemiyor çünkü.

    düşünüyorum da bazen küçücük bir kediden bizi farklı kılan ne var? hiçbir şey sanki..
    mutsuzluk kader mi tercih mi? alternatifler azalmayacak bu belli, o zaman telkin şart.

  • günümüzdeki araba arkası yazılarının retrospektif filtreden geçirilmiş halidir. muhtemel emsallerini neşretmek zor değildir:

    • medreselim (entelektüel)
    • o imdü yeniçeri (militarist)
    • hatalıysam: tiz kellesi vurula (realist)
    • tek rakibim hezarfen ahmet çelebi (postmodern)
    • huzur islamda ( neo-klasik)
    • padişahım çok yaşa (oportunist)

  • 1329 yılında osmanlılar ile bizans imparatorluğu arasında gerçekleşen savaş.

    osmanlılar 14. yüzyılın başlarından itibaren bizans'a karşı çeşitli savaşlara girişip topraklarını genişletmeye başlamıştı. bu savaşlardan en önemlisi de 1302 senesindeki koyunhisar savaşı'ydı. osmanlılar koyunhisar zaferiyle şöhretini etrafa yaymayı başarmıştı. ayrıca osman bey döneminde osmanlıların iznik ve bursa kuşatmaları başlamıştı. orhan bey saltanatının başladığı 1324 senesinde de bu kuşatmalar sürüyordu. orhan bey ilk olarak bursa'ya yöneldi ve 1326 senesinde şehri ele geçirmeyi başardı. bundan sonra dikkatini iznik ve izmit'e çevirdi. akıncılarını yollayarak izmit körfezinin kıyılarını ele geçirdi, hatta osmanlı kuvvetleri kandıra, kartal, samandıra'ya kadar ulaştılar.

    1328 senesinde bizans tahtına gelen üçüncü andronikos, dış politikada ilk iş olarak iznik'i osmanlı taarruzundan kurtarmak için hazırlıklara girişti. osmanlılarla savaşa girişmeden evvel bulgarlarla ve karesioğulları'yla barış antlaşması yapma gereği duydu. bu nedenle ilk olarak bulgar kralı iii. mihail* ile barış antlaşması yaptı. akabinde erdek'e gitti. orhan bey'i kuşkulandırmamak adına meryem ikonasını ziyaret etmek maksatlı bir seyahat olduğunu yansıttı. ardından biga'da karesioğulları beyi'yle buluşup bir antlaşma yaptı. bu antlaşmalardan sonra da osmanlılara karşı savaş hazırlıklarına resmen başladı.

    imparator, 1329 senesinin mayıs ayında trakya'dan hızlıca asker topladı. toplanan askerler üsküdar'a nakledildi. orhan bey, imparatorun bu hazırlıklarını öğrenince derhal ordusunu toplayıp, darıca-tuzla bölgesine geldi ve düşmanı beklemeye başladı. imparator üçüncü andronikos da ordusuyla iki günlük yürüyüşün sonunda palekanon'da* ordugahını kurdu.

    10 haziran 1329 tarihinde savaş başladı. savaşın ilk evresinde osmanlı ordusu, bizans ordusuna ağır darbe vurdu. imparator askerlerini geri çekmek zorunda kaldı ve savaş meclisini topladı. bu mecliste savaşı sonlandırıp geri çekilme kararı alındı.

    savaşın ikinci evresi geri çekilmeye başlayan bizans ordusuna karşı osmanlı ordusunun taarruza geçmesiyle başladı. bu taarruz karşısında imparator geri çekilmekten vazgeçip osmanlı ordusuyla tekrar savaşa girişmek zorunda kaldı. gerçekleşen savaşta imparator üçüncü andronikos bir ok ile bacağından yaralandı. imparatorun yaralanması hem ordusunun içinde hem de konstantinopolis'te bir panik havası oluşturdu. osmanlı ordusu, dağılmaya başlayan bizans ordusunu tarumar etmeyi başardı. savaşın sürdüğü esnada şansının kalmadığını gören imparator, askerlerini bırakıp gizlice deniz yoluyla konstantinopolis'e kaçtı.

    bu savaşın sonunda osmanlılar kocaeli'yi ele geçirip, üsküdar'a kadar ilerlediler. orhan bey savaştan bir yıl sonra bölgedeki varlığının devamlılığını sağlamak adına gebze'de külliye inşa ettirdi. diğer yandan iznik ahalisinin kurtuluşa dair tüm umutları yıkıldı ve kısa süre sonra şehir osmanlıların eline geçti.

    kaynaklar:
    + vladimir mirmiroğlu - orhan bey ile bizans imparatoru ııı. andronikos arasındaki pelekano muharebesi - belleten - cilt: 23 - sayı: 50 - nisan 1949.
    + halil inalcık - kuruluş dönemi osmanlı sultanları (1302-1481) - isam - 2010.
    + mustafa cezar - mufassal osmalı tarihi - cilt: 1 - türk tarih kurumu yayınları - 2010.
    + georg ostrogorsky - bizans devleti tarihi - çev: fikret ışıltan - türk tarih kurumu yayınları - 2011.

  • 93 senesindeki efsane benim.

    önümdeki iki dallama ağlıyordu. arkamdakiler ağlıyordu. yanımdaki çekik tip tip bana bakıyordu. herkesin anası-babası sınıfta. gri önlüğüm ve ceplerindeki iyi ütülenmiş beyaz mendillerimle etrafı gözlemliyordum. annem yanımdaydı. işe gitmesi gerekiyordu. hayır duasını edip öptü ve gitti. her teneffüste çekimser adımlarla kapının önüne çıktığımda milletin annesini görüyordum orada burada. ama benim annem yoktu. gerçi olsa ne boka yaracaktı orası da ayrı. akşam olunca geldi, aldı beni.

    şimdi asıl ağlamama nedenime geleyim. annem ağlamazsam bana kardeş yapacağını söylemişti. ben de ağlamadım tabi ki. eve gitti kardeş yok. kardeşimi sorunca karnenin hepsini beş getirirsen kardeş yapacağım dedi. karne günü eve gittim, yine kardeş yok. bu sefer ikinci sınıfta aynı döngüye soktu. sanırım 4. sınıfta çocuğun ısmarlama bir olay olmadığını öğrendiğimde artık çalışkan bir öğrenciydim. bu vesileyle iyi bir not ortalamasıyla 8 yıllık zorunlu eğitimi bitirdim.

    bu kadın yıllarca pepsi kola şişesine koyduğu siyah üzüm suyunu bana kola diye içirmiş kadın. ben mi aptaldım, bu kadın mı akıllı hala emin değilim. belki ikisi de. *