ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ben danla bilic sorularınızı bekliyorum
küçükken ne olmak istediyse o olan insan
-
baya baya benimdir.
küçükken sorarlardı mal gibi: "ne olcan bakim sen" diye.
çocukluğun tüm umursamazlığıyla verirdim cevabımı: "hiiiçç"
şu an tam olarak planladığım yerdeyim.
hdr
-
ks. high dynamic range . hdr resimler ve normal rgb resimler arasindaki fark resimlerin icinde barindirdiklari bilgi miktarlaridir. hdr resimler normal resim bilgisinin yaninda yuksek isik bilgisini de icinde saklar. hdr resimler kullanarak sahnede hic isik kullanmadan son derece gercekci ciktilar elde edilebilir. bu formattaki resimler sahnede kullanildiklarinda dogru yansima ve dogru isiklandirma sonucunu verirler.
ölen kişiden geriye kalan en hüzün verici nesne
aşkım regl olmadım
basketbol ayakkabısı
-
inanılmaz güzel bir kültürdür. son zamanlardaki sneaker akımının başlangıcıdır hatta. çok çok özel modeller vardır geçmişten. air jordan'lar zaten bilinir çok ayrıdır ama benim için en güzel ayakkabı serisi gary payton'ın the glove'ları ve vince carter'ın shox vc serisidir.
günümüzde ise en sevdiğim ayakkabılar genelde damian lillard'ın dame'leri oluyor.
garcia etkisi
-
iki yönü vardır.
birincisi: olumsuz tat koşullanmasıdır. bu koşullanma pavlov'un bitişikliğinin gerekli olmadığı ortaya koymuşturç
ikincisi: "bana her şey seni anlatıyor." cümlesi buna örnektir. bir koşullu uyarıcıyla alakası olan olmayan her şeyin o koşullu uyarıcıyı çağrıştırması sonucu diğer uyarıcılara da koşullanılmasıdır.
serbest gezen köy tavuğu
-
bir kaç markette bu ifadeyi gördükten sonra anladım ki, herhalde yumurtası lezzetli ve kaliteli bir tür tavuk ya da bir kızılderili ismi, artık bilmiyorum.
cumhurbaşkanına tayyip diyorlar
-
ama tayyip'e "cumhurbaşkanı" demiyorlar.
bir düşün neden acaba?
hamiş: böyle de disosiyatif kimlik bozukluğum var gibi olmuş: kendim çalıp kendim oynamışım gibi :) yok yahu, üstte birisi feryat ediyordu eskiden, su içerken testiden. neyse.
sözlükçülerin içinde çişini yaptığı ülkeler
-
tam anlamıyla bir sidik yarışıdır.
uçak yolculuğunda tanışmak
-
bi keresinde biriyle tanışmıştım sabun işi yapıyordu çok acaip bi herifti...
ege üniversitesi hastanesinde yılbaşı kutlaması
-
29.12.22, saat kaç? şayet öğle paydosunda yapılıyorsa kimseyi alakadar etmeyen eğlencedir.
edit: saat kaç diye bilerek yazdım. evet, tekrar soruyorum. saat kaç? arkadaşlar kapının önünde koskoca anabilim dalı yazıyor. orası ayaktan hasta bakan poliklinik değil. ayaktan tedavi hizmetinden bağımsız genelde prof.'ların özel ücreti mukabilinde randevulu hasta kabul ettiği bir yer. orası normal bir mesai saati içinde bile mahşer yeri gibi olur. kapının önü bomboş. evet, muayene ücreti olmasına rağmen kalabalık olur. hasta yakını önce kapı önünde yarım saattir bekliyoruz diyor, içeri girince zamanda sıçrama yaşayıp "bir saattir bekliyoruz. " diyor. hekim veya hoca olduğunu bilmediğimiz bir kişi de sizin neyiniz vardı diye sorduğunda "kayıt yaparsanız göreceksiniz. " diyor. gerçek anlamda orada mesai saatleri içinde bir saat bekleyen birinin verdiği yanıtlar bunlar olmaz. çatır çatır ne için beklediğini söyler ve çözüm sunulmasını talep eder. hasta mahremiyeti falan demeyin, ortodonti kliniğinde rektal tuşe için beklemiyor kimse. adamın şov yaptığı, sesinin titrek tınısından belli.
bir yakını arrest geçirdiğinde diş hekimi müdahale etse başka doktor mu yoktu diye ortalığı ateşe verecekler, ortodonti anabilim dalındaki öğle paydosu üzerinden kardiyak acilleri kıyaslamış. evet arkadaşlar, mavi kodlara da ortodontistler gidiyordu zaten. hatta yoğun bakımlarda da bütün sağlık personeli yemeden içmeden paydos vermeden hazır kıta çalışıyor.