hesabın var mı? giriş yap

  • bir elektronik, bir metalurji, bir gemi inşaat ve bir makine mühendisliği öğrencisinin, anten yapmak amacı ile televizyona sigara kağıdı sokarak patlamasına sebebiyet vermesi. buna mukabil, bir edebiyat, bir kamu yönetimi ve bir uluslararası ilişkiler öğrencisinin eve kaçak kablo tv çekebilmesi. gerçi üst komşu ne izlerse onu izlemek zorunda kalıyorlardı ama neticede beleş.
    eğitim sistemi çarpık diyoruz yıllardır. solcu tırıvırısı deyip geçiyorlar. al işte örnek!

  • büyük ihtimal japonya başbakanı da ne diyo la acaba bu diyodur içinden.
    adamlara yaptıkları projeyi anlatmış. adamdan aldığını adama satmış.

    adam da naapsın, müşteri herzaman haklıdır diyip he abime, he uzunuma demiştir.

  • •ben diktatör değilim. benim kuvvetim olduğunu söylüyorlar, evet, bu doğrudur. benim arzu edip de yapamayacağım bir şey yoktur. çünkü ben zorâki ve insafsızca hareket etmesini bilmem. bence diktatörlük, diğerlerini râm edendir. ben kalpleri kırarak değil, kazanarak hükmetmek isterim.
    karal (ord. prof.), enver ziya (2003). fatih özdemir atatürk'ten düşünceler (kitap) (türkçe dilinde), 170. sayfa, ankara: odtü yayıncılık.

    •ben istese idim derhâl askerî bir diktatörlük kurardım ve memleketi öyle idâreye kalkışırdım. fakat ben istedim ki, milletim için modern bir devlet kurayım.
    karal (ord. prof.), enver ziya (2003). fatih özdemir atatürk'ten düşünceler (kitap) (türkçe dilinde), 170. sayfa, ankara: odtü yayıncılık.

    •benim adım 'çok içer' diye çıkmıştır. filhakîka ben, öteden beri içerim. fakat istediğim zaman bunu keserim; karıştırmam. içki, sâdece benim keyfim içindir. içki yüzünden vazîfemi bir an geri bıraktığımı hatırlamıyorum. daha gençken, manevralara çıkılmadan önce, muhabbete dalarak sabaha yakın zamanlara kadar içsek bile ben, bazen uyumadan saatinde vazîfem başına gider ve görülecek işi bir dakika geri bırakmazdım. içki ve vazife, iki ayrı şeydir. birbirine dokunacak yerde vazifeyi elbette keyfe tercih etmeli, içkiyi behemehâl kesmeli.
    karal (ord. prof.), enver ziya (1927-10-20). fatih özdemir atatürk'ten düşünceler (kitap) (türkçe dilinde), 211. sayfa, ankara: odtü yayıncılık.

    •çocukluğumdan beri bir tabiatım vardır, oturduğum evde ne ana, ne kızkardeş, ne ahbapla bulunmaktan hoşlanmam. ben, yalnız ve bağımsız olmayı, çocukluktan kurtulduğum günlerden başlayarak daima tercih etmiş ve sürekli olarak öyle yaşamışımdır. tuhaf bir halim daha var: ne ana -babam çok erken ölmüş-, ne kardeş, ne de en yakın akrabamın, kendi tutum ve düşüncelerine göre, bana şu veya bu tavsiye ve nasihatta bulunmasına tahammülüm yoktu.
    smail habib sevük: atatürk için; kültür bakanlığı yyn., ankara, 1981, s.91.

    •beni görmek demek, behemahal (mutlaka) yüzümü görmek değildir. benim düşüncelerimi, benim duygularımı anlıyorsanız bu kâfîdir (yeterlidir).

    •çocukluğumda elime geçen iki kuruştan birini eğer kitaplara vermeseydim bugün yapabildiğim işlerin hiçbirini yapamazdım.

    •orduya ilk katıldığım günlerde, bir arap binbaşısının 'kavm-i necip evladına sen nasıl kötü muamele yaparsın' diye tokatladığı bir anadolu çocuğunun iki damla gözyaşında türklük şuuruna erdim. onda gördüm ve kuvvetle duydum. ondan sonra türklük benim derin kaynağım, en derin övünç membaım oldu. benim hayatta yegane fahrim, servetim, türklükten başka bir şey değildir.

    •milletim beni nereye isterse oraya gömsün. yeter ki beni unutmasın.

    seni hiç unutmayacağız atam.

  • plaja filaş dedi geçen gün annem, anam anam canım anam...

    yalnız katalitiğe dili dönmeyip katolik deyişi var ki beni benden alıyor. "şu katoliği yaksana evladım" dedikçe gülmekten yerlere yatmamak için kendimi zor tutuyorum.

  • duş ve mutfağın bir arada olması iyi olmuştur.

    böylece duştan çıkıp anadan doğma bir şekilde soğan doğrayabilir ya da kendinizi una bulayıp sonra duşa girebilirsiniz. tercih sizin.

  • dostlugundan başlanır.
    önce ben demediği cumlelerinden. sizi sıkıştırdığı zaman dilimlerinde değil, size ayırdığı zamanlardan başlanır.
    ne olduğunuzu bildiği için seven adamı, ne olduğunu bildiğiniz için kolayca seversiniz.
    kendinizi onda bulmanızı, onu kendinizde bulmanizdan.
    sevmeyi lutfetmeyisinden. paylaşmak için cirpinmasindan.
    çabasından başlanır.

  • başkalarının ellerindekinden umudu kesmek ön şart. ellerindeki derken sadece madde gelmesin aklınıza. maddi manevi beklentisizlik kadar huzur verici bir şey olamaz. insanoğlundan bekleyeceğiniz tek şey fenalık olsun ki gardınızı iyi alasınız.