hesabın var mı? giriş yap

  • yalın ifadesi:

    bir gök cisminin kendi etrafında dönüş hızı ile, uydusu olduğu gezegen veya yıldızın çevresideki dönüş hızının eşit olması durumu. böyle olunca, gök cismi çevresinde döndüğü "daha büyük kütleli" cisme sürekli aynı yüzü bakacak şekilde dönüyor.

    olay şu;

    kütleçekim denen nane, uzaklığın karesi ile ters orantılıdır. yani bir gezegene iki misli yaklaşırsanız, size etki eden kütleçekim dört kat artar. ne kadar yakınsanız, üzerinize etki eden kütleçekim kuvveti de bunun karesi oranında arttığına göre, misal 40 metre uzaklıkta 1 birim çekime maruz kalıyorsanız, 5 metre uzakta 64 birim çekime katlanmak durumundasınız.

    şimdi nasıl yapacaksınız bilmiyorum ama, kendinizi ay yerine koyun. karşınızda kocaman dünya var ve size hayvani bir çekim uyguluyor. siz bu çekim alanı içerisinde (niyeyse artık) dönmeye çalışıyorsunuz.

    fakat dünyanın çekimi o kadar büyük ki, dünyaya bakan tarafınıza uygulanan çekim, arka tarafınıza uygulanan çekimden belirgin bir şekilde fazla. böyle olunca, ön kısmınız hafifçe dünyaya doğru "bombe" yapıyor ve bu bombe, siz döndükçe tüm ekvatorunuz boyunca ilerliyor. yani, ekvatorunuz boyunca hareket eden bir "gel-git" yaşıyorsunuz.

    başta ne demiştik; kütleçekim uzaklığın karesi ile ters orantılıdır. siz sabit bir hızla kendi çevrenizde dönmeye çalışıyorsunuz ama, ön kısmınızdaki çekim daha fazla olduğu için arka yüzünüz "görece" normal hızında dönmeye çalışırken, ön yüzünüz çekim kuvvetinin etkisi ile daha yavaş dönmeye çalışıyor. çünkü çapınız 3.500 km, dünyaya o kadar yakınsınız ki, dünya arka yüzünüze (atıyorum) 1 birim çekim uygularken, ön yüzünüze 1.5 birim çekim uyguluyor.

    bu durumda, ister istemez kendi çevrenizdeki dönüş hızınız yavaşlamaya başlıyor. bu yüzden, dünya çevresindeki dönüş hızınızı, yani momentumunuzu* yitirmemek için dünyadan uzaklaşmaya başlıyorsunuz. hem uzaklaşır, hem de dönüş hızınız yavaşlarken, bir süre sonra öyle bir noktaya geliyorsunuz ki, dünyanın çevresinde dönüş hızınız ile kendi çevrenizdeki dönüş hızınız eşitleniyor. bu eşitlik gerçekleştiğinde artık siz ile dünya arasındaki gel-git savaşı da sona eriyor. yani en azından beraberlik yakalanıyor...

    fakat, dünyaya hala çok yakın olduğunuz için yine de gezegene bakan yüzünüz ile arka yüzünüz arasındaki çekim kuvveti birbirinden farklı. dünya, ön yüzünüzü belirgin biçimde daha kuvvetli çekmeye devam ediyor. bu yüzden, bir daha asla kendi çevrenizde dünyanın çevresindeki dönüş hızınızdan daha hızlı (veya yavaş) dönmeniz mümkün olmuyor. çünkü dünya artık sizi ön yüzünüzden tutmuş, kavramış. görüldüğü gibi gerçekte pek bir beraberlik yok, dünya hala 1-0 önde.

    ne zamana kadar? dünyadan daha fazla uzaklaşana, yani ön ve arka yüzlerinize etki eden çekim kuvveti "büyük bir fark" yaratmayacak, mesela (yine atıyorum) arka yüzünüze 1, ön yüzünüze 1.01 birim çekim uygulayacak kadar uzağa gidene kadar bu çekim kilidine kapılmış halde kalıyorsunuz. sonrasında eğer vakit kaldıysa, gol veya goller atarak kupaya uzanmaya çalışabilirsiniz.

  • sabah akşam kafasını yetişkinlik zırvaları ile s.kmişler çocuğun. bilmiş bilmiş konuşunca da haliyle insanda şaşkınlık yaratıp dikkat çekiyor. çocuğun ne tür bir hayat tecrübesi var da "çocuk şöyle olur, böyle olur" konuşuyor. ezber ve taklit yeteneğini saymazsak söylediklerinin zeka ile de pek ilgisi yok. anneyi hunharca yediğine göre ya baba ya da diğer aile büyükleri cephe oluşması için çocuğu doldurmuş. kıyasla yol alan anne de hatalı. aslan yürek falan yok dümdüz aile içi çatışma.

  • maalesef bugün yaşadığım olay. günlerce tek başıma evde durduktan sonra karantina öncesi kapsamlı bir market alışverişi yapayım dedim. 4 tane aşırı tatlı kıza aşık olup eve döndüm. yazık gerçekten.

  • sabah vergi dairesinde bir yakınımın tc kimlik numarası gerekti. kendisine ulaşamayınca girip thanksgiving.epicm.org'dan baktım. valla büyük hizmet.

  • biri de demiş ki "eskiden ülkücü dendi mi bir ağırlığı olurdu".

    arkadaş ben hangi ülkede yaşıyorum lan. ben kendimi bildim bileli ülkücü-milliyetçi dendi mi aklıma; kaba-saba, neye inandığını bilmeyen, ağzı bozuk, eli tespihli, beli silahlı, boş-beleş mahalle kabadayıları geliyor.

  • merhaba ben mirkelam,

    ekşi sözlük’le karşılıklı ilgi ve sempatimize bu etkinlikle beraber güzel bir anı katmış olacağımıza inanıyorum.

    soracağınız sorulara, elimden geldiğince yanıt vereceğim. sorularınızı bekliyorum.

    kanıt

    edit: sizlerle birlikte olmak çok güzeldi. ekşi sözlük hakikaten ekşiymiş. :) her şey için teşekkürler.

  • bir şampuandan kurtulma yöntemi. bugün 3. kullanışım ve saçlarım hiç bu kadar güzel olmamıştı: hacimli, parlak, yumuşak, canlı ve bir şampuan reklamında vaat edilen her şey.

    bu yöntemle tanışmam alakasız bir internet sitesinde insanların bu yöntemi uyguladığını, yalnız uzun saçlar için uygulamasının zor olduğunu duymamla başladı. ulan ne ki bu no poo diye araştırmaya başladım. sonuç itibariyle şampuansız saç temizliği olduğunu öğrendim. saçlarım da baya uzun bu arada. fakat sonuç hüsran değil tam bir emancipation oldu :)

    malzemeler: karbonat, elma sirkesi ve iki bardak su.
    uygulama: bir yemek kaşığı karbonat bir bardak suda; bir yemek kaşığı elma sirkesi de bir bardak suda çözdürülür. karbonat su çözeltisi aynı şampuan gibi fakat hiç malzeme artamayacak şekilde kullanılır; su ile durulanır. ardından elma sirkesi su çözeltisi yine tüm malzeme tek yıkamada bitecek şekilde yumuşatıcı olarak kullanılır, saçlar istenirse taranır bu aşamada ve su ile durulanır. zamanla kendi saçınız için en uygun ölçüyü kendiniz ayarlıyorsunuz. fazla yağlı ise daha çok karbonat daha az sirke; çok kabarık ve kuru ise daha az karbonat daha çok sirke gibi. ya da az ve ya kısa saçlıysanız yarımşar ölçü gibi.
    2-3 yıldır bu yöntemi uygulayanlar olduğu için 3. kullanımımla henüz başlangıç seviyesindeyim. pros ve cons yazarak bu yönteme geçeceklere kısa sürede edindiğim deneyimlerimi aktarmak isterim:

    cons:
    - banyo yapmadan önce karbonat ve elma sirkesini birer bardak su ile çözelti hazırlamalısınız. banyo öncesi ek hazırlık bir zaman kaybına neden olur. fakat öncesinde her gün saçınızı yıkamak zorunda kalırken şimdi haftada bir yıkadığınız için totalde zaman kazanırsınız.
    - bazıları saçlarının tam da istediği gibi temizlenmediğinden yakınmış. bunun nedeninin karbonatlı çözeltiyi saça tam yayamamak olduğunu düşünüyorum. ben bu sorunu karbonat çözeltisini bardaktan kafama boca ederek değil de; çözeltiyi eski bir şampuan şişesine ve ya kozmetik marketlerde satılan minik yolculuk şişelerine doldurarak aştım sanırım. küçük ağızlı bir şişeden tüm saç diplerine kolayca bu çözeltiyi yayılabilir ve yağlılık ve temizlenmemişlik hissinden tamamen kurtulabilirsiniz.
    - saçlarınızdan elma sirkesini tam olarak durulamanıza rağmen saçlar ıslakken ve ya yeni kuruduğunda hafif bir elma sirkesi kokusu kalıyor. fakat dışardan bir insan bu kokunun elam sirkesi olduğunu anlamaz. yarım saat sonra ise eser kalmıyor bu kokudan, tamamen uçuyor.

    pros:
    - ilk kullanımda yaşanan temizlik hissi kelimelerle anlatılmaz. karbonatlı suyu arındırdıktan sonra saçımdan gelen “gıcırrrrrr” sesini bizzat kulaklarımla duydum; gıcır gıcır olma durumunun mecazi bir şey olmadığını o ilk yıkamada hissettim. bu nedenle tavsiyem bu yönetimi devamlı uygulamak istemeseniz bile ayda bir falan saçınızı arındırmak için uygulayın derim.
    - eskiden saçımı yıkamadığım ikinci gün saçlarım yağlanırdı fakat bu yağlanma temiz bir yağlılık durumu değildi. saç diplerim resmen ağırlaşır ve başımda ağrı gibi bir hissiyat yapardı: nemli saçla rüzgarda duruyormuşum gibi. bu yöntemle zaten saçın yağlanma durumu bir 3 günden sonra falan başlıyor ve bu yağ hiçbir ağırlık yapmıyor. saçımı donuklaştırmıyor ve ağrı/ağırlık yapmıyor. bilmiyorum placebo etkisi mi, ama bu yönü bu yönteme devam etmemdeki en önemli neden. çünkü saçımı yıkamadığım ikinci gün kafamda ağırlık olması, hafif hasta gibi hissetme durumundan falan hep kurtuldum. bunun nedeninin şampuandaki bazı maddelerin saçıma ve kafa derime yapışmış olmasına bağlıyorum, artık saçımda şampuan kalıntısı kalmadığı için saçımı ve kafa derimi çok hafif hissediyorum. günlük duşumu da saçımı bir bone ile toplayıp öyle alıyorum ve hiç kirli hissetmiyorum.
    - elma sirkesi saçları hem çok parlak yapıyor hem de yumuşacık yapıp kolayca taranmasını sağlıyor. elma sirkesini de yine bir şişeye koyup öyle kullanmak gerek. yoksa saçınıza tam dağıtamayabiliyorsunuz.
    - diğer artıları: düşük maliyetli ve sağlıklı oluşu. organik şampuan saçmalıklarından da bu yöntemle yine kurtuluyorsunuz.

    sonuç olarak deneyip görün derim. gerçekten şaşıracaksınız. şampuan gibi bir saçmalığın yıllardır farkındaydım ama yerine hiçbir formül bulamamıştım. zeytinyağı sabunu falan denemiştim ama saçlarım rastalı gibi olmuştu. organik şampuan kullandım ama hem çok pahalı bir çözüm olmuştu hem de saç yıkama sıklığıma bir çözüm olmamıştı üstelik daha şimdiki gibi güzel görünür de olmamıştı. yani bu karbonat ve sirke çözümü mucize gibi bir şey. bu arada benim saçlarımın düz, uzun ve kuru; saç tellerimin ise normal kalınlıkta olduğu hesaba katılmalı; boya da bulunmuyor. kıvırcık bir saçta bu yöntemin nasıl bir etkisi olur bilmiyorum. yani itiraf ediyorum çok sorunlu, kepekli falan bir saçım olmadı hiç. yine de sorularınız olursa mesaj kutumu yakabilirsiniz.

    edit: 1 yıl 3 aydır bu yönteme devam ediyorum. saçımda hiç bir sorun yanetki yapmadı. kısacası hala tavsiye ediyorum sevgili yazarlar.

    yıllar sonra gelen edit: mesaj kutum bu işe hala devam edip etmediğim soruları ile yeşillendiriliyor sık sık. eskisi gibi devam etmiyorum doğrusu. ama vakitsizlikten üşengeçlikten. yoksa hala etkili ve güzel bir yöntem olduğunu düşünüyorum. ayda bir kere falan yapıyorum onun dışında az kimyasallı bir şampuanla yıkıyorum hızlı olmam gerektiğinde. temizlik ve saç güzelliği güzellik açısından yine karbonat ve sirkeyi tercih ederim az kimyasallı şampuana. bu yıllar içinde bir kızım oldu, şu anda 3 yaşında. onun saçlarını hiç şampuanla yıkamayıp suyla yıkadığımı; 1 yaşına kadar ayda bir kere sabunla 1 yaşından sonra da yine ayda bir bu yöntemle (sirke karbonat) yıkadığımı belirtmek isterim. saçları hiç kirlenmiyor. bunda çocuk olmasının etkisi vardır heralde. son durumlar budur dostlar. sevgiyle kalın.

  • ortaokuldayken beden dersinden sonra bodrum kattaki spor salonuna kilitlenmiş ve sesini kimseye duyuramadan teneffüs boyunca bekletilmiş, boş derslerde yaka paça sınıftan dışarı atılmış, din derslerinde sürekli yetim ilahileri söylenerek babasının ölmüş olması üzerinden canı yakılmaya çalışılmış biri olarak asla katılmadığım önerme